• Estetik Anlayış

Estetik Anlayış

  • 125,00 TL
  • 87,50 TL


  • Stok Durumu: Stokta var
  • 24 Saatte Kargoda

 Sanatın, güzel-çirkin karşıtlığını aşıp, dünyaya ve in­sana yöneldiği, bir değerler çokluğunu gerçekleştiren bir eylem olarak görüldüğü çağda, özne merkezli psi­kolojik yaklaşımın estetik bilimi için yetersiz kalacağı açıktır. Etik alandaki fenomenolojik çalışmalar, iyi- kötü değer yargıları karşıtlığını aşarak değerler çoklu­ğuna dayanan, içerikli değer etiğinin kurulmasını sağlamıştı. Bunun gibi estetik alandaki fenomenolo­jik araştırmalarla da değerlere dayanan bir estetik ku­rulmalıydı. Estetik, temelini sanat yapıtının kendi­sinde, sanat nesnesinde bulan değerlerin bir bilimi olacaktır.

İşte bu kitap, estetik bilimin ayrı bir bilim dalı olarak kurulma çabalarının başladığı 19. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak, estetiğe ve sanat görüş­lerine yerleşmiş olan türlü sanat dışı tutumları göster­mek ve sanat nesnesine yönelik bir değerler estetiğine giden yolları açmak istiyor.

Ayrıca kitapta, sanat yapıtı karşısındaki yanlış tutumları, yanlış estetik görüşleri çözümleyerek, kişi­yi sanat yapıtının kendisine götürecek yollar göste­riliyor. Sanat yaşamında insanın, kendi ruhsal çıkma­zı ve kısır-döngüden kurtularak varoluşuna doku­nan, onu sarsan ve mutlu kılan sanat değerlerine açıl­ması araştırılıyor. Sanat değerlerini sanat yapıtında gören, sanat yapıtındaki değerleri fenomenolojik yöntemle çözümleyen ontolojik bir estetiğin temelleri anlatılıyor.    


  • Yazar: Moritz Geiger
  • Kitabın Başlığı: Estetik Anlayış
  • Almanca Özgün Metin: Zugänge zur Ästhetik
  • Çeviren: Tomris Mengüşoğlu [Almanca]
  • Yayına Hazırlayan: Taşkın Takış
  • Kapak Tasarımı: Mr. Z & Z
  • Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 129; Felsefe Dizisi - 38
  • Basım Bilgileri: 2. Basım: Mart 2019 (1. Basım: Eylül 2015)
  • Sayfa Sayısı: 134
  • ISBN: 978-605-5063-43-6
  • Boyutları: 13,5 x 21
  • Kapak Resmi: Eleştiriden Kaçış, Pere Borrell Del Caso, 1874.

Kitabın Yazarı ve Yaşam Sözcüğü Üzerine Çevirenin Önsözü

Önsöz

Sanat Yaşamında Amatörlük

Sanatta Yüzeysel ve Derin Etki

Sanatın Ruhsal Anlamı

Fenomenolojik Estetik

Dizin

Önsöz

 

Estetiğe giriş yolu, temelde, bizim kendi estetik yaşamımızdan geçer. Ne kadar derin olursa olsun hiçbir metafizik, ne kadar derin düşünceler taşırsa taşısın hiçbir düşünce sistemi, kendi yaşamımızın yerine geçemez. Eğer estetik yaşam yoksulsa, sahteyse, estetik dışı ilgilerle besleniyorsa o zaman ne olacak? O zaman yolumuz, kendi yaşamımız yüzünden çıkmazlara girecek, bilim olarak estetiğe giden yol kapanacak, estetik yaşamdaki başıboşluk, estetik biliminin de felaketi olacak.

Bu durumda bilimin yolunu açmak için, önce yaşamda bir temizlik yapılmalıdır. Estetik bilime el atmadan önce, estetik yaşamın temizliğini tehlikeye sokan şeylerin neler olduğu açıkça görülmelidir. Bugün bizi yanlış yollara sürükleyen iki tür estetik yaşam çok yaygınlaşmıştır: Romantik düşünce biçiminin artığı olan duygusallık ile çağın ruhsuzlaşması sonucu sanatın yüzeysel olanla derin olan etkilerinin karıştırılması. Bu kitapta, bu tür yoldan çıkmalarla savaşan yazılarımız bir araya getirildi. Duygusallık üzerindeki yazımız, Sanat Yaşamında Amatörlük –önceki bir çalışmamıza, Estetik Zevkin Fenomenolojisi (Niemeyer 1913) adlı yazımıza bazı katkılarla– ve yüzeysel etkilerin tehlikeleri de Sanatta Yüzeysel ve Derin Etki başlıklı bölümde ele alındı.

Ancak estetik dışı etkilerden korunduktan sonradır ki, sanatın ruhsal anlamını araştırmanın yolları açılabilir. Sanatın Ruhsal Anlamı başlıklı bölümde, bu anlam sistematik olarak araştırılırken, belki başlıktan da anlaşılacağı gibi, bir yandan dar, öte yandan geniş bir amaç göz önünde tutuldu. Geniş anlamda, sanatın insan ruhuna etkileri –ruhsal boşalma etkisi, dünya görüşünü etkileme gibi– aslında estetik dışı etkilerdir. Bunlar ancak dolaylı olarak söz konusu olmalıdırlar. Ön planda salt sanat etkisi yer almalıdır. Sanatın kendisi, nesnel biçimleri ile gözler önüne konmazsa, sanatın özel etkisi anlaşılamaz. Sanatın ruhsal anlamı hakkındaki teori, kendisinden önce bir sanat teorisinin yapılmasını gerektirir. Bu bakımdan bu bölümde, sanat teorilerinin en genel sonuçları, dogmatik ve kısaltılmış olarak öne alınacaktır. Bunun doğruluğu, (çok uzak olmayan bir zamanda yayımlanacak olan) Sanatın Anlamı adlı kitapta gösterilecektir. Yazıdaki bu önceden ele alınma, kullanılan psikolojik kavramların (ben cevheri, ben gerçekliğinin yükseltilmesi gibi), teorik bakımdan tam olarak açıklanamamasına neden olmaktadır. Bu yazıda, estetik teori, bütünü değil, ancak ipuçları verilmiş olan, bilimsel bir psikoloji ortaya koyuyor. Beklenen açıklığı, gelecekteki yazılarımız getirecektir.

Bugün çok tartışılan psikolojik estetik ile nesnelerden hareket eden estetik arasındaki çatışma, 4. bölümde “Fenomenolojik Estetik” başlığı altında ele alınıyor. Estetiğin kendi başına bir bilim olması problemi –bu bölümde gösterileceği gibi– ancak nesnelere yönelik bir estetik ile çözümlenebilir. Fakat konumuz sadece estetik biliminin kendi başına bir bilim olması değildir. Estetikle ilgili başlıca problemlerin ele alınmasında psikolojik yöntemin önemli yeri vardır. Bu bakımdan, baştaki üç bölümde psikolojik yöntemin ön plana çıkması, nesneye yönelik bir estetik yanlısı olmaya ters bir tutum değildir. Burada ruhsal alandaki sorular söz konusu olduğundan, ruhsal alanın problemlerinin psikolojik araçlarla ele alınması gerekti. Estetik, nesnelere yönelik bir bilim olmakla birlikte, estetiğe ulaşan yollar, psikoloji üzerinden geçer.

 

                                            Göttingen, Mart 1927
Moritz GEIGER


Moritz Geiger (1880-1937)

Alman düşünür. Frankfurt’ta doğdu. Edmund Husserl’in öğrencisi olan Geiger, fenomenolojinin yanısıra psikoloji, epistemoloji ve estetik alanlarında çalıştı. Münih’teki fenomenologlar grubu üyeliğinin yanında Amerikalı bir fenomenolog olarak da ün kazandı. 1923-1933 yıllarında Göttingen Üniversitesi’nde felsefe profesörlüğü yaptı. Nazizmin ortaya çıkışıyla Almanya’yı terk edip hayatının son yıllarını Birleşmiş Devletler’de geçirdi ve bu ülkede yaşamını yitirdi. Çağın ruhsuzlaşmasıyla sanat anlayışının bozulduğunu dile getiren Geiger, estetik konusuna yeni kavramlar kazandıran en önemli yazarlardan biridir. Erken ölümüyle Die Bedeutung der Kunst (Sanatın Önemi) gibi önemli çalışmaları yarım kalmıştır. Fenomenoloji alanında Beiträge zur Phänomenologie des ästhetischen Genusses (1913), “Alexander Pfänders methodische Stellung,” Neue Münchener Philosophische Abhandlungen (1930) gibi önemli çalışmaları.