Harem için yetiştirilen kıza âşık olursan hayatın cehenneme çevrilir. Öyle de olmuş. Harran doğumlu Ziryab’ı Bağdat’tan zorla sürmüşler. O da Kuzey Afrika’da konserler vererek Endülüs’e giden doğulu ilk sanatçı. Tarih: 22 Mayıs 822.
Hayatı hep araştırma konusu olmuş, acaba ne yazmışlar? Günümüzde de eğitim veren Avrupa’nın ilk karma müzik okulunu Kurtuba’da açtığı için mi? Müzikte yaptığı yeniliklerden ötürü mü? Giyim ve sofra kültürünü değiştirmedeki rolünden mi? Endülüs Emiri II. Abdurrahman’a başdanışman olmasından mı? En önemlisi de Niran ile Ziryab’ın kavuşmuş olup olmadığı merakı mı? Yoksa Emir’in onun kucağında âni ölümü mü? Bütün bunlar sırlarla dolu büyük bir hikâye.
Yücel Feyzioğlu Ziryab’ın sıra dışı romanını yazarken deneyimini şöyle özetler:
“10. yüzyıldan beri Ziryab ile ilgili yapılan araştırmaları derleyip merakla okudum. Yukarıdaki sorulara benzer yüzlerce soruya yanıtlar aradım. Bağdat’tan Kurtuba’ya kadar gidip yaşadığı mekânları buldum. Mezopotamya ve Endülüs’ün en büyük ırmakları Dicle ile Guadalquivir’in kıyısına oturup onun sesiyle mırıldandım, notlar aldım, Ziryab’ın pabuçları içinde yürümeye çalıştım. Niran’ı hayal ettim. Bu hikâye iki âşık hakkında yazılmış kapsamlı iki cilt roman oldu.”
1. Cilt “Niran ile Ziryab” Bağdat hayatı, 2. Cilt “Ziryab’ın Hasreti” Endülüs’te zirveye çıktığı halde dinmeyen Harran özlemi.
- Kitabın Başlığı: Ziryab'ın Hasreti
- Yayına Hazırlayan: Taşkın Takış
- Kapak Tasarımı: Mr. Z & Z
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 470; Edebiyat - 102
- Basım Bilgileri: 1. Basım: Kasım 2025
- Sayfa Sayısı: 371
- ISBN: 978-625-6194-40-3
- Boyutları: 13,5 x 21
Önsöz
Ziryab, bir demet gül ile ustası ünlü müzisyen İshak
el-Musulî’yi ziyarete gitti. Musulî gül demetini alıp kitaplığın orta rafına fırlatarak
önce gülü incitti. Sonra beklenmedik biçimde konuya girdi: “Beni iyi dinle Ali
bin Nafî, dünya nimetleri ve şan şöhret insanları çabuk baştan çıkarıyor, hele
senin gibileri daha çabuk. İnsan bir anda ne olduğunu şaşırıyor. Nerede olduğunu
unutup bütün sınırları aşıyor...”
Ziryab: “Nasıl, neden üstadım?” diye kekeleyerek araya girmeye
çalıştı, fakat İshak el-Musulî, elini kaldırarak onu susturdu.
“Kıskançlık en kadim hastalıklardan biridir, hele hele aynı sanatı
icra edenler arasında çekilmez olur. Kıskançlık insana acı verir, hep önde olma
hırsı insanı bunaltır, beceremeyince de öç alma duygusunu besler.” Ağır ağır
yürüyüp udunu eline aldı. Parmaklarını tellerin üstünde gezdirdi: “Kıskançlık
yapmamalıydın Ali bin Nafî! Şiirimdeki ve bestelerimdeki parlaklığı ve çekiciliği
kabul edip önümde eğilmeliydin. Kendi yaptığın o ut ve besteyle, o sözlerle
halifenin önünde beni küçük düşürmemeliydin,” dedi.
Ziryab, ‘amacım sizi küçük düşürmek değildi, sizin öğrenciniz
olarak iyi bir sanatçı olduğumu halifeye göstermek istiyordum,’ diye açıklayacakken
İshak el-Musulî sesini yükselterek ona fırsat vermedi.
“Sana iki seçenek sunacağım Ali bin Nafî. Git dostum, derhal yola
çık ve git! Bu şehrin cazibesine kapılma! Bırak bu evleri, bu sarayları! Bırak
onları yapanlara mezar olsun. Yaşamın zevkleri sadece burada değil. Tam tersine
sıcaklık ve dostluk yoktur burada. Durgun su gibidir burası. Durdukça çürüyüp
kokuyor ve zehir saçıyor, git! Başka topraklar, başka ülkeler bul kendine.
Gözümün önünden kaybolup uzaklara git! Birincisi bu! İkincisi de…” Ziryab’ın
önüne iyice yaklaştı. Öfkeli bakışlarını gözlerinin içine dikerek: “İkincisi de…eğer
gitmezsen bu andan itibaren seni düşmanım kabul edip o bedenini ortadan kaldırtacağım!
Şimdi seçimini kendin yapabilirsin! Öğrencim olduğun için çaresiz bırakmayacağım
seni.”
Ziryab’a dolu dolu iki kese altını uzattı, “Bunlar bir yıl yeter
sana!” Eli havada kaldı. Ziryab altınları almadı. O da keseleri Ziryab’ın
kaftanının cebine bastırıp kapıyı gösterdi:
“Haydi, selametle! Sakın gecikme!”
Ziryab, İshak el-Musulî’nin neye kadir olduğunu çok iyi
biliyordu. Buna rağmen keseleri cebinden çıkardı, kararlı adımlarla kitaplığa
yürüdü. Onun gülleri fırlattığı gibi keseleri rafa fırlatıp getirdiği gül
demetini aldı, arkasını döndü, çıkacakken başını çevirdi:
“Gitmeyeceğim!” dedi, “Beni bu kentten kimse sökemez!”
O andan itibaren bütün hayatı sevdiceği Niran ile birlikte nasıl
altüst oldu... Nasıl bir zulüm yaşandı, hayat nasıl devam etti? Hepsini bu
kitabın birinci cildi Niran ile Ziryab’da anlattım. Şimdi bu ikinci
cilde başlıyoruz. Ziryab ile Niran’ın başından başka neler geçti? Endülüs’te
nasıl ayağa kalktılar, nasıl bir dönüşüm yarattılar, İslâm Aydınlanması denen
dönemeçte nasıl bir işlev üstlendiler? Avrupa Rönesansı’na giden yola ilk
kiremiti nasıl koydular, hangi akıl almaz engeller vardı ve sonları nasıl
noktalandı, bu romanda da belgelere dayanan bu maceranın hikâyesini okuyacaksınız...
Yücel
Feyzioğlu
Ağustos 2013 - Köln,
Ağustos 2025
Yücel
Feyzioğlu
1946 yılında Kars’ta dünyaya
geldi. Cilavuz İlköğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra Almanya’da Goethe
Enstitüsü’nde dil eğitimi gördü. Andersson Yazarlık Akademisi’ni bitirdi,
öğretmenlik yaptı. 1985 yılından beri serbest yazar ve Alman Yazarlar Birliği
üyesidir.
Yazdığı kitaplarla
yurtdışındaki çocuklarımızın Türkçe okumasını, kültürümüzle bağ kurmasını
sağladı. “Keloğlan” masal dizisi çeşitli dillere çevrildi. 1974 yılından beri
Anadolu ve Mezopotamya’dan, Türk, Kürt, Süryani, Arap masallarını; 1982
yılından itibaren de Orta Asya’dan Avrupa içlerine kadar Türklerin yaşadığı 24
ülkeden Kardeş Masalları derledi, çağdaş psikolojinin ihtiyaçlarını dikkate
alarak onları yeniden yazdı ve 32 kitapta yayımladı. Kaşgarlı Mahmud’dan beri
kendi alanında yapılmış en kapsamlı çalışma kabul edilen bu masal dizisine
Elginkan Vakfı 2011 yılı Türk Kültürünü Araştırma Ödülü, Türksav 2011 yılı Türk
Dünyasına Hizmet Ödülü ve Türksoy 2019 yılı Cengiz Aytmatov Ödülü verdi. 2002
yılında bu diziden Sihirli Limon (Die Zauberzitrone) adlı
kitabı, Almanya NRV-Eğitim ve Bilim Bakanlığı’nın hazırladığı “Çocukların
zihninde hayal dünyasını geliştiren 20 kitap” listesine seçildi. Ayrıca Avrupa
Konseyi ve MEB’in talebi ile ilkokul 4. sınıflar için masallarla yazdığı İnsan
Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi ders kitabı da 2016 yılında “Türkiye’nin en
sevilen ders kitabı” seçildi. Yazarın yayımlanmış iki romanı ve iki hikâye
kitabı da var.


