Doğu Batı Sayı 30: İdeolojiler - III
- 180,00 TL
-
135,00 TL
- Stok Durumu: Stokta var
- 24 Saatte Kargoda
- Genel Yayın Yönetmeni: Taşkın Takış
- Onur Kurucuları: Halil İnalcık, Şerif Mardin
- Yayın Kurulu: Oğuz Adanır, Ali Akay, Simten Coşar, Özcan Doğan, Kurtuluş Kayalı, Armağan Öztürk, Özgür Taburoğlu, Ali Utku, Aytaç Yıldız
- Dergi Başlığı: Dün Bugün Yarın: İdeolojiler - III
- Dönem: Kasım, Aralık, Ocak 2004-05 [Yıl 8, Sayı: 30]
- Basım Bilgileri: 2. Basım / Mart 2020 [1. Basım / Aralık 2004]
- Sayfa Sayısı: 274
- ISSN: 1303-7242
- Barkod: 9771303724306
- Kapak Tasarımı: 3tasarım
- Kapak Resmi: The Black Book Afiş Çalışması.
- Boyutları: 16,5 x 24
Takdim
Arus Yumul
Kafka’nın Kehânetleri, Arendt’in Tanıklıkları
Osmanlı-Cumhuriyet
Kemal Karpat
Türkiye’de Bugün İdeoloji Durumu
Yök Sorunu
Ayşegül Ergül-Simten Coşar
Siyaset-İdeoloji-Eğitim: YÖK Tartışmalarının Resmî Sınırları Üzerine
Söylem, İdeoloji ve Kadın
Nilgün Tutal
İdeolojinin Konumlanma Alanı: Kristeva ve Adlandırılamayanla Yüzleşme
Avrupa
Derya Gürses
Avrupa’nın Karanlık Yüzü
Asya Dinleri ve İdeoloji
Mustafa Soykut
Dinler Tarihi Perspektifinden Hindistan Kökenli Dinler ve İdeolojik Çatışmalar
Kitle Kültürü ve İdeoloji
Dennis K. Mumby
İdeoloji ve Anlamın Toplumsal İnşası: Bir İletişim Bakış Açısı
Rıza Sam
Kitle İletişiminin Tüketim İdeolojisi ya da Üretilen Tiryakiliğin Büyüsü
Atölye: İdeoloji Çalışmaları
Mehmet Fevzi Bilgin
Siyasal Teoloji: Carl Schmitt ve Siyasal Kavram Analizi
Nezahat Altuntaş
Yıldızı Sönmeyen Bir İdeoloji: Milliyetçilik
Mehmet Okyayuz
(Klâsik) Faşizmin Kavramsallaştırılması Üzerine Bir Deneme
Fikret Başkaya
Doğu/Batı Çatışması Değil, Kapitalist/Emperyalist Saldırı
İhsan Kamalak
Üçüncü Yol ve Demokrasi
Mehmet Ali Kılıçbay
Total İdeoloji, Totaliter Siyaset: İslâmcı İdeoloji
Friedrich A. Hayek
Entelektüeller ve Sosyalizm
Orhan Güvenen
Karar Süreçleri ve İdeolojiler
Oktay Taftalı
Düşüncenin Mutsuz Biçimi: İdeoloji
DÜN, BUGÜN, DAİMA...
İdeolojiler...Uzun
bir hikâye... Şöhreti iki yüzyıllık zaman dilimine sığmayacak kadar derin ve
çarpıcı... Kavram, ilk kez, 1796’da, Destutt de Tracy tarafından ele alınır. De
Tracy, duyumcu felsefesini belli bir program dâhilinde geliştirmek için
ideolojiyi “düşünce bilimi” anlamında kullanır. İlerleyen zamanlarda bu özel ve
teknik formül aşılarak kavram birbiri ardına yorumlanır.
Toplum ve siyaset teorilerinde doğru/yanlış
cetvelini çizen düşünürler için hareket noktası, Avrupa’nın değişen yapısı,
ticarî merkezleri, yeni oluşan sınıflardı. İngiltere, Sanayi Devrimi’nde yoksul
kalabalıklarıyla “dünyanın atölyesi” olarak iş görmekteydi. Fransa, Napoléon
Savaşları’nın siyasi belirsizlik atmosferinde çalkalanıyordu. Pazar ilişkilerini
canlı tutansa, geniş ve yaygın sömürge ağlarıydı.
İlk büyük ve kapsamlı eleştiri Marx’tan gelir. Tarihin dramatik değişimleri,
geçmişin “idea” öğretileriyle açıklanamaz; artık bütüncül, rasyonel ve geniş
tezlere ihtiyaç vardır. Marx gerçeklikleri, zihnimize bazen sert bazen yumuşak
olarak kazıyordu. Ona göre, ideoloji, bir yönüyle gerçekliği çarpıtan aynaya
benziyordu. Diğer taraftan içinde bulunduğumuz bütün insani gerçekliği hiçbir
biçimde ideolojilerden bağımsız ifade edemiyorduk. İdeolojilerin bir mitos
olarak kabul görmesinde onun gerçeklikten pay aldığı bağımsız güç yatıyordu. En
basit, en yalın gerçekler bu sayede efsaneleşebiliyordu. Marx, ideolojinin bir
yanılsama olduğunu “yanlış bilinç” denklemine dayandırmıştır. Yanlış bilinç,
gerçek varoluşumuzu örten bir tabakaydı.
20. yüzyıla gelindiğinde insanlık, varlığını örten, kendini gizleyen
birçok karanlık tabakayla yüzleşmek zorunda kaldı. İnsanın tarihi bir bakıma
karanlık tortuları biriktirme tarihiydi ve aşırı uçlarda yer alan örneğin ırkçılık
söylemleri bu tortunun çamura batmış haliydi. Aydınlanmanın iyimser tahminleri,
zihinler dünyasında saf karşılığını bulamadı. Bütün idealleştirici söylemlere
rağmen ideolojilerin her zaman kör bir noktası mevcuttu.
20. yüzyılda artık herkesin bir ideolojisi ya da en kötü
ihtimalle ideolojisizliği vardı. Belki de bundan daha kötüsü “ideolojilerin
sonu”nu ilân etmek olabilirdi. Alt kültürler, alternatif hareketler, karşıt
sanat akımları, dışlanan gruplar, üçüncü dünyalılar, kendi küçük ideolojik
cephelerine sığınmakta geç kalmadılar. “Kimlik ve ideoloji” sorunu apolitik
kalabalıkların mutsuz yüzeyini yansıtıyordu. Davranış kültürleri, alışkanlıklar
tüketim ideolojisiyle açıklanıyordu. Manipülasyon, kitle iletişim araçlarının
en etkin silahı olarak bir “mesaj”ın söylediğinden çok daha fazlasını
söyletiyordu.
İdeoloji tartışmaları, dünya genelinde
yaşanan krizlerle sürekli alevlenmeye devam etti.
İDEOLOJİLERİMİZİN İDEOLOJİSİ VAR MI?
Doğu
Batı’nın ideolojiler
sayısı katılımın genişliği nedeniyle dört cilt olarak yayına hazırlandı. Bu sayıda
ideolojilerin siyasi, sosyolojik ve felsefî bakış açıları verilmeye çalışıldı. İkinci
ve üçüncü ciltlerde ideoloji ekseninde Türkiye tartışmaları yer alıyor. Son
cilt ise tarihçilere bırakıldı.
İlk sayımız, Batı’nın ideoloji yolculuğunda geldiği noktayı
özetliyor, yani filmimiz sondan başlıyor. Gene de keskin sınıflandırmalara
gidildiği söylenemez. Örneğin, ideolojilerden söz edeceksek, onun taşıyıcısı
rolündeki entelektüellerden de söz etmeliyiz. Entelektüellerimizin bir
ideolojisi var mıdır? Dikkat kesileceğimiz buysa, soyut tartışmalar yerine
patrimonyalist ve bürokratik yapı, genel bilim anlayışı ya da zihniyet hayatımızın
çeşitli kültürel kodları incelenmeye değerdir.
Yaklaşık bin sayfayı içeren çalışmamızda metinlerin büyük bir kısmı,
betimleme tutkusunu aşarak önemli tezlere yöneldi. Gelinen nokta doğal bir arayışın
neticesiydi ve bu arayış öyle görünüyor ki gerçeklerden uzak durmuyor. Burada yazarların
kayda değer birikimlerini varsayıyoruz.
Aşırı-romantik tezlerden özellikle kaçınıldı. Öfke veya sevgi seline kapılarak
bir dizi ahlâk yasası önerilmedi. Ezberlenmiş sözleri tekrar etmek yerine
ideolojilerin ideolojisini okumayı denemek –zahmetli de olsa– “dün, bugün, yarın”
zaman dilimlerinin iz bıraktığı yerlerde zihnimizi daha da berraklaştıracaktır.
Taşkın Takış