• İslâm: Başlangıcından Osmanlı’nın Kuruluşuna Kadar

İslâm: Başlangıcından Osmanlı’nın Kuruluşuna Kadar

  • 280,00 TL
  • 196,00 TL


  • Stok Durumu: Stokta var
  • 24 Saatte Kargoda

Türkiye’de farklı ekollere mensup birçok araştırmacının üzerinde uzlaştığı nadir isimlerden biri olan Claude Cahen’in bu kitabı sosyal ve kültürel tarih üzerine yazılmış klasik eserlerin başında gelir. Cahen, ilkin İslâm toplumlarının gelişim ivmesini harfiyen takip ederek İslâm öncesi ve sonrası toplumların yaşayış ve geleneklerini çözümlemektedir. Kitap boyunca sıkı bir neden ve sonuç zincirinden yazarın kopmadığını görürüz. Tarihsel gerçekler, dil ve terimler konusunda fazlasıyla hassas bir yaklaşım vardır. Birbirinden farklı İslâm toplumlarında en küçük ilişki ağlarının daha karmaşık, güç ve rekabete dayalı büyük yapılara hangi koşullarda evrildiğini göstermek tarihçilik mesleğinin ustalıkları arasındadır. Cahen’in temel yaklaşımı da sabit ve dogmatik tezlerden hareket etmek kesinlikle değildir. Bunun yerine kurum ve yapıları araştırmak, gündelik hayatın ta kendisine eğilmek, ekol ve mezhepleri çıkış koşulları içinde değerlendirmek, o dönemdeki toplumların ayırt edici özelliklerinin altını çizmek ve ihtiyaçlara göre uygarlığın içsel dinamiklerini tespit etmek daha kayda değerdir. Böylelikle tıpkı günümüzdeki gibi, yüzyıllar öncesinde de son derece somut ve canlı bir etkileşimin var olduğunu kavrayabiliyoruz. Esasen bu çalışmada Claude Cahen’in bir tez olarak okura sunduğu şey, nasıl ki modern zamanlarda Batı tüm dünyayı etkisi altına alan gelişmelerden geçmişse, Doğu toplumları da kısmi ölçülerde benzer bir süreci deneyimlemiştir. Bu yönüyle kitapta filizlenen ve modern döneme zemin hazırlayan birçok parlak gelişmeyle art arda karşılarız: Şehirleşme, mimari, tarım, ticaret, hukuk, vergi sistemi, Batı’ya aktarılan çeviriler ve felsefedeki canlı tartışmalar akla gelen ilk örneklerdir.


  • Yazar: Claude Cahen
  • Kitabın Başlığı: İslâm: Başlangıcından Osmanlı’nın Kuruluşuna Kadar
  • Fransızca Metin: L’Islam: des origines au début de l’Empire Ottoman
  • Çeviren: Hakan Meral [Fransızca]
  • Yayına Hazırlayanlar: Taşkın Takış, Ufuk Coşkun
  • Kapak Tasarımı: Mr. Z & Z
  • Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 428; Tarih Dizisi - 59
  • Basım Bilgileri: 1. Basım: Haziran 2024
  • Sayfa Sayısı: 415
  • ISBN: 978-625-8123-90-6
  • Boyutları: 13,5 x 21
  • Kapak Resmi: Falnâme’den bir Mirâç tasviri... 16 yüzyıl sonları. Saksonya Eyalet Kütüphanesi, Dresden & Kongre Kütüphanesi Arşivi, Washington.

Giriş

I. İslâm Öncesi Arap Toplumu

II. Muhammed

III. Arap-İslâm İmparatorluğu’nun Kuruluşu

IV. Emevi Dönemi (661-750)

V. 7. Yüzyıl Ortalarında Zihinlerin Evrimi: “Abbasi Devrimi”

VI. Birinci Abbasi Yüzyılı

VII. Yeni Bir Kültürün Gelişimi

VIII. Klasik İslâm Dünyasında Ekonomi ve Toplum (11. Yüzyıla Kadar)     

IX. Ordu ve Siyasal ve Sosyal Değişimler (9. Yüzyıl Ortaları – 10. Yüzyıl Ortaları)     

X. Siyasi-Dinî Hareketlerin Evrimi (9. Yüzyıl Ortaları – 10. Yüzyıl Ortaları)

XI. Ortaçağ Müslüman Dünyasında Kültürel Zirve ve Siyasi Parçalanma

XII. 9. Yüzyılın Ortalarından 11. Yüzyılın Ortalarına Müslüman Kültürü

XIII. 11. Yüzyıldan 13. Yüzyıla: Yeni İmparatorluklar, Toplumsal ve Kültürel Gelişim

XIV. Moğollardan Osmanlı’ya


Kaynakça

Dizin

Giriş

 

MS 7. yüzyıla gelindiğinde, Batı Roma İmparatorluğu’nun ve temsil ettiği kültürün, Cermenlerin darbesi altında çökmesinin üzerinden iki yüz yıldan fazla zaman geçmişti.

Doğu yarısında ise, İmparatorluk ve Helenizmin etkisindeki Roma kültürü, Asyalı göçebelerin ve Slavların Avrupa’daki saldırılarına ve eski imparatorlukların mirasçısı, Aral gölünden Irak’a kadar tüm İran’a egemen olan Sasanilere karşı tekrarlayan savaşlara rağmen ayakta kalmayı başarıyordu. Persler Suriye ve Mısır’ın Akdeniz kıyılarına kadar ilerlemiş, Doğu Roma olarak adlandırdığımız Bizanslılar tarafından geri püskürtülmüş olsalar da bu umutsuz çabalar her iki tarafı da bitkin düşürmüştü. İşte böyle bir dönemde İslâm ortaya çıktı.

İslâm’ın doğuşu ve gelişimi âdeta bir mucize gibidir.

O âna kadar neredeyse hiç tanınmayan bir topluluk, yeni bir dinin itici gücünde birleşmişti. Birkaç yıl içinde Sasani İmparatorluğu’nun tamamını ve Küçük Asya’nın batısı hariç, Bizans İmparatorluğu’nun tüm Asya ve Afrika eyaletlerini fethetmiş; sonraları İspanya’nın büyük bir kısmıyla birlikte Sicilya’yı ve bir süre için de olsa Avrupa’nın çeşitli bölgelerini topraklarına katmıştı. Bir yandan Hindistan ve Çin’in diğer yandan Etiyopya ve Batı Sudan’ın, Galya ve Konstantinopolis’in kapılarına dayanmıştı; en kadim devletler çöküyor ve Siriderya [Seyhun]’dan Senegal’e kadar yerleşik dinler, şimdilerde yaklaşık üç yüz milyon mensubu olan yeni dine boyun eğiyordu. Bu fetihlerden doğan yeni uygarlık, en parlak uygarlıklar arasında yer alacak ve birçok açıdan, Antikçağ mirasının büyük bir bölümünü toplayıp canlandırdıktan sonra Batı’nın eğitmeni olacaktı. On üç yüzyıl boyunca, savaşta ya da barışta, İslâm tarihi sürekli olarak bizimkiyle içli dışlı olmuştur, medeniyetlerimiz kendine özgü aynı temel üzerinde büyüdü ve her ne kadar yaptıklarımız bizi derinden ötekileştirdiyse de karşılaştırılmamız birbirimizi daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.

Bütün bu nedenlerden dolayı, çağdaş bir insan, ortak insanlığı oluşturan topluluklardan hiçbirine kayıtsız kalmamalı, tıpkı Çin ve Hindistan’a karşı kayıtsız kalmadığı gibi, İslâm tarihi kültürümüz içinde önemli bir yer almalıdır; ayrıcalık tanıdığımız halklar ve bölgelere bağlı bir medeniyet anlayışının üstesinden gelmeli; İtalya’da doğan Aziz Thomas’tan önce Orta Asya’da doğan İbn Sînâ’nın ve Fransa veya Almanya’da inşa edilen katedrallerden önce Şam ve Kurtuba camilerinin inşa edildiğini unutmamalı; kültürel olarak ve güç bakımından hızlı bir ilerlemeye sahip Avrupa karşısında, belki de geçici olarak değersizleşen günümüz Müslüman halklarına karşı beslediğimiz aşağılama duygusundan kurtulmalıyız; bununla birlikte abartılı bir iyimserlikle İslâm tarihine egzotik, olağanüstü bir nevi Binbir Gece Masalları çerçevesinden de bakmayıp, insanlık tarihinin bir parçası, dönem ve mekânlarıyla çeşitliliği olan ama büyük ölçüde tek ve birleşik bir yapı olarak görmeliyiz.

Ne var ki yazar, halihazırda İslâm tarihinin Avrupa tarihi kadar kapsamlı bir resim sunamayacağı konusunda okuyucuyu uyarmak durumundadır.

Bir yandan, yetersiz kalan bazı belgeler dışında Yakındoğu için, Avrupa Ortaçağ tarihinin temelini oluşturan arşiv belgelerine eşdeğer bir arşivden yoksunuz ve edebiyatın zenginliği bunu telafi edememektedir.

Öte yandan, mesele tarihçi olmadan önce mutlaka dilbilimci olan ve Doğu’ya ilgisi, kendisine nispetle eksiksiz bir çalışma yapma ihtiyacından ziyade, bazen siyasetin koşullarından ya da “Batılı” entelektüel meraktan etkilenen Avrupalı “oryantalistler” olsun; veya modern bir bakış açısı ile gerçekleşmesi gereken tarihî araştırmaların ihtiyacının farkına yeni varan Doğulu bilim adamları olsun: bu iki mantık silsilesi nedeniyle, Doğu’nun işi, Batı’nınkinden bir asır geridedir. “Oryantalistler” ve sözgelimi “Oksidantalistler” arasında ayırım yapmak zorunda kalmadığımız bir tarihin iki bölümü arasındaki uçurumu kapatmaya çalışmak zaruridir. Ancak, bu gerçekleşene kadar, okuyucuya, sunacağımız İslâm resminin nispeten eksik ve diğerlerinden daha geçici olduğunu söylemeliyiz.

Claude Cahen

1909’da Paris’te doğdu. Doğu Dilleri Ulusal Okulunda (École Nationale des Langues Orientales) Yakındoğu tarihi ve dilleri üzerine eğitim aldı. 1932 yılında Tarih bölümünde öğretmenliğe hak kazanıp 1940’ta Edebiyat doktorası almış olan Cahen, 1945’ten 1959’a kadar Strasbourg Üniversitesi’nde, ardından Sorbonne’da ve 1970’ten 1979’a kadar Paris I ve Paris III üniversitelerinde ders vermiştir. 1967 yılında Ann Arbor’da bulunan Michigan Üniversitesi’nce yabancı profesör olarak davet edilmiştir. Profesör Cahen’in ilk yayınları arasında Le régime féodal de l’Italie Normande [Norman İtalyası’nda Feodal Rejim] (1940) ve La Syrie du Nord au temps des Croisades [Haçlı Seferleri Döneminde Kuzey Suriye] (1940) yer almaktadır. Savaştan sonra Claude Cahen Haçlı Seferleri ile ilgilenmeye devam etti, ancak özellikle İslâm tarihi ve en çok da ekonomi tarihi konusunda uzmanlaştı. L’Histoire Générale des Civilisations [Genel Uygarlıklar Tarihi] (1953) kitabında İslâm’la ilgili bölümleri ve Une histoire des Croisades [Seferlerin Bir Tarihi] (1955 ve 1962) kitabının birkaç bölümünü yazdı. 1961 yılında Sauvaget’nin L’Introduction à l’histoire de l’Orient Musulman (Müslüman Doğu Tarihine Giriş) (ed. 1965) adlı eserini gözden geçirip bir basımını yayımlamış ve bu eserin yeni bir versiyonunu 1982 yılında basmıştır. Profesör Cahen, Mouvements populaires et autonomisme urbain dans l’Asie musulmane du Moyen Âge [Ortaçağ Müslüman Asyası’nda Otonom Kentleşme ve Toplumsal Hareketler] (1959); Douanes et commerce dans les ports méditerranéens de l’Égypte médiévale [Ortaçağ’da Mısır’ın Akdeniz Limanlarında Gümrük ve Ticaret] (1965), Preottoman Turkey [Osmanlı Öncesi Türkiye] (1968), Orient et Occident au temps des Croisades [Haçlı Seferleri Döneminde Batı ve Doğu] (1983) adlı kitapların yazarıdır. Ayrıca üç makale derlemesi yayımlamıştır: Turcobyzantima et Oriens christianus (1974); Makhzûmiyyât, Études sur l’histoire économique et financière de l’Égypte médiévale (1977), Les Peuples musulmans dans l’histoire médiévale (1977). Ayrıca İslâm Ansiklopedisi için çeşitli yazılar yazdı ve Journal of the Social and Economic History of the Orient dergisinin editörlüğünü yaptı.

Claude Cahen 1973 yılında Académie des inscriptions et belles-lettres’e seçilmiştir (1945 yılında Académie tarafından verilen Schlumberger ödülünü almıştır). Şeref Lejyonu Şövalyesi olan Cahen 1991 yılında Paris’te ölmüştür.

Hakan Meral

Fransa’da doğdu, ilk ve ortaokulu Fransa’da okuduktan sonra eğitimine Galatasaray Lisesi’nde devam etti. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilim ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. 1999 yılından bu yana Fransızca danışman, çevirmen ve tercüman olarak birçok alanda görev aldı.