Bundan tam yüzyıl önce, uzun süren savaşlarla yıkıma uğramış, âdeta uçuruma sürüklenmiş ama büyük bir direnç gösterip ayağa kalkmış bir ülkenin o günkü koşullarıyla ilgili pek çok kaynak mevcut. Bunlardan en önemlisi Frunze’nin Türkiye Anıları’nı, bu hatıratın yazılışının 100. yılında yeniden okurların dikkatine sunuyoruz.
Olağanüstü yetenekteki bir elçinin sıradışı Anadolu seyahati… İlk sayfalardan itibaren şaşırtıcı bilgiler ve keskin gözlemlerle karşılaşırız. Frunze’nin anlatımı yalındır ama sanki klasik Rus edebiyatının gerçekçiliği izlenircesine o ölçüde zengin motifler art arda sıralanır. Öncelikle yoksulluğu iliklerine kadar tecrübe etmiş bir halkın psikolojisi ve içinde bulunduğu ortam çok iyi yansıtılır. Frunze karşılaştığı kişilerden, köylülerden, resmî görevlilerden mükemmele yakın tahliller çıkarır ki, bunların arasında her türlü imkânsızlıklara rağmen kendisini iyi yetiştirmiş idealist insanlar da vardır. Öte taraftan Frunze, Türkiye’nin idari yapısını ve bürokrasisini ayrıntılarıyla etüt eder. Siyasi ortamdaki derin kırılmaları gösterir ve ülkenin o zamandan beri süregelen ikiye bölünmüşlüğünün altını özellikle çizer.
Rus ihtilalinin önderlerinden Mihail Frunze, Türkiye tarihi açısından sembolik değerini her zaman korumuştur. Onun Anadolu insanına dostane yaklaşımı büyük bir sempati toplamıştır. Taksim’deki Cumhuriyet Anıtı’nda Atatürk’ün heykeli arkasındaki siluetiyle Frunze’nin hatırası, bugün hâlâ yaşamaya devam etmektedir.
- Yazar: Mihail Frunze
- Kitabın Başlığı: Türkiye Anıları
- Rusçadan Çeviren: Ahmet Ekeş
- Yayına Hazırlayanlar: Taşkın Takış, Ufuk Coşkun
- Kapak Tasarımı: Harun Ak
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 338; Hatırat - 1
- Basım Bilgileri: 3. Basım: Ocak 2022 / 1. Basım: Cem Yayınevi, 1978.
- Sayfa Sayısı: 142
- ISBN: 978-625-7030-92-2
- Boyutları: 13,5 x 21
- Kapak Resmi: Halil Paşa, Kale Manzarası, 1928 (Ankara Resim ve Heykel Müzesi).
Mihail
Vasilyeviç Frunze
Karadeniz’in
Öte Yakasına
Ankara’ya Yolculuk
I. Batum’dan Samsun’a
II. Samsun
III. Samsun’dan Keskin’e
IV. Samsun’dan Çorum’a
V. Keskin’den Ankara’ya
VI. Ankara’dan Sungurlu’ya
VII. Sungurlu’dan Samsun’a
VIII. Samsun’dan Batum’a
Sovyet Halk Komiserliği’nin ve Ukrayna Merkez Yürütme
Komitesi’nin Birleşik Oturumunda Ankara Yolculuğu
Hakkında Sunulan Rapor
Mihail Vasilyeviç Frunze
İlber Ortaylı
Frunze’nin Bolşevik İhtilali tarihinde önemli bir yeri vardır.
Bunun başlıca göstergesi; Lev Troçki gibi askerî başarıları olan ve savunma,
halk komiserliği yapmış bir devrimci liderden sonra onun yerine tayin
edilmesidir. Muhtemelen Troçki’nin askerî, stratejik üstünlük tesis etmekten
çok orduya moral veren nutukları bunda rol oynamıştı. Frunze ise genç bir
komutan olarak askerî bir eğitim kariyerinden de gelmediği halde önemli bir
stratejik ve taktik ustası olarak ihtilalin iç harp safhasında yer almıştır.
Kolçak gibi aslında başarıları görülen bir Beyaz Ordu komutanını yenmiş,
Kırım’da ise Baron Pyotr Vrangel’i bütün birlikleri ile birlikte Rusya’nın
dışına çıkarmıştır. Bu başarısından dolayı Sovyetler Birliği’nin askerî
tarihinde yer alır.
1925’te genç yaşta gelen ölümü görünüşte
ülserdendir. Bugün bile hakkında birtakım dedikodular üretilmesi, bu ameliyatın
çok dikkatsizce ve belki de istismar edilerek yapılmasından kaynaklanır.
Günümüzde Sovyetler Birliği tarihinin yeniden yazımında Stalin karşıtı
yorumlar, Frunze’nin onun tarafından saf dışı bırakıldığını ileri sürüyor. Bir
gerçek var; Lenin tarafından çok tutulan bir genç komutandı. Beyaz Orduların
son direnişi onun sayesinde kırıldı. Bugün bile Rusya’daki harp okulu, Sovyet
Devriminde olduğu gibi Frunze adını taşıyor.
Bizim için asıl önemli yanı; Kasım 1921’de,
yani Sakarya Zaferi’nden sonra üç ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin
Ukrayna Sovyet Radası’nın Büyükelçisi olarak Türkiye’ye gelmesidir. Büyük
Millet Meclisi Hükümeti kendisini dostane karşıladı ve Frunze Karadeniz
kıyılarında Türkiye’ye ayak bastı, Ankara’ya doğru Lalahan üzerinden geldi.
Türkiye’deki seyahati uzun sürdü.
Ocak ortalarına kadar birçok yeri ziyaret etti,
gözlemlerde bulundu. Buradaki gezi notlarında da açıkça görüleceği üzere;
1960’lı yıllarda basılan bu notlarında insanı hayrete düşüren önemli tespitleri
vardır. Tıpkı eski dönemlerin bir aristokrat gezgini gibi Küçük Asya’nın antik
tarihinden itibaren bilgi sahibi olması ve bu noktalara müracaat etme
kabiliyeti ön plana çıkar. Şimdi bu sayfalarda bilgili bir turistik rehber eşliğinde
bu geziyi General’le yapabilirsiniz. İkinci nokta, Türk halkının Bolşevizme
olan ilgisi üzerindeki değerlendirmeleridir. Sakarya Zaferi sonrasında Lenin’in
ve Sovyet Rusya’nın Türkiye’ye gösterdiği ilginin ve güvenin artması
dolayısıyla bu müttefike yardımı yerinde görüp, değerlendirmek için gelmiş
olduğu anlaşılıyor.
Kendisinin gösterdiği sempati karşılığını
bulmuştur. Frunze Türkiye’de unutulmayan isimlerdendir. Hattâ Taksim’deki
Cumhuriyet Anıtı’nda Atatürk’ün heykeli arkasında onun da silueti yer alır.
1933 yılında gelen Kliment Yefremoviç Voroşilov da buna dâhildir ki, o da
Frunze’nın Kızıl Ordu’da ve komutanlıktaki halefidir.
Bu bir dönemdi. Rusya’da hâlâ ismi metro
istasyonlarında, birçok şehrin sokaklarında hattâ şimdi ismi Bişkek olan Sovyet
(Kırgızistan) başkenti heykeliyle anılmaya devam ediyor. Bu önemli tarihî
portrenin hatıratının Türkçe tercümesinin yeniden basılması, hiç şüphesiz ki
yakın tarihimizin anlaşılması için okunması gereken bir belgenin daha geniş
kitleye kazandırılması açısından son derece kayda değerdir.
9 Ocak 2022
İstanbul
Mihail Vasilyeviç Frunze (Rusça: Михаи́л Васи́льевич Фру́нзе)
Rus askerî lider. Kızıl Ordu’nun kurucularından, 1917 Ekim (Октябрь) Devrimi’nin önderlerinden.
Bir sağlık memuru Romen baba ve Rus
annenin oğlu olarak 2 Şubat
1885’te Kırgızistan’ın başkenti
Bişkek’te dünyaya geldi. (Kent, Sovyetler Birliği döneminde Mihail Frunze’nin anısına “Frunze” adıyla anılacaktır). Eğitimini
Almatı’da tamamlayan Frunze, 1904’te Petersburg
Politechnikum’unda okudu. Rusya Sosyal Demokrat İşçi
Partisi’nde (RSDLP) faal görevler üstlendi. Lenin’in ve Bolşeviklerin yanında
yer aldı. 1905’te Moskova’daki ayaklanma sırasında
tutuklandı. Çarlık döneminde
on yıl kadar sürgünde yaşadıktan sonra kaçmayı başardı ve
Minsk’teki Bolşevik yeraltı örgütünün başına
geçti. Lenin tarafından sırasıyla
Aleksandr Kolçak, Basmacı İsyanı,
Nestor Mahno ve Pyotr Vrangel gibi kişilerin
çıkarttığı ayaklanmaları bastırmakla görevlendirildi. Ocak 1925’te Troçki’nin
yerine savaş komiserliğine getirilen Frunze, 1924’te de Politbüro aday üyesi
olmuştu.
Frunze, komünist liderler arasında politik düşünceleri
ve uygulamaları kısmında yaratıcı ve alışılmışın dışında görüşlere
sahip olmasıyla öne çıkmıştı. Komünist Parti’nin yasadışı olduğu dönemlerde,
dayanıklılığı ve “bütünsel” askerî hedefler peşinde koşması sayesinde yoldaşlarının saygısını ve hayranlığını kazandı. Komünist Parti gündemindeki çalışmalar konusundaki hem teorik hem pratik
konulardaki gücü ve partiden ayrı kişisel hırslardan
uzak olması nedeniyle Lenin’in
potansiyel halefi olarak görülüyordu. Özellikle bir diğer halef olan Yakov Sverdlov’un da âni ölümünden
sonra bu konumda güçlü bir adaydı. Ancak Frunze’nin kronik
bir ülser rahatsızlığı vardı.
1925’te şiddetli bir sancıdan
sonra Frunze hastaneye kaldırıldı. Stalin ve Anastas Mikoyan,
operasyonundan hemen önce onu ziyarete geldiler. Frunze
ameliyat sırasında, 31 Ocak 1925’te hayatını kaybetti. Frunze, ölümünden
kısa bir süre önce eşine:
“Şu anda kendimi tamamen sağlıklı hissediyorum ve ameliyatı düşünmek
saçma görünüyor. Gene de her iki parti temsilcisi bunu istiyor” diye yazdı. 2010’da İzvestiya gazetesinde yayımlanan
bir makalede Frunze’ye normalinden yedi kat fazla kloroform verildiğinden söz edilmiştir.
Ahmet Ekeş
1944 yılında Bozkurt, Kastamonu’da doğdu. 1961’de
Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirdi. 1963’te, 21 Mayıs olayları nedeniyle Harp
Okulu ikinci sınıftan ayrıldı. Ankara Üniversitesi DTCF Rus Dili ve Edebiyatı
Bölümü’nde okudu. 1967 yılında bu bölümü bitirdi ve teğmen rütbesiyle Rusça
öğretmeni oldu. Çeşitli askerî okullarda öğretmenlik yaptı. Çevirileri: Dostoyevski’den
Suç ve Ceza, Budala, Yeraltından Notlar, Kumarbaz,
Küçük Kahraman, İlyuşa, Netoçka ile Katya; Tolstoy’dan Çocukluk,
Ergenlik ve Gençlik, Kazaklar, Hacı Murat, Baskın, Sergey Baba, Sivastopol Öyküleri,
Kreutzer Sonat; Çehov’dan Kaştanka; Gogol’den: Ölü Canlar;
Simonov’dan Savaşsız Yirmi Gün, Gündüzler ve Geceler.