• Nietzsche - Edebiyat Olarak Hayat

Nietzsche - Edebiyat Olarak Hayat

  • 210,00 TL
  • 147,00 TL


  • Stok Durumu: Stokta var
  • 24 Saatte Kargoda

“Kişinin kendisini yaratması hayattaki en büyük amaçtır.” Nietzsche, bunun tam da kendisinin yapmakta olduğu şey olduğunu söyleyerek bu amacı başarmanın, gene kendisinin getirdiği en büyük yenilik olduğunu belirtir.

Nietzsche, her dünya görüşünün tikel bir hayat biçimini mümkün kılıp desteklediğine ve bu nedenle özel çıkarları ve değerleri önvarsaydığına ve sergilediğine inanmasından ötürü görüşlerimizi, pratiklerimizi ve hayat tarzlarımızı “yorum” olarak adlandırır, böylece o, dünyayı genellikle, çeşitli pratiklerimiz ve hayat tarzlarımızın yorumlardan ibaret olduğu bir metin olarak kavrar. Eserlerinde ifade ettiği görüşlerin ürünü olan edebî karakter ve filozof kişi, bu görüşlerden bir hayat biçimi ortaya çıkaran ve başkalarının da kendilerine ait görüşlerden bir hayat biçimi ortaya çıkarmalarını talep eden bir felsefecidir ve hattâ onun da ötesinde bir sanatçıdır. 

Çünkü herkes kendisine ait dünya görüşünü gene bizzat kendisi üretecektir. Ve kişi bir kez bir âna evet demişse, diğer tüm anlara da evet demiş olacaktır. Zira “Bilmiyor musunuz bunu? Yerine getirdiğiniz her eylemde, her olayın tarihi tekrarlanıyor ve özetleniyor. Başıma sırf rastlantıların gelebileceği çağ geçti artık; bundan böyle zaten benim olmayan ne gelebilir ki başa hâlâ? Dönen, sonunda yuvasına, bana gelen, benim kendi benliğim ve uzun zamandır yabancı topraklarda olan ve tüm şeyler ile rastlantılar arasında saçılan benliğimin parçaları” değil midir? Kişi nasıl kendisi olur peki? Bu parçalardan, yorumlardan, görüşlerden ve değerlerden kendi hayatını edebî ve ebedî bir şekilde yaratarak değil mi?


  • Yazar: Alexander Nehamas
  • Kitabın Başlığı: Nietzsche, Edebiyat Olarak Hayat
  • İngilizce Özgün Metin: Nietzsche, Life as Literature
  • Çeviren: Cem Soydemir [İngilizce]
  • Yayına Hazırlayan: Taşkın Takış
  • Kapak Tasarımı: Mr. Z & Z
  • Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 163; Tarih Dizisi - 55
  • Basım Bilgileri: 2. Basım: Kasım 2016 (1. Basım: Ayrıntı Yayınları, 1999)
  • Sayfa Sayısı: 346
  • ISBN: 978-605-9328-59-3
  • Boyutları: 14 x 21
  • Kapak Resmi: "Friedrich Nietzsche"


Kısaltmalar

Önsöz

Giriş


Birinci Bölüm
Dünya

I. En Çeşitli Üslup Sanatı

II. Hayatın Bir Koşulu Olarak Yalan

III. Bir Şey Etkilerinin Toplamıdır

IV. Doğaya Karşı Olan Bir Şey Doğadır Zaten
 

İkinci Bölüm
Benlik

V. Şu Hayat –Ebedi Hayatınız

VI. Kişi Nasıl Kendi Olur?

VII. İyinin ve Kötünün Ötesinde

 

Metinler ve Çeviriler Üstüne

Dizin

ÖNSÖZ

 

İlk gençlik yıllarımda Yunanistan’da Nietzsche okumak entelektüel eğilimli lise öğrencileri için kesinlikle çok önemliydi. Bugünse, okuduklarımızın çoğunu neredeyse hiçbirimizin anlamamış olduğumuzdan eminim, hattâ yanısıra, neredeyse hiçbirimizin okuduklarımızdan çok hoşlanmamış olduğumuzdan da şüpheleniyorum. Dolayısıyla, altmışların ortalarında bir üniversite öğrencisi olarak Amerika’ya gitmek en azından bu açıdan bir rahatlama olmuştu; çünkü kısa sürede, hiç kimsenin benden yaptığım konuşmaların makul noktalarında Nietzsche’nin adını anmamı beklemediğini anlamakla kalmadım, ayrıca yeni konumumda benim açımdan önem taşıyan konular ile Nietzsche’nin ilgileri arasında hiçbir bağlantı kuramadığım için, istesem bile bunu yapamayacağımı da fark etmiştim.

Daha sonra, ciddi kaygılarla, yüksek lisans öğrencisi olarak, tamamen tesadüfen, müteveffa Walter Kaufmann’a, vereceği Nietzsche ve varoluşçuluk konulu bir derste asistan olarak atanmış buldum kendimi. Ama kaygılarım kısa sürede yerini yeni bir ilgiye, aynı zamanda büyük bir şaşkınlık duygusuyla karışık bir ilgiye bıraktı. Bir yandan, Nietzsche’nin hoşuma giden, hayranlık duyduğum ve üzerinde düşünmek istediğim yönleri olduğunu gördüm. Bir yandan da, bana en iyi ihtimalle anlaşılmaz görünen, en kötü ihtimalle de kafa karıştırıcı ve unutulması ya da en azından saygıyı elden bırakmadan göz ardı edilmesi daha iyi olacak yönleri bulunduğuna karar verdim.

O sıralarda, bu yeni ilgimden hâlâ kuşku duyduğum bir dönemde iki önemli kitap okudum. Biri, Kaufmann’ın Nietzsche: Philosopher, Psychologist, Antichrist’iydi (Nietzsche: Felsefeci, Psikolog, Deccal). Bu kitap bana, Nietzsche’yle ilgilenmenin yalnızca çılgınca konuşan, Yahudi-aleyhtarı anlamsız büyük laflar eden, Ari-ırk yanlısı bir irrasyonalistle ilgilenmek anlamına gelmediğini gösterdi. Gene de, tüm şüphelerim geçmemişti; bazıları, özellikle de Nietzsche’nin kadınlarla ilgili görüşleri bunca yıldan sonra beni hâlâ rahatsız ediyor. Bununla birlikte, Kaufmann ’ın kitabı beni, Nietzsche’nin okunabileceğine ikna etti. Okuduğum ikinci kitapsa Arthur Danto’nun Nietzsche as Philosopher’ıydı (Felsefeci Olarak Nietzsche). Bu kitapsa beni, Nietzsche’nin okunması gerektiğine inandırdı. Danto’nun kitabında, o sıralar ilgilendiğim sorunlara dair çok çok önemli fikirlere sahip bir yazar bulduğumda yaşadığım çarpıcı heyecanı hâlâ anımsıyorum. Bu kitapların ikisine de ve kişisel olarak yazarlarına da müteşekkirim.

1971 yılında öğretim kadrosu için yaptığım başvuruyu değerlendirmekte olan Pittsburgh Üniversitesi Felsefe Bölümü, müfredatına varoluşçuluk üstüne bir yüksek lisans dersi eklemişti; ama dersi verecek birini bulma konusunda güçlük çekiyordu. Üstlenmeye hevesli olduğum bir görevdi bu ve dersi vermeye istekli olduğumu dile getirdim (ama doğrusu, üstesinden gelebileceğim iddiasında değildim). Dikkatimin ve dönemin büyük bir bölümünü Nietzsche’ye hasrederek, dersi gönül rahatlığıyla ve belli ölçüde başarıyla verebildim. Böylece, bu durum, antik Yunan felsefesine ilişkin sorunlarla yoğun bir biçimde ilgilendiğim sırada Nietzsche’ye olan ilgimi canlı tutmamı sağladı. Bu kombinasyon, Platon’un metinlerine ve Sokrates-öncesi metinlere uygulamayı öğrendiğim ve hâlâ öğrenmeye devam ettiğim aynı okuma yaklaşımlarını Nietzsche’nin metinlerine de uygulamamı olanaklı, hattâ aslında zorunlu kıldı. Bundan çıkan şeyin pratiği ve içeriği, art alanımı görünür kılabilir. Bunun için Gregory Vlastos’a teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum, her ne kadar, bu önsözü kendisine olan minnettarlığımı dile getirmek için tuhaf bir yer olarak düşünme olasılığı olsa da.

Daha yakın bir dönemde, edebiyat teorisine ilişkin sorunlara duyduğum ilginin sonucu olarak, Nietzsche üstüne yazan birtakım Alman ve özellikle de Fransız yazarları okudum. Gilles Deleuze’ün Nietzsche et la philosophie’si ve Sarah Kofman’ın Nietzsche et la métaphore’u benim için özellikle önemliydi ve söz konusu çalışma kapsamında bu adı geçenler ve diğer Fransız yazarların görüşlerini irdelemeye çalıştım. Genelde, kendi sorularımın onların sorularıyla benzerlikler taşıdığını gördüm. Birçok noktada yanıtlarım farklı olsa da, bu tür sorulara İngiltere ve Amerika’daki yazarlarca verilen yanıtlarla kıyaslandığında, verdiğim yanıtların Fransız yazarların yanıtlarından pek de farklı olmadığını sanıyorum.

1978-1979’da Pittsburgh Üniversitesi’nin özel izniyle ve Beşeri Bilimler Ulusal Bağış Vakfı’nın ek finansal yardımını alarak Princeton Üniversitesi’nde misafir öğretim üyesi olarak çalıştım. Bu dönemde, ebedi tekerrür (eternal recurrence) üstüne bir deneme yazdım, bu çalışma elinizdeki kitaba da temel oldu. Bu kuramların üçüne de, verdikleri destekten dolayı minnettarım.

Richard Rorty’nin, sözünü ettiğim bu denememin hangi yönlerinin ön plana çıkarılması hangilerinin bir kenara bırakılması gerektiği konusundaki fikirleri, bu kitabın ortaya çıkmasını sağlayan genel tasarıya ilişkin anlayışım açısından yaşamsal önem taşıdı. Rorty, Nietzsche’yle dolaylı ve dolaysız olarak bağlantılı olan konular hakkında benimle konuşmayı sürdürdü; kitabın sondan bir önceki taslağı hakkındaki önerilerinin son derece değerli olduğunu belirtmeliyim. Yanısıra, benimle defalarca Nietzsche’yi tartışmış olan David Carrier ve David Hoy, müsveddeleri okuyarak kitabı daha iyi bir hale getirmem için düşüncelerini esirgememe nezaketini gösterdiler; ayrıca aynı nezaketi gösteren meslektaşım Shelly Kagan’ı da unutmamam gerekir.

Daha birçok arkadaşım, Nietzsche hakkındaki konuşmalarımı dinledi. Bunlar Annette Baier, Donald Baxter, Paul Bové, Donald Crawford, Margreta de Grazia, Paul Guyer, Gilbert Harman, Jane Katselas, Richard Schacht, Hans Sluga, Robert Solomon, Tracy Strong, Charles Taylor, James Van Aken ve Kate Wininger’di. Thomas Laqueur ve Bernd Magnus incelik gösterip zamanlarını, fikirlerini ve iyi niyetlerini benden esirgemediler. Bu dostlarımın tümü de bana karşı sabırlı ve ince davrandı. Ayrıca, birçoğu sık sık hatalı düşündüğümü de kanıtladı. Ama sanırım, Nietzsche hakkında bir kitapta bile, bu yolla kitabı ve beni, aksi takdirde olacağımızdan daha iyi hale getirdiklerine inanacak denli Sokratik olabiliri

Alexander Nehamas

1946 yılında Atina’da doğan Alexander Nehamas, doktorasını Princeton Üniversitesi’nde 1971 yılında tamamladı. Aynı üniversitede 1976-81 yılları arasında fel­sefe profesörü olarak çalıştı. Daha sonra California ve Princeton üniversitelerinde felsefe dersleri verdi. Nehemas’ın çalışmaları Yunan felsefesi, estetik, Nietzsche ve Foucault ve edebiyat teorisi üzerine yoğunlaşmıştır. Yazar ve editör olarak yayımladığı birçok kitabı vardır. Nehemas’ın Türkçede yayımlanan öte­ki eseri: The Art of Living: Socratic Reflections From Plato to Foucault (Yaşama Sanatı: Platon’dan Foucault’ya Sokratik Düşünümler, çev. Cem Soydemir, Do­ğu Batı).