• Tekil Düşünce: Modern Fransız Toplumbilim Düşüncesi

Tekil Düşünce: Modern Fransız Toplumbilim Düşüncesi

  • 140,00 TL
  • 98,00 TL


  • Stok Durumu: Stokta var
  • 24 Saatte Kargoda

Başta özellikle Deleuze, Foucault, Derrida olmak üzere modern Fransız düşüncesinin çekiciliği, kesinlik atfedilen hem gerçeklik algısının hem de yüzeysel/gündelik deneyim akışının temelinde mutlak ve belirli bir bilgiyi, bireyi/özneyi, kültürü, doğayı, tarihi, evrenseli açığa çıkarmaya çalışan modern Batı düşüncesine yönelttikleri sıradışı ve zihin açıcı eleştirilerden gelir. Nietzsche ve Frankfurt Okulu’nun etkilerinin açık olduğu bu görüşler, farklı tarzlarda da olsa, insanı, Deleuze’ün ortaya koyduğu şekilde, kuvvet ilişkilerinin karşılaşmasında yoğrulan bütünün bir parçası şeklinde ele alır. Bu durumda bir araştırmanın, bir incelemenin, bir terapinin nesnesi ve hedefi olabilecek konumu belirlenmiş, kayıtlanmış, standart hiçbir birey/kişi/özne yoktur. Her şey bütünle ilişkisi içinde anlamlıdır.

Tekil düşünce kişinin tek olmadığını ve daima kolektif düzenlemelerin varolduğunu, bireyselin kişi olmaktan ayrı bir şey olduğunu ve hiçbir bireyselliğin bağdaşık olamayacağını, ayrışıklıklardan meydana geldiğini anlatmak istemektedir.

Tekil düşünce, tikel ile çoğul arasında kolektif bir yere sahiptir. Her bir insanı çokluk olarak ele alır; Tarde’ın yazdığı gibi, tekil olan birey değil onun çokluğudur; her bireyleşme eğilimi kolektif olmaya devam etmektedir. Herkes bir toplumdur. Toplum insanların içinde oldukları alan olmaktan çok, toplumlar insanın içindedir. İnsanlar toplumda değil toplumlar bir insanın içinde vardır; gene Tarde’ın örneğini düşünürsek, denizde olan balıklar değil, balıkların arasında bulunan deniz söz konusudur. Tekil Düşünce çoğulluğumuzu göstermektedir. 


  • Yazar: Ali Akay
  • Kitabın Başlığı: Tekil Düşünce: Modern Fransız Toplumbilim Düşüncesi
  • Yayına Hazırlayan: Ufuk Coşkun
  • Kapak Tasarımı: Mr. Z & Z
  • Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 147; Felsefe Dizisi - 47
  • Basım Bilgileri: 4. Basım: Mayıs 2016 (1. Basım: Afa Yayınları, 1999)
  • Sayfa Sayısı: 189
  • ISBN: 978-605-9328-09-8
  • Boyutları: 14 x 21


Tekil Düşünce’nin Dördüncü Baskısına Önsöz

Üçüncü Baskıya Önsöz

İkinci Baskıya Önsöz

Önsöz
 

Giriş:
Tekil Düşüncenin Soykütüğü

Aydınlar Aydınlatıyor

Fransız Tekil Düşüncesi Aydınların Rolünü Yadsımakta

Aydınlar Bilinç Taşıyamazlar

Diyalektik Antropoloji ve Mekanist Marksizmin Eleştirisi

Hâkim Düşünceler

     Varoluşçuluk

     Yapısalcılık

Tekil Düşünceye Giriş

     Yeni Roman

     Dizisel Tarih

 

I. Bölüm
Tekil Düşünce Filozofları

Evrensel Düşünce

Paul Veyne, Michel Foucault

François Châtelet

Kapitalizm ve Şizofreni

Jean-François Lyotard ve Postmodern Toplum Şartlarında Anlatımın Meşruluğu Sorunu

 

II. Bölüm
Tekil Düşüncenin Ana Temaları

Fark ve Yineleme

Platon’un Tersyüz Edilmesi: Görüntü (Simulacre)

Fark ve Sözce

Tekil Düşüncede Nietzsche’nin Evetlenmesi

Frankfurt Okulu Etkisi ve Usçuluğun Eleştirisi

Georges Bataille ve Hegel’den Kopuş

Sanatçı Filozoflar

Diyalektik Karşıtlıkların Eleştirisi

Sorumluluğa Karşı Sorumsuzluk

Köle ve Efendi Diyalektiğinin Eleştirisi

Lyotard ve Evrensellik Sorunu

Evrensel İnsan Hakları ve Dirimsellik

Olay Felsefesi (Leibniz ve Whitehead)

Tekil Düşünce İçinde Sonluluk Teması

Hümanizma mı Dirimsellik mi?

 

III. Bölüm
Sonuç: Uygulamada Tekil Düşünce ve Siyaset

Tekil Düşüncenin Yeni Politik Çehresi: Jacques Derrida

Sözcenin Adının Olmaması (Anonima) Problemi

Yahudilik ve Politika

Yeni Mikro Mücadele Biçimleri

 

Kaynakça

Dizin

 

TEKİL DÜŞÜNCE’NİN DÖRDÜNCÜ BASKISINA ÖNSÖZ

      

1987 yılında kaleme alınmış bir kitabın üzerine yazmak. Neredeyse 30 yıllık bir sürenin geçmesi demek. Mastar fillerin sürekli Aion zamanında kalan bir anlatının zamanların arasında sıkışması; ama, aynı zamanda da bu sıkışıklığın oluşa açılmaya başlaması demek. Zamana kronolojik olarak bakmamak demek. Ancak, zamanlar arası bir şekilde bir anlatıya yaslanmak demek. “Bugün” ne demek o zaman? Nasıl bir bugün içinde yaşamaktayız? O günden bu güne ne oldu? sorusunun içinde kalmak ve bu zamanın içine oturmak demek. Fransız tarihçi Patrick Boucheron’un, Deleuze ve Guattari ile Foucault’nun üzerinden bakarak düşündüğü bir tarihe doğru bakmak demek. Zamanlar katman katman durmasına rağmen, zamanlar arasındaki yolculuğun bir anlatıya bakması ve hatta bir anlamda historein’e bakması demek. Bu kelimenin Latince anlamındaki ifadesiyle “gözlemlemek” demek. Zamanı gözlemlemek. Bu zamanlar arasındaki olayları, anları ve konuşulup yazılanları gözlemlemek demek.

Bu gözlemlere yeniden bakarak anlatı içinde düşünmek demek. Neler oldu? Neler değişti bu zaman zarfında? Deleuze ve Guattari ile Foucault’nun ve Lyotard’ın adlarını andığımızda Tekil Düşünce, enderlik düşüncesi, bireyin zaman içinde bir çokluk veya hatta Deleuze’ün Bergson’dan ödünç aldığı ve Hegel’in diyalektiğine karşı kullandığı “çokluluk” demek. Deleuze’ün Foucault’ya yazdığı mektupta açıklandığı gibi bir neslin içinde yapılan, anlatılan, geliştirilenlerin içinde kimlerin kimlere etkide bulunduğunun söylenmesi demek. Deleuze, Foucault’ya şöyle yazıyor: “Bak olan şeyleri nasıl görmekteyim: Bana göre, bizim neslimizde hayranlık uyandıran ve gerçekten yeni bir eser ortaya çıkaran sizsiniz”. Böyle yazmak demek. Tekil Düşünce, bugün baktığımızda, birbirlerine incelik, hayranlık dolu bakışlarla gelişen bir etki (affectus) düşüncesidir. Hayranlık duymak tam da “kıskançlık” duygusunun en uça taşınarak, beğeni yargısına dönüşmesi demek. Şiddet dolu ve saldırılarla gitmeyen bir entelektüel neslin düşüncelerinin enderlikler ve sadece tekillikler üzerine düşünerek, düşünceyi somut bir zeminde açıklamaya çalışmaların çabasını görmek demek. Her ne kadar tekillik evrenselliğin karşısında durur gibi olsa da “evrenselin ne olduğunun açıklanması” demek. Evrenselin ve Aydınlanmanın ne anlama geldiğini bugün düşünmek demek. Foucault’nun derslerinde ve konferanslarında birden çok ele aldığı şekilde “cesurca doğruyu söylemek” anlamında bir Aydınlanma anlayışına yaslanmak demek. Bu, ille de Kantçı olmak demek değil. Ama Kant’dan bize ne miras kalabildiğine bakmak demek. Nedir kamu önünde “cesurca konuşmak”?

Enlightenment nedir? Aufklärung nedir? Önce bunun ne olduğunu Foucault hatırlatmayla başlayacak. Ama, biz de hatırlatma niyetiyle bugün bunu yeni baştan ele alabiliriz, bugün Türkiye açısından baktığımız zaman. Moses Mendelssohn’un sorduğu soruyla bizim, burada, kendimize soracağımız soru arasında uzak bir mesafe olmadığını düşünüyorum. Foucault şimdiki zamanın tarihi diye bir şeyden bahsediyor: L’histoire du présent meselesi. Canlı, şimdiki zamanın tarihi.

Güncel haberleri almak üzere ister gazeteyi alın, ister Facebook’a bakın, ister internete bakın fark etmez. Ama güncel olanı okuyup güncelden haberdar olmak anlamına gelen bir soru, bugünü, şimdiki zamanı anlamak sorusu. Foucault’nun bize hatırlattığı bir şey var: O gün, yani Kant’ın 1784’te “Aydınlanma nedir?” sorusunu, Alman Berlinische Monatsschrift gazetesinde kaleme alması ile bugünkü herhangi bir düşünürün bir demeç ver­mesi yahut bir yazı yazması aynı şey midir? Çünkü, Kant, Aydınlanmanın ne olduğu üzerine kamusal bir görüş bildiriyor; bu­gün, şimdiki bir zamandaymış gibi, o gün, 1784 yılının Aralık ayında Kant güncel bir soruya cevap veriyor. Otuz sene evvel Moses Mendelssohn’un verdiği benzer bir demeci Kant’ın bilip bilmediğini bilmiyoruz, Foucault bilmediğini düşünüyor; ama Mendelssohn’un sorduğu Aydınlanmanın ne olduğu sorusunun Lessing tarafından Die Juden adlı bir Yahudi gazetesinde yayınlanması bakımından Alman Aydınlanmasıyla Yahudi Haskala Aydınlanması arasında büyük yakınlıklar görüyoruz. Zamanlar-arası bir okuma ve zamanların arasındaki olayları başka türlü ve yeniden okuma.

Bugün Tekil Düşünce, bu anlamda, tüm canlılığını korumakta sanıyorum. Okumak ve tekrar okumak üzere, her seferinde bir başka şekilde güncel olanı düşünerek.

                                                      

İstanbul, 9 Şubat 2016

Ali Akay

Paris’te 1976-1990 yılları arasında Sosyoloji, Felsefe ve Siyaset Bilim okudu. 1986 yılında “Türklerde Devletçi İktidarın Oluşumu” adlı  doktora te­zi­ni savundu.  Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi  Sosyoloji Bölü­mün­de öğretim üyesidir. Sergi küratörlüğü yapmaktadır. Sanat, sosyoloji ve çağ­daş sanatı birleştiren yazılar ve kitaplar yazmaktadır. Paris VIII , İNHA üni­versitelerinde Paris’te, Humbold Üniversitesinde Berlin’de dersler vermiştir. Paris Jeu de Paume Müzesinde 2009-2010 yılı boyunca seminerler yapmıştır. Toplumbilim (1992-2011) ve Plato Çağdaş Sanat Dergisi (2005-2007) dergilerinin kurucusudur. Son olarak da Teorik Bakış dergisinin kurucusudur.  Yazıları  ve ortak yazarlı kitapları birçok dil­de yayımlanmıştır.