Ünlü siyaset bilimci Raymond Aron, bu çalışmasında sosyolojinin ana akımlarından biri olan Alman sosyoloji okulunun bir resmini çiziyor. Kavramsal ve tarihsel düzeyde derin bir perspektif içinde ele alınan eserde Weber, Simmel, Tönnies, Oppenheimer gibi isimlerin çalışmaları değerlendiriliyor. Raymond Aron bu incelemesinde ünlü sosyologların yapıtlarına doğrudan birincil kaynaklardan nüfuz ediyor. Alman sosyolojisinin diğer sosyolojilerden ayırt edici vasıfları, bu okul içinde tarihsel sosyolojinin şekillenmesi, paradigmatik kırılmalar, yöntem kaygıları, “anlam”a dayalı sosyolojik bir yaklaşımın felsefi zenginliği, fenomenolojik sosyoloji, bireycilik ve evrenselcilik arasında ara bir konumda yer alan Vierkandt, özellikle Weber’in birçok açıdan yorumu ve Simmel’in çelişkileri kitapta temas edilen belli başlı konular arasında yer almaktadır. Aron, en ileri düzeyde soyutlamalara başvururken sosyolojinin kurucu ilkelerinden ayrılmıyor:
“Sosyoloji kültürün temel koşullarını, içinde doğduğu ortamı inceler; tabiri caizse, bireylerin kendi aralarındaki ilişkiler içinde biçimlendiği ve örgütlendiği şekliyle toplumun bizzat kendisini inceler. Kuşkusuz gerçek, fiilî bir biçimde de soyutlanmış bu toplumsal alanı hiçbir zaman temsil etmez; kendinde özel bir optiği geliştirmek, her zaman hattâ en istikrarlı, en karmaşık toplumsal oluşumlar içinde bile birbirlerine yaklaşan, birbirlerinden uzaklaşan, karşılıklı olarak birbirlerini etkileyen insanların kesintisiz, temel hareketlerini anlamak sosyologun görevidir. Böylece her zaman mevcut ama her zaman iyi bilinmeyen toplumsalın doğasının bilincine varabilecektir.”
- Yazar: Raymond Aron
- Kitabın Başlığı: Çağdaş Alman Sosyolojisi
- Fransızca Özgün Metin: La Sociologie Allemande Contemporaine
- Çeviren: Önal Sayın [Fransızca]
- Yayına Hazırlayan: Taşkın Takış
- Kapak Tasarımı: Harun Ak
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 194; Sosyoloji Dizisi - 30
- Basım Bilgileri: 1. Basım: Kasım 2017
- Sayfa Sayısı: 158
- ISBN: 978-975-2410-88-6
- Boyutları: 14 x 21
- Kapak Resmi: "Raymond Aron"
İkinci
Basımın Önsözü
Giriş
Sistematik
Sosyoloji
I. Formel Sosyoloji
II. Cemaat ve Toplum (Gemeinschaft und
Gesellschaft)
III. Fenomenolojik Sosyoloji
IV. Evrenselci Sosyoloji
Tarihsel
Sosyoloji
I. Oppenheimer
II. Kültür Sosyolojisi
III. Bilgi Sosyolojisi
Max
Weber
Sonuç
Kaynakça
Dizin
İkinci Basımın Önsözü
Bu ikinci basımda küçük düzeltmelerle yetindik. Bu kitap hiçbir
zaman Alman sosyolojisinin tarihsel olarak tamamlanmış bir incelenmesi olarak
tasarlanmadı. Benim düşünceme göre o, sadece on beş sene önce ve belki de
günümüzde de halen, Fransa’da yanlış bilinen öğretilere bir giriş
niteliğindedir. Bu kitap; Alman sosyologlarının mesele edindikleri sorunları,
tercihen kullandıkları kavramları, araştırmalarına ilham kaynağı olmuş veya
kendilerine iz bırakmış felsefeleri (Weltanschauungen) ortaya çıkarmayı
hedefliyordu.
Hitler rejiminin iktidara gelmesi bir hayli
önemli olduğunu düşündüğüm ekollerin veya eserlerin gelişmesinin birdenbire
sona erdirdi. Alfred Weber, Karl Mannheim, Max Horkheimer’ın çevresindeki Zeitschrift für Sozialforschung ekibi
çalışmalarına gurbette devam ettiler. Bu denemenin hedefini aşmadan ve
çerçevesinden çıkmadan bu çalışmaları gözden geçirme olanağı bulunmuyordu.
Paris, Ocak 1950.
1950 yılında, 1935’in metinini yeniden gözden
geçirmemi gerektirmiş nedenler, günümüzde daha da zorlayıcı olarak devam
etmektedir. Bu küçük kitap, 1933’ten önce gelişmiş biçimiyle Alman sosyolojisine sistematik bir giriş olarak kabul edilebilir.
Paris, Temmuz 1960.
Giriş
Alman sosyologlarının 19. yüzyılın ansiklopedik sosyolojisini 20. yüzyılın sistematik sosyolojisinden ayırt etme alışkanlığı vardır. Comte ve Spencer’ın sosyolojisi insani geçmişin birliğini ve toplumun bütününü
konu olarak ele alıyordu. Bu sosyoloji sosyal bilimlerin taçlanması ve
senteziydi. Aynı zamanda tarihsel ve sistematik olan söz konusu sosyoloji,
yasaları ve değerleri belirliyordu, insani düzeni doğaya bağlıyordu. İşte bu
biçim altında Fransa ve İngiltere’den gelmiş sosyoloji, Almanya’da önce tanındı
ve çoğu zaman reddedildi.
Yüzyılın başına dek, henüz yeni olan bir Alman sosyolojisinin var olduğu görülüyordu. 1895’e doğru M. Bouglé
sosyal bilimleri incelediğinde, Simmel’in ahlâk, Jhering’in hukuk, Lazarus ve Steinthal’ın Völkerpsychologie (Halk Psikolojisi), Wagner’in ekonomi konusundaki çeşitli araştırmalarını örnek alıyordu.
Başka bir deyişle, sosyal bilimler tinden veya sosyolojik yöntemden
etkileniyordu. Hukukçular ve ekonomistler, günümüzde gerçek anlamıyla
sosyolojiye ilişkin sorunların “yanında” incelemeler yapıyorlardı (bkz. 9 (I),
s. I ve Spranger- Schmollers Jahrbuch, cilt 49, 1925, s. 157). Devlet ve
siyaset biliminin varlığı bağımsız bir sosyolojinin oluşmasına da ket vurmaya
katkıda bulunuyordu. Aksine, yüzyılın başından itibaren ve özellikle de
savaştan bu yana, Alman düşünürleri, sosyoloji adı altında, özgün, özerk bir
bilimi oluşturma çabası içine girdiler.
Kuşkusuz, geniş anlamında sosyolojik çalışmanın
bir bölümü ve belki de en ilginç olanı tarihçiler, hukukçular, ekonomistler
tarafından yerine getirilmeye devam edilmektedir. Teori ve ekonomik tarih,
sosyolojik anlayışla dolu olarak kalmaya devam eder. Bunun dışında, özellikle
bizim inceleyeceğimiz genel sosyolojinin dışında, sosyolojinin özel dalları da
(hukuk sosyolojisi, ekonomi sosyolojisi vb.) vardır. Fakat verilen hüküm ne olursa
olsun, en önemli eserlerini tanıtmak isteyeceğimiz tam anlamıyla bir sosyolojik
kaynakça mevcuttur.
Ansiklopedik sosyolojide rastlanılan tüm
beklentileri analitik sosyoloji yeniden ele almadı; Sosyoloji diğerleri
arasında yer alan sosyal bir bilimdir ve insani tarihin ne anlamını ne de
değerlerini yorumlamayı savlar. Ayrıca kendi içinde sosyoloji farklı alt
bölümlere ayrılır. Formel sosyoloji ve tarihsel sosyoloji farklı sahaları araştırır: bir yanda temel sosyal ilişkiler,
gruplaşma biçimleri, toplumun statik yapısı, diğer yanda yasalar veya en
azından “burjuva toplumunun” oluş teorisi.
Kuşkusuz, tarihsel ekol
ile sistematik ekol arasında, aynı zamanda felsefi karşıtlıklar vardır.
Fenomenlerin özü somut biriciklik veya tarih ötesi genellikler içinde mi ortaya
çıkmaktadır? Tarihsel ekol kültürü, nesnel oluşumları, Simmel veya Vierkandt ekolü ise insani eylemi, özellikle sosyal olanı ele alır. Aynı
kavramlar, bir veya diğer ekolün kullanmasına göre, farklı bir anlam
kazanabilir (bkz. 58, s. 245, 247). Tarihsel sosyolojinin anladığı anlamda
sosyal sınıf, tarihin belirli bir noktasında yer almış aşağı yukarı
metafiziksel bir bireyselliktir. Formel sosyoloji tarafından tanımlanmış sınıf,
aynı koşula sahip (aynı gelir veya aynı yaşam biçimine) bireylerin bir araya getirilmesidir.
Fakat böyle bir antitez hiçbir biçimde mutlak değildir, çünkü tarih felsefesinin sınıfı deneysel olarak tanımlanır olmalıdır ve analitik
tanımla birleşmek zorundadır (hattâ Lukács’ta olduğu gibi, metafiziksel ayrıcalıkları muhafaza etse bile).
Bu iki ekolün aşılmaz bir karşıtlık tarafından
ayrılmadığının en iyi kanıtını bize Max Weber’in eseri sunmaktadır. Gerçekten de Max Weber’in bu eserini hiçbir
eğilime bağlamıyoruz, çünkü dâhiliği her ikisine de hâkimdir. Sözünü ettiğimiz Anlamacı
Sosyolojinin Birkaç Kategorisi incelemesi ve bireysel eylemden hareketle
kendi sosyal binasının inşası sistematik sosyolojiyle ilişkilidir. Weber’in ekonomi ve din ilişkileri konusundaki
incelemeleri onu tarihsel ve Marksist geleneğe yaklaştırmaktadır. Hukuk,
ekonomi ve din sosyolojileri (Ekonomi ve toplum içinde) sistematik ve
aynı zamanda tarihsel olan bir sosyolojinin parçaları olarak sosyolojinin özel
dalları gibi görünmektedir. Burada yan yana getirmek değil bir sentez söz
konusudur. Din sosyolojisi toplumsal koşullar aracılığıyla dogmaları açıklar,
içinde dinlerin kendilerini dile getirdikleri ve örgütlendiği grupları
çözümler, insanların davranışlarında inancın yaptığı etkiyi araştırır.
Şu halde incelememizin teması ve planı da
ortaya çıkmıştır: Sistematik sosyoloji ya da Alman vokabülerinde kendini empoze etme eğilimi gösteren gereği yokken
sözün uzatılmasının (le pléonasme) yeniden ele alınması, toplum sosyolojisi (Gesellschaftssoziolgie),
sonra da tarihsel sosyoloji, son olarak da Max Weber.
Raymond Aron (1905-1983)
Ünlü Fransız sosyolog, filozof ve siyaset bilimci. 1905’te Paris’te doğdu.
1922’de bakaloryasından sonra eğitimine École Normale Supérieur’de devam etti,
doktorasını burada tamamladı. Jean-Paul Sartre ile tanıştı ve felsefe eğitimi
için Berlin’de çalıştı. 1933’te Fransa’ya döndü ve Le Havre’da bir lisede
felsefe öğretmenliği yaptı. Bir süre École Normale Supérieur’de Sosyal İncelemeler
Merkezi’nin sekreterliğinde bulundu. 1939 yılında ise Toulouse Üniversitesi’nde
sosyal felsefe profesörü oldu. II. Dünya Savaşı’nda Paris’in işgalinde Charles
de Gaulle’ün önderliğindeki anti faşist direniş organı La France Libre
gazetesini yönetti. Sonrasında Sartre ile birlikte ünlü Les Temps Modernes’i
kurdular. Ayrıca uzun yıllar Le Figaro gazetesinin editörlüğünü
üstlendi. Raymond Aron 1955’te Sorbonne’a profesör olarak atandı. 1981 yılından
itibaren Collège de France’ta öğretim üyeliği yaptı.
Önal Sayın
1.1.1947 yılında Muş’ta doğdu. İlkokulu Bitlis ve Van’ın Başkale
ilçesinde, ortaokulu Başkale’de, Liseyi Zonguldak’ta okudu. Lisans öğrenimini
Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Felsefe Bölümü, Sosyoloji
Kürsüsünde gördü. Üniversite öğrenimi sırasında, Milli Eğitim Bakanlığı’nın
Sosyoloji Kürsüsüne tahsis ettiği bursu kazandı. Üniversiteden mezun olduktan
sonra bir yıl Amasya Lisesi’nde Felsefe grubu öğretmenliği görevinde bulundu.
1970 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın yurtdışı doktora öğrenimi sınavını
kazandı. Doktora eğitimini görmek için Fransa’ya gitti. 1975 yılında eğitimini
başarıyla tamamlayıp yurda döndü. Bir süre Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev
yaptı. 1977 yılında, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Fakültesi, Davranış
Bilimleri Bölümü için açılan asistanlık sınavını kazandı ve göreve başladı. Tüm
akademik yaşamını bu üniversitede sürdürdü. 1982’de doçent, 1990 yılında da profesörlük unvanlarını
kazandı.