Doğu Batı Sayı 10: Binyılın Muhasebesi
- 180,00 TL
-
135,00 TL
- Stok Durumu: Stokta var
- 24 Saatte Kargoda
- Genel Yayın Yönetmeni: Taşkın Takış
- Onur Kurucuları: Halil İnalcık, Şerif Mardin
- Yayın Kurulu: Oğuz Adanır, Ali Akay, Simten Coşar, Özcan Doğan, Kurtuluş Kayalı, Armağan Öztürk, Özgür Taburoğlu, Ali Utku, Aytaç Yıldız
- Dergi Başlığı: Binyılın Muhasebesi
- Dönem: Şubat, Mart, Nisan 2000 [Yıl 3, Sayı: 10]
- Basım Bilgileri: 4. Basım / Nisan 2020 [1. Basım / Şubat 2000]
- Sayfa Sayısı: 200
- ISSN: 1303-7242
- Barkod: 9771303724092
- Kapak Tasarımı: Harun Ak
- Kapak Resmi: Jonie Miles, 1994, New York. Albert Einstein, “Libert Science Center” için hazırlanan çalışma, Creative Black Book, Seeing Beeing Seen.
- Boyutları: 16 x 24
BİNYILIN MUHASEBESİ
Alev Alatlı
İkinci Aydınlanma Çağı
Etyen Mahçupyan
Modern Bireyin ve Bölünmüş Aklın Binyılı
Ahmet İnam
Binyıllık Hüzün: İnsanın Düşünme Serüveni Üstüne Bir Yorum
E. Fuat Keyman
Modernite Sorunsalı ve 21. Yüzyıla Girerken Türkiye
Halil İnalcık
İkinci Bin’de Türkler
İlhan Tekeli & Selim İlkin
Küreselleşme Ulus-Devlet Etkileşimi Bağlamında AB-Türkiye İlişkilerinin Yorumlanması
Hayriye Erbaş
Küçük Sevimli Dünya: Küreselleşme ve Bazı Yanılgılar
Yasin Ceylan
Yeni Yüzyılda Müslüman Olmak
Mehmet Okyayuz
Postmodernizm: Modernitenin Öteki Yüzü
Erdal Cengiz
İki Bin Beş Yüz Yıllık Düş: Hümanizm
Oktay Taftalı
Zaman, Tarih ve Varoluş İlişkisi Üzerine
Mukadder Yakupoğlu
Binlerce Yıllık Serüvenin Boşluğundan Duyulan Hoşnutsuzluk
KENZ
Jean Baudrillard
Binyılın Sonu ya da Gerisayım
NOSTALJİ (ORTAÇAĞ AYDINLIĞI)
Arthur Koestler
Uyurgezerler
İkinci Perdenin Sonu
Bu sayıda binyıllık takvimin bazı
sayfalarını çeviriyoruz...
Başlangıçta binyıl düşüncesi,
kronolojik bir özelliği olan, günü gününe hesaplanan ve saniyelere itilmiş
tarafsız bir zaman sorununu içermiyordu. Takvimlere Hıristiyanî bedenselleşmenin
figürleri, Yahudilikteki kuvvetli Mesih inancının şemaları çizilmişti.
Ruhülkudüs, ilâhi zamanı içine katarak yürüyordu. Tanrısal bildirişe göre ahir
zaman (kutsal son) geldiğinde inançsızlık bertaraf edilecek ve inanç yeniden yeşerecek,
insanoğlu sükûnet ve huzura kavuşacaktı (millenarianism). Binler basamağına
geçildiğinde İsa Mesih yeryüzünde dolaşacak ve saadetini esirgemeyecekti. Kıyametçi
bu kompozisyonun diğer ucunda –kötüler hânesinde– asılı kalan şeytanın akıbeti
Yeni Ahit’te şöyle tasvir edilir: “Ve gökten inmekte olan bir melek gördüm;
elinde cehennemin anahtarı ve büyük bir zincir vardı. Ve iblis ve şeytan olan
ejderi, eski yılanı, tuttu; ve onu binyıl müddetle bağladı ve binyıl tamam
oluncaya kadar artık milletleri saptırmasın diye kendisini cehenneme atıp onu
kapadı ve onun üzerine mühürledi...” (Vahiy, Bap 20: 1-3).
Başka bir açıdan değerlendirildiğinde
Binyıl (millenium) eksiksiz bir mutluluk tablosunu sunuyor... Kadim doğruları
yaşamak ve yaşatmak, olup biten düzensizliklerin üstesinden gelmek, ahlâksal
güçsüzlüklerden sıyrılmak ve bütün erdemleri Tanrısal kayranın kucağında birleştirmek,
binyılcılığın vaat ettiği bir altın çağdır. Altın Çağ’a, günleri art arda
ekleyerek ulaşabilir miyiz? Hayır. Böylesi bir gelişim/değişme apokaliptik
literatürde nitelik kaybı, soysuzlaşma olarak kabul edilir. Zamanın yüzeydeki kıpırdanışları
döngüseldir, tekâmül düşüncesi geçmişte, ilk kaynaklarda aranmalıdır. Dolayısıyla
binyılcılık insanın tarih karşısında resmi geçit şeklinde ilerlemesi değil arınan
ruhun Tanrı’ya geri dönüşüdür.
Binyılcı anlam dünyası sistematik
olmayan teolojik bir tarih felsefesini de doğurmuştur. Seçilmiş halkın tarihini
yazmak, efendilik dürtüsü, kehanetler, ütopyalar, çeşitli senaryolar bu süreci
hızlandırmıştır. İyilerle kötülerin mücadelesi, Davut ile Golyat’ın savaşı, tüm
insanlık için kurtuluş emri, mutluluk teorilerinin esin kaynağıdır. Kıyametin
kopmasıyla devrimlerin patlak vermesi kuşkusuz aynı tarihsel gerçekliği paylaşmazlar,
fakat bu tür işaret sistemlerinin bir insicam içinde aktığını birbirlerinden
beslendiklerini görüyoruz. “Kıyametçi”nin derin eskatolojik göndermeleriyle
“devrimci”nin dünyaya ilişkin radikal tasarımları uçları iki keskin kılıç gibi
birleşmektedir.
* * *
Şimdilerde binyıl kıyametçi, ütopik
misyonundan uzaklaştı. Zamanın bir metâ halinde kullanılması daha uygun
görüldü. Binyıl paketleri hazırlandı. Altın çağ özlemleri hediyelendirildi.
Biz kendi zamanımızı ve konumumuzu
gözetmeliyiz. Yaşadığımız gerçeklik olayları yığmak ve sayıları çoğaltmak
suretiyle aşılamaz. Uğrak alanları, bir dönemin bittiği, ağır taş yığınlarının
kaldırıldığı, kırılma noktalarına temas etmelidir. Zihniyetlerin değişimini/serüvenini
takip etmek önümüze ışık tutacak bizde gerçek bir seyir tadı bırakacaktır. Her şeyi
kuru bir akılcılığa teslim etmek külfetlidir. Aksi halde insanın sahnede
figüran rolünde kalması –esasen oyundan, yani tarihten dışlanması– söz konusudur.
Taşkın Takış