Engelleme, Çatışma ve Savunma
- 210,00 TL
-
147,00 TL
- Stok Durumu: Stokta var
- 24 Saatte Kargoda
Otuzun üzerinde kitabın yazarı ve editörü olan Turhan Yörükân, bu eserinde, benimsediği dinamik yaklaşıma bağlı kalarak, engelleme, çatışma, saldırganlık, saldırganlıkta yer değiştirme, öğrenilmiş çaresizlik ve nevrozluk denen süreçleri tarihî oluşumu içerisinde, bir irdelemeye tâbi tutmaktadır.
İnsanoğlu, Savunma Mekanizmaları ve Başa Çıkma Stratejileri denen bu ve benzeri süreçleri, çocukluk hayatından bu yana, hayatının hemen her safhasında bilinçsiz, yarı bilinçli ve bilinçli olarak kullanmaya çalışmıştır. Bireysel olarak, gerçek olandan kaçmak veya korunmak için gerçeği baskı altına almaya (repression); kendisini rahatsız eden bir olayla karşılaştığı zaman onu inkâr etmeye (denial); gerçeği kendisinin kabul edebileceği bir şekle sokmaya (reaction formation), hattâ tersine çevirmeye (reversal); hedefini ve yerini değiştirmeye (displacement) çalışmıştır. Sosyolojik ve sosyal psikolojik olarak ise, politik seçimler dahil olmak üzere, etnik, dinî ve ideolojik amaçları uğruna bu mekanizmaları kullanmış; aklîleştirme, akla uygun hâle getirme (rationalization) denen bir savunma mekanizmasını kullanmak suretiyle yaptıklarını haklı çıkarmaya çalışmıştır.
Turhan Yörükân, bütün bu konuları ve ısrar eden çatışmalı ve nevrozluğa kapı açan durumları, bu süreçlerin temelinde bulunan kavramsal yapı ve ilişkileriyle teorik bir irdelemeye; sadece bireysel olanı değil, grup davranışı niteliğinde olanlar da dahil olmak üzere, sosyal psikolojik bir incelemeye tâbi tutarak okuyucusu ile paylaşmaya çalışmaktadır.
- Yazar: Turhan Yörükân
- Kitabın Başlığı: Engelleme, Çatışma ve Savunma
- Yayına Hazırlayan: Taşkın Takış
- Kapak Tasarımı: Harun Ak
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 341; Psikoloji - 3
- Basım Bilgileri: 1. Basım: Nisan 2022
- Sayfa Sayısı: 200
- ISBN: 978-625-7030-96-0
- Boyutları: 15,5 x 23,5
- Kapak Resmi: Egon Schiele, Turuncu Ceketli Otoportre, 1913.
Önsöz
1. Kısım
Sigmund Freud ve Ego’nun Savunma
Mekanizmaları
Freud’un Savunma Mekanizmalarına
Yaptığı Katkı
Savunma Mekanizmalarını Sınıflandırma ve Sistemleştirme
Sosyal Psikoloji Açısından Savunma Stratejileri
Savunma ile Nevrozluk Arasındaki Dinamik İlişki
2. Kısım
Birbirinin Yerine Geçebilen veya Birbirini Tamamlayan Savunma Mekanizmaları
Bilinç Dışı, Baskı Altına Alma, Tecrid ve Yapmamış Olma
Engelleme, Geriye Dönme ve Takılıp Kalma
Özdeşleşme (Aynîleşme), İçe Yansıtma, Taklid ve Genelleştirme
Yer Değiştirme, Dışa
Yansıtma, Telâfi, Yüceltme ve Tranceference
3. Kısım
Engelleme, Çatışma, Saldırganlık ve Umutsuzluk
Davranış Psikolojisi Açısından Aversive Uyaranlar
Engellenme ve Saldırganlıkta Yer Değiştirme
Umutsuzluk veya Öğrenilmiş Çaresizlik
Çatışma, Endişe ve Deneysel Nevrozluk
4. Kısım
İndeks Oluşumları
Kavram ve Konu İndeksi
Katkıda Bulunan Şahısların İndeksi
Faydalanılan Kaynakların İndeksi
Önsöz
İnsanoğlu, yaşamı boyunca, bazısı önemli bazısı ise önemsiz olan
birtakım engellemelerle, mahrumiyetlerle, cezalandırma ve çatışmalarla karşı karşıya kalmış; yaşadığı
olumsuzlukları bertaraf edebilmek veya hafifletebilmek için de çeşitli uyum mekanizmaları geliştirmek zorunda kalmıştır. Uyum yollarını
bazen doğrudan doğruya, bazen de dolaylı bir şekilde uygulamayı denemiş ve
kendisine yararlı bulduğunu da benimsemiş, belki de tekrar tekrar kullanmıştır.
Bazen kendisini savunmak için saldırgan olmuş, bazen tehlikeden uzaklaşmak için
kaçmış veya kaçınmış, bazen yaşadığı endişenin ve çatışmanın kurbanı olarak bir
ruhî bozukluk yaşar hâle gelmiştir. Dinamik bir süreç işleterek, kitabımızda
örneklerini verdiğimiz savunma mekanizmalarını ve kognitif başa çıkma
stratejilerini uygulayarak, karşılaştığı olumsuzlukları, engelleri bertaraf
etmenin veya hafifletmenin yollarını aramaya ve bulmaya çalışmıştır.
Somut bir bakış açısıyla çocukluk hayatımızı düşünecek olursak, belli yaşlara gelinceye
kadar ihtiyaçlarımıza, isteklerimize ve görünür hâle gelmiş hareketlerimize
sürekli bir şekilde çekidüzen verilmek istendiğine şahit olmuşuzdur. Ne zaman
ne yapacağımız, ne yiyeceğimiz, hattâ nasıl yiyeceğimiz; ne derece engelleyici
veya cezalandırıcı bir tuvalet eğitimine tâbi tutulacağımız; başkaları
tarafından hoş karşılanacak ne gibi sosyal ve kültürel davranış kalıplarını
benimseyeceğimiz gibi sosyalleşme ve kültürleşme süreçleri ile karşı karşıya bulunmak zorunda kalmamız,
büyümemizin normal ve anormal şartlarını belirleyen; çocukluk başta olmak üzere, ileri, hattâ çok ileri yaşlara kadar,
hareketlerimize çekidüzen vermeyi gerekli kılmış olan unsurlar olmuştur.
Karşılaştığımız mahrumiyetlerin, engellerin büyük kısmı da, herhangi bir ön
hazırlık yapmamıza, yapılmak istenenin niçin istendiğini düşünmemize fırsat
vermeden yapılması gerekli görülen şeyler olmuştur. Genel bir ifade olarak, ilk çocukluk ve çocukluk yılları geçtikten sonra bile, içinde yaşadığımız toplumun
icabı olarak, bazı engellemelere boyun eğmek veya bu engellemelerin sonuçlarına
gönüllü ve gönülsüz olarak katlanmak zorunda kaldığımız için hareketlerimiz
sınırlanmış olmakla birlikte, içinde yaşadığımız toplumun ve kültürünün
icaplarına uyumlu bir şekilde hareket etmeyi çıkar bir yol olarak kabul etmiş
ve sosyalleşmişizdir.
Sadece insanlar açısından değil, hayvanlar
açısından da yaşanan önemli bir süreçtir sosyalleşme (ehlileşme). Hayvan olsun, insan olsun birey, başlangıçta “anne”
durumunda bulunan bir yaratığın denetimine, annenin koyacağı kurallara, başka
bir tâbirle annelik kültürüne uyum sağlamak zorunda kalmaktadır. Bir ayırım
yapmadan söyleyecek olursak, karşılaştığı sınırlamalar veya engellemeler
açısından bakıldığında, sonu gelmez gibi görünen bu engellemelere karşı
ağlamaktan, tırmalamaktan, meme ısırmaktan, kardeş gagalamaktan, rakibini
yuvadan atmaktan, onun hakkını gasbetmekten başka yapabileceği bir şeyi yoktur
bireyin. Anne veya baba tarafından “yapma” veya “yapabilirsin” talimatları,
diğer ikaz, tehdit ve birçok cezalandırma şekilleri, bireyin hesaba katması, bugünkü bulgulara
göre ilk çocukluk denen yaşlarda kalıcı ve sonraki gelişmeleri belirleyici
olan ve aversive denen, negatif içerikli uyaranlardır. Sadece insan
yavruları değil, hayvan yavruları da yapılabilir veya yapılamaz davranış
şekillerini içselleştirerek veya onlara şartlanarak ana-babalarının yanında
diğer aile bireylerine ve toplumun üyelerine karşı istenildiği şekilde hareket
etmeyi; başka bir ifade ile, kendisine ve başkalarına zarar vermeyecek,
yadırganmayacak şekilde hareket etmeyi, uyumlu olmayı öğrenirler. Sonunda
içinde barındıkları toplumun sosyal yapısını, en ilkel şekliyle kültürel
gereklerini öğrenmiş olurlar.
Bir birey olarak yapmak istediklerimizin
yerine, ailemizin, arkadaşlarımızın ve daha geniş bir toplumsal çevrenin
yaptığı müdahalelere isyan etsek de, sonunda ortak ve kabul edilebilir bir yol
bulmak zorunda kalırız. Egonun savunma mekanizmaları, hattâ nevrozluk, karşılaştığımız engellemelere karşı ürettiğimiz,
bilerek-bilmeyerek bulduğumuz çözüm yollarıdır. İnsanoğlunun normal ve normal
olmayan şekillenmesi bu yolla olmakta; insan hayatının bütün gelişme safhalarında
bireysel ve sosyal çiçeklenmesini engelleyen, insanların bir şekilde
engellenmiş olabileceğine inanmasının temelinde bulunan olayların, kararların,
tutumların neler olabileceği konusunu, kendi toplumumuzda öne çıkan bazı
örnekler vermek suretiyle biraz daha yakından tanımaya çalışalım.
Bunları, tabiat şartlarının yanında, kendi
bedenî ve fizyolojik şartlarımızın, aile ve iş hayatımızın, çevremizdeki diğer
ailelerle, devlet veya hükûmetle olan ilişkilerimizin veya zaman zaman
karşılaştığımız, somutlaştıramadığımız birtakım olumsuzlukların, yaşadığımız
bedenî kusurlarımızın, geçici veya kalıcı ruh hallerimizin, uykusuz
geçirdiğimiz gecelerin, küskünlüklerimizin karşımıza çıkardığı engellemeler
şeklinde belirleyebiliriz. Bunlar, birey olarak uyum sağlamamızı
zorlaştırmakta, bizi başarısız kılmakta, kitabımızda ayrıntılarını verdiğimiz
bazı araştırmaların ortaya koyduğu olumsuzlukların bir benzerini yaşar hâle
getirerek, haklı veya haksız olarak bir eziklik duymamızı, ümitsizliğe
kapılmamızı sağlayacak veya bizi saldırganlıkta bulunmaya zorlayacak olan
nesnelerdir. Bütün bunlar, engelleme olarak algılanmaya başlandığı zaman, saldırganlık tepki patlamasının yanında, çatışma ve endişe duygusu yaşamamıza da bir zemin hazırlamış
olmaktadır.
İnsan olmak için kat etmek zorunda olduğumuz yol, çok uzun bir
yoldur. Bu yol, sevgi göstermenin, yardımcı olmanın yanında, ket vurmaların, sözlü
tehditlerde bulunmanın, sevgisizlik göstermek suretiyle birçok engelleme duygusu yaşamaya vesile olan, bireyin istedikleri ile
ondan istenenler arasında çatışma yaratan, en basit olanından, en karmaşık olana kadar
yaşanabilecek engellemeler karşısında bir çözüm geliştirmeyi, korku ve endişeleri gidermeyi sağlayarak bir uyum süreci başlatmayı, ruhen sağlıklı olabilmek için bunu yapmayı
zorunlu hâle getiren yoldur.
Kitabımızda, çeşitli başlıklar altında ele
alınmış olan, bilinçsiz, yarı bilinçli, bilinçli veya “kognitif” denen uyum teknikleri umutsuzluk, depresyona kapılma veya bir tür nevrotik davranış
geliştirme de dahil olmak üzere, okuyucularımın dikkatine sunulmuş
bulunmaktadır.
Kitabımızda uluslararası kabul görmüş çok
sayıda savunma mekanizması ile, kognitif uyum sağlama örneklerinin, işleyeceğimiz konulardan birisi olarak,
gelişigüzel bir şekilde kullanılmaları hâlinde, sizi gerçek hayattan
koparabileceğine işaret edilmiştir. Kolaya kaçıp bu savunma taktiklerini aşırı
bir şekilde kullanır hâle gelebilirsiniz. Unutmayalım, savunma mekanizmaları, nevrozluğun teşhisinde kullanılmakta olan
unsurlardır.
*
Okunaksız bir el yazısı ile kaleme aldığım bu kitap, değerli ve
vefakâr dostlarım Deniz Kara ile Coşkun Taş tarafından okunup bilgisayara
geçirilmiş ve baskıya hazır hâle getirilmiştir. Kendilerinden, yaptıkları
yardımdan dolayı, ifade etmekte yetersiz kaldığım şükran borcumun ve
teşekkürlerimin kabulünü tekrar tekrar rica eder, “var olsunlar” derim.
Turhan Yörükân
Ankara, 03
Temmuz 2021