İçinde yaşadığımız şehir denen mekân, sadece hareketlerimizin, eylemlerimizin cereyan ettiği bir alan değildir. O, aynı zamanda, Georg Simmel ve Louis Wirth’ten bu yana önemle vurgulandığı üzere, kişiliğimize ve eylemlerimize şekil veren bir alandır da. Çevre sosyolojisi ve çevre psikolojisi alanında yapılan araştırmalar, mekânın bizim üzerimizdeki etkisini, ekolojik alanın psikolojik yönünün kişiliğimize varıncaya kadar bizi nasıl etkilediğini ve etkilemeye devam ettiğini; kötü mekân şartlarının bedensel ve ruhsal sağlık problemleri yaratmada ne derece önemli bir rol oynadığını ortaya koymuş bulunmaktadır. Elinizdeki kitap, bu süreci tarihsel bir perspektif içerisinde incelemenin yanında büyük şehir ve insan sağlığı konusunda önemli bazı okuma parçaları da sunmaktadır.
Çevre kirliliği, trafik yoğunluğu, konut yetersizliği, gecekondulaşma, işsizlik, sosyal hizmetlerin halka ulaştırılması konusunda karşılaşılan güçlükler, bugün şehirlerin veya büyük şehirlerin karşı karşıya bulunduğu hemen görülebilir yetersizliklerdir. Bunların yanında, farklı kültürlere mensup her çeşit insanın bir arada ve sıkışık bir şekilde yaşaması, sosyo-kültürel değer yozlaşmasına, suçların, intiharların, ruh ve beden sağlığı, aile çözülmesi gibi problemlerin ve pek çok suç türünün ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu durum, çok yaygın bir şekilde ortaya çıkan şehir ve şehirleşme problemlerini incelemeyi amaçlayan şehir sosyolojisini ve şehir sosyal psikolojisini en kapsamlı bilimler haline getirmiştir.
Bu bakımdan elinizdeki kitap, şehir teorisi problemlerinin bilinmesinde ve çözümlenmesinde yardımcı olacak temel yaklaşımları ele almak ve okurla paylaşmak amacıyla hazırlanmıştır.
- Yazar: Ayda Yörükân
- Kitabın Başlığı: Şehir Sosyolojisi: İnsan Ekolojisi ve Şehirsel Sağlık
- Yayına Hazırlayan: Turhan Yörükân
- Kapak Tasarımı: Mr. Z & Z
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 408; Sosyoloji Dizisi - 54
- Basım Bilgileri: 2. Basım: Ocak 2024 (1. Basım: Nobel Yayın Dağıtım)
- Sayfa Sayısı: 312
- ISBN: 978-625-8123-65-4
- Boyutları: 13,5 x 21
Önsöz
Turhan Yörükân
1.
Kısım
Şehir Sosyolojisinin Teorik Temelleri
Temel Kavramlar, Teoriler ve Problemler
Giriş
Şehrin Tarifi
Sosyolojik Bir Şehir Tarifine Temel Teşkil Eden İkili Sınıflamalar
Şehir Tarifleri
Şehrin Temel Özellikleri
Teoriler ve Problemler
Avrupa’da Şehir Sosyolojisi Çalışmalarının Temelleri
Hazırlayıcı Çalışmalar
Sistematik Teoriler
Amerika Birleşik Devletleri’nde Şehir Sosyolojisi Çalışmalarının
Temelleri
Muckrakerlar
İlk Teoriler
Ekolojik Teori
Sosyal Psikolojik Teori
2. Kısım
René Maunier’nin Şehir Teorisi ve İnsan
Ekolojisinin Gelişme Süreci
René Maunier’nin
Şehir Teorisi
Şehir Tipolojisi
Farklılaşmamış Şehir Tipi
Farklılaşmış Şehir Tipi
İnsan Ekolojisi ve Maunier
İnsan Ekolojisinin Gelişme Süreci
Hazırlayıcı Çalışmalar
İlk Teoriler
Sonraki Gelişmeler
3. Kısım
Şahsiyet
Yapısına ve Ruh Sağlığına Etki Yapan Faktörler Olarak Yerleşme Yeri ve Konut
Yerleşme Yerinin Şahsiyet Üzerine
Etkisi (Nouville Araştırması)
Metot ve Teknikler
İzahta Kullanılan Değişkenler
Konut ve Ruh Sağlığı
Tarihçe
Kötü Konut ve Konut Kriterleri
Kötü Konutlar ve Ruh Sağlığı
4.
Kısım
Okuma Parçalarıyla Şehirleşmenin
Çevre, Beden ve Ruh Sağlığı Üzerine Etkileri
Giriş
İnsanların Şehrinde Tabiatın Yeri
Ian L. McHarg
Modern Büyük Şehir
Batı’nın Görüşleri: İnsan ve Tabiat
Tabii ve Yapma Çevreler
İnsanların Yaşama-Grupları
Büyük Şehrin İçerisindeki Tabiat
Şehrin İçerisinde Tabiat
Gelecek
Şehirleşme ve İnsan İhtiyaçları
Leonard J. Duhl
Şehirsel Çevrede Beden ve Ruh Sağlığı
E. James Lieberman &
Leonard J. Duhl
Problemin Kapsamı
Amerika Birleşik Devletleri’nde Sağlık
Bazı Gayeler ve İdealler
Şehir Sağlığına Ulaşma
Modern İnsanın Sinir Yorgunluğu
A. Luchini
Modern Topluma Sıkı Sıkıya Bağlı Olan Sinir Yorgunluğu
Endüstri Alanındaki İşe Sıkı Sıkıya Bağlı Olan Yorgunluk
Ferdin Kendisinden İleri Gelen Faktörler
Şehirsel Toplumun Büyümesi, Ruh
Çöküntüsü ile İlgili
Bozukluklar ve İntihar
Henry Wechsler
Toplumun Büyümesi
Hastanede Tedavi Edilen Ruh Hastalıkları
İntiharların ve Diğer Vakaların Ortaya Çıkma Oranları
Hastanede Tedavi Edilen Ruh Hastalıkları
Toplumun Büyümesi ve İntiharların Ortaya Çıkma Oranı
Yorumlama Problemi
Ayda Yörükân’ın Hayatı
ve Yaptığı Çalışmalar Hakkında Kısa Bir Açıklama
Bir Bilim Kadını Olarak Ayda Yörükân
Turhan Yörükân
Başvurulan Kaynaklar ve İsimler İndeksi
Başvurulan Kaynaklar
İsimler İndeksi
Önsöz
Turhan Yörükân
Türkiye, hızlı ve aşırı bir şehirleşmenin etkisinde kalmış, bugün pek çok problemle karşı karşıya bulunan bir ülkedir. 1940-1950 yılları arasında nüfus artış hızımız, yüzde 17.5; şehirli nüfus artış hızımız yüzde 20.6 idi. 1950-60 döneminde nüfus artış hızımız yüzde 32.4; şehir nüfus artış hızımız yüzde 68.9 olmuştur. 1960-70 döneminde ise, yüzde 28.3 olan nüfus artış hızımıza karşılık şehir nüfus artış hızımız yüzde 54.5’e ulaşmıştır. Bu yıllardan sonra nüfus artış hızımızda görülmekte olan nisbî düşüşün yanında; şehir artış hızımızda da belirgin bir düşme görülmeye başlamış; 1990-2000 döneminde nüfus artış hızımız yüzde 18.34, şehir nüfus artış hızımız ise yüzde 27.04 seviyesinde olmuştur. Bu rakamlar aynı zamanda bize, şehir nüfus artış hızının, genel nüfus artış hızının oranında yavaşlamadığını da göstermektedir.
İç göçler dolayısıyla pek çok ilimizin nüfusunda bir azalma görülürken, 1990-2000 döneminde Antalya’nın şehir nüfus artış hızı binde 43.86, köy nüfus artış hızı binde 40.2; İstanbul’un şehir nüfus artış hızı binde 29.64, köy nüfus artış hızı binde 78.67; İzmir’in şehir nüfus artış hızı binde 25.19, köy nüfus artış hızı binde 13.51; Ankara’nın ise şehir nüfus artış hızı binde 22.15, köy nüfus artış hızı da binde 15.66 olmuştur. Bu rakamlar, yıllık nüfus artış oranlarını göstermektedir. Bu nüfus artış hızları, başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu olmak üzere, genelde, ülkemizin az gelişmiş bölgelerinden gelişmiş bölgelerine doğru meydana gelen nüfus akışını, başka bir deyişle, şehirleşme dediğimiz olayın hızını göstermektedir. Bu rakamlar, aynı zamanda, Batı ülkelerinde olduğu gibi, bizde de bazı şehirlerimizin köyleriyle birlikte şehirleşmekte olduğunu açık bir şekilde ortaya koymakta; şehirsel alanlara hücum arttıkça en yakın köylerden başlamak üzere, şehirlerin hudutlarının da genişlemek zorunda kaldığına işaret etmektedir.
Ne var ki, bu olay, tabii artışların yanında, yoğun bir şekilde iç göç alan şehirlerimizin yapısını, ekolojik dengesini bozmakta, hizmet götürme ve sosyo-kültürel bütünleşmeyi sağlama zorluklarının yanında, yeterince şehirlileşmemiş halk arasında çeşitli sosyal problemlerin yaşanmasına da vesile olmaktadır. Şehir sosyolojisi bu konuların aydınlatılmasında önemli teorik ve pratik katkı sağlayan, hattâ, bütün dünyada, şehirleşme olaylarının yoğun şekilde yaşandığı bir dönemde, tümüyle sosyoloji dallarını içine alan bütüncül bir bilim olma özelliğini kazanmış bulunmaktadır. Şehirlerimizin karşılaştığı maddî, sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik yapı bozuklukları açısından da, bugünün Türkiye’si için hayatî önemi bulunan bir bilim olduğunu gözler önüne sermektedir.
Aşırı nüfus hücumuna uğramış birçok şehrimiz, özellikle sosyalleşme ve kültürleşme aracı durumunda bulunan bir zamanların İstanbulu ve Ankarası, kültür seviyesiyle, kullandığı Türkçe ile, uyguladığı görgü kurallarıyla, giyim-kuşam ve yeme alışkanlıklarıyla, maddî ve manevî ev ve şehir kültürüyle örnek olma özelliğini yitirmeye başlamıştır. Bugün Türkiye’nin göç alan şehirlerinde rurbanizasyon denilen bir köyleşme süreci yaşanmaktadır. Dışarıdan gelenlerin sayısı o kadar büyük miktarlara ulaşmıştır ki, bütünleşme sağlanamamış, şehirlerimizin, özellikle İstanbul ve Ankara’nın yeni gelenler üzerindeki etkisinin yok olmasına, başka bir deyişle “İstanbullu” denen insanın kayıplara karışmasına sebep olmuştur. Bu gidişten sadece İstanbul ve Ankara gibi şehirlerimiz değil, tarihî ve kültürel zenginlikleriyle tanınan bütün büyük şehirlerimiz nasibini almıştır. Bir şehir sosyolojisi alanı olarak, bu konunun incelenmesine, yok olan şeyin ne olduğunun ayrıntılı bir şekilde bilinmesine; çok geç kalınmadıysa, önemli kültür politikası kararlarının alınmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Maddî ve manevî varlığımızın koruma altına alınmasının yolu da bu olmak gerekir. Her şehrin ayrı bir sembol değeri ile mânâsı bulunduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekir. Vatandaşımızın yaşadığı şehre maddî ve manevî yönden sahip çıkmasının bir yolu da, bir şehir sosyolojisi konusu olarak, kitapta çeşitli vesilelerle temas edilen, bu sembolik değerin bilinmesine ve benimsenmesine bağlıdır. Şehri yapı, sağlık ve huzur verme açısından korumak ve güzelleştirmek, onun için savaşmak, onu benimsemekle, onunla aynîleşmekle mümkün olabilmektedir.
Unutmamak gerekir ki, içinde yaşadığımız mekân, sadece hareketlerimizin, eylemlerimizin cereyan ettiği bir alan değildir. O, aynı zamanda, Georg Simmel ve Louis Wirth’ten bu yana önemle vurgulandığı üzere, kişiliğimize ve eylemlerimize şekil veren bir alandır da. Çevre sosyolojisi ve çevre psikolojisi alanında yapılan araştırmalar, mekânın bizim üzerimizdeki etkisini, ekolojik alanın psikolojik yönünün kişiliğimize varıncaya kadar bizi nasıl etkilediğini ve etkilemeye devam ettiğini; kötü mekân şartlarının bedenî ve ruhî sağlık problemleri yaratmada ne derece önemli bir rol oynadığını ortaya koymuş bulunmaktadır. Elinizdeki kitap, bu süreci tarihî bir perspektif içerisinde incelemenin yanında büyük şehir ve insan sağlığı konusunda önemli bazı okuma parçaları da sunmaktadır.
1925 yıllarından bu yana Chicago Okulu, Park, Burgess, McKenzie ve Louis Wirth’in dışında, F. Thrasher’in, Ruth S. Cavan’ın, Clifford S. Shaw’un, Harvey W. Zorbaugh’un, E. Franklin Frazier’in, Paul G. Cressey’in, Walter C. Reckless’in, Norman Hayner’in, St. Clair Drake ve Horace R. Cayton’un yaptığı yayınlarla, özellikle şehir sosyal problemleri konusunda, kendilerinden sonra gelmiş olan şehir teorisyenlerinin hiçbirisinin yapamadığı bir etkilemeyi gerçekleştirmiş ve bu kitapta açıkça görüleceği üzere, Amerika Birleşik Devletleri’nde şehir sosyolojisini kurmuşlardır. Bu tarihî ve teorik temel üzerinde yapılan çalışmalar durmamış, Robert E. Park ve arkadaşlarında ifadesini bulan ekolojik yaklaşımdan ve Georg Simmel’den aşırı derecede etkilenmiş olan Louis Wirth’te ifadesini bulan kültürel yaklaşımdan sonra, şehri anlamamıza yardımcı olacak ve Chicago Okulu’nun ihmal ettiği konuları ele alan bazı teoriler daha geliştirilmiştir. Belirtmek gerekir ki, katkı sağlamak açısından, R. Paht ve J. Rex’in Max Weberci yaklaşımları ile 1970 yılından sonra, başka bir ifadeyle, kitapta yer alan yazıların hazırlandığı 1960’lı yıllardan sonra geliştirilmiş bulunan dar çerçeveli Yeni-Marksçı teorilerin ve Çatışma Teorisinin, kapitalizmin olumsuz etkilerine dikkat çekmesinin bir yararı da olmuş bulunmaktadır. Bununla birlikte, Dr. Ayda Yörükân, kendisi için bir sınırlama getirerek, politik ekonomi alanında yeni yeni gelişmekte olan bu tür teorilerin yerine, tam anlamıyla sosyolojik olan teorilere, özellikle de teorik temel teşkil eden görüşlere, ve sosyal psikolojik sonuçlarına, kendi ifadesiyle “Tarihî süreç içerisinde... rol oynamış ana teorilere” ağırlık vermiştir yazılarında.
Genel bir değerlendirmede bulunacak olursak, bugün, hemen hemen bütün dünyada uluslararası bir boyut kazanmış olan kapitalizmin, yeni endüstri, ticaret ve hizmet sektörü alanlarının ve konut alanlarının yeniden belirlenmesine; etrafında kümelenmiş küçük şehir ve banliyölerden oluşmuş metropolislerin, en az iki metropolisten meydana gelmiş megalopolislerin ve çok merkezli bölgesel gelişmelerin teşekkülüne kapı açtığı görülmektedir. Benzer gelişmeleri, büyük şehirlerimizin hemen hepsinde, özellikle de İstanbul’da görmek mümkündür. Gene de İstanbul’un bugünkü hâlini anlayabilmemiz için, onun, klâsik ekologların üzerinde durduğu süreçlerden nasıl birer birer geçmiş olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir. Bu şehrimiz, klâsik ekologların ileri sürdüğü ekolojik süreçlerin tamamını eksiksiz bir şekilde yaşamıştır. Eminönü, Unkapanı ve Karaköy, merkez olma özelliğini yitirmiş; Sirkeci ve Tünelbaşı gözde alışveriş yerleri olma özelliğini kaybetmiştir. Bu gelişmeden Kadıköy de nasibini almış ve önceliğini veya seçkinliğini Bağdat Caddesi’ne kaptırmıştır. Aynı şey Ankara’da Anafartalar ve Ulus’un da başına gelmiş, gözde alışveriş yerleri önce Kızılay’a, sonra da daha yukarı bölgelere kayarak yer değiştirmiştir.
Anlaşıldığı üzere, şehirlerin tarihî gelişmesini, tarihî şehirlerimizin bugün almakta olduğu yeni şekilleri ve gelişme yönlerini yakinen bilmenin, geleceğe şekil vermek bakımından önemi büyük olmaktadır. Elinizdeki kitap, şehirlerin, maddî birer kültür objesi ve sosyo-kültürel varlık olarak ortaya çıkış sebeplerini, ekolojik süreç ve yapıları ve bütünüyle şehirsel süreci açıklamaya çalışan teorileri tanıtmaya çalışmak bakımından önemli bir görevi yerine getirmiş bulunmaktadır; ayrıca, bütün bu açıklamalar, işin insanî (sosyal ve psikolojik) cephesine ışık tutacak birtakım sonuçlar çıkarmak bakımından da yararlı olmaktadır.
Bugün, hızlı şehirleşme ve sanayileşmenin şehirlerde yol açtığı fizik ve sosyo-kültürel değişiklikler ve şehir toplumunun yaşadığı sosyal problemler, bütün dünyada dikkatleri, kültürü yaratan, aynı zamanda yozlaştıran bu oluşum üzerine çevirmiş bulunmaktadır. Şehri sosyal problem yaratan bir mekân olarak gören Chicago Okulu’nda ortaya atılmış olan fikirlerin ve bunlara olumlu ve olumsuz yönde yapılmış olan sosyolojik ve sosyol psikolojik katkılar ile itirazların bugün de şehri anlamada önemli bir zemin oluşturduğuna inanmaktayım. Bu açıdan bakıldığında, ülkemizde “geleneksel” denen teorik zemini açıklamaya yönelik yayınların yok denecek kadar az oluşu, yayımlanmış birkaç “Şehir Sosyolojisi” adlı esere de bu kitapta yer alan yazıların kaynaklık etmiş olması, daha önce Türk Yurdu’nda “Bir Bilim Kadını Olarak Dr. Ayda Yörükân” (Cilt 24, 2004, Sayı 197, ss. 39-48) adıyla yayımladığımız tanıtma yazısıyla birlikte derlediğimiz kitabın tekrar gün ışığına çıkarılmasını gerekli hâle getirmiştir.
Ne yazık ki, şehir sosyolojisi ve insan ekolojisi doktoru olma unvanına sahip bir kişi olarak Dr. Ayda Yörükân, İmar ve İskân Bakanlığı’nda, 1970 yılında fiilî görevden alınmış olmasından ve müşavir yapılmasından sonra, şehirle ilgili çalışmalarına son vermiştir; ülkesine daha faydalı olacağına inandığı birtakım çeviriler yapmaya başlamıştır. Başka yazılarımda çeşitli vesilelerle dile getirdiğim üzere, o zamanlar Türkiye henüz şehir sosyolojisi konularına önem verecek bir duyarlılık içerisinde değildi. Bugün durum biraz olsun değişmiş; şehirlerimizin yaşanabilir bir hâle gelebilmesi için birtakım kıpırdanmalar görülmeye başlanmıştır. Bu bakımdan, gerekli ve faydalı gördüğümüz için Ayda Yörükân’ın yazılarını, yayımlanma tarihleri hesaba katılmadan, genelden özele varacak şekilde ve birbirini tamamlamak üzere derlemiş ve bazı yeni gelişmelere ışık tutacak şekilde, (*) işaretli açıklamalarla göndermeler yapmış bulunmaktayız. Metinde, bazı kavram ve kelimelerde çok az bir sadeleştirmeye gidilmiştir.
*
Bu kitabın dizgi hatalarının düzeltilmesinde, indeksinin hazırlanmasında ve yadırganmayacak bir görüntü ile kamuoyuna sunulmasında yardımlarını esirgememiş olan gayretli ve sabırlı dostlarım Bülent Karamustafaoğlu ile yayımcım Taşkın Takış’a bu vesileyle şükranlarımı sunmak; kitapta görülebilecek eksikliklerin ve yanlışların sorumlusunun ben olduğumu açık kalplilikle kabule hazır olduğumu da bildirmek isterim.