• Stokta Yok
    İslam'da Modernleşme (1839-1939)

İslam'da Modernleşme (1839-1939)

  • 580,00 TL
  • 406,00 TL


  • Stok Durumu: Stokta Yok

Bu eser, çağımızda sayısız araştırmaya konu edilen İslâm’da modernleşme hakkında bugüne kadar yapılmış en şümullü ve derinlikli incelemedir. “Hıristiyanlaştırmadan medenileştirmeye Batılı kozmopolis projesinin sekülerleşmesinin modern Batı/Doğu karşılaşmasını nasıl etkilediği” merkezî sorusundan hareket eden eser, İslâm dünyasında modernleşmeyi ilk kez Batı ile Doğu’nun bu büyük karşılaşması bakımından ele alıyor. Eser, Batı ile İslâm, geleneksel ile modern İslâm ve Osmanlı ile sair İslâm arasında çok-katlı bir mukayese yoluyla Batı’nın geçtiği modernleşme sürecinin İslâm dünyasını nasıl etkilediğini vukufla gösterdikten sonra bunun yol açtığı sekülerleşme sürecini derinlemesine inceliyor.

Çalışmada on dokuzuncu asır İslâm dünyasında modernleşmeye karşı alınan bütün tavırlar modern İslâm incelemelerinde kullanılacak analitik bir çerçeve oluşturmak üzere kategorileştiriliyor ve İslâm düşüncesindeki değişimin mahiyetini göstermek için Osmanlı ve Mısır İslâm düşüncesinin temsilcileri olarak alınan Namık Kemal ve Muhammed Abduh örneklerinde “gelenekselcilik/modernizm” olarak iki ana tipe dönüştürülerek karşılaştırılıyor. Farklı İslâm yorumlarının, özellikle sömürge-sonrası paradigmalara meydan okuyan tek örnek olarak Osmanlı İslâm yorumunun modernizmle hesaplaşmadaki etkisini vukufla gösteren eser, modern İslâm incelemelerine yepyeni bir boyut getiriyor.

Bedri Gencer, ilk elden kaynaklara dayanarak bir bütün olarak modern İslâm dünyasındaki değişim sürecini tasvir ederken sağlam bir muhakeme ve akıcı bir dille problematik durum ve fikirlere doyurucu açıklamalar getiriyor. Eser, böylece bugün İslâm dünyasının yaşadığı müzmin problemlerin kaynağına inerek bu problemleri aşmak için çağdaş İslâm düşüncesinin taşıdığı potansiyeli ortaya koyuyor. Modern İslâm hakkında çığır-açıcı bir inceleme olarak Türkiye’de geniş yankı bulan eserin tamamen tadil ve tekmil edilmiş dördüncü yayınını sunuyoruz.


  • Yazar: Bedri Gencer
  • Kitabın Başlığı: İslam'da Modernleşme (1839-1939)
  • Yayına Hazırlayan: Taşkın Takış
  • Kapak Tasarımı: Mr. Z & Z
  • Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 78; Siyaset Bilimi Dizisi - 6
  • Basım Bilgileri: 4. Basım / Nisan 2017
  • Sayfa Sayısı: 886
  • ISBN: 978-975-8717-84-2
  • Kapak Resmi: Cameron Rex Hibbert, Alhambra
  • Boyutları: 16 x 24, Ciltli, Sert Kapak

Sunuş

Dördüncü Yayına Önsöz

Üçüncü Yayına Önsöz

İkinci Yayına Önsöz

Birinci Yayına Önsöz

Özet


Giriş: Din ve Modernlik

İbrahimî Din ve Ümmetler

Gelenek

Modernlik

İdeoloji ve Ütopya

İslâm Düşüncesi

İslâm Yorumları


Birinci Bölüm: Medenîleştirici Batı’nın Gelişi

Medenîleştirici Batı’nın Gelişi I: Sıcak Savaş: Modernleştirme

Medenîleştirici Batı’nın Gelişi II: Soğuk Savaş: Sekülerleştirme


İkinci Bölüm: Batı’ya Karşı Batı için

Batı’nın Gelişinin Şoku

Osmanlı’nın Modernlikle İmtihanı

Mısır’ın Modernlikle İmtihanı


Üçüncü Bölüm: Modernizme Giden Yol

Ulemâdan Aydınlara

Medenîleştirici Batı’nın Gelişi III: Yumuşak Emperyalizm


Dördüncü Bölüm: Modernizm Karşısında İslâm

İslâm Modernizmi

İdeolojileşme Örüntüleri

Dinden İdeolojiye

Garp Meselesi


Beşinci Bölüm: Muhafazakârlık

Reformizm

Pasif Muhafazakârlık

Aktif Muhafazakârlık, Sava Paşa: Usûl-i Fıkıhta Tecdit

İbni Haldun’un Son Şakirdi: Ahmed Cevdet

Tunuslu Hayreddin

Geleneksel Aktivizm


Altıncı Bölüm: Mesihçilik

Afgânî Muamması

Mesih’i Beklerken

Mehdî’yi Beklerken

Afgânî İstanbul’da

Beklenen Mehdî’den Devrimci Mehdî’ye

Dinden İdeolojiye


Yedinci Bölüm: Eleştiri

Osmanlı Eleştirisi

Geleneğe Karşı Modernizm ve Fundamentalizm

Öteki Tedeyyünün Eleştirisi


Sekizinci Bölüm: Yeni Paradigma

Aklî Dinden Tabiî Dine

Tabiî Dinden Pozitif Dine

Akıl ile Gönül Arasında

Din Karşısında Bilim

İlme Karşı Marifet

Tabiî Hukuk

Hukuk-Değer İlişkisi

Yeni İslâm

Yeni Hukuk


Dokuzuncu Bölüm: Yeni Toplum

Adalete Çağrı

Hak Gâsıbı Leviathan’ın Reddi

Hâkimiyet Meselesi

Mesihçi Anayasalcılığın İflası

Modern Kamuoyunun Doğuşu

Abduh’un Siyasî Vizyonu

Demokratik Çoğulculuk Sorunu

Siyasî Kültür ve Katılım

İktisadî Sorun


Onuncu Bölüm: Yeni İnsan

Eğitimin Değişen Mânâsı

Pozitivistik Eğitimin Çıkmazı

Kader Konusuna Dönüş

Kader İnancı Hürriyet Değeri

İradeye Çağrı

Hümanizm ve Şeref


Sonuçlar

Özgürlük ve Sekülerizm

Aydından Tekrar Âlime

Dâru’s-Sünne ve Beytü’l-Hikmeyi Yeniden Kurmak


Bibliyografya

Dizin

DÖRDÜNCÜ YAYINA ÖNSÖZ

 

Açıkçası elinizdeki kitabı yayınlamadan önce her baskıda bir önsöz gerektirecek bir tadilat yapacağımı tahmin etmezdim. Bilhassa inceleme türü eserlerinin yeni baskısını yapan hemen hemen her yazar, bu problemi yaşar. Herkes zamanla entelektüel tekâmül kayd ettikçe eski yazdıklarını tadil ihtiyacı duyar. Ancak bir veya iki seferden sonra eski eseri tadil gayretinin sonu olmadığını anlayınca pes eder; değişen fikirlerini yeni baskıların önsözünde ifadeyle yetinerek yeni birikimini yeni çalışmalara dönüştürmeye yönelir. Bu yüzden ikinci eserimiz Hikmet Kavşağında Edmund Burke ile Ahmed Cevdet’in ikinci baskısında herhangi veya ciddî bir tadilat düşünmüyorum. Ancak bu eserin yeni baskılarında tadilatı sürdürmemizin sebebi, kaynak bir eser olmasıdır. Kaynak bir eser, nisbî kalıcılığı itibariyle yazarı ve okuru tarafından daha çok ihtimamı hak eder. Bu kadar şümullü bir eserin bir o kadar yorucu tadilatı için sanıyorum bu yeterli bir gerekçedir.

Bu yüzden bu dördüncü baskıda da hayli vakit alan esaslı bir tadilat yapma zarureti hissettim. Son ilmî gelişmeler ışığında çalışmayı neredeyse baştan aşağı gözden geçirerek yeniden yazdım, yeni başlıklar ekledim, pürüzlü cümleleri düzelterek dilini daha akıcı, rafine hale getirmeye çalıştım. Kitapta işlenen konularla ilgili önemli yeni yayınlara atıf yaptım. “İbrahimî dinler, deizm, tecdit, tahkik” gibi birçok kavramsallaştırma ve tasnifi ya kavramsal giriş kısmında “İbrahimî Din ve Ümmetler” başlığı altında veya ilgili yerlerde tadil ettim. Musa Kazım ve Ziya Gökalp gibi Abduh’tan etkilenen Osmanlı aydınlarının görüşlerine daha fazla yer verdim, yeni bazı bulgulara dayanarak Mustafa Sabri’nin çağdaş İslâm düşüncesi bakımından öneminin altını çizdim. Ayrıca bu sırada akademisyen Yılmaz Karadeniz’in Cemâleddîn Afgânî hakkındaki çalışmasını yayınlanmadan önce inceleme fırsatı buldum. Karadeniz, çalışmasında daha önce kullanılmamış Osmanlı arşiv belgeleri ve Farsça kaynaklara dayanarak Afgânî’nin İngiliz ajanı olduğuna hükm ettiren karanlık münasebetler ağını ortaya koyuyor. Böyle bir gelişme, onun hakkında “İslâm modernizminin babası” sıfatıyla yapılan bütün çağdaş incelemelerin çökmesi demektir. Ancak biz de çağdaş Müslüman topluluğu etkileyen bir fenomen olarak onu inceledik.

Dil, bu tadilattan da nasibini aldı. Türk fikir ve ilim camiası, maalesef dil meselesinin önemini halen kavrayabilmiş değil. Dil, varlık ile zihin (düşünce) arasında köprüdür; dil, a‘yânda şeyler arasındaki dokuyu yansıtabildiği nisbette zihnin düşünce kapasitesi genişler. Bir lafzın (kelime) bir şeyin (varlığın) mânâsına delaletiyle kâinattaki şeylerin dokusu ile onu ifade eden lafızların ve mânâların dokuları arasında münasebet kurulur. Birbirinden türeyen şeylerin dokusuna karşılık olarak birbirinden türeyen lafızlar ile mânâlarının dokuları arasındaki münasebet, etimoloji/semantik münasebeti olarak bilinir. Mesela Türkçe ve Arapçada “(tin) din-lenmek=ruh/istirahat” kelimeleri arasındaki etimolojik irtibat, şeyler ile mânâların dokuları arasındaki münasebeti gösterir.

Bütün dillerde görülebilecek bu hususiyet, belki de en bariz Arapçada görülür. Mesela yakınlara kadar Türkçede de kullanılan, “cemaat, cemiyet, câmi, câmia, içtimaî” kelimelerinin hepsi cem‘ kökünden türemiş olarak semantik bir doku oluştururlar. Câmi, müminlerin huzurunda toplanarak cemaat olduğu, ibadet ettiği Allah’ın evi, câmia, öğrendiği üniversite demektir. Câmi ile câmia arasındaki bu etimolojik münasebet, Eflatun’da olduğu gibi, zikir ile ilim arasındaki münasebeti, ilmin nihaî olarak Allah’ın hatırlanmasından, üniversitenin mescitten kaynaklandığını gösterir. Osmanlı’da olduğu gibi şehrin birimi mahalle, bir câminin etrafında kurulur; mahalle halkı, aslında câmi cemaatidir. Ancak siz cemaat yerine topluluk dediğinizde câmiyi ve dolayısıyla aslında câmi cemaatinden oluşan mahallenin baskısını da anlamazsınız. Aynı cem‘ kökünden türeyen içtimaî yerine sosyal veya toplumsal dediğinizde birbirine bağlı bütün bu etimolojik ve semantik dokuyla birlikte dünyagörüşünü parçalamış olursunuz.

Düşünce bir dünyagörüşüne dayanarak işler, dünyagörüşü ise “içtimaî, cemaat, cemiyet, câmi, câmia” kelimelerinin irtibatında görüldüğü gibi terminolojik bir dokuyla formüle edilir. Dolayısıyla içtimaî yerine sosyal=toplumsal dendiğinde kelimeler arasındaki etimolojik bağla birlikte semantik bağ da kopar ve düşüncenin işleyeceği dünyagörüşünün vücut bulduğu terminolojik doku parçalanır. İşte bugün üzerinde oynanan bir asırlık ideolojik oyunlar sonucunda dilimiz, Türkçemiz, varlığın dokusunu yansıtacak kelimeler dokusunu kayb ettiği için düşünce üretemiyoruz. Dilde asalet, düşüncede asalet demektir; “yanıt, olanak, olasılık” gibi köksüz kelimelerle köklü düşünce üretilemez. Dilin ölümü düşüncenin, bu da milletin ölümü demektir. Bu felaket karşısında aslımıza dönmekten başka çare yoktur. O yüzden biz de bu baskıda olabildiğince sosyal veya toplumsal yerine içtimaî, yüzyıl yerine asır, anlam yerine mânâ, ilişki yerine münasebet, gözlem yerine müşahede, gözlemci yerine müşahit, kapsam yerine şümul, içerik yerine muhteva vs. diyerek özümüze dönme yolunda biraz daha mesafe almaya çalıştık. Belki kayb edilmiş bir dilin geri gelme ihtimali, kayb edilmiş bir dünyanın geri gelme ihtimali kadardır. Ancak Yahya Kemal’in dediği gibi, “İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar.”

 

 

Bahçeşehir, 10 Şubat 2017
Bedri
Gencer

 

 

Bedri Gencer

7 Nisan 1968’de Konya’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamladı. 1991’de Mimar Sinan Üniversitesi’nden Sosyoloji lisans, 1993’te Marmara Üniversitesi’nden İktisat Tarihi yüksek lisans, 1998’de İstanbul Üniversitesi’nden Uluslararası İlişkiler doktora derecesi, 2004’de Siyaset Bilimi doçenti unvanını aldı. 2009’da Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü’nde profesör oldu. Halen aynı üniversitenin Sosyoloji Bölümü Başkanı’dır. Profesyonel yazı hayatına 1986’da İlim ve Sanat dergisinde başlayan Gencer’in birçok popüler ve akademik dergide Türkçe ve İngilizce makaleleri yayınlandı. Öğrencilik yıllarında İngilizce ve Arapça’dan tercümeler yaptı. 2008’de İslâm’da Modernleşme, 1839-1939, 2011’de Hikmet Kavşağında Edmund Burke ile Ahmed Cevdet isimli ikinci eseri yayınlandı. Evli ve iki çocuk babasıdır.