Doğu Batı Sayı 23: Kimlikler
- 180,00 TL
-
135,00 TL
- Stok Durumu: Stokta var
- 24 Saatte Kargoda
Arus Yumul
Âraf’ta Kalanlar
Oğuz Adanır
Kültür ile Zihniyet
Uğur Kömeçoğlu
Örtünme Pratiği ve Toplumsal Cinsiyete İlişkin Mekânsal Bir Etnografi
Hatice Kurtuluş
Mekânda Billurlaşan Kentsel Kimlikler
Simten Coşar & Aylin Özman
Siyaset, Demokrasi ve Kimlik-Fark-Tanıma Politikaları
E. Fuat Keyman
Türkiye’de “Lâiklik Sorunu”nu Düşünmek: Modernite, Sekülerleşme, Demokratikleşme
Turgay Uzun
Ulus, Milliyetçilik ve Kimlik Üzerine Bir Değerlendirme
Mehmet Ali Kılıçbay
Kimlikler Okyanusu
Nilgün Tutal
Doğu ve Amerika Arasında Avrupa
Ali L. Karaosmanoğlu
Transatlantik Çatlağı: Değişen Kimlikler
Hüsamettin İnaç
Avrupa Birliği Entegrasyonu Sürecinde Türkiye’nin Kimlik Problemleri
Ahmet Ulvi Türkbağ
Kimlik, Hukuk ve Adalet Sorunu
Belkıs Ayhan Tarhan
İki Câmi Arasında Beynamaz: ‘Türk’ Akademisyeni Örneğinden Yola Çıkararak ‘Kimlik’ Hakkında Notlar
Dilek İmançer
Çağdaş Kimliğin Yapılanma Süreci ve Televizyon
Pınar Bingöl
Varlığını Yaratarak İfade Eden İnsan: “Sanatçı”
Bülent Diken & Caersten B. Laustsen & Türkay Nefes
Postmodern Şiddet–Network Toplumunda Dövüş Kulübü
KİMLİKLERLE BULUŞMA
İnsanın ilginç deneyimlerinden biri, kendi varlığını ‘tek’
başına ele alabilmesidir. Bu özelliğiyle o, çevresindeki varlıkları kendi ruhundan
bir anda yalıtabilmektedir. “Niçin ben?” sorusu kaçınılmaz bir sorudur ve
olanca ağırlığıyla bazen kimliklerin en derinine kök salabilmektedir. İnsan, hayatı
daha çok kendi açtığı pencereden görmek ister. Bir bakıma herşeyin önünde
kendi varlığının yükselmesini ister ve doğal oluşum sürecini düşündüğünde de kendisi
için biricik olan şeylerin peşindedir.
Kendini var etme potansiyeli insanda daima
mevcuttur, o, ‘başka’sına ilgi duyduğunda veya bir ‘başka’sı olmayı denediğinde
bile, kendi benliğinin kıyılarında dolaştığının ya da en azından bir
‘çatışma’yı yaşadığının farkındadır. Başkalık bilincinin getirdiği mutluluktan
çok, gene de en saf ve yalın haliyle kendi benliğine dönmek ister.
Bir arayış sürecinde kendimizi nasıl var
edebiliriz? Eğer kendimizi tanımlamak için bir ölçüt arıyorsak, modern hayat
koyduğu kurallar ve oluşturduğu disiplinle zaten kendi adına bu amaca hizmet
eder. Kâr ve tüketim olgusu yapay kimlikler cennetinin en başında gelir. Anlık,
geçici ve kendi olma halinden tamamen uzak…Modern hayat için kişinin kendini
tanıma isteği pek de hoş karşılanabilecek bir talep değildir. Bu yüzden ait
olduğumuz çağda ‘kimlik’ sorunu biraz daha derinlere gitmektedir.
Esasen, kendimizi nasıl tanımladığımız sorusu
her zaman merak uyandırmış ve gizemini kaybetmemiştir. Bu konuda yazılmış eski
satırlar hâlâ yenidir.
Sophocles, Oedipus trajedisinde:
Kendimden başkası olmak istemiyorum
Nasıl doğmuşsam öyleyim
Kim olduğumu bulacağım
sözleriyle “kim” olduğu arayışını ilân eder, bu
sorumluluğu doğrudan üstlenir.
“Kendi kendimi nasıl yaratabilirim?” gerçeği
ister metafizik anlamıyla ele alınsın, isterse modern hayatın ve kapitalist
kültürün görece bağımsız ve maddi bireyi için kullanılsın, ana söylem çeşitli
veçhelerde benzer özellikler sergileyecektir.
İnsanın kendi küllerinden varlığını inşa
etme çabası, bir şeyleri duyurabilme isteği, kimi duyarlılıklara açık olabilme
yetisi, tamamıyla onun özgür iradesine bırakılmamıştır. Bir kimlikler
çoğulluğunda yaşarız hep. Klasik tanımıyla söylenildiğinde, benlik ve
kişiliğimizin çerçevesi, içinde bulunduğumuz koşullardan bağımsız değildir.
Tarih, zaman, toplum, çevre, gelenek ve kurallar, yaşanan kent ve mekânlar bizi
gösteren, bizi bütünüyle kuşatan kimlik aynasının daha büyük parçalarıdır.
Türkiye’de bireylerin, sosyal grupların
kültür etkileşimi ve kimliği konusunda bugüne kadar çok söz söylense de
tartışılabilecek daha birçok mesele vardır.
* * *
Bu sayımız “Kimlik” meselesine giriş niteliğindedir.
Bu tema etrafında yazılmaya ve incelenmeye değer, tarihsel ve toplumsal
sorunlar dizisi bir hayli fazladır. Şimdilik, çeşitli başlıklara ayırdığımız bu
dosyayı gelecek sayılarımızda da tartışmaya devam edeceğiz.
Taşkın Takış