• Hint Felsefesinin Temelleri

Hint Felsefesinin Temelleri

  • 150,00 TL
  • 105,00 TL


  • Stok Durumu: Stokta var
  • 24 Saatte Kargoda

Hint felsefesinin temellerine inildiğinde, belki de diğer toplumlarda hiç olmadığı kadar uygarlığın başlangıcına her bakımdan temas ederiz. Kurban, âyin ve tören bilgisi… Brahmanlar, krallar, savaşçılar, toprağa bağlı yaşayanlar… Kadim zamanlardan bu yana toplumsal düzeni, siyasi çalkantıları, dinsel tasavvurları ile metafizik düşünceleri, felsefi algıları iç içe geçmiş, âdeta birlikte örülmüş bir dünyanın doğal izleri takip edilir Hint tecrübesinde. Rigveda’dan başlayarak Vedalarda, daha sonra Upanishadlar’da ve diğer bağımsız düşünce sistemlerinde, felsefe ve teoloji, mitoloji ve metafizik arasında net ayırımlar yapmak mümkün değildir. Hintli buna gerek bile duymamıştır. Çünkü zaman ve koşullar değişse de sanki aynı kalanın kesin bilgisine sahip gibidirler. 

En eski zamanlardaki kurban bilgisi ve ilahileriyle, Upanishadlar döneminin daha karmaşık toplumlarına ait içinden çıkılmaz, güncel, ontolojik ve metafizik problemlerine aynı derinlikte ve ustalıkta yaklaşabilme becerisini gösterirler. Bu haliyle dünyanın en eski felsefesini ortaya koyduğu da söylenebilir ki neredeyse bütün Uzak Doğu ve çevresi, buradan neşet eden manevi ve düşünsel zenginliklerle felsefi ve dinsel yönelimlerini önemli ölçüde belirlemişlerdir. Gene özellikle Schopenhauer’dan başlayarak Batı düşüncesinin gözü de artık Hint felsefesi üzerindedir.

Hint felsefesinde en temel metafizik ve ontolojik konuların ele alınma biçimleri birörnek değildir; bu yüzden birbirleriyle ters düşen ve ciddi anlamda mücadele eden çok çeşitli düşünce ekolleri ve sistemleri ortaya çıkmıştır. Ve belki düşünce tarihi açısından eşsiz olan da, bu süreçte Hint felsefesinin kavramları bu mücadeleler içinde yetkinliğine kavuşurken, aynı zamanda insanlığın ilksel tecrübelerinin canlı birer tanıkları olan mitolojinin ve mitolojik kavramsallaştırmaların bu düşüncenin özünü belirliyor oluşudur. Böylece âdeta insanlık tarihinin kesintisiz sürdüğü bir zenginliği içinde barındırıyor Hint felsefesi.
  


  • Yazar: Korhan Kaya
  • Kitabın Başlığı: Hint Felsefesinin Temelleri
  • Yayına Hazırlayan: Taşkın Takış
  • Kapak Tasarımı: Mr. Z & Z
  • Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 151; Felsefe - 49
  • Basım Bilgileri: 2. Basım, Eylül 2022 [1. Basım: Haziran 2016]
  • Sayfa Sayısı: 198
  • ISBN: 978-605-9328-20-3
  • Boyutları: 13,5 x 21


Kısaltmalar

Önsöz

Vedik Dönemde Tanrı Anlayışı ve İnanç Biçimi

Eskiden Yeniye Aktarımlar

Aktarımların Değişimi ve Yeni Bilgilerin Girişi

Söz Atışmaları

Din Adamları ve Askerler

Rigveda’da En Eski Filozoflar

Kurban Anlayışının Farklılaşması

Upanishad Filozofları

Ad ve Biçim (Nāma-Rūpa

Ölüm ve Ölümsüzlük

Felsefe Sistemlerinin Gelişimi

Sonuç

Kaynakça

Önsöz

 

Bu kitabı yazmaktaki amacım, felsefenin başlangıcının Hint’te olduğunu göstermek, Hint felsefesinin dinsel oluşumlar içinden nasıl süzülüp çıktığını ve hatırı sayılır bir gelişme kaydettiğini gözler önüne sermektir. Bunun için Vedik dönemdeki tanrı anlayışına bakmak, eski metinlerin yeniler üzerindeki etkisine ve yeni metinlerde zamanın ruhuna uygun olarak yapılan değişikliklere göz atmak gerekti. Sonra Hint edebiyatı boyunca dikkatimizi çeken konular elden geldiğince araştırmaya dâhil edildi. Askerî sınıfın, din adamlarının tekelinde olan konulara nasıl müdahil olup felsefenin ve düşüncenin gelişimine katkı sağladıkları ortaya konmaya çalışıldı. Rigveda’da ve Upanishadlar’da bahsi geçen en eski filozoflar tanıtılmaya çalışıldı. Ad ve biçim, ölüm gibi kavramların düşün hayatında ne derece önemli rol oynadıkları vurgulandı. Son olarak da Astikacı olarak bilinen felsefe sistemleri tanıtılmaya çalışıldı. Bunun tersi olan Nāstikacılara da kısaca ve yeri geldikçe değinildi. Tüm anlatımlar, kendi oluşturduğum özgün şema dâhilinde yapıldı. Kuşkusuz birçok kaynaktan yararlanıldı ve bunlar bu kitabın kaynakçasında belirtildi. Gene bu kitap, Veda döneminden başlayarak dindışı düşüncenin, başlangıçtaki ilk nedenin, filozoflara göre yaşamı sağlayan asıl nedenin izini sürmeye çalışan, birbirine bağlı ve birbiriyle ilgili bölümlerden oluşan bir çalışma oldu. Sanskrit dilinin neden yeryüzündeki en çok felsefe terimi içeren dillerden biri, belki de birincisi olduğu da bu çalışma ile bir kez daha açığa çıkmış oldu. 

Felsefeyi genellikle Yunan’dan başlatmak bir alışkanlık haline gelmiştir. Bunda birtakım haklı gerekçeler öne sürmek elbette ki olanaklıdır. Ancak, Hint’e haksızlık yapıldığı, değerlendirmeler yapılırken biraz insafsız davranıldığı ortadadır. Bu konuya “Sonuç” kısmında kısaca değinildi. Örneğin, Hint’te başlangıçtaki ilk nedenin “su” olduğunu söyleyen Parameshthin adında bir filozofun var olduğunu nasıl göz ardı edebiliriz? Kapila’nın Prakriti’sine “Tanrı” diyebilir miyiz? Her ne kadar Astikacı olsa da bir anlamda Nāstikacı sayılıp sayılmayacağı tartışılan Kanāda hakkında hemen hüküm verebilir miyiz? Gene Buddha’nın Tanrıdan ve ruhtan uzak düşüncelerini sadece dinî kodlar ve terminoloji içinde düşünmek mümkün mü? Hint’teki serbest fikirlerin bir zaman sonra teistik karakterde ele alındığı ve asıl mecrasından uzaklaştırıldığı da bir gerçektir. Ancak Hint’te felsefe, asla zevk için, gösteriş için, keyifli vakit geçirmek için yapılmış bir şey değildir; Hintliler “gerçeği” aramışlardır. Hint felsefesinin ayırt edici özelliklerinden biri, onun geleneksel ve köklü bir “hissiyata dayalı” felsefe olmasıdır. Vedik dönemden geçen mitoloji ile iç içe varlığını sürdüren dinî ritüel ve söylemler zaman içinde kudretli düşünürlerin ortaya koyduğu felsefi içerik ve kavramlarla daha da zenginleşmiş ve yeni bir boyut kazanmıştır. Burada özellikle materyalist düşünürlerin etkisi oldukça fazladır. Böylece Hintli düşünürler sadece dinin sınırları içinde değerlendirilemeyecek ondan tamamen ayrı düşünceler geliştirebilmişlerdir.

Ülkemizde Hint felsefesini, özellikle de Hint ve Batı felsefelerini mukayeseli ele alan çalışmalar oldukça sınırlıdır. Yabancı dilden yapılan birkaç dikkat çekici çeviri dışarıda bırakı­lacak olursa, Türkçe yapılmış çalışmalar yok denecek kadar azdır. Walter Ruben’in 1947 yılında basılmış olan “Felsefenin Başlangıcı” adlı 70 sayfalık konferanslar derlemesi, Rasih Güven’in 1963 yılında basılmış olan “Doğu ve Batı Felsefelerinde Paraleller” adlı 35 sayfalık çalışması, Kemal Çağdaş’ın 1974 yılında basılmış olan “Hint Eski Çağ Kültür Tarihine Giriş” adlı kitabındaki on sayfalık ‘Eski Hint Felsefesinin Ana Hatları’ başlıklı çalışması benim ulaşabildiklerimdir. Çalışmaların kısa olmasının en büyük nedeni, bu konularda altyapının zayıf olmasıdır. Örneğin eskiden Upanishadlar’ın güvenilir bir Türkçe çevirisi yoktu; keza Bhagavadgītā bulunmuyordu. Şimdi bunlar var ve hattâ artık Rigveda’nın Türkçe çevirisi de elimizde mevcut. Böylelikle başka kritik eserlerin çevirileriyle birlikte daha ayrıntılı araştırmalar yapılabilecektir. Ancak bu, Hindolojiye ve bununla ilgili bilimsel çalışmalara ne kadar ilgi gösterildiğiyle doğru orantılı olacaktır. Ülkemizde nitelikli Hindologlar yetiştirilmediği sürece başkalarının bu alanda ne söylediklerine bakıp onu aktarmakla yetineceğiz. Oysa bir ülkede bilim böyle gelişemez.

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi bünyesinde 1935 yılından beri faaliyet gösteren Hindoloji bölümünde, geçmişte olduğu gibi, artan bir şevk ve gayretle çalışmalar sürdürülür ve gereksinim duyulan bütün konularda eserler üretilmeye devam edilirse belki bu zengin tarihe ve düşünce geleneğine sahip uygarlığın günümüze kadar gelen birikimlerinden yararlanabiliriz. İşte bu amaçla, bu kısa ve mütevazı çalışma Hint düşüncesinin ve felsefesinin kökenlerini anlamaya yönelik bir giriş olarak düşünülmüştür. Zira bu temeli anlamak, Hint felsefesinin başlangıcına gitmek, aynı zamanda günümüzde mitoloji ve dinî düşünce ve uygulama biçimleriyle hâlâ varlığını sürdüren bu en eski bilgeliğe zaman ötesi bir yolculuk yapmak demektir.

 

Temmuz 2014
Korhan KAYA

 

Korhan Kaya

1959 Ankara doğumlu olan Korhan Kaya, Anıttepe Lisesini bitirdikten sonra 1977 yılında Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde Hin­doloji ile tanıştı. 1985’te Hindoloji asistanı olan Korhan Kaya, 2003 yılında aynı dalda profesör oldu. Görevi sırasında pek çok defa Hindistan’a giderek oradaki üniversiteleri inceleme fırsatı yakaladı. 2015 Kasım ayında Uluslararası Hindoloji Konferansı için gittiği Delhi’de (Rashtrapati Bhavan’da) Hindistan Cumhurbaşkanı ve ICCR kurumu tarafından “seçkin Hindolog” ünvanı verildi ve bir şal ile ödüllendirildi. Korhan Kaya’nın Hindoloji ile ilgili otuzu aşkın makalesi, çeviri ve telif olmak üzere 22 kitabı bulunmaktadır.