• Doğu Batı Sayı 10: Binyılın Muhasebesi

Doğu Batı Sayı 10: Binyılın Muhasebesi

  • 150,00 TL
  • 112,50 TL


  • Stok Durumu: Stokta var
  • 24 Saatte Kargoda
  • Genel Yayın Yönetmeni: Taşkın Takış
  • Onur Kurucuları: Halil İnalcık, Şerif Mardin
  • Yayın Kurulu: Oğuz Adanır, Ali Akay, Simten Coşar, Özcan Doğan, Kurtuluş Kayalı, Armağan Öztürk, Özgür Taburoğlu, Ali Utku, Aytaç Yıldız
  • Dergi Başlığı: Binyılın Muhasebesi
  • Dönem: Şubat, Mart, Nisan 2000 [Yıl 3, Sayı: 10] 
  • Basım Bilgileri: 4. Basım / Nisan 2020 [1. Basım / Şubat 2000]
  • Sayfa Sayısı: 200
  • ISSN: 1303-7242
  • Barkod: 9771303724092
  • Kapak Tasarımı: Harun Ak
  • Kapak Resmi: Jonie Miles, 1994, New York. Albert Einstein, “Libert Science Center” için hazırlanan çalışma, Creative Black Book, Seeing Beeing Seen.
  • Boyutları: 16 x 24


BİNYILIN MUHASEBESİ

Alev Alatlı
İkinci Aydınlanma Çağı

Etyen Mahçupyan
Modern Bireyin ve Bölünmüş Aklın Binyılı

Ahmet İnam
Binyıllık Hüzün: İnsanın Düşünme Serüveni Üstüne Bir Yorum

E. Fuat Keyman
Modernite Sorunsalı ve 21. Yüzyıla Girerken Türkiye

Halil İnalcık
İkinci Bin’de Türkler

İlhan Tekeli & Selim İlkin
Küreselleşme Ulus-Devlet Etkileşimi Bağlamında AB-Türkiye İlişkilerinin Yorumlanması

Hayriye Erbaş
Küçük Sevimli Dünya: Küreselleşme ve Bazı Yanılgılar

Yasin Ceylan
Yeni Yüzyılda Müslüman Olmak

Mehmet Okyayuz
Postmodernizm: Modernitenin Öteki Yüzü

Erdal Cengiz
İki Bin Beş Yüz Yıllık Düş: Hümanizm

Oktay Taftalı
Zaman, Tarih ve Varoluş İlişkisi Üzerine

Mukadder Yakupoğlu
Binlerce Yıllık Serüvenin Boşluğundan Duyulan Hoşnutsuzluk

KENZ

Jean Baudrillard
Binyılın Sonu ya da Gerisayım

NOSTALJİ (ORTAÇAĞ AYDINLIĞI)

Arthur Koestler
Uyurgezerler

İkinci Perdenin Sonu

 

Bu sayıda binyıllık takvimin bazı sayfalarını çeviriyoruz...

Başlangıçta binyıl düşüncesi, kronolojik bir özelliği olan, günü gününe hesaplanan ve saniyelere itilmiş tarafsız bir zaman sorununu içermiyordu. Takvimlere Hıristiyanî bedenselleşmenin figürleri, Yahudilikteki kuvvetli Mesih inancının şemaları çizilmişti. Ruhülkudüs, ilâhi zamanı içine katarak yürüyordu. Tanrısal bildirişe göre ahir zaman (kutsal son) geldiğinde inançsızlık bertaraf edilecek ve inanç yeniden yeşerecek, insanoğlu sükûnet ve huzura kavuşacaktı (millenarianism). Binler basamağına geçildiğinde İsa Mesih yeryüzünde dolaşacak ve saadetini esirgemeyecekti. Kıyametçi bu kompozisyonun diğer ucunda –kötüler hânesinde– asılı kalan şeytanın akıbeti Yeni Ahit’te şöyle tasvir edilir: “Ve gökten inmekte olan bir melek gördüm; elinde cehennemin anahtarı ve büyük bir zincir vardı. Ve iblis ve şeytan olan ejderi, eski yılanı, tuttu; ve onu binyıl müddetle bağladı ve binyıl tamam oluncaya kadar artık milletleri saptırmasın diye kendisini cehenneme atıp onu kapadı ve onun üzerine mühürledi...” (Vahiy, Bap 20: 1-3).

Başka bir açıdan değerlendirildiğinde Binyıl (millenium) eksiksiz bir mutluluk tablosunu sunuyor... Kadim doğruları yaşamak ve yaşatmak, olup biten düzensizliklerin üstesinden gelmek, ahlâksal güçsüzlüklerden sıyrılmak ve bütün erdemleri Tanrısal kayranın kucağında birleştirmek, binyılcılığın vaat ettiği bir altın çağdır. Altın Çağ’a, günleri art arda ekleyerek ulaşabilir miyiz? Hayır. Böylesi bir gelişim/değişme apokaliptik literatürde nitelik kaybı, soysuzlaşma olarak kabul edilir. Zamanın yüzeydeki kıpırdanışları döngüseldir, tekâmül düşüncesi geçmişte, ilk kaynaklarda aranmalıdır. Dolayısıyla binyılcılık insanın tarih karşısında resmi geçit şeklinde ilerlemesi değil arınan ruhun Tanrı’ya geri dönüşüdür.

Binyılcı anlam dünyası sistematik olmayan teolojik bir tarih felsefesini de doğurmuştur. Seçilmiş halkın tarihini yazmak, efendilik dürtüsü, kehanetler, ütopyalar, çeşitli senaryolar bu süreci hızlandırmıştır. İyilerle kötülerin mücadelesi, Davut ile Golyat’ın savaşı, tüm insanlık için kurtuluş emri, mutluluk teorilerinin esin kaynağıdır. Kıyametin kopmasıyla devrimlerin patlak vermesi kuşkusuz aynı tarihsel gerçekliği paylaşmazlar, fakat bu tür işaret sistemlerinin bir insicam içinde aktığını birbirlerinden beslendiklerini görüyoruz. “Kıyametçi”nin derin eskatolojik göndermeleriyle “devrimci”nin dünyaya ilişkin radikal tasarımları uçları iki keskin kılıç gibi birleşmektedir.

* * *

Şimdilerde binyıl kıyametçi, ütopik misyonundan uzaklaştı. Zamanın bir metâ halinde kullanılması daha uygun görüldü. Binyıl paketleri hazırlandı. Altın çağ özlemleri hediyelendirildi.

Biz kendi zamanımızı ve konumumuzu gözetmeliyiz. Yaşadığımız gerçeklik olayları yığmak ve sayıları çoğaltmak suretiyle aşılamaz. Uğrak alanları, bir dönemin bittiği, ağır taş yığınlarının kaldırıldığı, kırılma noktalarına temas etmelidir. Zihniyetlerin değişimini/serüvenini takip etmek önümüze ışık tutacak bizde gerçek bir seyir tadı bırakacaktır. Her şeyi kuru bir akılcılığa teslim etmek külfetlidir. Aksi halde insanın sahnede figüran rolünde kalması –esasen oyundan, yani tarihten dışlanması– söz konusudur.

Taşkın Takış