Korkunun kendisi kişiye bir ceza olarak yeter mi? Ruhu saran, kemiren bir korkuyla yaşamak nasıl mümkün olabilir? Peki, bir korku, insanı bir köprünün, uçurumun kenarına getirip de “hadi atla” dediğinde, hayattaki yanlışların, hataların yol açtığı bir durum kişiyi yaşamın kendisinden kopartacak bir noktaya getirdiğinde gerçekte iç dünyada neler olup bitiyor? Zweig’ın novellasındaki “Korku” belki de bu durumlardan birine işaret ederken, burada bu duygu tam anlamıyla ete kemiğe bürünür ve bu hissin bizatihi kendisi olur.
Burjuva yaşamın sağladığı imkânlarla, çocuklarıyla, mesleğinde oldukça başarılı eşiyle rahat ve mutlu bir yaşam süren bir kadın… Görünürde imrenilecek bir hayat belki ama burjuva yaşam tarzının belli alışkanlıkları, sahtelikleri ve tekdüzeliklerinden kurtulmanın yolunu başka şeylerde değil de önemsiz bir gönül macerasında arayan ve bu ilişkisinden dolayı şantaja maruz kalan bir kadın… Şimdi kapının her çalınışı bile onun için bir işkence. Acaba tekrar o eski yaşamına, o güvenli sulara dönebilecek midir?
İnsan ruhunun, duygularının uç durumlardaki portrelerini vermekte son derece yetkin olan Zweig, bu kez uçurumun kenarındaki bir kadın karakterin, Iréne’nin çaresizliğinde, kemiklerine işlemiş korkusunda psikolojik gerilimin oldukça sade, ince ve zarif bir anlatımını sunmaktadır.
- Yazar: Stefan Zweig
- Kitabın Başlığı: Korku
- Orijinal Başlık: Angst
- Çeviren: Cemre Özkan [Almanca]
- Yayına Hazırlayan: Taşkın Takış
- Kapak Tasarımı: Harun Ak
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 173; Edebiyat Dizisi - 38
- Basım Bilgileri: 2. Basım / Ağustos 2020 [1. Basım / Nisan 2017]
- Sayfa Sayısı: 72
- ISBN: 978-975-2410-40-4
- Kapak Resmi: John Collier, Marion Collier.
- Boyutları: 13,5 x 21
Stefan Zweig
1881 yılında Viyana’da doğdu. Babası varlıklı bir sanayiciydi. Avusturya, Fransa ve Almanya’da öğrenim gördü. Savaş karşıtı kişiliğiyle dikkat çekti. 1919-1934 yılları arasında Salzburg’da yaşadı, Nazilerin baskısı yüzünden Salzburg’u terk etmek zorunda kaldı. 1938’de İngiltere’ye, 1939’da New York’a gitti, birkaç ay sonra da Brezilya’ya yerleşti. Önceleri Verlaine, Baudelaire ve Verhaeren çevirileriyle tanındı, ilk şiirlerini ise 1901 yılında yayımladı. Çok sayıda deneme, öykü, uzun öykünün yanısıra büyük bir ustalıkla kaleme aldığı yaşamöyküleriyle de ünlüdür. Psikolojiye ve Freud’un öğretisine duyduğu yoğun ilgi, Zweig’ın derin karakter incelemelerinde kendisini gösterir. Özellikle tarihsel karakterler üzerine yazdığı yorumlar ve yaşamöyküleri, psikolojik çözümlemeler bakımından son derece zengindir. Zweig, Avrupa’nın içine düştüğü siyasi durum yüzünden insanlığın geleceği konusunda umutsuzluğa düşerek 1942 yılında karısıyla birlikte intihar etti.