Bizans Tarihyazımında Öteki Selçuklu Kimliği
- 260,00 TL
-
182,00 TL
- Stok Durumu: Stokta var
- 24 Saatte Kargoda
Anadolu’nun Türkleşmesi ve Anadolu Türk kimliğinin oluşumu sürecinde, üzerinde belki de daha önce hiç durulmamış bir çalışma yöntemi ve araştırmayla karşı karşıyayız.
Bizans Tarihyazımında Öteki Selçuklu Kimliği alanında bir ilktir. Türk-Bizans araştırmalarına farklı bir bakış açısı getirmektedir. Bizans tarihyazımı dikkate alınarak isimler, unvanlar, şahıs adları, Türkçeleşmiş ifadeler vb. üzerinden Selçuklu’yu okuma denemesine girişilirken, farklı kimliklerin birbirleri hakkındaki bilgileri, algılamaları, yargıları ve davranış kodlarıyla ilgili kimi ipuçlarına ve zihin açıcı verilere, değerlendirmelere ulaşılmaktadır. Bu niteliğiyle Adem Tülüce tarih terminolojisine büyük bir katkıda bulunmaktadır.
Türk devlet kuramlarının olgunlaşması sürecinde, Türk-Rûm sarayları, merkezleri, şehirler, topluluklar ve insanlar nasıl bir etkileşim içindeydiler; sosyal, ekonomik ve siyasi hayat nasıl bir gelişme gösteriyordu; Türklerin savaşma yöntemleri, idari anlayışları; Rûmların Türklerle ilgili tecrübeleri; farklı statülerdeki insanların hikâyeleri ve kültürler arası geçişler... İşte bu kitapta, bu iç içe geçen hayatlar ve Anadolu’nun geleceğinde belirleyici olan bu dönemde farklı kimliklerin kaderini çizen olayların ruhuna nüfuz etmek için dilin kendisine başvuruluyor.
Anna Komnini, Ioannis Kinnamos, Nikitas Honiatis, Ibn Bibi, Ahmed b. Mahmud, Aksaraylı Kerimüddin vb. gibi zamanın önemli klasiklerine dayanarak yapılan bu prosopo-grafik çalışma Selçuklu Dönemi Türk Tarihi araştırmalarına çok değerli bir katkı sunmaktadır.
- Yazar: Adem Tülüce
- Kitabın Başlığı: Bizans Tarihyazımında Öteki Selçuklu Kimliği
- Yayına Hazırlayan: Ufuk Coşkun
- Kapak Tasarımı: Mr. Z & Z
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 143; Tarih Dizisi - 17
- Basım Bilgileri: 2. Basım: 2016 (1. Basım: Selenge Yayınları, 2011
- Sayfa Sayısı: 269
- ISBN: 978-605-9328-08-1
- Boyutları: 15,5 x 23,5
- Kapak Resmi: “Sultan Alp Arslan’ın torunu, Melik Şah’ın oğlu Ebu Muzaffer Rükneddin Berkyaruk”. Reşidüddin Fazlullah Hemedani’nin Câmi’ut Tevârihi’nden bir çizim, 1314.
Notlar
Kısaltmalar
İşaretler
Önsöz
Rûmlar ve Öteki
1. Rûm Kimlik Ayraçları ve Selçuklu Kişisi
2. Kayzer Manuil’in İslâmlığı
3. Tarkan ve Diğer Stratigosların Darbe Girişimi
Selçuklu’da Benlik ve Yönetim
1. Türkiye Sultanlığı Devleti (1075/81-1318)
2. Sultanlık Sistemi
Selçuklu’yu Okuma Denemesi
1. Prenses Anna Komnini
2. Kâtip İoannis Kinnamos
3. Tarihçi Nikitas Honiatis
Rûm Tarihyazımı Selçuklu Prosopografyası
1. Bizans Rûm’u
2. Rûm Türk’ü
3. Selçuklu Türk’ü
4. Türklerin Yeri: Türkia
5. Selçuklu Rûm’u
6. Selçuklulara Verilen Adlar
7. Selçuklu Şahıs Adları
8. Kişisel Unvanlar
9. İfadeler, İsim-Sıfat Tamlamalı Tabirler
10. Türkçe ve Türkçeleşmiş İfadeler
Olaylar Dizini
Kaynak Eser Dizini
ÖNSÖZ
Rûm Prensesi Anna’yı Sultan Melik Şah’ın büyük oğluna istemek için
Horasan’dan yola çıkan dünürcü başı Siyâvuş, uzun bir yolculuktan sonra
Konstantinupolis’e varmıştı. Hediyeler takdim edilmiş; Türk âdetlerince
prenses, babası Aleksios Komninos’tan istenmiş; gelin kervanı yola dahi
koyulmuştu... Aile ilişkilerinden, askerî ve siyasi ilişkilere Komninoslar
devri (1081-1185), Selçuklu-Rûm tarihi diplomasisi açısından oldukça önemlidir.
12. yüzyıl Rûm Tarihlerinden Prenses Anna Komnini’nin Alexiad, Saray
Sekreteri İoannis Kinnamos ve Tarihçi Filozof Nikitas Honiatis’in Historia’sı
incelendiğinde bu görülür.
Selçuklu devri Rûm yazılı eserlerinden hareketle, Selçuklu-Rûm
ilişkilerini özne-nesne bağlamında değerlendirmeye, Selçuklu
Türklerinin Rûm yazarlarca nasıl algılandığını ve Türkler karşısında bu
yazarların kendilerini nasıl yorumladıklarını ele alarak Selçuklu Türk
kimliğini ve öteki profilini çıkarmaya çalıştık. Ünlü Macar bilim adamı Gyula
Moravcsik’in “Byzantinoturcica, Sprachreste der Türkvölker in den
Byzantinischen Quellen” adlı eserinin yol gösteciliğinde kaynaklardaki Türk
adları tespit edildi. Bununla birlikte Selçuklular için kullanılan sıfat ve
benzetmeler; şahıs adlarından sultan, beg ve komutanlar ile Rûm Devleti
hizmetine giren Türk asıllı şahısların unvan, görev ve sıfatları gibi pek çok
ilgi çekici konular çalışmamızda yer alacaktır.
Kral, İmparator, Vasileus; Grek, Helen, Rom, Rûm, Yunan; Grekçe,
Helence, Rumca, Yunanca; Roma, Rûm, Bizans, Selçuklu devri Rûmlarını
adlandırmamız gerektiğinde büyük bir isim karmaşası yaşıyoruz. Hangi adı
nerede ve ne zaman kullanmamız daha uygun olur sorusu ile karşılaşıyoruz.
Burada hepsini kullanacağız ama anlam olarak kendi çağının kullanımlarına
riayet etmeye çalışarak ve tabii ki bu devrin orijinal Rûmca metinlerini
referans alarak. Öteki olarak Selçuklu kimliği incelenirken, yöntem
olarak ötekinin tarih yazarının kendi temayülleri bağlamında şekillendirdiği
nesneler olduğu, metnin yazımında yazarın kendi tarih anlayışı, değerleri ve
bilinçaltı arzularını kullandığı, kelime ve cümlelerin metnin kaleme alındığı
dönemde yazarın şeyleri algılarken onlara yüklediği anlamlarla, bizim
bunlara bugün vereceğimiz çağdaş yorumların farklı olduğu gerçeği
unutulmamıştır. Böylece olay ile okuyucu arasında başlangıçta şey
olan ve niteliği tanımlanmamış varlık, şöyle bir yolculukla özne ve nesne
arasında gidip gelir:
Yaşanan tarihî olay → Olayın işitilmesi → İşitilen olayın
yorumlanıp yazılması → Yazılan yorumların tetkiki ve
yeniden yazımı → Bilginin okuyucuya ulaşması ve
okuyucunun okuyup anlaması, kendince analiz etmesi.
Ortaçağ’dan günümüze tarihî bir olayın aktarılması sürecinde, olay
ve okuyucu arasında geçen bilginin muhtemel hal değişimi azalarak daha az
anlaşılır hale gelir. Tarihî olay bağlantılarının zamanla ortaya çıkma ya da
çıkarılma olasılığı ile bilginin muhtemel hal değişimi aksine artarak daha
fazla anlaşılmaya başlar. Gerçekler zamanla daha iyi anlaşılır sözü
buraya uygun bir açıklama olacaktır. Bazı durumlarda, aşağıda da gösterildiği
gibi, birinci zaman diliminde, 1. fail kişi yani eylemi yapan zat tarafından
dahi anlaşılamayan fiiller, çözülemeyen olayların mahiyeti şayet iyi analiz
edilebilirse, dördüncü zamanda 4. kişi tarafından, 2. ve 3. kişilerin de
yardımıyla, siyak-ı kelâm ve dahi sibak kuralınca, ikinci ve üçüncü zamanların
yol açtığı bilgi aşınımına rağmen; fakat yorum zenginliği ile birlikte, daha da
anlaşılabilir hale taşınabilir.
Aşağıdaki tablo, tarihî bir olayın olay ile okuyucu arasındaki
muhtemel vaziyet değişimini göstermektedir.
Tarihî
olayı anlama seyri
|
Zaman Dilimi |
Yapan |
Yapılan |
Duyumsama |
Gerçeklik Frekansı |
Anlama Frekansı (↓)(↑) |
|
Tarihî
Kişi |
1 |
Fail |
Fiil |
Tecrübe |
% 99 |
% 99 |
% 60 |
2 |
Râvi |
Rivayet |
Görme, Duyma, Anlatma |
% 90 |
% 90 |
% 70 |
|
3 |
Kâtip |
Mektup |
Görme, Duyma, Anlatma |
% 80 |
% 80 |
% 80 |
|
Modern Kişi
|
4 |
Modern Tarihçi |
Araştırmacı Yazım |
Okuma, Analiz, Yazma |
- |
% 70 |
% 90 |
5 |
Okur |
Anlama |
Okuma, Analiz |
- |
% 60 |
% 80 |
|
6 |
Dinleyici |
Dinleme |
Duyma, Analiz |
- |
% 50 |
% 50 |
Kişilerin
aldığı frekanslar temsilîdir, değeri sabit olmadığı için değişkendir.
Buradan
hareketle, Türk-Bizans ilişkilerini çalışan bir araştırmacının birbirinden
farklı iki ayrı cephenin derin ve uzun hendeklerinde dolaşması gerektiğinin
farkındayım. Elbette Türkiyeli bir öğrenci için en büyük sorun klasik ve modern
dilbigisi, kaynak ve araştırma eserlerinin temini ile bunların yorumlanması;
okuyucuya ise en zevkli kısım düşüyor, okumak! Şahsi gözlemim o ki, Türk insanı
Rûm Tarihine gerçekten büyük ilgi gösteriyor ve onu severek tanımaya çalışıyor.
Bu ilgi de Türk sinemasının duayeni Cüneyt Arkın’ın ve Yeşilçam oyuncularının
büyük rolü var şüphesiz. Dolayısıyla bizdeki Rûm-Bizans imgesi, Anadolu
köylüsünün, çift sürdüğü tarlada bir gün bulmayı umduğu altın Afrodisias
heykelciklerinin hayali ya da gazete köşelerinde yer alan, yakalanan sikke
kaçakçılarının fotoğrafları değil, Yeşilçam filmlerinin “Kara Murat”
karelerinden oluşuyor. Çağdaş Yunan Tarihî anlatımı ise onun çerçevesini
çiziyor. “Kahpe Bizans” tiplemesi ile ‘marifetli öteki’ lambadan çıkartılsa da
aşkıyla yağız Oğuz Beg’ine vurulan Bizanslı güzel prenses hep mutlu sona eriştiriyor.
Bu çalışmanın da elbette bir hayat hikâyesi var ve bu anlatının da
müteşekkir olduğu bazı kimseler bulunmakta, burada bu ilim dostlarını birkaç
sözle de olsa hatırlayarak teşekkür etmek istiyorum. Teknik tavsiyelerinden
dolayı Prof. Dr. Albrecht Berger, Prof. Dr. Mustafa Fayda, Prof. Dr. M. Said
Polat, Yr. Doç. Dr. S. Sadi Kucur ve Dimitri Theodoridis’e; moral
desteklerinden dolayı Prof. Dr. Osman Özkuzugüdenli ve Doç. Dr. Casim Avcı
beyefendilere, çalışmamıza ilgi gösterip Türk okurlarına ulaşmasına vesile
olan Doğu Batı Yayınları çalışanlarına teşekkür ediyorum. Bu konularda yeni
olmamız dolayısı ile bazı eksikliklerimiz olabilir; Rûm tarihyazımı hakkında
yakın bir gelecekte daha ayrıntılı bilgilerle karşınızda olmayı ümit ediyoruz.
Adem Tülüce
Münih 2015
Adem Tülüce
Mersin Üniversitesi’nde Tarih Lisansını, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünde YL’ını tamamladı. Mimar Sinan G.S. Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde YL, Boğaziçi Üniversitesi’nde Grekçe dersleri aldı ve Bizans Tarihi YL seminerlerine katıldı. Almanya’da Bremen Üniversitesi Kültür ve Tarih Bölümleri öğrencisi olarak dil alanında araştırmalarda bulundu. Halen Münih Ludwig Maximilians Üniversitesi Bizantinistik ve Latince Bölümlerinde doktora çalışması yürütmektedir.