Doğu Batı Sayı 31: İdeolojiler - IV
- 180,00 TL
-
135,00 TL
- Stok Durumu: Stokta var
- 24 Saatte Kargoda
- Genel Yayın Yönetmeni: Taşkın Takış
- Onur Kurucuları: Halil İnalcık, Şerif Mardin
- Yayın Kurulu: Oğuz Adanır, Ali Akay, Simten Coşar, Özcan Doğan, Kurtuluş Kayalı, Armağan Öztürk, Özgür Taburoğlu, Ali Utku, Aytaç Yıldız
- Dergi Başlığı: Dün Bugün Yarın: İdeolojiler - IV
- Dönem: Şubat, Mart, Nisan 2005 [Yıl 8, Sayı: 31]
- Basım Bilgileri: 2. Basım / Haziran 2020 [1. Basım / Şubat 2005]
- Sayfa Sayısı: 291
- ISSN: 1303-7242
- Barkod: 9771303724313
- Kapak Tasarımı: 3tasarım
- Boyutları: 16,5 x 24
Takdim I
Halil İnalcık
Helenizm, Megali İdea ve Türkiye
Takdim II
Şerif Mardin
Operasyonel Kodlarda Süreklilik, Kırılma ve Yeniden İnşa: Dün ve Bugün Türk İslâmî İstisnacılığı
Takdim III
M. Şükrü Hanioğlu
II. Meşrutiyet Dönemi ‘Garbcılığı’nın Kavramsallaştırılmasındaki Üç Temel Sorun Üzerine Not
Avrupa’yı Yeniden Düşünmek
Halil İnalcık
Tarihte Avrupa Birliği ve Türkiye
Meyda Yeğenoğlu
Avrupa Kimliği’nin İdeolojik Arkaplanı
İslâm
Yasin Ceylan
İslâm ve Diğer Her Şey
Röportaj
Murat Belge ile Dün Bugün Yarın
“Dilde, Fikirde, İşde Birlik”
Hakan Kırımlı
İsmail Bey Gaspıralı, Türklük ve İslâm
Arkaplan
Cevat Özyurt
Milletleşme Sürecinde Ziya Gökalp’in Medeniyet Arayışı
H. Emre Bağce
İbni Haldun’un İdeoloji Kuramı: Karşılaştırmalı Bir Çözümleme
Mustafa Oral
1933 Üniversite Reformu ve Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
Sol Portreler
Gökhan Karsan
“Eski Tüfek” Bir Sosyalistte Milliyetçilik Sosyalizm İkilemi: MDD ve Mihri Belli
Ergün Yıldırım
Bir Sol Milliyetçi İdeoloji Modeli: Kadro Dergisi
Okuma Parçası
Nejdet Gök-Mehmet Kutlu
Hilâl ve Ay-Yıldız Motifi Sembol ve İdeolojik Kullanım
Sefa Kaplan
Barzani Ailesi, Akademik Ahlâk ve Kürt Yahudiler
DÜN, BUGÜN, DAİMA...
İdeolojiler...Uzun
bir hikâye... Şöhreti iki yüzyıllık zaman dilimine sığmayacak kadar derin ve
çarpıcı... Kavram, ilk kez, 1796’da, Destutt de Tracy tarafından ele alınır. De
Tracy, duyumcu felsefesini belli bir program dâhilinde geliştirmek için
ideolojiyi “düşünce bilimi” anlamında kullanır. İlerleyen zamanlarda bu özel ve
teknik formül aşılarak kavram birbiri ardına yorumlanır.
Toplum ve siyaset teorilerinde doğru/yanlış
cetvelini çizen düşünürler için hareket noktası, Avrupa’nın değişen yapısı,
ticarî merkezleri, yeni oluşan sınıflardı. İngiltere, Sanayi Devrimi’nde yoksul
kalabalıklarıyla “dünyanın atölyesi” olarak iş görmekteydi. Fransa, Napoléon
Savaşları’nın siyasi belirsizlik atmosferinde çalkalanıyordu. Pazar ilişkilerini
canlı tutansa, geniş ve yaygın sömürge ağlarıydı.
İlk büyük ve kapsamlı eleştiri Marx’tan gelir. Tarihin dramatik değişimleri,
geçmişin “idea” öğretileriyle açıklanamaz; artık bütüncül, rasyonel ve geniş
tezlere ihtiyaç vardır. Marx gerçeklikleri, zihnimize bazen sert bazen yumuşak
olarak kazıyordu. Ona göre, ideoloji, bir yönüyle gerçekliği çarpıtan aynaya
benziyordu. Diğer taraftan içinde bulunduğumuz bütün insani gerçekliği hiçbir
biçimde ideolojilerden bağımsız ifade edemiyorduk. İdeolojilerin bir mitos
olarak kabul görmesinde onun gerçeklikten pay aldığı bağımsız güç yatıyordu. En
basit, en yalın gerçekler bu sayede efsaneleşebiliyordu. Marx, ideolojinin bir
yanılsama olduğunu “yanlış bilinç” denklemine dayandırmıştır. Yanlış bilinç,
gerçek varoluşumuzu örten bir tabakaydı.
20. yüzyıla gelindiğinde insanlık, varlığını örten, kendini gizleyen
birçok karanlık tabakayla yüzleşmek zorunda kaldı. İnsanın tarihi bir bakıma
karanlık tortuları biriktirme tarihiydi ve aşırı uçlarda yer alan örneğin ırkçılık
söylemleri bu tortunun çamura batmış haliydi. Aydınlanmanın iyimser tahminleri,
zihinler dünyasında saf karşılığını bulamadı. Bütün idealleştirici söylemlere
rağmen ideolojilerin her zaman kör bir noktası mevcuttu.
20. yüzyılda artık herkesin bir ideolojisi ya da en kötü
ihtimalle ideolojisizliği vardı. Belki de bundan daha kötüsü “ideolojilerin
sonu”nu ilân etmek olabilirdi. Alt kültürler, alternatif hareketler, karşıt
sanat akımları, dışlanan gruplar, üçüncü dünyalılar, kendi küçük ideolojik
cephelerine sığınmakta geç kalmadılar. “Kimlik ve ideoloji” sorunu apolitik
kalabalıkların mutsuz yüzeyini yansıtıyordu. Davranış kültürleri, alışkanlıklar
tüketim ideolojisiyle açıklanıyordu. Manipülasyon, kitle iletişim araçlarının
en etkin silahı olarak bir “mesaj”ın söylediğinden çok daha fazlasını
söyletiyordu.
İdeoloji tartışmaları, dünya genelinde
yaşanan krizlerle sürekli alevlenmeye devam etti.
İDEOLOJİLERİMİZİN İDEOLOJİSİ VAR MI?
Doğu
Batı’nın ideolojiler
sayısı katılımın genişliği nedeniyle dört cilt olarak yayına hazırlandı. Bu sayıda
ideolojilerin siyasi, sosyolojik ve felsefî bakış açıları verilmeye çalışıldı. İkinci
ve üçüncü ciltlerde ideoloji ekseninde Türkiye tartışmaları yer alıyor. Son
cilt ise tarihçilere bırakıldı.
İlk sayımız, Batı’nın ideoloji yolculuğunda geldiği noktayı
özetliyor, yani filmimiz sondan başlıyor. Gene de keskin sınıflandırmalara
gidildiği söylenemez. Örneğin, ideolojilerden söz edeceksek, onun taşıyıcısı
rolündeki entelektüellerden de söz etmeliyiz. Entelektüellerimizin bir
ideolojisi var mıdır? Dikkat kesileceğimiz buysa, soyut tartışmalar yerine
patrimonyalist ve bürokratik yapı, genel bilim anlayışı ya da zihniyet hayatımızın
çeşitli kültürel kodları incelenmeye değerdir.
Yaklaşık bin sayfayı içeren çalışmamızda metinlerin büyük bir kısmı,
betimleme tutkusunu aşarak önemli tezlere yöneldi. Gelinen nokta doğal bir arayışın
neticesiydi ve bu arayış öyle görünüyor ki gerçeklerden uzak durmuyor. Burada yazarların
kayda değer birikimlerini varsayıyoruz.
Aşırı-romantik tezlerden özellikle kaçınıldı. Öfke veya sevgi seline kapılarak
bir dizi ahlâk yasası önerilmedi. Ezberlenmiş sözleri tekrar etmek yerine
ideolojilerin ideolojisini okumayı denemek –zahmetli de olsa– “dün, bugün, yarın”
zaman dilimlerinin iz bıraktığı yerlerde zihnimizi daha da berraklaştıracaktır.
Taşkın Takış