- Yazar: Jack London
- Kitabın Başlığı: Beyaz Diş
- İngilizce Özgün Metin: White Fang
- Çevirenler: Bahadır Gezer - Gülperi Sert [İngilizce]
- Yayına Hazırlayan: Şahin Atar
- Kapak Tasarımı: Harun Ak
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 202; Edebiyat Dizisi - 49
- Basım Bilgileri: 1. Basım: Şubat 2018
- Sayfa Sayısı: 221
- ISBN: 978-605-2133-12-5
- Boyutları: 14 x 21
Jack London (1876-1916)
Asıl adı John Griffith Chaney’dir. Yaşam kavgasını romantik bir
bakışla anlatan yapıtlarıyla tanınmış Amerikalı roman ve hikâye yazarı. 20.
yüzyılda eserleri en çok çevrilen Amerikan yazarlarının başında gelir. İşi
gereği sürekli gezen bir astroloğun oğludur. Babası tarafından terk edildikten
sonra California’daki Oakland’da, annesinin ve London soyadını aldığı üvey
babasının yanında yetişti. On dört yaşında, yoksulluktan kurtulmayı ve
serüvenlere atılmayı umarak okulunu bıraktı. Bir tekneyle San Fransisco
körfezinde dolaştı. Tayfa olarak çalıştığı bir gemiyle Japonya’ya gitti. Yük
trenleriyle ve 1893’teki iktisadi paniğin ardından yürüyüşe geçen işsizler
ordusuna katılarak ABD’nin hemen her yerini gezdi. İktisadi bunalımın doğurduğu
güç koşullarla karşı karşıya kaldı, bir süre hapis yattı. 1894’te aktif bir
sosyalist oldu. On dokuz yaşında dört yıllık ortaöğrenimi bir yılda
tamamlayarak Berkeley’deki California Üniversitesi’ne girdi. Ama bir yıl sonra
okulu bırakarak Klondike bölgesinde altın arayanlara katıldı; ertesi yıl gene
yoksul ve işsiz olarak Klondike’tan döndü. Şansını bu sefer yazarlıkta aramaya
karar verdi. Kendisine günlük bir çalışma programı yaparak soneler, baladlar,
nükteli fıkralar, anekdotlar, korku ve serüven öyküleri yazmaya başladı. İlk
kitabı The Son of Wolf (Kurt Kanı) ile geniş bir okur kitlesine
ulaştı. London sonraki yıllarda art arda birçok yapıt yayımladı. En çok okunan
kitapları Vahşetin Çağrısı, (Call of the Wild, 1903), Deniz
Kurdu (The Sea-Wolf, 1904), Beyaz Diş (White Fang,
1906) Demir Ökçe (Iron Heel, 1908) ve Martin Eden (1909)
yer almaktadır. Hemen hemen yaşamının sonuna değin sosyalist görüşlerinden
vazgeçmedi ve devrimcilerin gözünde bir kahraman olarak kaldı.