• Doğu Batı Sayı 61: Işık Doğudan Yükselir - II

Doğu Batı Sayı 61: Işık Doğudan Yükselir - II

  • 150,00 TL
  • 112,50 TL


  • Stok Durumu: Stokta var
  • 24 Saatte Kargoda


Etiketler: dergiler

Ekrem Demirli
XIII. Asır’da Anadolu’da Düşünce Hayatına Dair Bazı Mülahazalar: İbnü’l-Arabî ve Sadreddin Konevi veya Metafizik’in Yeniden İnşası

Rifat Okudan
Şeyhu’l-İşrâk Sühreverdî Maktûl ve İşrâkî Hikmeti

Hanife Dönmez
Doğu Düşüncesinde İnsan-ı Kâmil

Henri Corbin
Endülüs’de

Süleyman Tülücü
Doğunun İncisi: Binbir Gece Masalları

Turhan Kaçar
“Dünyaya İki Işık”: Geç Antikçağ’da İran ve Roma

Muzaffer Duran
Akamenidler’de Hoşgörü Politikası

Wolfgang Bauer
Çin Felsefesi’nin Genel Özellikleri

Kubilay Atik
Kore Aydınlanması Joseon Dönemi

Baha Zafer
Mezopotamya’da Doğa Felsefesi: Matematik ve Astronomi

Ali Küçükler
Hint-Avrupa Diline Bir Katkı: Pini Dilbilimi

Sadık Erol Er
Bir Felsefe Geleneği İnşa Etmek Osmanlı Felsefe Çalışmalarına Genel Bir Bakış

Taşkın Takış
Tarihyazımının Rönesansı: Halil İnalcık

OM MANİ PADME HUM*

 

Doğu’ya dair müzikten edebiyata sanattan düşünce ekollerine kadar bir ilgi­nin zaman zaman gün yüzüne çıktığını söyleyebiliriz. Öncelikle araştırılması gereken konu bugün “Doğu” kelimesinden ne kastediliyor? Modern zihniyete karşı duran alternatif bir düşünce sistemi mi, Doğu uygarlık­larının duyuş, düşünüş ve inanış tarzları mı yoksa siyasi ve ekonomik anlamda Batı’nın öteki kıyısında yer alan bir tehdit unsuru mu? Kültürel bakımdan Doğu çeşitli vesilelerle gündeme geldiğinde bir aykırılık ve eksiklik hemen göze çarpar. Kaynağını romantik edebiyatta bulan gerçeklikle örtüşmeyen bir temsil etme biçimi, bir tasvir sanatıdır bu. Bu betimle­me tarzında güzel, hayalî, şiirsel ve dişil olan imgeler Doğu’ya atfedilir…Bu yaklaşım günümüzde grotesk ve popüler sayılabilecek örnekleriyle sürmektedir. Doğu’yu keşfetmek adına son derece hikâyeleştirilmiş, masalsı bir evren yaratılır. Şiir ve masal Doğu’nun kalbinde uzun zamandan beri yankı bulmuştur, ancak Doğu aydınlanması ve bilgeliği Batılı bir dil ve söylem içinde kurgulanır. Bu meseleyi, Oryantalizm çalışmalarımızda ayrıntılı olarak işlediğimiz için burada yeniden ele almıyoruz. Bir başka soru ise, Uzak Doğu düşüncesini,  Hint, Çin ve Japon felsefelerini, Zen Budist hareketlerini ve İslâm felsefesini tek bir “Doğu” kalıbı içine yer­leştirebilmek mümkün müdür acaba? Nasıl ki, tek bir Avrupa’dan söz edilemeyecekse Doğu’da da birbirine yakın duran coğrafyalar ortak bir zaman dilimini ve yazgıyı paylaşmamışlardır. Bu koşullar altında İslâm düşüncesinin birbirinden farklı yüzyılları ne derece Doğu’da yer alabilir, üzerinde durulması gereken diğer bir sorudur. Tarih boyunca sürekli Batı’ ya doğru göç etmiş bir hareketin, “akıl”, “birey”, “egemenlik” ve “güç” gibi konulardaki algı ve refleksleri, günümüzdeki davranış biçimleri modern dünyayla bir alışveriş ve uyum içindedir. Dolayısıyla bu tür bir zihni­yetin edebiyat ve kültürdeki yansıması aşkınsal bir boyutu vurgulamaktan çok Yunus Emre, Mevlânâ ve Fuzulî gibi isimlerle küçük küçük mane­vi adacıkları yaratmak olacaktır. Doğu yalnızca şekilde görünür, “om” sesi hiç duyulmaz; parlak ve cafcaflı, öz ise tamamen unutulmuştur. Shakes­peare’e öykünerek bir Fuzulî kültü yaratmak, Mevlânâ’dan hakikat fasılları okumak, Batılı bilinçaltını gıdıklayan hoşnut edici Doğu masallarını kaleme almak, XIX. yüzyıldaki Batılı seyyahları, romantikleri aratacak türden “bizdeki” öznenin kendisini tanıma ve arayışının tuhaf ve do­lay­lı bir yolculuğudur.

        İki ciltlik “Işık Doğu’dan Yükselir” sayımız bir övgü ve yüceltme ama­cı içermiyor. Antik Doğu’nun kendine özgü yaşam deneyimi, doğaya bakı­şı, evreni algılayış biçimi, mantık düzeni ve elbette “söz” ustalığı iç bağlantılarından koparılmadan sunulmaya çalışıldı. Bu da üzerinde çalışılan sahadaki “dil”in doğrudan kendisiyle konuşabilmekle mümkün olur. İki ciltte böylesine geniş bir alanda sadece bazı örnekler vermekle yetindik. Başta Upanishad’lar olmak üzere Hintçe ve Sanskritçe metinlerden Türkçeye önemli çalışmalar kazandıran Korhan Kaya bu dillerdeki “merha­met” motifi üzerinde duruyor. Sadık Armutlu, Farsça kaynakları bir ara­ya getirerek bu dil aracılığıyla İranî geleneğin şiir meclisine giriyor. Tol­ga İnsel, uzak iklimlerden Kyoto’dan dergimize katkıda bulundu. İnsel, Suziki’nin Zen’le ilgili makalesini çevirirken dipnotlardaki açıklamalarında görüleceği üzere Zen dünyasını okurla birlikte düşünmeye davet ediyor. Kubilay Atik, Japonya ile ilgili çalışmasında “Japon mucizesi”ni modern bir süreç olarak kavramak yerine çok daha eskilere giderek Japonya’yı klasik döneminden itibaren ele alıyor. Giriş yazımız özgün bir metinle başlıyor. A.H. Tanpınar kitabının yazarı Mehmet Aydın’ın gnostiklerle ilgili makalesi yeni bir tez niteliğinde. Türkçede pek bilinmeyen Gnostikler, kadim Doğu uygarlığının el atılmamış bir alanı. Aydın, Gnostiklerin Batı’ya ve varoluşçu düşünürlere olan etkisini gösterirken Doğu kül­türünün Batı felsefesiyle buluşabileceği ve kısmen içinde yer bulabilece­ğimiz bir çıkış noktasını ustalıkla yakalayabiliyor. 


Taşkın Takış



* Asaf Hâlet’e teşekkürlerle…