Ressam Ferdinand anavatanı Almanya’nın cehenneme döndüğü bir savaş döneminde ülkesinden ayrılıp İsviçre’ye yerleşir. Savaşın yüreğinde bıraktığı yaraların etkisinden ve korkularından henüz kurtulamamıştır. Sakin günlerini eşiyle birlikte bir göle bakan evlerinde resim yaparak geçirmekte ve etrafını saran özgürlük havasını içine çekmektedir. Fakat tüm hayatı, nedensiz yere erken uyandığı bir günün sabahında ona gelen mektupla altüst olur. Bir yandan masum insanları ölüme gönderen bir makine olarak gördüğü anavatanının, bir yandan onu kaybetmek istemeyen eşinin, diğer yandan da kendi iç kargaşasının baskısı altında ezilen Ferdinand büyük bir panik ve hezeyan içinde bir mecburiyete doğru çekildiğini hissetmektedir. Peki, kurtuluş var mıdır? İnsanların özgür iradelerini ellerinden hiç acımadan çekip alan bu makineye karşı zafer kazanmak mümkün olacak mıdır?
Çaresizliğin, insanın kendi içindeki mücadelesinin ve aynı zamanda umudun çarpıcı bir hikâyesi olan Mecburiyet, II. Dünya Savaşı’nda yaşanan korkunçluklar karşısında büyük bir hüzne kapılıp eşiyle gönüllü ölümü tercih eden Zweig’ın zihnine belki de yakından bir bakış sunuyor bizlere.
- Yazar: Stefan Zweig
- Kitabın Başlığı: Mecburiyet
- Orijinal Başlık: Der Zwang
- Çeviren: Merve Eyüboğlu [Almanca]
- Yayına Hazırlayan: Taşkın Takış
- Kapak Tasarımı: Harun Ak
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 262; Edebiyat Dizisi - 65
- Basım Bilgileri: 1. Basım / Haziran 2020
- Sayfa Sayısı: 51
- ISBN: 978-625-7030-14-4
- Kapak Resmi: Edvard Munch, İki Yalnız İnsan, 1896.
- Boyutları: 13,5 x 21
Stefan Zweig
1881 yılında Viyana’da doğdu. Babası varlıklı bir sanayiciydi. Avusturya, Fransa ve Almanya’da öğrenim gördü. Savaş karşıtı kişiliğiyle dikkat çekti. 1919-1934 yılları arasında Salzburg’da yaşadı, Nazilerin baskısı yüzünden Salzburg’u terk etmek zorunda kaldı. 1938’de İngiltere’ye, 1939’da New York’a gitti, birkaç ay sonra da Brezilya’ya yerleşti. Önceleri Verlaine, Baudelaire ve Verhaeren çevirileriyle tanındı, ilk şiirlerini ise 1901 yılında yayımladı. Çok sayıda deneme, öykü, uzun öykünün yanısıra büyük bir ustalıkla kaleme aldığı yaşamöyküleriyle de ünlüdür. Psikolojiye ve Freud’un öğretisine duyduğu yoğun ilgi, Zweig’ın derin karakter incelemelerinde kendisini gösterir. Özellikle tarihsel karakterler üzerine yazdığı yorumlar ve yaşamöyküleri, psikolojik çözümlemeler bakımından son derece zengindir. Zweig, Avrupa’nın içine düştüğü siyasi durum yüzünden insanlığın geleceği konusunda umutsuzluğa düşerek 1942 yılında karısıyla birlikte intihar etti.