• Doğu Batı Sayı 84: Boş ve Batıl İnançlar

Doğu Batı Sayı 84: Boş ve Batıl İnançlar

  • 150,00 TL
  • 112,50 TL


  • Stok Durumu: Stokta var
  • 24 Saatte Kargoda
  • Genel Yayın Yönetmeni: Taşkın Takış
  • Editör: Cansu Özge Özmen
  • Yayın Kurulu: Oğuz Adanır, Ali Akay, Simten Coşar, Özcan Doğan, Kurtuluş Kayalı, Armağan Öztürk, Özgür Taburoğlu, Ali Utku, Aytaç Yıldız
  • Dergi Başlığı: Boş ve Batıl İnançlar
  • Dönem: Şubat, Mart, Nisan 2018
  • Basım Bilgisi: 3000 Adet
  • Sayfa Sayısı: 294
  • ISSN: 1303-7242
  • Barkod: 9771303724849
  • Ön Kapak Resmi: Cadı Âyini, Francisco Goya, 1797-1798.
  • Arka Kapak Resmi: Cadı Âyini, Francisco Goya, 1820-1823.
  • Kapak Tasarımı: Harun Ak
  • Boyutları: 16,5 x 24

BOŞ VE BATIL İNANÇLAR

Eloise Mozzani
Batıl İnançlar Kitabı Mitler, İnançlar, Efsaneler

Bilgin Saydam
İnancın Boşu / Dolusu

Lucien Lévy-Bruhl
Katılım Kuralı

Fatmagül Berktay
Avrupa’da Cadılık ve Cadı Avı: Çok Katmanlı Bir Karanlık Tarihsel Olgu

Kürşat Öncül
Kutsalın Dönüşümü Tarihsel Düzlemde Batıl İnanç ve Hurafe

Oğuz Adanır
Orta Asya – Anadolu Ekseninde Batıl İnanç ve Âdetler

Ahmet Güngör
Tabunun Derin Yapısı ve Dil Göstergelerine Yansıması

Selçuk Aylar
Antikite’den Osmanlı’ya İki “Acâib” Motifi Turnalar ile Pigmelerin Savaşı / Güneşin Sesi ve Dünyanın İki Ucundaki İki Şehir: Câbelka ve Câbelsa

Murat Coşkuner & Seçil Aslan
İktidarın Aynasında Hurafeler: 19. Yüzyıl Osmanlısı’nda İktidarın Hurafe Üretimi

Burcu Tekin
Gaipten Yükselen Fısıltılar ve Yolunu Kaybeden Ruhlar: Meksika Edebiyatında Ölüme Direnenler Üzerine Bir İnceleme

Esra Doğan & Hakan Daloğlu
William Blake’in Yaratıcı Mitolojisi Hıristiyan-Düalist-Gnostik Heretiklerde Tinsel Duyumculuk, Akılcılık ve Boş İnanç Karşıtlığı

Onur Sadık Karakuş
Tanrıları Yaratmak: Antikçağ Batı Dünyasında Yapay Kültler ve Senkretik Tanrılar

Büşra Akkökler Karatekeli
Demeter Kültü ve Eleusis Mysteriası

Yetkin Işık
Tırnova Cadıları Yahut Sözlü Kültürlerde Halk İnançlarının Siyasal Manipülasyonu

KENZ

Bora Çetin
Stratejik Bir Eylem Olarak Şiddet

TÜM KABA İNANÇ TARTIŞMALARINA KARŞI

 

 

Her inanç sisteminde hassas meseleler yüzeye taştığında belli bir önyargılar dizisi bizi hazır beklemektedir. Sonuçları önceden kestirilebilir tehlikeli bir zemindir bu. Çoğu zaman benzer akıl yürütmelerle inanç sorunu sıcak bir kalıpta eritilmeye çalışılır: Tanrının varlığı, evrim tartışmaları, yaratılış meselesi vb. konuların görünürdeki ontolojik ağırlığına karşın içleri son derece zayıf halkalarla örülür. Halk nazarında başkasına telkin edilecek inançların veya reddiyeler manzumesinin belirli bir cazibesi vardır, çünkü her türlü metafizik verilerden içinde yaşam tarzını da barındıran sağlam ideolojik bir malzeme kolaylıkla üretilmiş olur. Böylelikle derinliğine bakılmaksızın bir şekilde kendini ifade etme, rahatlama, kısıtlama, denetim altına alma, yönlendirme tutkusu daha da belirginleşir. Popüler yayın organlarının, televizyon programlarının böylesi geniş bir ağda daima başı çektiği söylenebilir. İnanç, bilim ve evren ilişkisi üzerine heyecanla sarf edilmiş onca söze, dile getirilen argümana ve yazılıp çizilenlere rağmen ortaya konulan pek yeni bir şey yoktur. Yapılan değerlendirmeler eski bir filmin tekrarı gibidir. Batı’nın akıl ve aydınlanma çağında söyleyeceğini çok önceden söylediği, Doğu düşüncesinin bu sahada zengin mirasını önceki yüzyıllarda bıraktığı kolaylıkla gözden kaçabilmektedir. Bugün ise inanan taraf geleneğin kötü bir taklidini sürdürmekte, bilim savunucuları ise bir hayli dar kalıplarla iş görmektedir.

Bu sayıda işlediğimiz tema büyük harflerle yazılan inanç sistemlerinin dışında yer almaktadır. Daha çok yüzyıl öncesinde Batı’da mitoloji, antropoloji ve halkbilim araştırmalarıyla sınırları genişletilen insan ve toplum tahayyülüne dikkat çekme eğilimindeyiz. Bu sahanın kurucu isimleri önümüze bambaşka alternatifleri sermektedir. “Boş ve batıl inanç”lardan kastedilen doğruluğu/yanlışlığı sınanabilecek bir öğreti ve bir inanç sistemi değil uzun yıllar farklı kültürlerde ve halkların yaşayışında şekil bulmuş âdetleri, alışkanlıkları ve düşünceleri katı bir hükme bağlamaksızın değerlendirmektir. Örneğin Mircea Eliade dünyadaki ilkel insanın inançla kurduğu bağı incelerken akademinin ve bilimin sert tutumuyla hareket etmemiş ve kendine ait terminolojisiyle tüm toplumlarda geçerli olabilecek ortak bir dili yakalamaya çalışmıştır. Ona göre mitler çağdaş insanın skalasında tahmin edilemeyecek kadar geniş bir yer işgal eder. Her ne kadar bugün ilkel toplumların çeşitli ritüelleri, büyü ve âyin törenleri “rasyonel” bir çerçeveye sığdırılmaya çalışılsa da modern insanın zihninin bir sapma olarak gördüğü alışkanlıklardan tamamıyla arındırıldığı söylenemez. Bilinçaltı, varlığı ölçüsünde hâlâ en güçlü arkaik tepkileri verebilmektedir. Doğa içimizdeki belli bir korku ve sevincin yansıması olarak yerini korumaktadır. Ve her türlü zihinsel canlandırma orada yoğrulmakta ve dışa doğru yayılmaktadır: Herkes doğayla ilişki kurduğu ölçüde bir parça kâhindir. İyi ve kötü şeyleri bir mekaniğin çalışmasındaki gibi değil de bir tesadüfün, eşzamanlılığın akışında yorumlar, etrafımızda olup biten şeyleri üstün bir güce atfederiz. Geleceği önceden görmek ister ve talihin bizden yana olmasını dileriz. En katı pozitivist bile rakamların şansına inanacaktır. Bir oyun ve düş bile olsa nesnelere ruh katar, yıldızlardan bir yanıt gelecekmiş gibi onlara bakar, dağların, bulutların kıvrımından hayvan suretleri yaratırız… Sonuçta günümüz insanının dünyaya bakışında, evreni yorumlayışında ilkel insanın doğayla kurduğu ilişkiyi kavradığı durumlarda ancak kendini daha ileri bir zaman diliminde görebilme hakkı vardır.

 

Taşkın Takış