- Yazar: James George Frazer
- Kitabın Başlığı: Ateşin Kökenine Dair Mitler
- İngilizce Özgün Metin: Myths of the Origin of Fire
- Çeviren: Deniz Uludağ [İngilizce]
- Yayına Hazırlayan: Ufuk Coşkun
- Kapak Tasarımı: Harun Ak
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 208; Antropoloji Dizisi - 17
- Basım Bilgileri: 1. Basım: Nisan 2018
- Sayfa Sayısı: 289
- ISBN: 978-605-2133-17-0
- Boyutları: 14 x 21
- Kapak Resmi: Giuseppe Arcimboldo, "Ateş", 1566.
Önsöz
Giriş
Tazmanya’da Ateşin Kökeni
Avustralya’da Ateşin Kökeni
Torres Boğazı Adaları ve Yeni Gine’de Ateşin
Kökeni
Melanezya’da Ateşin Kökeni
Polinezya ve Mikronezya’da Ateşin Kökeni
Endonezya’da Ateşin Kökeni
Asya’da Ateşin Kökeni
Madagaskar’da Ateşin Kökeni
Afrika’da Ateşin Kökeni
Güney Amerika’da Ateşin Kökeni
Orta Amerika ve Meksika’da Ateşin Kökeni
Kuzey Amerika’da Ateşin Kökeni
Avrupa’da Ateşin Kökeni
Antik Yunanistan’da Ateşin Kökeni
Eski Hindistan’da Ateşin Kökeni
Özet ve Sonuç
I. Üç Dönem
II. Ateş Olmayan Dönem
III. Ateşin Kullanıldığı Dönem
IV. Ateş Yakılan Dönem
Önsöz
İlkel insan felsefesi olarak tanımlayabileceğimiz mitoloji, şüphesiz
ilk zamanlardan günümüze kadar insan zihnini işgal eden ve sonsuza dek kişinin
aklını meşgul edecek dünyevi meselelere yanıt bulmaya yönelik ilk girişimidir.
Dolayısıyla sorgulayan kimsenin edindiği bu vazife, bir sonraki mertebede
felsefenin merak sardığı ve daha sonraki aşamada bilimin ilgilendiği şeyle
aynıdır. Her bir yanımız gizemle çevrilmiş halde sır perdesini aralamak için
amansız bir içgüdüyle hareket etmeye çabalarız, yanıt bulmaya çalışan
kimselerin nesillerdir açıklamaya çalıştıkları büyük sırrı ortaya çıkarabilmek
umuduyla. Bu sonsuz bir arayıştır; efsanevi, felsefi, bilimsel, emin bir
şekilde ileri sürülen, ebedilik uğruna inşa edilen kaleler gibi gayretle
savunulan, bir anda ışıldayan gökkuşağının parıltısı ve sonrasında güneş
ışınıyla ortaya çıkan ve hemen gözden kaybolan incecik örümcek ağları veya bir
nehrin üzerindeki kabarcıklar gibi sonsuza kadar uzayan birbirine bağlı
zincirleme bir sistemdir. Bu şimdiye kadar hep böyle oldu ve bundan sonra da
böyle olacaktır; bu nedenle filozof ve doğa bilimcinin önceki kuşaklardaki
efsane anlatıcılarından esasen bir farkı yoktur. Aslında, en büyük düşünür
Platon da kendi sistemindeki birçok boşluğu mit köprüleri inşa ederek birbirine
bağlamıştır, en nihayetinde temeli sağlamlaştırmak için tasarlanan bu köprüler
çok daha kalıcı olabilmektedir. Bu mit köprülerinin yüce mimarına –Pontifex
Maximus’a– yaratmış olduğu Phaedrus’taki uçan melek imgeleri ve Devlet’teki
olağanüstü mağara alegorisi için borçluyuz.
Nitekim felsefe ve hattâ bilim tarihinin mitolojik
anlatımlarla başladığını söylemek yanlış olmayacaktır. Başlangıçtan bu yana
beşeri tefekküre ilişkin delilleri ortaya koymada mitlerin taşıdığı ehemmiyet
genel itibariyle kabul görmektedir, ayrıca bu delillerin biraraya getirilmesi
ve karşılaştırılmasıyla, kof eğlencelerden ziyade kendi türümüzün düşünsel
evrimine ışık tutulmaktadır. Bu tür bir toplama ve mukayese çalışmasında tüm
mitler âlemini, bir Corpus Mythorum içerisinde sınıflandırmadan ve
düzenlemeden önce yapılması gereken çok şey vardır. Çünkü Corpus Mythorum’da,
tıpkı bir müzede olduğu gibi, bu zihinsel kalıntılar, en alt noktadan henüz
bilinmeyen en uç noktaya kadar uzanan düşünce gelişiminin ilk aşamasını tasvir
etmek için sergilenebilir. İşte bu yüzden diğer yazdıklarım ile birlikte, kâğıda
dökülmesi gereken insan zihninin o büyük paleontolojisine bir katkı olarak,
okuyucuya bu eseri takdim ediyorum.
J. G. Frazer
8 Aralık 1929
Giriş
Tüm insan icatları içinde, en mühim ve en etkili keşif muhtemelen
ateş yakma yönteminin geliştirilmesidir. Ateşin kökeninin, bizzat kullanım ve
tedarik biçiminden bihaber hayatını sürdüren yabanıl bir kabilenin yaşadığı,
doğruluğu ispatlanmayacak kadar eski bir döneme dayanıyor olması gerekir.
Aslında atalarının yaşadığı dönemde ateşin olmadığına yönelik hikâyeler anlatan
birçok yabanıl kabile ve uygar insan vardır; ayrıca kendi atalarının ilk olarak
ateşi nasıl kullandıklarını ve odundan veya taştan ateşi nasıl elde ettiklerini
bildiğini iddia eden insanlar mevcuttur. Fakat bu hikâyelerin, anımsanan
olaylardan yola çıkarak kayıtlara geçen herhangi bir vakayla somutlaştırılması
pek mümkün değildir; muhtemelen bunlar, kişilerin, insan hayatının ve
toplumunun kökeni üzerine derinlemesine düşünmeye başladıklarında, mevcut
koşulların meydana getirdiği zorluklarla vuku bulan meselelerin çözülmesine
yönelik, kendi olgunlaşmamış düşünceleriyle ortaya attıkları varsayımlardan
ibarettir. Görünüşe bakılırsa bu tür hikâyelerin, tamamı olmasa bile çoğu
mitlerden oluşur. Mitlerden oluşsun veya oluşmasın, gene de bunlar üzerinde
çalışılması gereken hikâyelerdir; çünkü mitler, aydınlatmaya çalıştıkları
gerçekleri hiçbir zaman tam anlamıyla açıklayamadıkları halde, ortaya attıkları
veya inandıkları hikâyelerle, tesadüfen de olsa insanların sahip olduğu
zihinsel koşullara ışık tutarlar; sonuç olarak insan aklı, doğal olgulardan
daha az araştırmaya değer değildir, zaten bunu diğerinden ayırmak da mümkün
değildir.
Ancak mitlerin psikolojik değeri olarak
adlandırabileceğimiz şeyi bir kenara bırakırsak, mitler, insanların ateş
elementini kullanımında ve üretiminde geliştirdiği ilk yöntemlere ilişkin
muhtemel açıklamaların olduğu, ateşin kökenine dair birtakım hikâyeler içerir.
Dolayısıyla bu konuyla ilgili insanlığın sahip olduğu gelenekleri biraraya
getirmek ve kıyaslamak, kısmen ilkel yabanıllığın genel hatlarıyla tasvir
edilmesine yönelik, kısmen söz konusu sorunu çözmek için bize yardımcı olacak
kıymetli bir çaba olarak görülebilir. Bildiğim kadarıyla gelenekler hakkında
hazırlanan kapsamlı herhangi bir derleme yoktur; burada sunduğum ve Bacon’ın
ilk bağbozumu olarak adlandırabileceği bu çalışma, yalnızca geniş ve verimli
bir alanda yapılan bir ön araştırma gibi görülmelidir. Benden sonra gelecek
olanlar, hiç kuşku yok ki, delilleriyle birlikte içini boş bıraktığım birçok
büyük gediği kapama becerisini göstereceklerdir; ya da Baconcı bir teşbihte
bulunmak gerekirse, benden sonra gelenler kıyıda köşede kalmış salkımları hasat
edecekler veya üzüm bağında benim ulaşmış olduğum yerlerin de ötesine geçerek
birçok salkımı toplayacaklardır.
Bu çalışmada, bahsedilen türdeki hikâyelerin,
bizzat yayılımını ortaya koymak ve kendi aralarındaki ilişkileri mümkün
olabildiğince belirlemek için hepsini coğrafi olarak çerçevelendireceğim; yani
kabaca söylemek gerekirse, etnik bir düzen içerisinde, en alt sıradaki
yabanıllar olarak bildiğimiz Tazmanyalılardan başlayarak bu konuyu ele
alacağım.
James George Frazer (1854-1941)
Britanyalı
bilim insanı, antropolog ve halkbilimci Sir James George Frazer, 1 Ocak
1854 yılında
İskoçya’nın
Glasgow kentinde doğdu. 1869 yılında Glasgow Üniversitesi’ne, 1874 yılında
Cambridge üniversitesine bağlı Trinity Collage’a girdi. 1879’da
akademi üyesi oldu. 1907 yılında Liverpool Üniversitesi’nde sosyal
antropoloji profesörü oldu, fakat bir yıl sonra Cambridge’e döndü ve hayatının
geri kalan kısmını orada geçirdi. 1914’te “Sir” unvanı
aldı.
Antropologlar arasında üne kavuşmasını sağlayan ve başyapıtı
olarak nitelendirilen çalışması Altın Dal 1890 yılında yayınlandı. Bu
çalışmasında büyü ile din arasında gerçekleştirmiş olduğu ayırım sayesinde
dönemin antropolojisine önemli bir yaklaşım getirdi. Düşüncenin gelişimini üç aşamada
ele aldı; büyünün yerini dine, dinin yerini de bilimsel düşünceye bıraktığını
öne sürdü. Bu kitabın dışında diğer önemli eserleri ise şunlardır: Totemism
(Totemizm, 1887), Psyche’s Task: A Discourse Concerning the Influence of
Superstition on the Growth of Institutions (İnsan Ruhunun Görevi: Kurumların
Gelişiminde Hurafelerin Etkisine İlişkin Bir Söyleşi, 1913), Folklore in the
Old Testament: Studies in Comparative Religion, Legend and Law (İncil’de
Halkbilimi: Karşılaştırmalı Din, Efsane ve Hukuk İncelemeleri, 1918), The
Worship of Nature (Tabiata Tapma, 1926), Man, God and Immorality (İnsan,
Tanrı ve Ölümsüzlük, 1927), Garnered Sheaves: Essays, Adresses and Reviews
(Toplu Yazılar: Makaleler, Söylevler ve Eleştiriler, 1931). Sir James George
Frazer 7 Mayıs 1941 tarihinde Cambridge’de öldü.
Deniz Uludağ
Çevirmen, müzisyen. 1988 yılında Bursa’da doğdu. 2013 yılında İzmir
Ekonomi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği Bölümü’nden mezun
oldu. Çevirdiği kitaplardan bazıları şunlardır: Bronislaw Malinowski, Bilimsel
Bir Kültür Teorisi; Herbert Allen Giles, Eski Çin’de Dinler; Franz
Boas, Antropoloji ve Modern Yaşam; James George Frazer, Ateşin
Kökenine Dair Mitler; Daniel N. Robinson, Psikolojinin Felsefi Tarihi;
William Godwin, Anarşizmin Felsefi Temelleri.