Tekil Düşünce: Modern Fransız Toplumbilim Düşüncesi
- 160,00 TL
-
112,00 TL
- Stok Durumu: Stokta var
- 24 Saatte Kargoda
Başta özellikle Deleuze, Foucault, Derrida olmak üzere modern Fransız düşüncesinin çekiciliği, kesinlik atfedilen hem gerçeklik algısının hem de yüzeysel/gündelik deneyim akışının temelinde mutlak ve belirli bir bilgiyi, bireyi/özneyi, kültürü, doğayı, tarihi, evrenseli açığa çıkarmaya çalışan modern Batı düşüncesine yönelttikleri sıradışı ve zihin açıcı eleştirilerden gelir. Nietzsche ve Frankfurt Okulu’nun etkilerinin açık olduğu bu görüşler, farklı tarzlarda da olsa, insanı, Deleuze’ün ortaya koyduğu şekilde, kuvvet ilişkilerinin karşılaşmasında yoğrulan bütünün bir parçası şeklinde ele alır. Bu durumda bir araştırmanın, bir incelemenin, bir terapinin nesnesi ve hedefi olabilecek konumu belirlenmiş, kayıtlanmış, standart hiçbir birey/kişi/özne yoktur. Her şey bütünle ilişkisi içinde anlamlıdır.
Tekil düşünce kişinin tek olmadığını ve daima kolektif düzenlemelerin varolduğunu, bireyselin kişi olmaktan ayrı bir şey olduğunu ve hiçbir bireyselliğin bağdaşık olamayacağını, ayrışıklıklardan meydana geldiğini anlatmak istemektedir.
Tekil düşünce, tikel ile çoğul arasında kolektif bir yere sahiptir. Her bir insanı çokluk olarak ele alır; Tarde’ın yazdığı gibi, tekil olan birey değil onun çokluğudur; her bireyleşme eğilimi kolektif olmaya devam etmektedir. Herkes bir toplumdur. Toplum insanların içinde oldukları alan olmaktan çok, toplumlar insanın içindedir. İnsanlar toplumda değil toplumlar bir insanın içinde vardır; gene Tarde’ın örneğini düşünürsek, denizde olan balıklar değil, balıkların arasında bulunan deniz söz konusudur. Tekil Düşünce çoğulluğumuzu göstermektedir.
- Yazar: Ali Akay
- Kitabın Başlığı: Tekil Düşünce: Modern Fransız Toplumbilim Düşüncesi
- Yayına Hazırlayan: Ufuk Coşkun
- Kapak Tasarımı: Mr. Z & Z
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 147; Felsefe Dizisi - 47
- Basım Bilgileri: 4. Basım: Mayıs 2016 (1. Basım: Afa Yayınları, 1999)
- Sayfa Sayısı: 189
- ISBN: 978-605-9328-09-8
- Boyutları: 14 x 21
Tekil Düşünce’nin Dördüncü Baskısına Önsöz
Üçüncü Baskıya Önsöz
İkinci Baskıya Önsöz
Önsöz
Giriş:
Tekil Düşüncenin Soykütüğü
Aydınlar Aydınlatıyor
Fransız Tekil Düşüncesi Aydınların Rolünü Yadsımakta
Aydınlar Bilinç Taşıyamazlar
Diyalektik Antropoloji ve Mekanist Marksizmin Eleştirisi
Hâkim Düşünceler
Varoluşçuluk
Yapısalcılık
Tekil Düşünceye Giriş
Yeni Roman
Dizisel Tarih
I. Bölüm
Tekil Düşünce Filozofları
Evrensel Düşünce
Paul Veyne, Michel Foucault
François Châtelet
Kapitalizm ve Şizofreni
Jean-François Lyotard ve Postmodern Toplum Şartlarında Anlatımın Meşruluğu Sorunu
II. Bölüm
Tekil Düşüncenin Ana Temaları
Fark ve Yineleme
Platon’un Tersyüz Edilmesi: Görüntü (Simulacre)
Fark ve Sözce
Tekil Düşüncede Nietzsche’nin Evetlenmesi
Frankfurt Okulu Etkisi ve Usçuluğun Eleştirisi
Georges Bataille ve Hegel’den Kopuş
Sanatçı Filozoflar
Diyalektik Karşıtlıkların Eleştirisi
Sorumluluğa Karşı Sorumsuzluk
Köle ve Efendi Diyalektiğinin Eleştirisi
Lyotard ve Evrensellik Sorunu
Evrensel İnsan Hakları ve Dirimsellik
Olay Felsefesi (Leibniz ve Whitehead)
Tekil Düşünce İçinde Sonluluk Teması
Hümanizma mı Dirimsellik mi?
III. Bölüm
Sonuç: Uygulamada Tekil Düşünce ve Siyaset
Tekil Düşüncenin Yeni Politik Çehresi: Jacques Derrida
Sözcenin Adının Olmaması (Anonima) Problemi
Yahudilik ve Politika
Yeni Mikro Mücadele Biçimleri
Kaynakça
Dizin
TEKİL DÜŞÜNCE’NİN DÖRDÜNCÜ
BASKISINA ÖNSÖZ
1987
yılında kaleme alınmış bir kitabın üzerine yazmak. Neredeyse 30 yıllık bir
sürenin geçmesi demek. Mastar fillerin sürekli Aion zamanında kalan bir
anlatının zamanların arasında sıkışması; ama, aynı zamanda da bu sıkışıklığın
oluşa açılmaya başlaması demek. Zamana kronolojik olarak bakmamak demek. Ancak,
zamanlar arası bir şekilde bir anlatıya yaslanmak demek. “Bugün” ne demek o
zaman? Nasıl bir bugün içinde yaşamaktayız? O günden bu güne ne oldu? sorusunun
içinde kalmak ve bu zamanın içine oturmak demek. Fransız tarihçi Patrick Boucheron’un, Deleuze ve Guattari ile Foucault’nun üzerinden bakarak
düşündüğü bir tarihe doğru bakmak demek. Zamanlar katman katman durmasına
rağmen, zamanlar arasındaki yolculuğun bir anlatıya bakması ve hatta bir
anlamda historein’e bakması demek. Bu kelimenin Latince anlamındaki
ifadesiyle “gözlemlemek” demek. Zamanı gözlemlemek. Bu zamanlar arasındaki
olayları, anları ve konuşulup yazılanları gözlemlemek demek.
Bu gözlemlere yeniden bakarak anlatı içinde düşünmek demek. Neler
oldu? Neler değişti bu zaman zarfında? Deleuze ve Guattari ile Foucault’nun ve Lyotard’ın adlarını andığımızda Tekil
Düşünce, enderlik düşüncesi, bireyin zaman içinde bir çokluk veya hatta Deleuze’ün Bergson’dan ödünç aldığı ve Hegel’in diyalektiğine karşı
kullandığı “çokluluk” demek. Deleuze’ün Foucault’ya yazdığı mektupta
açıklandığı gibi bir neslin içinde yapılan, anlatılan, geliştirilenlerin içinde
kimlerin kimlere etkide bulunduğunun söylenmesi demek. Deleuze, Foucault’ya şöyle yazıyor: “Bak
olan şeyleri nasıl görmekteyim: Bana göre, bizim neslimizde hayranlık uyandıran
ve gerçekten yeni bir eser ortaya çıkaran sizsiniz”. Böyle yazmak demek. Tekil
Düşünce, bugün baktığımızda, birbirlerine incelik, hayranlık dolu
bakışlarla gelişen bir etki (affectus) düşüncesidir. Hayranlık duymak
tam da “kıskançlık” duygusunun en uça taşınarak, beğeni yargısına dönüşmesi
demek. Şiddet dolu ve saldırılarla gitmeyen bir entelektüel neslin
düşüncelerinin enderlikler ve sadece tekillikler üzerine düşünerek, düşünceyi
somut bir zeminde açıklamaya çalışmaların çabasını görmek demek. Her ne kadar
tekillik evrenselliğin karşısında durur gibi olsa da “evrenselin ne olduğunun
açıklanması” demek. Evrenselin ve Aydınlanmanın ne anlama geldiğini bugün
düşünmek demek. Foucault’nun derslerinde ve
konferanslarında birden çok ele aldığı şekilde “cesurca doğruyu söylemek” anlamında
bir Aydınlanma anlayışına yaslanmak demek. Bu, ille de Kantçı olmak demek
değil. Ama Kant’dan bize ne miras
kalabildiğine bakmak demek. Nedir kamu önünde “cesurca konuşmak”?
Enlightenment
nedir? Aufklärung nedir? Önce bunun ne olduğunu Foucault hatırlatmayla başlayacak.
Ama, biz de hatırlatma niyetiyle bugün bunu yeni baştan ele alabiliriz, bugün
Türkiye açısından baktığımız zaman. Moses Mendelssohn’un sorduğu soruyla
bizim, burada, kendimize soracağımız soru arasında uzak bir mesafe olmadığını
düşünüyorum. Foucault şimdiki zamanın tarihi
diye bir şeyden bahsediyor: L’histoire du présent meselesi. Canlı,
şimdiki zamanın tarihi.
Güncel haberleri almak üzere ister gazeteyi alın, ister Facebook’a
bakın, ister internete bakın fark etmez. Ama güncel olanı okuyup güncelden
haberdar olmak anlamına gelen bir soru, bugünü, şimdiki zamanı anlamak sorusu. Foucault’nun bize hatırlattığı bir
şey var: O gün, yani Kant’ın 1784’te “Aydınlanma nedir?”
sorusunu, Alman Berlinische Monatsschrift gazetesinde kaleme alması ile
bugünkü herhangi bir düşünürün bir demeç vermesi yahut bir yazı yazması aynı
şey midir? Çünkü, Kant, Aydınlanmanın ne olduğu
üzerine kamusal bir görüş bildiriyor; bugün, şimdiki bir zamandaymış gibi, o
gün, 1784 yılının Aralık ayında Kant güncel bir soruya cevap
veriyor. Otuz sene evvel Moses Mendelssohn’un verdiği benzer bir
demeci Kant’ın bilip bilmediğini bilmiyoruz,
Foucault bilmediğini düşünüyor; ama
Mendelssohn’un sorduğu
Aydınlanmanın ne olduğu sorusunun Lessing tarafından Die Juden
adlı bir Yahudi gazetesinde yayınlanması bakımından Alman Aydınlanmasıyla Yahudi
Haskala Aydınlanması arasında büyük yakınlıklar görüyoruz. Zamanlar-arası
bir okuma ve zamanların arasındaki olayları başka türlü ve yeniden okuma.
Bugün Tekil Düşünce, bu anlamda, tüm canlılığını korumakta
sanıyorum. Okumak ve tekrar okumak üzere, her seferinde bir başka şekilde
güncel olanı düşünerek.
İstanbul, 9 Şubat 2016
Ali Akay
Paris’te 1976-1990 yılları arasında Sosyoloji, Felsefe ve Siyaset Bilim okudu. 1986 yılında “Türklerde Devletçi İktidarın Oluşumu” adlı doktora tezini savundu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde öğretim üyesidir. Sergi küratörlüğü yapmaktadır. Sanat, sosyoloji ve çağdaş sanatı birleştiren yazılar ve kitaplar yazmaktadır. Paris VIII , İNHA üniversitelerinde Paris’te, Humbold Üniversitesinde Berlin’de dersler vermiştir. Paris Jeu de Paume Müzesinde 2009-2010 yılı boyunca seminerler yapmıştır. Toplumbilim (1992-2011) ve Plato Çağdaş Sanat Dergisi (2005-2007) dergilerinin kurucusudur. Son olarak da Teorik Bakış dergisinin kurucusudur. Yazıları ve ortak yazarlı kitapları birçok dilde yayımlanmıştır.