• Doğu Batı Sayı 81: Küresel Şiddet

Doğu Batı Sayı 81: Küresel Şiddet

  • 150,00 TL
  • 112,50 TL


  • Stok Durumu: Stokta var
  • 24 Saatte Kargoda


Etiketler: dergiler

Hamit Bozarslan
Herşeye Hükmeden Ama Bir Çözüm Sunamayan Şiddet Şiddet, Gaddarlık ve Medine (“Cité”) Üzerine Düşünceler

Damla Sezgi
Küresel Isınmanın Gölgesinde Çevre Etiği: ‘İnsan’ ve ‘Doğa’ Savaşta mı?

Halil Nalçaoğlu
Şaşırmamaya Şaşırmak: Göçmen Bahçeleri Üzerine Kısa Bir Not

Oğuz Adanır
İlkel Savaşçı Toplumlarda Öldürülme ve Öldürme İlişkisi

Armağan Öztürk
Küresel Terör Çağında Politik Şiddetin Meşruluğu Sorunu

Mesut Özdil
Küresel Şiddet ve Selefî Cihad İdeolojisi

Özgür Taburoğlu
Hakikat-Sonrası Zamanlarda Şiddet

Kemal Bakır
Küresel Şiddete Karşı Evrensel Ahlâk: Tolstoy ve Tanrı’yla Barışık Anarşi

Ali Akay
Terör, Şiddet ve Toplum

Seçkin Koç
Şiddetin Dönüştürülmesi Üzerine Bir Deneme: Konstelasyon Yöntemi

Kadir Pektezel
Şiddetin Küresel Perspektifi

İlyas Söğütlü
Tarihin Deus Ex Machina’sı Olarak Devrim Fikri ve Şiddet-Siyaset İlişkisi Üzerine Bir Not

Ömer Çaha
Doğu’dan Batı’ya Devlet

Ümit Kartal
Thomas Pynchon ve Yaratıcı Paranoya “Bahar Bu Yıl Biraz Geç Gelecek

TOPYEKÛN ŞİDDET

 

Belirsizlik

Uygarlık kavramı bir inşa süreci referans alınarak tanımlanır. Kentler kurmak, yasalar oluşturmak, barışı tesis etmek, ihtiyaçları gidermek ve her şe­yi belli bir akıl ve plan dâhilinde yürütmek bu inşa sürecinin bir parçasıdır. Eğer uygarlıkların üstünlüklerinden bahsedecek olursak bugünün sıradan bireyine söyleyecek ne söz kalır? Çünkü geçmişte elde edilen kazanımlarla günümüz arasında kolay kolay bir köprü kurulamamakta, örneğin dünya ölçeğinde yaşanan küresel şiddet açıklanamamaktadır. Gelinen noktada büyük bir belirsizlik hâkimdir. Sanki bu belirsizlikten kurtulmak için tüm uygarlık değerlerinin yerle bir edilmesi gerekiyormuş gibi geriye doğru giden bir tarih felsefesi söz konusudur.   

Çelişki

Her terör saldırısı sonrasında uygarlıkla barbarlık kelimelerinin yan yana kullanılması basit bir tesadüf müdür?… Eğer bir ders notundan anlatılmıyorsa, tarihsel zaman çizelgesinde uygarlıkla barbarlığın nerede başlayıp nerede bittiğini tespit etmek oldukça zordur.

Çaresizlik

Birbirinden farklı toplumların ortak ruh hali… Uygarlığın meziyetleri artık “müzelerde” sergilenmektedir. Büyük sorumluluk isteyen ödevler tamamlandı ve bitti. Şimdilerde kısa vadeli ve geçici, insani ilişkilerde şiddetin yerini ve ölçüsünü de belirleyen bir hayat akışı içinde moral bulmak, özgüven tazelemek ve eğlenmek isteyen kitleler, esasen kapitalizmin daha çok para talep eden keyifsizliğine teslim olmuş durumdadırlar.       

Korku

İlkel toplumlarda her şey korkunun bir nesnesiydi, çevrede âni bir hareket ve kıpırdanma ciddi bir tehdit kaynağıydı. İlkel insan kendi kabilesinden olmayanları, yani düşman olarak bellediğini kolayca ayırt edebilme yeteneğine sahipti ama onlar modern insanın düştüğü şu tuzağa hiç düşmediler: Kimi intihar bombacısı, seri katillerin hikâyesinde gözden kaçırılmayacak bir ayrıntıdır: “Eğitimli”, “çevresinde sessiz ve sakin olarak bilinen” kişi­den bir canavar çıkması, işte bu ilkellerin bile tahmin edemeyeceği en tehlikeli düşman profilidir. 

Sözde İnanç ve İdeolojiler

Uğursuz bir miras gibi yüzyıllardır süregelen meseleler… Ortadoğu’daki çıkar çatışması/mezhep savaşları. Tarihin bilinçaltı biraz kazındığında bölgede ideolojik kodların başka ittifak ve düşmanlıklar yaratılarak sürekli yenilendiğini ama mücadelenin hiç bitmediği görülecektir. Çıkan sonuç: Yaşamı temelden inkâr eden bir inanç ve ruh haline tam sadakat.

Doğadan, Canlılardan Nefret

Yalnızca kendi biyolojik üstünlüğünü hâkim kılmak, doğayı ve tüm canlıları en aşağı tabakadan gören bir perspektiftir. Hiçlik felsefeleri son kertede mutlak anlamsızlık üreten bir hayal gücüne ulaşamamıştı. Her şeyi yok ettikten sonra bir gün kendisinin de yok olacağının farkında olmayan bir insan tasavvurundan sakınmışlardı.  

Küresel Şiddet

Ve topyekûn şiddet… Artık yaşam iddiasını sürdürmek isteyen her varlık bunun da bir bedeli olacağını baştan kabul ederek küresel çapta bir şiddetin mevcudiyetine çoktan boyun eğmiştir. Hiç kimse bir adım ötede ne ile karşılaşacağını veya yarın dünyanın nasıl bir hal alacağını tahmin edemez. Uygarlık sağduyusunu yitirmiştir. Küresel sistem korku ve çaresizlik ortamında yalnızca sert müdahalelerle günü kurtarmayı hedeflemektedir.  

Bu sayımız, farklı konulara temas eden yazılarıyla küresel şiddetin fotoğrafını belirgin kılmaya çalışmaktadır.                          

Taşkın Takış