• Anadolu Kültürü Üzerine Makaleler

Anadolu Kültürü Üzerine Makaleler

  • 245,00 TL
  • 171,50 TL


  • Stok Durumu: Stokta var
  • 24 Saatte Kargoda

Türk kültür tarihinin oluşumu ve gelişimine dair yepyeni bir bakış ilk kez Hilmi Ziya Ülken’in yorumlarıyla gündeme geldi.
Anadolu kültürünün kaynaklarına indiği bu çalışmasında Ülken, Orta Asya’dan Anadolu’ya İran üzerinden geçen ve yerleşen Türk boylarının, Türkmen obalarının bu yeni yurtlarında binlerce yıllık kültür değerlerinden sağladıkları zengin özleri birleştirip nasıl yeni bir öz, yeni bir kimlik yarattıklarını irdeledi ve bu yeni özün, yeni kimliğin niteliklerini araştırdı.

Mevlâna, Hacı Bektaş Veli… Ahi Evran, Gülşehrî, Âşık Paşa… Sadreddin Konevî, Davud Kayserî, Molla Fenarî… Geyikli Baba, Barak Baba, Sarı Saltuk… vd. Anadolu düşüncesine ruhunu, irfanını veren, onu mayalayan “Anadolu bilgelik denizinin” erenleri, abdalları, gazileri üzerinden inançlar, gelenekler, örf ve âdetlerdeki eski kültürlerin izlerini arayan Ülken, 50 yıldan fazla süren çalışmalarında bir cümlede özetlediği şu düşüncesini derinlemesine işledi ve yazılarında ortaya koydu:

 “Anadolu’ya yerleşen Türkler buraya kendi geleneklerini getirdiler, bunları İslâm dinî kuralları, medrese ve tekkenin verdiği Arap ve Fars kültürü unsurları, yerli Anadolu kültürü izleriyle birleştirdiler. Bu sentezden Anadolu Türk kültürü doğdu.”


  • Yazar: Hilmi Ziya Ülken
  • Kitabın Başlığı: Anadolu Kültürü Üzerine Makaleler
  • Yayına Hazırlayan: Gülseren Ülken
  • Kapak Tasarımı: Harun Ak
  • Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 177; Tarih Dizisi - 22
  • Basım Bilgileri: 3. Basım, Ekim 2021 / 1. Basım, Ülken Yayınları, 2006.
  • Sayfa Sayısı: 493
  • ISBN: 978-975-2410-55-8
  • Boyutları: 13,5 x 21

Önsöz

 

I. Anadolu’ya Giriş ve Kültürün Teşekkülü

Orta Asya’da Türkmen

Türkmenlerin Anadolu’da Yerleşmesi

Türk Akınları ve Vatana Yerleşme

Anadolu’da Yerleşmenin Uzaması

Vatan Kurmada Malazgirt’in Büyük Yeri

Malazgirt Savaşında Hıristiyan Türklerin Rolü

Haçlı Seferleri ve Türkler

Türk Milletinin Teşekkülü

Anadolu Örf ve Âdetlerinde Eski Kültürlerin İzleri

Kültürümüzün Kuruluş Safhaları

Bir Türk Sitesinin Kuruluşu

Türkiye Kültür Tarihine Bir Bakış

 

II. İnanç, Mistisizm, Felsefe

Türk Kozmogonisi

İslâm’dan Önce Türkler Ne İnançta idi? (Mani Dini)

Hıristiyanlık ve Putatapan Dinler

İslâmiyet’te Eski Dinlerin İzleri

Türk Mistisizmini Tetkike Giriş

Anadolu Tarihinde Dinî Ruhiyat Müşâhedeleri

Barak Baba

Geyikli Baba

Hacı Bektaş Veli

Mevlâna ve Yetiştiği Ortam

Teşkilatçı Tasavvuf

Selçukluların İnkırazı Zamanında Konya

Konya’da Anadolu Selçukluları Devrinde İlim ve Felsefe

 

Sözlük

Dizin

ÖNSÖZ

 

Anadolu Kültürü Üzerine Makaleler Hilmi Ziya Ülken’in elli yılı aşan çalışmasının bir ürünü.

Ülken, bu uzun süre boyunca, çeşitli dergilerde Anadolu kültürünün nitelikleri konusunda birçok makale yayımladı. Biz bunları kronolojik ve konunun yürüyüşüyle bağlantılı olarak bir araya getirdik.

1918-1919 yıllarında, henüz bir Mülkiye öğrencisi iken “Türk kültürünün kaynağı Anadolu’dur” fikrini ileri süren Ülken, bu düşüncesini yaymak için 12 sayı süren elyazması bir dergi çıkarttı: Anadolu. Şunu ileri sürüyordu bu dergide: “Anadolu, doğacak olan kültürün kaynağı ve hedefidir.”

Ta o dönemden başlayarak Anadolu Türk kimliğinin kaynaklarını araştırma serüvenine kalkışan Ülken, Orta Asya’dan kalkıp, binlerce yıl boyu orada çevre kültürlerle etkileşimlerden edindikleri kazanım ve birikimlerle, İran üzerinden Anadolu’ya geçen ve yerleşen Türk boylarının, bu yeni yurdun binlerce yıllık kültür değerlerinden sağladıkları zengin özleri kendilerinkiyle birleştirip nasıl yeni bir öz, yeni bir kimlik yarattıklarını irdeliyor ve bu yeni özün, yeni kimliğin niteliklerini araştırıyor.

Türk kültür tarihinin oluşumu ve gelişimine yepyeni bir bakış getiren bu yaklaşım ilk kez onun yorumlarıyla gündeme geldi.

Ülken, bu özgün düşünceleri elli yıl boyunca gerek dergi ve gazete makaleleriyle, gerek konferanslar ve çeşitli tebliğlerle hep gündemde tuttu. Bir yandan bu kimlik oluşumunu belirleyen çok değişik etkileşimlerin izini sürerken, bir yandan da yeni kimliğin açılımlarını, meyvelerini araştırarak, daha ilk makalesinde bulduğu kişisel yorumu, eski yeni bir yığın yazar ve yapıt aracılığıyla geliştirerek, bu konudaki en özgün bileşime ulaştı.

Özetle şunu söylüyor Ülken: “Anadolu’ya yerleşen Türkler buraya kendi geleneklerini getirdiler, bunları İslâm dinî kuralları, medrese ve tekkenin verdiği Arap ve Fars kültürü unsurları, yerli Anadolu kültürü izleriyle birleştirdiler. Bu sentezden Anadolu Türk kültürü doğdu.”

İlk baskısını 2006 yılında Ülken yayınlarından Anadolu Kültürü ve Türk Kimliği Üzerine başlığıyla çıkardığım derleme kitabının Doğu Batı Yayınları’ndan gözden geçirilmiş bu ikinci basımında bazı düzenlemeler yapmak kaçınılmazdı. Konu bütünlüğünü sağlamak açısından ilk basımından farklı olarak burada yer almayan beş makale yakın zamanda yayımlayacağımız diğer ciltlere bırakıldı.

Son olarak Hilmi Ziya Ülken’in “Anadolu ve Anadolu’culuk” üzerine çalışmalarının biraraya gelmesi fikrini ortaya koyan ve bana yol gösteren Sayın Hilmi Yavuz’a geç kalmış bu teşekkürü borç bilirim. Ayrıca sevgili dostum Ahsen Erdoğan’ın değerli katkılarıyla çalışmamız nihai şeklini kazandı.

 

Gülseren ÜLKEN
Sait MADEN

 

Hilmi Ziya Ülken

İstanbul’da, 1901 yılında doğdu. Babası Mehmet Ziya Ülken kimyager dok­tor­du. Anne tarafı Kazan’ın tanınmış müderrislerinden Kerim ­Hazret’e uzanır. İlk bilgileri aile dostu İbn-ül Emin Mahmut Kemal Bey’in sohbet­lerinden alır. Hilmi Ziya, ilk öğrenimini “Tefeyyüz” mektebinde; orta öğrenimini İstanbul Sultanîsi’nde tamamladı. Daha Sultanî yıllarında, 1915’te, fikrî ve siyasî meselelere ilgi duyar. Arkadaşlarıyla Turan Cemiyeti’ni kurar, şapirografla basılan bir mecmua çıkarır. 1918’de Mülkiye’ye girdikten sonra Turancılıkla beraber Osmanlıcılığın, İslamcılığın ve Batıcılığın mücerret ve hayalî bulduğu dünyasından Anadoluculuğun müşahhas ve canlı gördüğü dünyasına yönelir. Elyazma olarak Anadolu dergisini Reşit Kayı ile 12 sayı çıkarır (1918-1919). Bugün Anadoluculuğun kurucu metinleri olarak zikredilen Anadolu’nun Bugünkü Vazifeleri ve Anadolu’nun Hakiki Merkezi ilk eserleridir. 1921’de Mülkiye Mektebi’nden mezun oldu. Ardından İstanbul Edebiyat Fakültesi Beşeri Coğrafya Kürsüsü asistanlığına tayin edildi. Diğer bölümlerin derslerini takip ederek felsefe bölümünden ahlâk-sosyoloji ve felsefe tarihi sertifikaları aldı. Çeşitli liselerde tarih, felsefe, psikoloji ve coğrafya dersleri verdi. Mükrimin Halil Yinanç, Mehmet Halit Bayrı ve Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu gibi isimlerle Anadolu Mecmuası’nı çıkardı. (1924-1925) Umumî İçtimaiyat ve Türk Tefekkür Tarihi kitaplarıyla ilgi çeken Ülken, 1933 yılında Atatürk tarafından araştırma yapmak üzere Berlin’e gönderildi. Türkiye’ye dönüşünden hemen sonra, Edebiyat Fakültesi Türk Tefekkür Tarihi doçentliğine atandı, 1936’da İçtimaî Doktrinler Tarihi öğretim üyesi oldu. 1940’da Von Aster’in isteğiyle Felsefe Profesörlüğüne, 1944’te İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü Sanat Tarihi profesörlüğüne getirildi. 1957’de Ordinaryüs Pro­fesör oldu. Yaşamının her safhası doymak bilmeyen bir iştihayla kitap ve kütüphanelerin arasında geçti. İki binin üzerinde farklı konularda makaleler yazdı, kitaplar hazırladı, çeviriler yaptı. Fransızca ve Türkçe kitap eleştirileri kaleme aldı. Dergiler yayımladı. Sabahattin Eyuboğlu ve Celalettin Ezine ile uzun zaman beraber çıkardıkları hümanist karakterdeki İnsan dergisi entelektüel kesimde ses ge­tirdi. Hemen hemen ilgi göstermediği alan yoktu. Başta İslâm felsefesi, Türk tefekkür tarihi, doktrinler tarihi, sosyoloji, sistematik felsefe, bilim fel­sefesi, mantık, sanat, estetik derslerini okuttu, binlerce öğrenci yetiştirdi. Tüm bunların yanında o, tekdüze bir akademisyen profilinin dışındaydı. Sanatçı duyarlığıyla Posta YoluŞeytanla KonuşmalarYarım Adam adlı romanlarını yazdı. Şiirle ilgilendi. Resimler çizdi. 1918-1920’lerde karakalem; 1940-1945 yılları arasında yağlı boya ve 1967-1970 yıllarında kompozisyon çalışmaları yaptı. Hat sanatıyla uğraştı ve müzik bilgisi son derece genişti. Hilmi Ziya Ülken, 5 Haziran 1974’te yaşamını yitirmiştir.