• İvan İlyiç’in Ölümü

İvan İlyiç’in Ölümü

  • 90,00 TL
  • 63,00 TL


  • Stok Durumu: Stokta var
  • 24 Saatte Kargoda

İvan İlyiç’in Ölümü Nabokov’un tespitiyle en derin hakikatleri, hiçbir süs katmadan yalın ve saf halleriyle anlatma gücünü gösteren Tolstoy’un eserleri arasında en çarpıcı olanıdır. 

Ceza hâkimi İvan İlyiç mesleğinde yükselme planları yaparken bir anda hastalık ve ölüm gerçeğiyle karşılaşır. Ölümü hiç daha önceden düşünmüş müydü? Hayır… Kimdir İvan İlyiç? Nasıl bir yaşam sürmüştür? Aslında o da hiç kimseden farklı olmayan aramızdan birisidir. Çocukluğundan itibaren “olması gerektiği gibi” (comme il faut) bir yaşam sürmüştür. Başarılı bir meslek, mutlu bir evlilik ve çocuklar… Her şey alışılmış kalıplar içinde devam etmektedir. Ta ki, ölüm zamanı (memento mori) gelinceye dek… İvan İlyiç’in yakalandığı hastalık bir anda her şeyi değiştirir. Ölüm döşeğinde kıvranan bir adam kendisine ve çevresine karşı büyük hesaplaşmalara girişecektir:    

Gaius insandır, insanlar ölümlüdür, o zaman Gaius da ölümlüdür” karşılaştırmasını hayat boyu doğru bulmuş, ancak bu örneği sadece Gaius ile bağdaştırmış, kendisiyle bir ilinti kurmamıştı. Burada söz konusu soyut bir insan olan Gaius idi. O bakımdan bu örnek doğruydu. Oysa İvan İlyiç, ne Gaius idi ne de soyuttu. O, her zaman herkesten farklı bir varlık olmuştu. Annesi babasıyla, kardeşleri Mitya ve Volodya’yla, oyuncaklarıyla, arabacısı ve dadısıyla küçük Vanya idi o; sonra çocukluğunun ve ilk gençlik yıllarının tüm sevinçleri, hüzünleri ve heyecanları arasında da Vanya olmuştu. Gaius, Vanya’nın o çok sevdiği deri topunun kokusunu bilebilir miydi?


  • Yazar: Lev Tolstoy
  • Kitabın Başlığı: İvan İlyiç'in Ölümü
  • Rusça Özgün Metin: Смерть Ивана Ильича
  • Çeviren: İclal Cankorel [Rusça]
  • Yayına Hazırlayan: Taşkın Takış
  • Kapak Tasarımı: Harun Ak
  • Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 185; Edebiyat Dizisi - 46
  • Basım Bilgileri: 1. Basım: Ekim 2017
  • Sayfa Sayısı: 74
  • ISBN: 978-975-2410-71-8
  • Boyutları: 14 x 21
  • Kapak Resmi: Edvard Munch, "Ölüm Döşeğinde", 1895.

Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910)

Rusya’da Yasyana Polyana Malikânesi’nde zengin bir toprak sahibinin oğlu olarak dünyaya geldi. Küçük yaşlarda yetim kalması sebebiyle eğitimini zengin olan halası üstlendi ve 1843 yılında Doğu dilleri okumak üzere Kazan Üni­versitesi’ne gönderildi. Bir süre sonra Hukuk Fakültesi’ne geçiş yaptı. Ancak eğitimini yarıda bırakarak doğduğu yer olan Yasnaya Polyana’daki çiftliğine geri döndü. 1851 yılında henüz 23 yaşındayken hayatını düzene sokmak ve boşluk duygusundan kurtulmak için orduya yazıldı ve 1854-55 arası Kırım Savaşı’nda topçu teğmeni olarak görev yaptı. Bu dönemde otobiyografik eserleri olan Çocukluk ve Gençlik Yılları’nı yazdı. İlk edebî başarılarından sonra kendini edebiyata adamaya karar veren Tolstoy, savaştan sonra St. Petersburg’a gitti.  Bu dönemde eğitim kurumlarıyla ilgilenmeye başlar ve Rusya’ya dönerek şehrindeki çocuklar için bir eğitim merkezi kurar. Daha sonra Avrupa’daki eğitim kurumlarını ayrıntılı incelemek için, ikinci bir Avrupa turuna çıkar. Araştırmaların sonucunda, Batı’nın maddeci uygarlığını, insanın doğasını bozan bir etken olarak görür. 1862’de Sofya Andreyevna Bers ile evlenir. Bu evlilik onun düzenli bir hayat özlemini giderecektir. Savaş ve Barış ile Anna Karenina’yı bu sıralarda yazar. Eşi Sofya eserlerini yazmasında en büyük yardımcısıydı, hattâ Savaş ve Barış’ın birçok kez düzeltmelerini o yapmıştır. Kazaklar, Sivastopol Hikâyeleri, İvan İlyiç’in Ölümü, Hacı Murat Tolstoy’un diğer önemli eserleri arasındadır.

Geniş halk yığınlarının, özellikle Rus köylüsünün yoksul, perişan durumu Tolstoy’u derinden etkilemiştir. Kendine özgü bir din anlayışı geliştirir. Servetini köylülere dağıtır, her haliyle onlar gibi yaşamaya başlar. Eserlerinde insanlığın en derin meselelerine değinen Tolstoy’un dünya ölçüsünde bir sanat ve fikir değeri vardır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar, bir filozof bir eğitimci olarak ün kazanmıştır. 20 Kasım 1910 tarihinde bir küskünlük sonucu evini terk eder, küçük bir kasaba olan Astapovo Tren İstasyonu’nda hayata gözlerini yumar.

İclal Cankorel

1950 yılında İstanbul’da doğdu. 1969 yılında İstanbul Alman Lisesi’nden (Abitur); 1973 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden birincilikle mezun oldu. 1976 yılında Kanada, Ottawa-Carleton Üniversitesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünden “Master” derecesini aldı. 1996 yılında Ankara Üniversitesi, Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünden “Doktor” unvanını kazandı. 1997-2000 yılları arasında Marmara Üniversitesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde yardımcı doçent olarak görev yaptı. 1998-1999 yılları arasında Bilkent Üniversitesi’nde edebiyat dersleri verdi. 2001-2004 yılları arasında Ukrayna, Kiev Devlet Linguistik Üniversitesi ve 2009-2011 yılları arasında Azerbaycan, Bakü Slavyan Üniversitesi Alman Edebiyatı Bölümü’nde misafir öğretim üyesi olarak ders verdi. 2013 yılından itibaren Marmara Üniversitesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünde Yrd. Doç. olarak görev yapmaktadır. Almanca, İngilizce, Fransızca, Rusça ve İtalyanca bilmektedir. Yurtiçinde ve yurtdışında yayınlanmış bir çok makalesi ve çevirisi bulunmaktadır.