Halil İnalcık Armağanı - IV
- 280,00 TL
-
196,00 TL
- Stok Durumu: Stokta var
- 24 Saatte Kargoda
Özlem Kutkan
Osmanlı İmparatorluğu’nda Bir Misyoner Hekim ve Dünyası: David H. Nutting
(1854-1875)
Fatih Durgun
Lancaster İngilteresi’nin İlk Yıllarında Veraset Usulü Tartışması ve
Tarihyazımı
Hasan Hüseyin Güneş
Kudüs Halilurrahman Vakfındaki Aksaklık ve Bozulmalar Üzerine Bir
Değerlendirme (16. ve 17. Yüzyıllar)
Zahit Atçıl
Çağdaşlarının Gözünden Rüstem Paşa’nın Sadrazamlığı
Szabolcs Hadnagy
1658 Erdel Seferi’ne Yönelik Planlar ve Hayata Geçirilişi
Esra Özsüer
Popüler Kültür Açısından Yunan Sinemasında “Fustanella” Filmleri ve
Anti-Türk Propagandası
Kadir Kon
Atatürk’ün Türkiyesi Yolunda 1923 (II.) TBMM Seçimleri Hâkimiyet-i Milliye
Gazetesi Temelinde Bir Süreç Analizi
Mustafa Tanrıverdi
Rusya’da Köylülerin Köleleştirilme Sürecinde Hukuki Düzenlemeler
Erol Karcı
Sivas Vilayeti’nin İdari, Ekonomik ve Sosyal Durumuna Dair Tespitler
(1914-1915)
İdris Yücel - Biray Çakmak
Osmanlı Devleti’nin Eski Eser Politikası
Mustafa İnce
El-Ahram Gazetesinin Kurucularından Bişara Takla’nın Sultan II. Abdülhamid
ile İlişkileri ve Osmanlı İmparatorluğu’na Dair Görüşleri
Yunus Emre Çakır
Modern Devletin Gözetleme Pratiği Olarak Jurnal ve Yakınçağ Tarihi Kaynağı
Olarak Jurnal Defterleri
- Editör: Ahmet Özcan
- Kitabın Başlığı: Halil İnalcık Armağanı - IV
- Yayına Hazırlayan: Ufuk Coşkun
- Kapak Tasarımı: Harun Ak
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 380; Tarih Dizisi - 53
- Basım Bilgileri: 1. Basım: Şubat 2018
- Sayfa Sayısı: 380
- ISBN: 978-605-2133-05-7
- Boyutları: 15,5 x 23,5
- Kapak Resmi: "Zigetvar Kuşatması", 1566, Topkapı Sarayı Müzesi.
Giriş
Halil İnalcık Armağanı adıyla yayımlanan kitap
serisinin dördüncüsünü oluşturan bu çalışma birbirinden farklı kronolojik zaman
dilimi ve coğrafyada yaşanmış tarihî olguları ortaya çıkaran makalelerle
hazırlanmıştır. Kitap belirli bir zaman dilimi ve coğrafyanın tarihselliğine
saplanmadan adına armağan ettiğimiz kişinin eseriyle bütünleşecek makaleler
dizisi oluşturma hedefimizle doğrudan ilişkilidir. İngiltere’den Kudüs’e,
Yunanistan’dan, Rusya’ya, Macaristan’dan Anadolu’ya, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e
uzanan sınırlarda gezinen yazılarımız aynı zamanda yakın geleceğin
nitelikleriyle öne çıkan tarihçilerine işaret etmektedir. Onların akademinin
akademik teşvik ve unvan odaklı işgal edilmişliğinden uzak zihinsel performans
ve meraklarıyla oluşturulmuş metinleri tarih yayıncılığımızda anlamlı bir yere
oturacaktır. Yayıncılıkta dikkat çekici bir gelişmenin yaşandığı Türkiye’de,
tarih yayıncılığının özel bir yer tuttuğu kitapçı vitrin ve raflarından
anlaşılacağı gibi televizyonun büyüleyen programları vasıtasıyla daha rahat
görülebilmektedir. Popülizmle sınav edilen tarihçinin ilgisi televizyon
programlarının, aktüel olayların ve politik hayatın provoke ediciliğinin
tehdidi altındadır. Fakat bizce akademiye en büyük tehdit akademik kurum ve
kuruluşların merkezi sistemin kifayetsizliğine kilitlenmiş akıl üreticilerinden
gelmektedir. Merkezin kifayetsizliği çevreye “en büyük, en şöhretli, en
unvanlı, en çok” arayışı olarak yansımıştır. Aşağıda isimlerini zikredeceğimiz
yazarlar yüceltme ifadesi olan “en” ve puanla ölçülebilir kriterler dışında
bilim adamı tecessüsüyle çalışmalarına devam eden arkadaşlarımızdır.
Özlem Kutkan, bir Protestan misyonerinin
misyonunu ele aldığı yazısında Osmanlı Dönemi misyonerlik faaliyetlerinin
mahiyetinin anlaşılmasında doğrudan misyonere odaklanarak alışılmışların
ötesinde farklı bir yöntem izlemiştir. Misyonerlik çalışmalarında ağırlık
kurumsal veriler üzerine yoğunlaşırken Kutkan kurumsallığı bir misyonerin
dünyasına sığdıran metin hazırlamıştır.
Fatih Durgun’un makalesi Türk tarihçilerinin
emperyalist faaliyetleri dışında pek ilgilenmediği bir ülkenin üstelik hemen
hemen hiç ilgi duyulmayan bir zamanına dairdir. Üstelik tarih yazımıyla ilgili
olması Osmanlı tarih yazımıyla mukayese yapılmasına imkan tanıyan veriler
sunmaktadır.
Uluslararası gelişmelerle sürekli gündemde
kalan Kudüs’ün tarihi şüphesiz vakıfları ele almadan anlaşılamaz. Hasan Hüseyin
Güneş’in makalesi bu farkındalığın ürünleri arasında. Şeriyye sicilleri üzerinden
yapılan çalışma Osmanlı tarihinin az bilinen ve alanlarına doğru açılıma katkı
sağlayacak cinsten.
Zahit Atçıl, son zamanlarda oldukça popüler
olan bir zaman diliminin aktörlerinden Rüstem Paşa’yı yazdı. Osmanlı
ihtişamının göstergesi Muhteşem Süleyman devrinin sadrazamlarından Rüstem
Paşa’nın serüveni Atçıl’ın makalesiyle hikaye alanından çıkıp tarih metnine
dönüşmüş.
Szabolcs Hadnagy, 1658 Erdel Seferi’ne yeni
kaynakların ışığında farklı bir bakış getiriyor. Üzerinde birçok yazılmış metin
olmasına rağmen Hadnagy’ın çalışması hâlâ aydınlanmaya muhtaç kısımlar olduğunu
gösteriyor
Yunanca kaynaklar Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi
açısından muhakkak kullanılması gereken kaynaklar olmasına rağmen
kullanıldığını gösteren Türkçe eserlere rastlamak oldukça zor. Esra Özsüer
Türkiye’de bu kaynakları kullanabilen çok az kişiden birisi. Yunan sinemasında
Anti-Türk propagandasının nasıl yapıldığını “fustenalla” filmleri üzerinden
yazdı. Anti-Türk propagandası aynı zamanda tarih bilincinin oluşmasında önemli
enstrüman olması bakımından önemli. Dolayısıyla tarih yazımını da etkisi altına
alan faktörlerden.
Kadir Kon’un makalesi Cumhuriyet’in kuruluşuna
Hakimiyet-i Milliye gazetesi üzerinden yeniden bir okuma yapıyor. Onun
yazısından anlaşılan adı çok kullanılsa da bazı kaynakların esasında muhteva
bakımından yeterince incelenmediğini gösteriyor. Çokça kullanılmış kaynakların
yeni kurgu ve bakış açılarıyla sürekli zenginleşeceği bu makalede bir kez daha
ortaya çıkıyor.
Mustafa Tanrıverdi alışılmışın ötesinde bir
konunun içerisinde Rus köylüsünün köleleştirilme sürecindeki hukuki
düzenlemeleri ele alıyor. 15. Yüzyıldan 19. Yüzyıla uzanan bir süreç işleniyor.
Çok biliniyor gibi görünse de en az bilinen
konular arasında Anadolu vilayetlerinin bütüncül tarihi geliyor. Şehirlerimizin
makro düzeydeki tarihleri bir zamanlar yazılmış amatör eserlerden ibaret
çoğunlukla Yerel tarih bölümleri vasıtasıyla son zamanlardaki çalışmalar bir
ölçüde bu zafiyeti giderecek ürünler veriyor. Erol Karcı Sivas’ın savaş dönemini
ele aldığı yazısıyla büyük savaşa giren imparatorluğun önemli vilayetlerin
birindeki manzarasını aydınlatıyor.
İdris Yücel ve Biray Çakmak’ın yazdığı eski
eserler konusu ise tarihçiliğimizin pek az rağbet ettiği dolayısıyla da
tarihimizin az bilinen konularından. Bu açıdan örnek olabilecek nitelikte on
dokuzuncu yüzyıldan bugüne gelen eski eser politikamızın arka planını
gösterecek nitelikte.
Yunus Emre Çakır’ın modernleşme yolundaki
devletin gözetleme pratiği olarak ele aldığı Jurnal Defterleri on dokuzuncu
yüzyılın az bilinen kaynaklarından. Gözetleme güvenlikle ilgili daha doğrusu iç
güvenlik. Kolluk, asayiş, gündelik hayat vs gibi bir çok konuda bu defterlerde
veri bulunabilir. Çakır’ın yazısı bir kaynağa dikkat çekmek olduğu kadar bu
kaynak konusunda yapılan yanlışları düzelten ve yeni tespitlerde bulunan bir
çalışma.
Mustafa İnce söylem düzeyinde çok işlenen ama
olgusal düzeyde pek az bilinen konulardan birini işliyor. II. Abdülhamit’in
Araplarla olan ilişkisi genellikle İslamcılık veya Osmanlıcılık politikası
içerisinde sığdırılmanın ötesine geçmez. İnce El-Ahram ve gazetesi üzerinden
yaptığı olgusal çalışmasıyla bu boşluğun doldurulmasına katkı sunacak bir
çalışma sunuyor.
Ahmet Özcan