Aşk Ahlâkı Türk düşüncesinde bir heyecanı ve ideali dile getiren yapıtların başında gelir. İlk kez 1931 yılında yayımlanan kitap o günden bugüne geniş bir kesimin odağında yer almıştır.
Aşk Ahlâkı’nı klasik yapıtlar arasında saymamız gereken neden, hiç kuşkusuz bireyin tek başına verdiği mücadeleye tanıklık etmesidir. Bu mücadele aynı zamanda bir uyanış ve meydan okuma, kalabalıkların kör kuvvet ve arzularına kesinlikle teslim olmama ve nihayetinde kendine dönebilme becerisi, kendi sesini ve şarkısını duyabilme yetisidir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında genç Hilmi Ziya, özgün düşünce dünyasını sabit ve akademik bir çevreye hapsetmemiş, bireyden başlayıp evrensele doğru adım adım ilerleyen bir arayışın izlerini sürmüş, insanlığın ideallerini daha bağımsız ve özgür bir ütopya etrafında kurmayı önemsemiştir. Ülken, bu kitaptaki amacının, bir yerde, İsa ile Nietzsche’yi buluşturmak olduğunu belirtmesi bile ne derece geniş bir ufka yelken açtığını gösterir. Bu bakış ayrıca, yüksek ideallerle dolu kitapların yazgısını taşıdığı üzere “halka rağmen halk için” verilen bir mücadeleyi gerekli kılmıştır.
Aşk Ahlâkı’nın hemen her satırında kendini aşma çabasına, her ne koşulda olursa olsun erdem yolundan dönmeyen ve Spinozacı anlamda daima akılla beslenen bir tutkuya (passion) tanık oluruz.
“İnsan zincirler içinde uyanır; fakat kendi çabalarıyla bu zincirleri birer birer kırarak, büyük emekler ve kurbanlar karşılığında hürriyetini kazanır.”
- Yazar: Hilmi Ziya Ülken
- Kitabın Başlığı: Aşk Ahlâkı
- Yayına Hazırlayan: Gülseren Ülken
- Kapak Tasarımı: Mr. Z & Z
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 424; Felsefe Dizisi - 118
- Basım Bilgileri: 12. Basım: Mayıs 2024 (1. Basım: 1931)
- Sayfa Sayısı: 416
- ISBN: 978-625-8123-88-3
- Boyutları: 13,5 x 21
- Kapak Resmi: "Bahar Şarkıları", William-Adolphe Bouguereau, 1889.
Üçüncü Baskıya Önsöz
İkinci Baskıya Önsöz
Birinci Baskıya Önsöz
Baş
İnsan (Ruh ve Beden) Meselesi
Ahlâk (Eylem) Meselesi
Siyaset Meselesi
Son
Açıklamalar
Giriş
Bilgi
Etik
Politika
Dizin
Hilmi Ziya Ülken
İstanbul’da, 1901 yılında
doğdu. Babası Mehmet Ziya Ülken kimyager doktordu. Anne tarafı Kazan’ın
tanınmış müderrislerinden Kerim Hazret’e uzanır. İlk bilgileri aile dostu
İbn-ül Emin Mahmut Kemal Bey’in sohbetlerinden alır. İlköğrenimini “Tefeyyüz”
mektebinde; ortaöğrenimini İstanbul Sultanîsi’nde tamamladı. Gençlik yıllarında
kültürel Anadoluculuk akımının öncülerindendir. 1919’da Reşat Kayı ile Anadolu dergisini çıkarır. Anadolu’nun Bugünkü Vazifeleri birçok eseri arasında
ilkidir. 1921’de Mülkiye Mektebi’nden mezun oldu. Ardından İstanbul Edebiyat
Fakültesi Beşeri Coğrafya Kürsüsü asistanlığına tayin edildi. Diğer bölümlerin
derslerini takip ederek felsefe bölümünden ahlâk sosyoloji ve felsefe tarihi
sertifikaları aldı. Çeşitli liselerde tarih, felsefe, psikoloji ve coğrafya
dersleri verdi. Umumi İçtimaiyyat ve Türk Tefekkür Tarihi
kitaplarıyla ilgi çeken Ülken, 1933 yılında Atatürk tarafından Berlin
Üniversitesi Devlet Kütüphanesi’ne gönderildi. Türkiye’ye dönüşünden hemen
sonra, Edebiyat Fakültesi Türk Tefekkür Tarihi doçentliğine atandı, 1936’da
İçtimaî Doktrinler Tarihi öğretim üyesi oldu. 1940’ta von Aster’in isteğiyle
felsefe profesörlüğüne, 1944’te İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü
Sanat Tarihi profesörlüğüne getirildi. 1957’de ordinaryüs profesör oldu.
Yaşamının her safhası doymak bilmeyen bir iştihayla kitap ve kütüphaneler
arasında geçti. Yüzlerce makale yazdı, kitaplar hazırladı, çeviriler yaptı.
Fransızca ve Türkçe kitap eleştirileri kaleme aldı. Dergiler yayımladı.
Sabahattin Eyüboğlu ve Celalettin Ezine ile uzun zaman beraber çıkardıkları
hümanist karakterdeki İnsan dergisi entelektüel kesimde ses getirdi.
Hemen hemen ilgi göstermediği alan yoktu. Başta İslâm felsefesi, Türk tefekkür tarihi, doktrinler tarihi,
sosyoloji, sistematik felsefe, bilim felsefesi, mantık, sanat ve estetik
derslerini okuttu, binlerce öğrenci yetiştirdi. Tüm bunların yanında o, tekdüze
bir akademisyen profilinin dışındaydı. Sanatçı duyarlılığıyla Posta Yolu,
Şeytanla Konuşmalar, Yarım Adam adlı romanlarını yazdı. Şiirle ilgilendi.
Resimler çizdi. 1918-1920’lerde kara kalem; 1940-1945 yılları arasında yağlı
boya ve 1967-1970 yıllarında kompozisyon çalışmaları yaptı. Hat sanatıyla
uğraştı ve müzik bilgisi son derece genişti. Hilmi Ziya Ülken, 5 Haziran
1974’te yaşamını yitirmiştir.