Gautama Buda'nın öğretisi, Hz. İsa'nın vaaz ettiği İsevilik ile benzer bir yazgıyı paylaştı; Budizm doğduğu Hindistan topraklarını terk etmek zorunda kaldığı gibi İsevilik de doğduğu Filistin'den zorla çıkarıldı. Bu noktadan sonra Budizm Asya'nın tamamında kabul görecek, Hz. İsa'nın sesini de Batı'da duymayan kalmayacaktır. Hz. İsa'nın talebeleri Roma İmparatorluğu sınırlarında misyon görevlerini yerine getirmeye başladıkları çağda, Gautama'nın varisleri Çin topraklarında yürümeye ve vaaz etmeye başlamışlardı.
Kore Yarımadası'ndaki küçük ülkelerden Paekche'nin kralı Syong Myong, Japon Yamato hanedanlığından İmparator Kimmei'ye ilki 545 yılında ikincisi 551 yılında iki mektup gönderdi. Mektuplarda, düşmanlarına karşı Japon İmparatoru'ndan destek istiyor ve Budizm'i tavsiye eden şu cümleleri söylüyordu: “Bilinen tüm dinler içinde en üstün olanı bu gibi gözüküyor ancak tarif etmesi zor ve anlaması da zor. ” Budizm'in Japonya'daki macerası böylece başladı.
Yalnızca “hikmetler çıkararak”, Doğu'nun bütünsel bakış açısını “güzel sözlerle” ayrıştırarak değil, daha çok bilimsel bir üslubun ağırlık kazandığı bu önemli eser, dinler tarihi disiplini açısından zevkle okunacak bir kitap niteliğinde. Doğu'nun kültürel, felsefî ve dinî kökenlerine inebilen bu çalışmada Japon Budizminden Çin öğretilerine, “sutralar” gibi henüz keşfedilmemiş doğunun bilgelik kaynaklarından Uzakdoğu kültürünün tarihsel gelişimine varıncaya dek birçok farklı iklim ve vadilerde gezinebilmek mümkün.
- Yazar: Vedat Şafak Yamı
- Kitabın Başlığı: Japonya'da Budizm
- Yayına Hazırlayan: Taşkın Takış
- Kapak Tasarımı: Mr. Z & Z
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 82; Felsefe Dizisi - 26
- Basım Bilgileri: 1. Basım: Kasım 2012
- Sayfa Sayısı: 320
- ISBN: 978-975-8717-89-7
- Boyutları: 14 x 21
- Kapak Resmi: “Üç Mücevherin Buluşması: Konfüçyüs, Lao Tse'ye Buddha'yı takdim ediyor.” [Ming Hanedanı dönemine ait bir çizim]
Önsöz
I. Gautama Buda
II. Theravada & Mahayana Mezhepleri
III. Mahayana Kutsal Metinleri
Mahayana Kanonik
Metinlerinden Örnekler
Sutraların Konu ve
İçerikleri
Prajna Paramita Koleksiyonu
ve Elmas Sutra
IV. Çin Mahayana Geleneği ve Kökleri
Nagarjuna ve Madhyamika
Okulu
Yogacara Felsefesi
Diğer Budist-Çin Öğretileri
V. Erken Dönem Japon Budizmi
Japonya’da İlk Misyonerler
ve Okullaşma Çabaları
Budizm’in Resmî Hüviyet
Kazanması
Budizm’in Yozlaştığı
İddiası
VI. Nara Dönemi
Jojitsu-shu
Sanron-shu
Hosso-shu
Kusha-shu
Kegon-shu
Ritsu-shu
Shitenno-ji Mabedi
Dört Göksel Kahraman
Todai-ji Katedrali
VII. Heian (Kyoto) Dönemi
Tendai ve Shingon okulları
Tendai ve Kurucusu Saicho
Budist Evangelistler
Günümüzde Nembutsu Ayini
Shingon ve Kurucusu Kukai
VIII. Kamakura Dönemi
Jodo-Shu ve Kurucusu Honen
Shonin
Jodo-Shinshu ve Kurucusu
Shinran Shonin
IX. Kamakura Sonrası
Ji Ekolü ve Kurucusu Ippen
Shonin
X. Japon Ahir Zamanı
Soto Zen Okulu ve Kurucusu
Dogen
Nichiren ve Okulu
Rinzai Zen ve Kurucusu
Eisai
Sekülerleşme mi Şinto ile
Eklemlenme mi?
XI. XIX. ve XX. Yüzyıllar
Tarih Çizelgesi
İndeks
Kaynakça
ÖNSÖZ
Gerek medyada gerek devlet adamlarımızın beyânatlarında
zaman zaman duyduğumuz ve pek fazla anlam yükleyemediğimiz Türk-Japon dostluğunun kaynağında, Osmanlı devletinin
ziyaret amacıyla Japonya’ya gönderdiği Ertuğrul Fırkateyni’nin yolculuğu ve
hüzünlü hikâyesi yatar. Fırkateyn yolcuları arasında 2. Abdülhamid’in İslâmiyet’i
anlatmakla vazifelendirdiği Kadı Abdürreşid İbrahim Efendi de vardı. Dostluk
elçisi gemimiz mürettebatı, İmparator Meiji’yi ziyaret ettikten sonra fırtınalı havada
dönüşe geçti ancak ne yazık ki 15 Eylül 1890’da Japonya’nın güneyinde Pasifik
Okyanusu kıyısında Kuşimoto kenti yakınlarındaki kayalıklara çarparak battı ve
525 bahriyelimiz şehit oldular. Gemimizin batışına şahit olan balıkçı köyü
sakinlerinin çocukları, bu elemli hatıraya saygısızlık sebebi olmasın diye
gazetecilere dahi çekinerek konuşurlar. Şehit denizcilerimizin hatırasına
Kuşimoto şehrindeki anıt başında, Japon devleti her yıl düzenli olarak anma töreni
düzenlemekte, anıtın bir benzerinin bulunduğu Mersin Limanı’ndaki hareketlilik
ise kamuoyunun dikkatinden kaçmaktadır.
Belki böylesine acı bir hatıranın
geriye bıraktığı izlerden olsa gerek, Türk-Japon dostluğu ve işbirliği, sanayi devrimini inanılmaz
bir hızla gerçekleştiren Japon halkının dünya ölçeğindeki otomotiv
firmalarının ülkemizde arka arkasına faaliyete geçmesiyle doruk noktasına
ulaştı.
Yüzölçümü itibarıyla Doğu Anadolu
bölgemizin sadece iki katı büyüklüğüne ve genellikle dağlık-tepelik coğrafyaya
sahip olan Japonya, Avrupa uluslarının birkaç yüzyıl süren kültür ve sanayi
devrimi sürecini kısa zaman içinde gerçekleştirmiş, 2. Dünya Savaşı’nda birçok
cephede birden savaşabilecek ekonomik ve teknolojik gücü elde etmiştir.
İçinde bulunduğumuz yüzyılda hem bilgi teknolojileri hem toplumsal düzen
açısından çoğu ülkelerin gıptayla baktığı bir ulus olabilmiştir. Japonya,
günümüzde dünyada kişi başına en çok gazetenin satıldığı ülke unvanını da
taşır. Ülkede satılan kitapların dilbilim, antropoloji ve arkeoloji konularında
yoğunlaştığı görülür. Önde gelen gazetelerin yazar kadrosunda profesyonel
tarihçiler de yer alır. Yaşlıların hürmet gördüğü-taltif edildiği bir aile
modeli ve suç oranının düşük olduğu toplum organizasyonuna sahiptir; tüm bu
özelliklerinin arkasında ne gibi dinî ve etik dinamiklerin olduğunu inceleyen
yayınların ülkemizde sayıca az olması ve istenen bilimsel düzeyden uzak
olması kitabımızın çıkış noktasıdır.
130 binden fazla mabedi, 250 bin din
adamı, 100 milyon bağlısı ve kendisine hizmet eden sayısız sivil toplum
kuruluşu ile Budizm, Japonya’daki en geniş dinî yapılanmadır. Her
mahallede bir ya da birden çok Budist Mabedi’ne rastlamak olasıdır.
İnsanlar; Budist inançlarını, kutsallarını, dinî gün ve festivallerini
sığınabilecekleri bir liman gibi görürler. Budist manevi inançları onların
günlük ihtiyaçlarına cevap verebilecek, sorunlarına-sıkıntılarına çözüm
arayabilecekleri bazı pratik yollara sahiptir. Trafikte aracının ve kendisinin
güvenliğini temin etmesi için, üniversite sınavına girecek çocuğunun başarılı
olması için, iş hayatında başarısıyı yakalamak için ya da hasta bir yakının
iyileşmesi için kendisine uygun bir Budist Mabedi, kutsalı ya da önceden
okunmuş kutsanmış muskası daima bulunabilir. Budist muskalarını mabetlerden
temin etmek mümkün olduğu gibi yol üzerinde rast geldiğiniz bir kitapçıdan da
satın alabilirsiniz. Hayatın metafizik anlamı üzerine sorulara cevap arıyorsanız
gene size uygun bir Budist felsefî akımı ve temsilcisi bir kuruluş, dernek ve
vakıf mutlaka vardır.
Vedat Şafak YAMI
Vedat Şafak Yamı
1965’de İstanbul’da
doğdu. İlköğretim ve lise tahsilini Konya’da tamamladı. 1988 yılında Selçuk
Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği bölümünden mezun oldu.
1989 yılında Gaziantep Nizip’te öğretmen olarak göreve başladı. Aynı yıl Selçuk
Üniversitesinin açtığı okutmanlık sınavında başarılı olarak Selçuk
Üniversitesine geçti. 1994’de George Orwell And His Novel 1984, From
Different Aspects isimli tezini yazarak Yüksek Lisans çalışmasını
tamamladı. 2008’de Çağdaş Anglikan Kilisesinin Dini ve İdari Yapısı
isimli tezini vererek Bilim Doktoru unvanını aldı.