• Kant ve Scheler'de İnsan Problemi: Felsefi Antropoloji için Kritik Bir Hazırlık

Kant ve Scheler'de İnsan Problemi: Felsefi Antropoloji için Kritik Bir Hazırlık

  • 170,00 TL
  • 119,00 TL


  • Stok Durumu: Stokta var
  • 24 Saatte Kargoda

Her çağ kendine özgü felsefi bir kaderi paylaşır. Mengüşoğlu’na göre zamanımızın problemleri artık yeniden tanımlanmalıdır. Bugünkü felsefe birbiriyle ilgisi olmayan kadim bir tin (geist) felsefesiyle yola çıkamaz. İlk bakışta, özneye hiçbir “otonomi” (özerklik) tanımayan felsefeler sonunda insanı silikleştirmiştir. Akıl ve tabiat ikiliğinde hapsolmak yerine insan varoluşsal ve somut bir bütün olarak görülmelidir. O içinde bulunduğu “varlık şartları” altında değerlendirilmeli ve bu sayede özgürlüğün imkânları genişletilmelidir. Ancak felsefi antropoloji bu imkânı bize bahşedebilir. Bu noktadan hareketle Mengüşoğlu, yeni-ontoloji ve fenomenolojinin güzergâhında Kant ve Scheler'in düşüncelerini baştan sona tahlil eder.

Felsefi antropolojinin ilk esaslarını ortaya koyan Max Scheler’dir. Scheler, insanı kozmosta bağımsız bir problem alanı olarak ele alır. Scheler özgün düşünceleriyle yüzyılımızı derinden etkilemiştir. Kant ise ünlü çözümlemeleriyle bu sahaya dolaylı olarak çok önceden girecektir.

Mengüşoğlu’nun Türk düşüncesinde iz bırakan felsefi arayışı farklı bir kapı açar, Kant ve Scheler aracılığıyla insan kavramını derinleştirir.


  • Yazar: Takiyettin Mengüşoğlu
  • Kitabın Başlığı: Kant ve Scheler'de İnsan Problemi: Felsefi Antropoloji için Kritik Bir Hazırlık
  • Yayına Hazırlayan: Uluğ Nutku
  • Kapak Tasarımı: Mr. Z & Z
  • Tasarım Uygulama: Aziz Tuna
  • Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 114; Felsefe Dizisi - 74
  • Basım Bilgileri: 4. Basım / Eylül 2020 (1. Basım / 1949 - İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Yayınları | 3. Basım / 2014 - Doğu Batı Yayınları)
  • Sayfa Sayısı: 267
  • ISBN: 978-605-5063-21-4
  • Boyutları: 13,5 x 21

Sunuş

İkinci Basıma Önsöz

Önsöz

Giriş


Kant’ta İnsan Problemi

I. Kant’ın İnsan Görüşü

1. Kant’ın İnsan Görüşünün Genel Bir Tasviri

2. İnsanın Doğal Varlık Yanı

3. İnsanın Akıl Varlığı Yanı

4. Kişi Olarak İnsan

5. Özgür Bir Varlık Olarak İnsan

II. Kant’ın İnsan Görüşü Hakkında Kritik Düşünceler

1. İnsan Kavramının Darlığı

2. Duygu Hayatının İhmali ve Sonuçları

3. Ontik Bir Bütün Olan İnsan Varlığının Parçalanması

III. Kant’ı Böyle Bir İnsan Görüşüne Götüren Nedenler

1. Bilgi Teorisi ve Metafiziğe Dayanan Nedenler; Antinomilerin Çözülmesi

2. Etik ve Metafizik Düşünceler; İnsan Metafiziği

3. Özgürlük Probleminin Çözülmesi

4. İnsanın Otonomisi ve Etiğin Temellenmesi

5. Din Felsefesine Dayanan Düşünceler, Geleneğe Dayanan İnsan Görüşü


Max Scheler’de İnsan Problemi

I. İnsan Problemleri Hakkında İlk Genel Görüş: Felsefi Antropolojinin Özel Bir Disiplin Olarak Tasarlanması

II. Max Scheler’in İnsan Görüşü

1. İnsan Hakkındaki Teorilerin ve Scheler’in Görüşünün Genel Bir Tasviri

a. Felsefi ve Bilimsel Teoriler

b. İnsan Hakkındaki Teorilerin Yetersizliği ve Scheler’in Görüşünün Genel Bir Tasviri

2. İnsanın Biyopsişik Varlığı

3. İnsanın ‘Geist’ (Tin) Varlığı

4. Kişi ve Edim Kavramı

a) Genel Bir Tasvir

b) Kişi Olmanın Şartları

c) Kişi ve Dünya

d) Kişinin Otonomisi

5. İnsanın Nelik Kavramı ve Kozmostaki Yeri

a) İnsanın Metafizik Varlığı

b) İnsanla Hayvanın Nelik Bakımından Ayrılığı

III. Scheler’i İnsan Varlığını Parçalamaya Götüren Nedenler

1. Bilgi Teorisine ve Ontolojiye Dayanan Düşünceler

2. Metafizik Düşünceler

3. Din Felsefesine Dayanan Düşünceler

4. İnsanla Hayvan Arasındaki Nelik Ayrılığının Temellendirilmesi; Geist ve Kişinin Otonomisi

IV. Kant ve Scheler’i Birleştiren ve Ayıran Noktalar

1. İnsan Görüşü, Akıl ve Geist

2. Kişi, Özgürlük ve Etik Alanı

3. Felsefe Görüşü

4. Bilgi Teorisi Ontoloji ve Metafizik Hakkındaki Görüşleri


Sistematik Bölüm

I. Bağımsız Bir Disiplin Olarak Ortaya Çıkmak İsteyen Felsefi Antropolojinin Dayanacağı Temel Şartlar

1. Böyle Bir Disiplin İnsanı Somut, Bağımsız Bir Alan Olarak Göstermeli ve İnsan Fenomenlerine Dayanmalıdır

2. Böyle Bir Disiplin İnsanı Ontik Birlik Olarak Görmelidir

3. Böyle Bir Disiplin Ontolojik ve Biyolojik Olarak Temellenmelidir


Kant ve Scheler’in Gözönünde Bulundurulan Eserleri

I. Kant’ın Eserleri

II. Max Scheler’in Eserleri


Dizin

Sunuş

 

Mengüşoğlu Külliyatı’nın ikinci cildi olarak hazırladığımız bu kitap yazarın ilk kitabıdır, 1949’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü yayını olarak basılmıştır. 20 yıl sonra ikinci basımı aynı yerde yapıldı. İkinci basımdan sonra 45 yıl, konunun öğretimden çok araştırmaya açık olmasından ötürü, yeniden basılmadı. Kitabın incelediği iki filozofa ilgi son yıllarda yoğunlaşınca, yıllar önce söylenmiş ama belki de unutulmuş olanı hatırlatmak bir basım daha gerektirdi. Bunun Külliyat içinde yer alması, girişimimizi daha anlamlı kıldı.

İlk basımının kapladığı 20 yılı Türkçe felsefi terimbilgisinin yeniden oluşumu için zorunlu bir süre olarak alırsak, bocalamaları da göz ardı etmeden diyebiliriz ki, şimdi kullanılan terim ve deyimlerin büyük çoğunluğu yerleşmiştir. Bu durum sorunları Türkçe düşünme sayesinde olmuştur ve başka türlü olamazdı.

Dillerin birbirini anlamalarında aşılamaz engeller yoktur, yeter ki başka dildeki yazıyı kendine aktaracak olan dil belli bir anlatım olgunluğu düzeyine ulaşmış olsun. Ve bir dil, onu taşıyan her bireyin ağzından varolana yayıldıkça, yankısını başka dillerde bulur, onunla beraber evine döner. İkinci ve üçüncü basımlarda böyle oldu sanırım. Değişiklikler ‘zamanın diline’ yaraştı mı, gelişen Türkçe Felsefe ile yarıştı mı, bunu elbette okuyucular söyler.

 

Uluğ Nutku

İkinci Basıma Önsöz

 

Çoktan beri tükenmiş olan bu kitap, yirmi sene önce yayımlandı. Bu arada, geçen zaman içinde, Kant’ın insan görüşü hakkındaki araştırmalarım, bu kitaptakinin sınırını aştı; böylece Kant’ın insan görüşü hakkındaki düşüncelerim oldukça değişti. Bu değişiklik, özellikle 1953 yılında Brüksel’de toplanan Uluslararası Felsefe Kongresi’nde sunduğum “Der Begriff des Menschen bei Kant und Scheler” (Kant ve Scheler’de İnsan Kavramı) başlıklı tebliğ ile 1966 yılında Prof. Heinz Heimsoeth’ün sekseninci doğum yılı dolayısıyla çıkarılan armağanda yayımlanan “Der Begriff des Menschen bei Kant” (Kant’ta İnsan Kavramı) başlıklı yazımda ve yakında çıkacak olan Kant’la ilgili bölümünde görülebilir. Fakat kitabın bu ikinci basımında, bu bakımdan herhangi bir değişiklik yapılmadı; eski görüş olduğu gibi bırakıldı.

Aradan geçen zaman içinde birinci basımın önsöz ve girişinde verilen söz de gerçekleştirildi. Felsefi Antropoloji hazırlandı; yakında yayımlanacaktır. Fakat bu kitap yine de önemini kaybetmedi; okuyucular bütün yazılarımın çekirdeğini burada görebileceklerdir. Bu kitap yalnız yeni bir araştırma alanı açmak istemekle kalmamıştır; aynı zamanda filozofların düşünce sistemleri ile onların insan görüşü arasındaki bağı da göstermiştir. Ne yazık ki, bu görüş gerektiği kadar akis uyandırmadı; sadece bazı öğrenci çalışmaları ile doktora tezlerine konu oldu ve çok dar bir çerçeve içinde kaldı.

İkinci basımın önemli yanı, dilinin bugünkü dile, özellikle son çıkan yazılarımın diline uyarlanmış olmasıdır. Bu güç işi, kitabın üslûbunu değiştirmeden gerçekleştirenler, eski bir öğrencimle Asistan Uluğ Nutku oldu. Her ikisi, kitabın eski metni üzerinde aylarca çalıştılar; yeni bir metin meydana getirdiler. Sonunda bu yeni metni eskisi ile karşılaştırdım. Bu karşılaştırmada yeni metnin eskisinden daha iyi anlaşıldığını gördüm. Yardımlarından ve başarılarından dolayı her ikisine de teşekkür ederim. Eğer onlar bu işi üzerlerine almasalardı, bu kitap şimdiki şekliyle ve bu sene çıkamazdı.

Kitabın ikinci defa basılmasını sağlayan Edebiyat Fakültesi’ne ve basımını üstlenen İstanbul Matbaası’na da ayrıca teşekkür ederim.

 

Takiyettin Mengüşoğlu,
 İstanbul, 29 Mayıs 1969

Önsöz

 

İnsan kendisinin bir problem olduğunu ancak yüzyılımızda görmeye başlamış ve bu problem, felsefi antropoloji adı altında zamanımız felsefesinin üzerinde çok durduğu bir problem alanı olmuştur. Her varlık alanında olduğu gibi, insan varlığı alanına girmek için de çeşitli imkânlar vardır. İnsan hakkında ortaya atılan teoriler, bu imkânları denemiş ve böylece çeşitli insan görüşleri ortaya çıkmıştır. İnsan hakkındaki teorilerin en önemlileri, insanı dual bir varlık olarak gören Kant ve Scheler’in teorileridir.

Felsefi antropolojimiz için kritik bir hazırlık olan bu yazımız, dual bir görüşten hareket eden Kant ve Scheler’in insan görüşlerinin bize insanı fenomenlerine uygun olarak tanımlamadıklarını, bazı dış motifler yüzünden sunî kurgular yapmak zorunda kaldıklarını göstermeye çalışıyor ve aynı zamanda insanı fenomenlerine uygun olarak tanıtmak isteyen bir görüşün nasıl hareket etmesi gerektiğine işaret ediyor.

Felsefi antropolojimizin dayanacağı bu görüşün üzerinde en çok durduğu nokta, insanın parçalanmadan, somut bir “bütün” olarak ele alınması gerektiğidir. Fakat bu bütünlük ne Gestalt’­çıların ruh ve madde dünyasında, özellikle idrak sahasında gördükleri bir bütünlüktür, ne de H. Driesch’in kastettiği mantıki bütünlük mânâsında kullanılmıştır. Biz bütünlük deyimine somut kavramını eklemekle, onu diğerlerinden ayırt ediyoruz; çünkü somut bütünlük görüşü, insanın “varlık şartları”nı göz önünde bulunduran ve insanı böylece inceleyen bir görüştür.

O halde insanı bütünlüğüyle inceleme objesi yapmak isteyen felsefi bir antropolojinin, soyut bir insan kavramına dayanan, bundan dolayı aykırılıklara sürüklenen, sunîliklere düşen ve geçmişten bize kadar gelen hiçbir insan görüşüne dayanmaması gerekir. Bu nedenden dolayı insanı bize fenomenlerine uygun olarak tanıtabilecek bir antropolojinin, insanın somut bütünlüğü üzerinde durması ve bunu hareket noktası olarak alması lâzımdır. Bu yazımız böyle bir inceleme tarzının ancak yönünü göstermektedir; onun gerçekleştirilebilmesi geleceğe aittir.

Bu yazının tashihlerinde yardımcı olan talebeme ve dostlarıma, yayımlanmasını sağlayan Edebiyat Fakültesi’ne teşekkür etmeyi bir vazife bilirim. Yazımızın itinalı bir şekilde basılmasını sağlayan Pulhan Matbaası’na da ayrıca teşekkür ederim.

 

 Takiyettin Mengüşoğlu
İstanbul, 17 Şubat 1949

 

Takiyettin Mengüşoğlu (1905-1984)

Türkiye’de felsefenin kurucu isimlerindendir. 1928’de Sivas Lisesi’ni bitirdi. Aynı yıl Avrupa’da eğitim göreceklerin katıldığı sınavda başarılı olarak Almanya’nın Thüringen şehrindeki Schulpforta’ya gitti. Bu okul Fichte, Ranke, Nietzsche gibi ünlülerin eğitim aldıkları bir gymnasium –üstlise– idi. Başarısı üzerine Göttingen Üniversitesi’nde doktora çalışması için Moritz Geiger’e başvurdu. Fakat Nazi tehlikesi yüzünden Almanya’da kaçmak zorunda kalan Yahudi kökenli Geiger’in tavsiye mektubuyla Berlin’e, Nicolai Hartmann’ın yanına gitti. Burada psikolog Prof. Köhler diğer bir mantıkçı olan Prof. Maier, kültür felsefecisi Prof. Sprangler’in derslerini takip etti. Yoğunluk olarak Hartmann’ın sahası olan, mantık, bilgi, teorisi, tarih felsefesi, etik ve doğa felsefesi için felsefe doktorasında gerekli görülen Latince ve Yunancayı öğrendi. Husserl ve Scheler’de Bilinebilirliğin Sınırları (Über die Grenzen der Erkennbarkeit bei Husserl und Scheler) başlıklı tezini 1937’de tamamladı. Aynı yıl Umumi Felsefe ve Mantık asistanı olarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne girdi. 1942’de “Nicolai Hartmann’ın 20. Asır Felsefesindeki Yeri” yazısı doçentlik tezi olarak kabul edildi. 1953’te profesör oldu ve Sistematik Felsefe Kürsüsü’nün başına geçti. 1961-62 yıllarında Almanya’nın Tübingen Üniversitesi’nde misafir profesör olarak çalıştı. 1968’de kürsüyü Sistematik Felsefe ve Mantık’a çevirdi ve kendine özgü bir insan felsefesi ve felsefi antropoloji bakış açısını Türkiye’ye kazandırdı.

Doğu Batı Yayınları’ndaki Eserleri:

Çevirileri:

İndirimli Setler

Takiyettin Mengüşoğlu Dizisi

İndirimli Fiyat: 456,75 TL 507,50 TL

Kazanç: 50,75 TL

Mevcut Seçenekler: