Doğu Batı Sayı 20: Oryantalizm - II
- 180,00 TL
-
135,00 TL
- Stok Durumu: Stokta var
- 24 Saatte Kargoda
ORYANTALİZM VE 11 EYLÜL
E. Fuat Keyman
Globalleşme, Oryantalizm ve Öteki Sorunu 11 Eylül Sonrası Dünya ve
Adalet
Uğur Kömeçoğlu
Oryantalizm, Belirsizlik, Tahayyül, 11 Eylül
Seyla Benhabib
Kutsal Olmayan Savaşlar
Koray Tütüncü
Seyla Benhabib ile Söyleşi
Zühtü Arslan
11 Eylül’ün “Öteki” Yüzü: Leviathan’ın
Dönüşü
MEDENİYETLER ÇATIŞMASI
Richard L. Rubenstein
21. Yüzyılda Din
ORYANTALİZM VE EDWARD SAID - II
Mahmut Mutman
Şarkiyatçılık: Kuramsal Bir Not
Nilgün Tutal
Edward Said’in Oryantalizmi Nasıl
Okunuyor?
Ali Kemal Yıldırım
Edward Said’in Şarkiyatçılık Düşüncesine Eleştirel Bir
Bakış
PORTRE
Celal Türer
Ralph Waldo Emerson’ın Oryantalizmi
EDEBÎ BİR GEZİ
David Ray Papke
Joseph Conrad’ın Karanlığın Yüreği: Edebî Bir Emperyalizm
Eleştirisi
DOĞU’DAN
Madeline C. Zilfi
Bir
Müderrisin Günlüğü: Osmanlı Biyografi Çalışmaları için Yeni Bir Kaynak
BATI’DAN
Aslı Yazıcı Yakın
Batı Düşüncesinde Koleksiyon Zamanı
KENZ
Ali Utku
Edward Said, Oryantalizm ve Postyapısalcı/Postmodern
Başvurunun Düşündürdükleri –Bir Metodolojik Tartışma–
ORYANTALİZM ÜSTÜNE TEZLER
Anavatanını
seven insan, narin bir çaylaktır henüz; her toprağı kendi yurdu gibi gören
insansa çoktan güçlenmiş demektir; ama kusursuz insan, tüm dünyayı yabancı bir
diyar gibi görendir.
St. Victorlu Hugo
Oryantalizm (Şarkiyatçılık) ile ilgili çalışmalara başladığımızda
uygarlık, kültür ve zihniyetler arasındaki sorunlar dizisinin yeni baştan
gözden geçirilmesi gerekiyordu. Oryantalizm, hem iktidar ve söylem düzeyinde
hem de polemiğe yakın diliyle farklı bir pencere açmış, tartışmalara yeni bir
soluk kazandırmıştır. 11 Eylül tarihi düşünüldüğünde ise, siyasi ve düşünsel
otorite merkezleri ölçü ve itidal sınırlarını zorlamıştır. Ancak bugün
yaşadığımız gerçekliği anlamlandırabilme konusunda oryantalizmin dikkate
değer modeli kuşkusuz yadsınamaz.
Edward Said’e göre, klasik oryantalizmden farklı olarak Avrupa
oryantalizminin temelleri 19. yüzyılda atılmıştır. Özellikle Fransız ve
İngiliz devletlerinin hâkimiyetinde gelişen bu söylem günümüze uzanan bir
literatürün ana temalarını oluşturmuştur. Said’e göre Batı’nın Doğu hakkındaki
bilgisi oryantalizmden bağımsız bir şekilde düşünülemez. Said’in ikinci önemli
gördüğü nokta, muhayyel düzeyde kurgulanan, yönlendirilen ve temsil edilen bir
coğrafyanın gerçeğin kendisiyle örtüşemeyeceğidir. Örneğin, Hint-Avrupa
ailesinin yanında Samilerin uygarlık, sanat ve ticaret hayatlarının geri
düzeyde seyreden bir millet olarak görülmesi, buradan hareketle Sami halkının
hor görülmesi ve bunun bir tabiat olgusuymuş gibi sunulması nasıl
açıklanabilir? Doğu zihniyetinin bir ucubeler zinciri, fikirler bohçası ve
başıboş olarak değerlendirilmesi, Batı literatüründe istenildiğinde hakkında
konuşulabilen, istenildiğindeyse temsil edilebilen bir “öteki”yi haklı
çıkarmıştır. Louis Bonaparte’ın otoriter zarafetinde somutlaşan “Gerçek
müslümanlar bizleriz” (nous sommes les vrais musulmans) sözü saymaya
çalıştığımız efendilik bilincine bir örnektir.
Doğu aşırı genellemelerin, fantastik ögelerin birbirine karıştığı
egzotik, uzak, belirsiz ve yarı düşsel, yarı ilâhi bir coğrafyada kurulmuştur.
Silvester de Sacy’nin “Kaybedilmiş olanı elde etme” kuralına göre, Doğu önce
metinlerde keşfedilmiş, sonra tasarlanmış ve en son aşamada ise politik ve
iktisadi bir malzeme yığını olarak tüketilmiştir. Vico ve Herder’in tarih
felsefelerinde, Hugo’nun şiirlerinde, Marx’ın çözümlemelerinde, Sacy, Renan ve
Lane’in dil çalışmalarında, Chateaubriand, Volney ve Nerval gibi seyyahların
yüzlerce “Doğuya Yolculuk” türünden yazılmış kitaplarında bu bakış kaçınılmaz
biçimde kendini hissettirir.
Gelgelelim, sadece sözü edilen dönemin romantik duyarlılığını
taşıyan akımlarında değil, günümüz düşünsel ve akademik çevrelerinin
bilinçaltında bile böyle bir saplantı kuvvetle yer edinmiştir.
Buraya kadarki kısımlar haklı olarak anlaşılabilir yöndedir ancak
Said’in çizdiği teorik şema, verdiği örnekler kadar güçlü değildir. Ontolojik
ve epistemolojik hataları sık sık vurgulasa da benzer indirgeyici yaklaşımları
kendisi de sergilemiştir.
Oryantalizm üzerine iki cilt halinde hazırladığımız bu sayı
çeşitli eleştirilere değinmekle birlikte, ilk cilt oryantalizmin çıkış
koşulları ve tarihsel arkaplanı hakkındadır. Klasik metinlerin incelenmesi ve
yorumlanmasında, çeviri faaliyetlerinde ve ansiklopedi çalışmalarında tarih,
hümanizm, aydınlanma, hermeneutik, edebiyat ve özellikle filoloji belirleyici
bir rol oynamıştır. Bu sayının omurgasını oluşturan birçok makalenin benzeri
yöntem takip edilerek İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, Felemenkçe ve
Osmanlıca gibi çeşitli kaynaklardan derlenip bir araya getirilmesi bu
sebepledir.
Taşkın Takış