• Francis Hutcheson ve Ahlâk Duyusu Teorisi

Francis Hutcheson ve Ahlâk Duyusu Teorisi

  • 165,00 TL
  • 115,50 TL


  • Stok Durumu: Stokta var
  • 24 Saatte Kargoda

İskoç Aydınlanması’nın mimarlarından Francis Hutcheson, geliştirdiği ahlâk teorisiyle David Hume, Adam Smith, Immanuel Kant ve pek çok diğer ünlü filozofa esin kaynağı olan bir düşünürdür. Hutcheson’ın “ahlâk duyusu” olarak nitelendirdiği şey ise kendisinin de ifade ettiği üzere “doğal vicdan”dır ve bu insanla birlikte varolmuştur. Ancak vicdanın, “ahlâk duyusu” adıyla, teolojik ve rasyonalist kavrayışlardan arındırılmış ahlâki perspektifte modern, seküler ve empirik bir kavram olarak ortaya çıkışı ve gelişimi, 18. yüzyılın ilk yarısına, yani Aydınlanma Çağı’nın başlangıcına denk gelir. Hutcheson, düşüncelerini 18. yüzyıl bireyci kapitalizminin doğurduğu sıkıntıları bertaraf edememekle itham ettiği teolojik ve rasyonalist ahlâk teorilerinin, özellikle de bu sıkıntıların, acıların ve sefaletin doğrudan sorumlusu olarak gördüğü Hobbescu egoist ahlâk, siyaset ve adalet teorilerinin karşısına koymuştur.

Hutcheson’ın amacı insan doğasını kötümser ya da tek yönlü ele alan ahlâk teorilerinin önünü keserek bu olumsuz durumları bertaraf etmektir ki, bunu da iyimser bir tarzda insan doğasının bilimsel analizini yaparak gerçekleştirmek istemiştir. Temelinde “insana güven” düşüncesi yatan Hutcheson’ın felsefesinde kışkırtıcı bir şeyler bulmak oldukça zordur. Çünkü o, “ahlâk duyusu teorisi” ile, kendine ve ötekilerine yabancılaşmamış, etik ve estetik duyarlılığını yitirmemiş her insanın gayet aşina olduğu ve yüreğinde hissettiği şeyleri, hayırseverlik, müşfiklik, merhamet, diğerkâmlık gibi insani duyguları olgusal/bilimsel bir temelde açıklamaya, Terry Eagleton’ın deyimiyle “yüreğin yasası”nı ortaya koymaya çalışmıştır.


  • Yazar: Kemal Bakır
  • Yayına Hazırlayan: Taşkın Takış 
  • Kapak Tasarımı: Harun Ak
  • Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 159; Felsefe Dizisi - 54
  • Basım Bilgileri: 1. Basım: Ekim 2016
  • Sayfa Sayısı: 166
  • ISBN: 978-605-9328-53-1
  • Boyutları: 14 x 21
  • Kapak Resmi: "Francis Hutcheson", Allan Ramsay.


Önsöz

Giriş


Birinci Bölüm
Francis Hutcheson ve Ahlâk Felsefesinin Gelişimi

Hutcheson’ın Hayatı ve Eserleri

Hutcheson’ın Felsefe Tarihindeki Yeri ve Önemi

     İskoç Aydınlanması ve 18. Yüzyıl Britanya Ahlâk Felsefesi

Ahlâk Duyusu Teorisinin Ortaya Çıkışı


İkinci Bölüm    
İnsan Doğası Sistemi

Shaftesbury’den Hutcheson’a İnsan Doğası Kavrayışı ve Ahlâk Duyusu

Hutcheson’ın Genel Ahlâk Sistemlerini Eleştirisi

     Ahlâki Motivasyon ve Egoizmin Reddi

     Ahlâki Davranış Kuralları

İnsan Doğasındaki Duyu ve Arzuların Sınıflandırılması

Arzuların Bencilliği ve Kamusallığı


Üçüncü Bölüm 
Ahlâk Duyusu ve Ahlâki Motivasyon

Ahlâk Duyusunun Epistemolojisi

     Locke’un Etkisi

     Rasyonalizmin Reddi

     Güzellik ve Erdem Düşüncelerinin Kaynağı

Ahlâki İyi ve Kötü

     İyi ve Kötünün Algılanışında Ahlâk Duyusu

Ahlâki Motivasyon ve Ahlâk Duyusu Üzerine Örneklemeler

     Akıl, Doğruluk ve Erdem


Sonuç

Kaynakça

İskoç Aydınlanması’nın Tarihsel Seyri ve Francis Hutcheson

Dizin

ÖNSÖZ

 

“Ahlâk duyusu” olarak adlandırılan şey kuşkusuz “vicdan”dır ve insanla birlikte varolmuştur. Ancak modern anlamıyla, teolojik ve rasyonalist kavrayışlardan arınmış ahlâki perspektifte seküler ve empirik bir kavram olarak ortaya çıkışı ve gelişimi, 18. yüzyılın ilk yarısına, yani Aydınlanma Çağı’nın başlangıcına denk gelir. Ahlâk duyusu kavramı ve temsil ettiği teorinin birincil kaynağı Shaftesbury olmakla birlikte, bu kavrama kesin ve orijinal anlamını, öğrencisi ve düşünsel varisi olan Francis Hutcheson vermiştir. Hutcheson, özgeci-hayırsever duyu ve duygulanımlarla karakterize ettiği insan doğası sistemini empirist epistemoloji ile güçlendirmiş ve böylece yapılandırdığı “ahlâk duyusu”nun insanın erdemli olmasını ve bu anlamda mutluluğunu belirleyen bir yeti olduğunu ileri sürmüştür. O, bu sebeple, “ahlâk duyusunu”, uzlaştırıcı ve evrensel tümleştirici bir teori olarak, 18. yüzyıl bireyci kapitalizminin doğurduğu sıkıntıları bertaraf edememekle itham ettiği teolojik ve rasyonalist ahlâk teorilerinin, özellikle de bu sıkıntıların, acıların ve sefaletin doğrudan sorumlusu olarak gördüğü Hobbescu egoist ahlâk teorilerinin ve onlardan türeyen toplum, siyaset ve adalet teorilerinin karşısına koymuştur.

Hutcheson’ın amacı, insani gerçekliğin önemli bir boyutunu oluşturan duygusallığı nesnel olmadığı savıyla hesaba katmayarak akıl-duygu ikileminde aklın hükümranlığını salık veren, insan doğasını kötümser ya da tek yönlü ele alan ve böylece bencillik de dâhil bütün ahlâki kötülükleri rasyonelleştirme ve olağanlaştırmaya çalışan bu teorilerin önünü kesmektir. Bunu da iyimser bir tarzda insan doğasının analizini yaparak gerçekleştirmek istemiştir. Bundan dolayı Hutcheson’ın felsefesinde kışkırtıcı bir şeyler bulmak oldukça zordur. Zira o, “ahlâk duyusu teorisi” ile, kendine ve ötekilerine yabancılaşmamış, etik ve estetik duyarlılığını yitirmemiş her insanın gayet aşina olduğu ve yüreğinde hissettiği şeyleri, hayırseverlik, müşfiklik, merhamet, diğerkâmlık gibi insani duyguları olgusal/bilimsel bir temelde açıklamaya, Terry Eagleton’ın deyimiyle “yüreğin yasası”nı ortaya koymaya çalışmıştır. Biz de Eagleton’ın “ahlâk duyusu teorisi”ni estetik bir tarzda ifade eden bu deyimini çalışmamızın üst başlığı olarak belirlemekte bir beis görmedik.

Çalışmamızın amacı, Francis Hutcheson’ın ahlâk duyusu teorisini, ortaya çıkışını ve gelişimini, Hutcheson’ın gerekçelendirme, temellendirme, örnekleme ve eleştirileri ve de ona yöneltilen karşı eleştirileri göz önünde bulundurarak açıklamak, layık olduğu önemi ortaya koymak ve bu bağlamda bugünkü ahlâk düşüncesine katkı sağlayacak bir argüman geliştirebilmektir. Felsefi olduğu kadar tarihsel bir öneme ve değere de sahip olan bu teorinin ortaya çıkışından bugüne geçen yaklaşık üç yüz yıllık sürede toplumsal ve iktisadi fenomenlerin daha da bireyselleştiği göz önünde bulundurulduğunda, dikkatlerin, eski ancak eskimemiş olan ve her ne kadar görmezlikten gelinebilse de asla yok sayılamayan insani niteliklere ve değerlere yöneltilmesine katkıda bulunabilmeyi de amacımıza dâhil edebiliriz. Bildiğimiz kadarıyla, elinizdeki çalışma Türkiye’de bu konuda yapılan ilk uzun soluklu inceleme niteliğindedir. Bundan dolayı konuya duyarlılık gösteren okurun merakını gidereceği ve yapılacak diğer çalışmalara yol göstereceği ümidindeyiz.

Bu çalışma doktora tezimin bazı ilave ve düzenlemeler yapılmış halidir. Bu vesileyle, danışman hocam Prof. Dr. Nevzat Can’a, eleştiri ve önerileriyle katkıda bulunan Prof. Dr. Mustafa Yıldırım’a, Prof. Dr. Sinan Özbek’e, Doç. Dr. Abamüslim Akdemir’e, dostane ilgi ve desteğini hiçbir zaman esirgemeyen Doç. Dr. Ali Utku’ya, değerli dostum Yrd. Doç. Dr. Zafer Yılmaz’a, anneme, babama, eşim Sinem’e, sevgili kızlarım Zeynep ve Zehra’ya teşekkür ederim.

 

Ağustos 2016 –Erzurum
Kemal Bakır

Kemal Bakır

1979’da Erzurum’un İspir ilçesinde doğdu. 2001’de Atatürk Üniversitesi Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek Lisansını ve Doktorasını Atatürk Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde tamamladı. Halen Erzurum Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Başlıca ilgi alanları ahlâk felsefesi, eğitim felsefesi, sosyal felsefe ve çağdaş Türk düşüncesi olup bu konularda çalışmalarını sürdürmektedir. Yazarın bu konularda çeşitli kitap içi bölüm, makale ve bildirilerinin yanısıra Demokratik Eğitim- John Dewey’in Eğitim Felsefesi Üzerine (Pegem Akademi Yayıncılık, Ankara, 2015, 4. Baskı), Natüralist Eğitim: Jean-Jacques Rousseau’da Eğitimin Toplumsal ve Ahlâki Temelleri (Pegem Akademi Yayıncılık, Ankara, 2016) başlıklı iki telif kitabı ve bir de kolektif sadeleştirme çalışması (Odette Laguerre, Feminizm Âlem-i Nisvân, Terc. Baha Tevfik, Sadeleştiren ve yayına hazırlayanlar. Kemal Bakır, Ali Utku, Çizgi Kitabevi, Konya, 2015) bulunmaktadır.