Sanat Felsefesi
- 40,00 TL
-
28,00 TL
- Stok Durumu: Stokta var
- 24 Saatte Kargoda
"Evren Tanrıda mutlak sanat eseri olarak ve ebedi güzellikte kurulmuştur. Benzer şekilde kendilerinde ya da Tanrıda oldukları haliyle tüm şeyler, mutlak olarak hakiki oldukları gibi, mutlak olarak güzeldir. — Schelling
- Yazar: Friedrich Wilhelm Joseph von Schelling
- Kitabın Başlığı: Sanat Felsefesi
- Orijinal Başlık: Philosophie der Kunst
- Çeviren:Merve Ertene, Serhat Arslan [Almanca]
- Yayına Hazırlayan: Ufuk Coşkun
- Kapak Tasarımı: Harun Ak
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 200; Felsefe Dizisi - 60
- Basım Bilgileri: 2. Basım / Mart 2020 [1. Basım / Aralık 2017]
- Sayfa Sayısı: 443
- ISBN: 978-605-2133-07-1
- Kapak Resmi: Homeros’un Tanrılaştırılması, Jean-Auguste-Dominique Ingres, 1827.
- Boyutları: 13,5 x 21
Bu kitabın detaylı "İçindekiler" bölümünü .pdf formatında buradan indirilebilirsiniz.
Friedrich Wilhelm Joseph von Schelling (1775-1854)
Ünlü Alman filozof. Kant sonrası Alman İdealizminin önde gelen temsilcilerindendir. Doğu dilleri profesörü olan Lutherci bir papazın oğludur. On beş yaşında Tübingen’deki ilahiyat okuluna kabul edildi. O dönemde Tübingen’de öğrenim gören gençler Fransız Devrimi’nin etkisindeydiler ve felsefeye yöneliyorlardı. Schelling, başlangıçta Kant, Fichte ve Spinoza’nın felsefelerinden etkilenmişse de, sonrasında kendisi doğaya dayanan bir felsefi akım geliştirdi. Schelling’in kuramı “mutlakçılık” olarak adlandırılır. 1795 yılında Über die Möglichkeit einer Form der Philosophie überhaupt(Genel Bir Felsefenin Biçimi ve Olanağı Üzerine) ve hemen ardından yayımladığı Vom Ich als Prinzip der Philosophie(Felsefenin İlkesi olarak Ben Üzerine) adlı eserlerinde ele aldığı temel kavram “mutlak”tır. 1798’de Jena Üniversitesi’nde profesörlüğe getirildi, sonraki yıllarda doğa felsefesi üzerine birçok eser yayımladı. System des transzendentalen Idealismus(Transandandal İdealizm Sistemi, 1800) adlı başyapıtında geliştirdiği doğa kavramını “ben”i hareket noktası alan Fichte’nin felsefesiyle birleştirmeye çalıştı. 1841’de Berlin Üniversitesi’nde verdiği derslerin takipçileri arasında Friedrich Engels, Søren Kierkegaard, Jacob Burckhardt ve Mihail Bakunin de yer almaktaydı. Schelling’in felsefi görüşlerinin özgünlüğü, yakın dönemlerde, mutlak akla dayalı felsefi sistemlerin karşısında olan Varoluşçuluk ve felsefi antropoloji gibi yaklaşımların gelişmesiyle bağlantılı olarak yeniden değer kazanmıştır.