Çok boyutlu bir düşünce dünyasına ve birikime sahip olan Hilmi Ziya’nın felsefi görüş ve eleştirilerinin, sosyolojik yaklaşımlarının, edebî ürünlerinin, tarihî vakalar karşısındaki tavrının yanısıra Türk milletinin özelinde olmak üzere tüm insanlığın kültürel kökenlerine ışık tutacak fikirlerinin odağında ele aldığı destanlar, farklı çalışma alanlarından biri olarak dikkat çekmektedir. Destanlar adını taşıyan bu kitap, Hilmi Ziya’nın destanlar konusuna ne şekilde eğildiğini açıkça ortaya koyması ve konuya dair yazılarının bir araya getirilmesi yönüyle araştırmacıların işini kolaylaştıracak niteliktedir. Nitekim Hilmi Ziya; medeniyet tasavvurunda destanların oynadığı rol ve söz konusu destanların yeniden yazımı hususlarına bilinenden çok daha fazla kıymet vermektedir. Onun destanlara yüklediği anlam çerçevesinde bir medeniyet inşa edilebilir, şekillendirilebilir ve en üst noktaya varacak bir biçimde geliştirilebilir. Bu nedenle çalışmalarının önemli bir kısmını, yazı hayatının başlangıcından ölümüne kadar, sistemli bir şekilde destan meselesine ayırmıştır. Birçok açıdan yaklaştığı destanlara dair genel bilgilerin yanısıra onların tasnifi ve yeniden yazımı hususlarında gerek kendisi gerekse bu konuya gönül vermiş arkadaşları ile birlikte mesai harcamıştır.
- Yazar: Hilmi Ziya Ülken
- Kitabın Başlığı: Destanlar
- Yayına Hazırlayan: Fatma Artunkal
- Kapak Tasarımı: Harun Ak
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 243; Tarih Dizisi - 30
- Basım Bilgileri: 1. Basım / Kasım 2019
- Sayfa Sayısı: 404
- ISBN: 978-605-2133-89-7
- Kapak Resmi: Fatma Artunkal
- Boyutları: 13,5 x 21
Yayına Hazırlayanın Notu
Anadolu Hayalinin Peşinde Hilmi Ziya Ülken ve Destanlar
Bölüm 1: Destan ve İnsan
Destan ve İnsan I
Destan ve İnsan II
Destan ve İnsan III
Destan ve Efsaneler
Bölüm 2: Anadolu
Anadolu İçinde
Anadolu Örf ve Âdetlerinde Eski Kültürlerin İzleri
Anadolu Örfü ve Destanları I
Anadolu Örfü ve Destanları II
Halk Deyişini Yakalayabilmek
Kendimize Dönüş
Memleketi Tanımak
Bölüm 3: Milli Destan ve Folklor
Kültürümüzün Kaynakları
Destana Dair Tarihçe
Millet ve Destan
Millî Destan ve Folklor
Folklor El Kitabı
Türk Folklor Araştırmaları
Yeni Klasik
Eksik Tarafımız I
Eksik Tarafımız II
Bölüm 4: Şark Destanı: Firdevsî ve Şahnâme
Firdevsî ve Şark Rönesansı
Şahnâme
Siyavuş veya Hayalperest: Eserin Mevzuu Hakkında Birkaç Söz
Bölüm 5 : Romantizm
Romantizm I
Romantizm II
Milletler Arasında Edebî Mübadeleler III
Romantizmin Sonu IV
Romantizmin Amerika’ya Atlayışı V
Büyük Sanatkârın Elinde Millî Efsane
Wagner ve Alman Destanı
Kalevala Destanı’ndan
Bölüm 6: Türk Destanı
Türk Destanı
Türk Destanına Doğru
Birkaç Söz
Başlangıç
Milli Destanlar Hakkında Düşünceler
Behçet Kemal Çağlar
Türk Destanı için Kaynak
Destan
Halûk Nihat Pepeyi
Bölüm 7: Edebiyatın Doğuşu
Edebiyatın Doğuşu
Beşerî Edebiyatın Ma’şerî Esasları
Sanatta Moderne Giden Üç Merhale
Şiir ve İnsanlığın Alınyazısı
Şair ve Kahraman
Şiir ve Poem
Masallar
Destanlar
Hikâyeci San’at
Hikâyeci Şiir
Hayvan Hikâyeleri
Bölüm 8: Hilmi Ziya’nın Destanları
Kaf Dağı
İznik
Bir Fetih Destanına Başlangıç
“Destanlar Dünyası”
Dizin
Yayına Hazırlayanın Notu
Ne zaman ki annem Fatma
Gülseren Ülken hastalandı ve ben kendimi ilk defa onun; yani dedem Hilmi Ziya
Ülken’in evinde yaşarken buldum; işte her şey o zaman başladı. Şimdiye kadar
hiçbir çekmeceyi açmamış ve karıştırmamış olarak, artık o evde yaşadığım için,
etrafı incelemeye başladım.
Girilmeyen odaya girip,
açılmayan çekmece, dolap ve bavulları açtıkça; kırk yıldır, hattâ bazıları yüz
yıla yakındır ellenmemiş evrak, kâğıt, dokümanla karşılaştım: Eski dergiler,
gazete kupürleri, ufak yıpranmış deri defterlerde şiirler, manzum hikâyeler,
günlükler, karakalem çalışmaları, suluboyalar, mektuplar ve yüzlerce
kartpostal, Anadolu tetkikleri, monografi çalışmaları sırasında çekilmiş
fotoğraflar, kimlikler, okul diplomaları, sertifikalar vs.
Annemin rahatsızlığı
sırasında çok uzun süren ‘Hilmi Ziya’nın makalelerini konularına göre
arşivleme’ çalışmaları ile gazete ve dergilerde yazdığı “portre”lerden oluşan
bir makale derlemesine yönelmişken; son günlerde bende tekrardan canlanan
masal, epope, épique, şiir konularına eğilmeye başladım ve destan
konusu ilgimi çekti.
Konuyu Doğu Batı
Yayınlarının sahibi Taşkın Takış’a bahsettiğimde, zaten her zaman teşvik ettiği
gibi, bu önerimi de destekledi. Kütüphanenin açılmamış çekmecelerini
karıştırmak, Hilmi Ziya Ülken’in bugüne kadar hiç basılmamış yazılarını bulmak;
dosyalar altında kalmış Kalevala destanı tercümesini keşfetmek; gizli kalmış bir hazine
bulmak gibiydi…
Bu arayış içinde Hilmi
Ziya Ülken’in ilk dönem çalışmaları ile birlikte son dönem çalışmaları da ilk
defa basılmak üzere ortaya çıktı.
100 yıl önce yazılan “Anadolu
Hayali, Anadolu’nun Bugünkü Vazifeleri, Anadolu’nun Hakiki Merkezi” Ali
Utku tarafından hazırlanmakta olan bu metinler 100. yılında Hilmi Ziya Ülken’in
Anadoluculuk veya Memleketçilik görüşlerinin kültürel öncülüğünü yaptığını
tekrar belgelemiş olacak…
Gene Doğu Batı Yayınları
tarafından basılan son iki eserinden biri olan Hâkimiyet adlı kitap
(Osmanlıca elyazısı notlardan oluşan defterler) Ali Utku tarafından
transliterasyonu yapılıp yayına hazırlandı. Tamamlayamadan vefat ettiği ve
üstünde belki de bir ömür düşündüğü Anadolu kitabı (ya da elyazısı ile
yazılmış defterleri) ise yine basılmak üzere sırasını bekleyecekti.
Destanlar makalelerinin derlenmesi ise Anadoluculuk, Anadolu ile
başlayan ve yıllar boyu odak noktası olan onun Anadolu hayali için
yapabileceğimiz bir görev… Destanlar üstüne yazdığı makaleler, kendi yazdığı
destanlara girişler, destanları, yaptığı destan tercümeleri... Bu derlemeyi
hazırlarken ve öncelikle her bulduğum kâğıt parçasını okurken, bilmediğim ya da
değişen kavram ve isimleri keşfederken; beni bambaşka bir döneme götürdü ve epoque’un
içine sürükledi. Umarım okuyan herkes benim hissettiğim duygular içinde ve
Hilmi Ziya’nın farklı dönemlerindeki dünyasında kaybolabilir.
Hilmi Ziya Ülken
destanlarla ilgili çalışmaya/yazmaya gençlik ve mülkiye yıllarında başlıyor ve
hayatının son dönemine kadar Anadolu ve Destan konusu ile ilgileniyor. Tahir
ile Zühre; ilk yazdığı manzum destan, ufak çizgili soluk renkli bir defter
içinde; yüz sene öncesinden bize sesleniyor ve düşünüyorum niye bugüne kadar
hiç basılmadı diğer destan, epope ve şiirleri ile birlikte diye.
Hilmi Ziya “Destan ve
İnsan I” de;
“Destanın değerini böylece
belirttikten sonra onun yazılı sanatlar arasındaki yerini de iyice çizmeliyiz.
İlk tarih destandır. İlk şiir onunla başlamıştır. Lirik şiir ondan ayrıldıktan
sonra gene uzaktan bağlarını sakladı. Trajedi ve dram onun evlatlarıdır. Opera
onun yeniden ve daha zengin sahneye çıkması değil midir? Roman nesir kılığında
destanın canlanmasından başka nedir?”
Ve “Edebiyatın Doğuşu”
makalesinde;
“Edebiyat duadan doğdu.
İptidaîlerin sihri âyinlerindeki dualar, ilâhiler ilk şiirlerdir. Bugün hâlâ
şairlerin şiiri sihir nev’inden bir şey görmeleri bu eski köklerin kuvvetini
göstermiyor mu?” diye başlar destanla ilgili görüşlerine.
Destan, Anadolu ve Anadoluculuk kavramlarını aldığımızda Hilmi Ziya’nın
tüm hayatı boyunca eserleri ve yazılarında bu konunun üstünde çalıştığını,
hiçbir zaman Anadoluculuk hayalinden kopmadığını ve destanlar kavramını da
Anadoluculuğun vazgeçilmez bir parçası olarak gördüğünü anlıyoruz. Yüz yıla
dağılmış bu yazıların derleme çalışması, Hilmi Ziya’nın düşüncelerinin tekrar
göz önüne çıkarılması açısından önemli bir çalışma. Hem Hilmi Ziya Ülken hem de
Cumhuriyet dönemi açısından önemli olan farklı konulardaki makalelerini
okuyucu/araştırmacı ile buluşturma çalışmalarımız devam edecek.
Bu derleme çalışmaları
esnasında Hilmi Ziya Ülken’ in destanlar üzerine tüm makalelerini toparlamaya
çalıştım. Ancak bu makalelerden bazıları farklı dönem veya farklı
dergi/gazetelerde çıkmasına rağmen aynı yazıların tekrarları veya benzerleri
idi. Bu makalelerin bazılarını ilgili yazıların altında belirtip, okuyucu
ilgilendiği takdirde referanslarla ulaşabilecekleri kaynaklara yönlendirdim.
Bazı makaleleri ise konuyla bağlantıları, baskı sorunları yüzünden bu derlemeye
eklemedim. Bazı makalelerin ise başka derlemede kullanılabilirliklerini
düşünüp, bu derlemeye ilave etmemeyi seçtim.
Gençlik döneminde birlikte
yola çıktıkları, aynı heyecanı taşıyan Haluk Nihat Pepeyi ’ye olan desteği ve destan konusuna olan merakı Pepeyi kitaplarına yazdığı önsözlerde ve gazete makalelerinde çok
öne çıkmakta. Haluk Nihat Pepeyi Tahir ile Zühre eserine yazdığı “Birkaç Söz”de Hilmi Ziya
Ülken’ den ve yazılarından şöyle bahsediyor:
“Mülkiye sıralarında iken
aziz hocalarımın gözlerinden kaçmaya çalışarak; hâlâ bir türlü kurtulamadığım
aceleciliğim içinde ve günde elli, altmış beyit yazmak suretiyle hazırladığım
bu masallardan ikinci ve üçüncüsünü Hilmi Ziya, Mükrimin
Halil ve Ahmet Kutsi’nin ısrarları üzerine 1928’de bastırtmıştım. O sırada
taşrada memurdum. Bu işi üzerine alan arkadaşlarımın layıkıyla uğraşamamaları
yüzünden ortaya çok fena bir kitap çıkmıştı.
Bunlar böyle beş, on gün
içinde yazılacak şeyler değildir. Hilmi Ziya’nın aradığı ‘Şaheser’i yazmak için
ilk önce müteferrik halk motifleri üzerinde yıllarca uğraşmak, didişmek
lazımdır. Bilmem bu kime nasip olacaktır? Bu masalları yazarken sadelikten
çıkmamaya çalıştım. Anadolu masallarının ihtiva ettiği bazı iptidaî motifleri,
mevzuun da iptidailiğini bozmamak için; muhafazaya çalıştım. İşlenmemiş
denilecek kadar bir tahkiye yolu ve lisanı tuttum. Bazı arkadaşları; on beş
sene evvel yazdığım bu masalların bir mısraına bile dokunmadan tekrar
çıkarılıştan beni muheze edebilirler. Fakat ne diyeyim, bunların tashihi ile
uğraşmak bana yenilerini yazmaktan daha güç geliyor!” 1 Kânunusani – 934 Halûk
Nihat
Hilmi Ziya Ülken, Türkiye’de
Çağdaş Düşünce Tarihi’nin Dördüncü Bölümü’nde (Cumhuriyet) yer alan “Memleketçilik”
kısmında gene Anadoluculuk ve destan konularına detaylı yer verir ve genel
olarak görüşlerini özetler.
“…Öyle ise tarihimizin adı
“Anadolu Tarihi’dir.” Aynı sayıda Haçlılara karşı mücadeleyi İznik Destanı ile ifade ediyordum. Kültür Anadoluculuğunu da
“Anadolu Örfü ve Destanlar” adlı yazıda anlattım. Burada milli destanlar
milletin örfüne göre inceleniyor. Bunun için Anadolu örfünün pınarı Orta Asya
Türkmenlerindedir…”
Derlemenin Romantizm bölümünde geçen makaleler Son Telgraf gazetesinde
1944 yılında yayımlanmıştır. Aynı makaleler Hilmi Ziya Ülken’ in Milletlerin
Uyanışı kitabı içinde de yer almaktadır.
Destan makalelerinin
ayırımı ve sıralanmasında yayınlanma veya yazılış tarihi yerine ana başlıklar
veya konular dikkate alındı. İnsan ve Destan başlığı altındaki ilk
makaleler dizisi gene kendisinin çıkardığı İnsan Dergisi’nde
yayımlanmıştır. Bilahare Anadolu Örfü ve Destanlar, Şark Destanı,
Romantizm, Türk Destanı,
Edebiyatın Doğuşu ve Hilmi Ziya’nın Destanları kitabın ana
başlıklarındandır. En son bölümlere Edebiyatın Doğuşu ile Hilmi Ziya
Ülken’in edebiyatla ilgili düşüncelerini yansıtan ve destanın edebiyat içindeki
yerine odaklanan makalelerinden bazılarını ekledim. Hilmi Ziya, romanları
modern zamanların destanı olarak görüyor ve kendi yazdığı romanların dışında
ayrıca roman üzerine bir dizi makalesi bulunmakta. Başlangıçta bu makaleler
dizisini de bu başlık altında değerlendirmeyi düşünürken, ayrı bir derleme
olarak basılmasının daha doğru olacağını önerdi Sn. Ali Utku. En son bölüm ise
Hilmi Ziya’nın kendi yazdığı destanlar, destan denemelerinden oluşuyor. Destan
konusu, Hilmi Ziya’nın birçok sanat ve edebiyat makalesinde ve kitaplarında yer
almakta. Bir kısmını burada bir araya getirirken, Sanat, Edebiyat ve Roman
üzerine makaleleri ayrı ele almanın daha doğru olacağını düşündük.
Makalelerin çok farklı
dönemlere ait olmalarından dolayı farklı imla kuralları ile yazıldığını görüp;
yayın politikası bağlamında ve tüm kitapta birlik olması açısından bazı
düzeltmeler yapıldı. Baskı hataları düzeltildi. Birçok felsefi terim ve
terminoloji güncel kullanımları ile değiştirildi. Ve en önemlisi bu kitabın;
Hilmi Ziya Ülken’in farklı dönemlerde gazete ve dergilerde yazdığı makalelerin
günümüzde yapılan bir derlemesi olduğunu hatırlamak gerekiyor. O yüzden bazı
makaleler birbirinin tekrarı veya çok benzeri olabilir. Destanlar bir
kitap oluşumunda değil, konu ve yazıldığı dönem ile ilgili, kişinin
araştırmasına ışık tutacak nitelikte; bir arşiv çalışması, makalelerin
derlenmesidir. Hilmi Ziya Ülken’in Anadolu ve Anadoluculuk fikirlerinin,
duygularının Destanlar makaleleri derlemesi, Anadolulunun Bugünkü Vazifeleri ve Manzum
Eserleri üçlemesinde okuyucuyla buluşturan Doğu Batı Yayınları; 2013 yılından
beri başladığı Hilmi Ziya Ülken Yayınlarına yazarın yayınlanmamış eserleri,
makale derlemeleri ve farklı görüş ve arayışları ile arafta kalmasını
sağlayan kitaplarını yayınlamaya devam etmektedir.
* * *
Bu çalışmada bana sürekli
destek veren, yol gösteren, ışık tutan ve bu çalışmanın yapılmasını sağlayan
Ali Utku’ya,
Her zaman teşvik edici
sözleri için Taşkın Takış’a ve Doğu Batı Yayınlarına;
Yardımları ile kitabı
tamamlamamı sağlayan ağabeyim Tuğrul Artunkal’a, desteği ve derlemeye yazdığı
önsöz için, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümü Araştırma Görevlisi Veli Kılıçaslan’a ve emekleri için Celal Bayar
Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı doktora öğrencisi Nilgün Katipoğlu’na
teşekkürlerimi borç bilirim.
Fatma ARTUNKAL
İstanbul, Temmuz 2019
Hilmi Ziya Ülken (1901-1974)
İstanbul’da, 1901 yılında doğdu. Babası Mehmet Ziya Ülken kimyager doktordu. Anne tarafı Kazan’ın tanınmış müderrislerinden Kerim Hazret’e uzanır. İlk bilgileri aile dostu İbn-ül Emin Mahmut Kemal Bey’in sohbetlerinden alır. Hilmi Ziya, ilk öğrenimini “Tefeyyüz” mektebinde; orta öğrenimini İstanbul Sultanî’sinde tamamladı. Daha Sultanî yıllarında, 1915’te, fikrî ve siyasî meselelere ilgi duyar. Turancıdır. Arkadaşlarıyla Turan Cemiyeti’ni kurar, şapirografla basılan bir mecmua çıkarır. 1918’de Mülkiye’ye girdikten sonra Turancılıkla beraber Osmanlıcılığın, İslamcılığın ve Batıcılığın mücerret ve hayali bulduğu dünyasından Anadoluculuğun müşahhas ve canlı gördüğü dünyasına yönelir. Elyazma olarak Anadolu dergisini Reşit Kayı ile 12 sayı çıkarır. (1918-1919) Bugün Anadoluculuğun kurucu metinleri olarak zikredilen Anadolu’nun Bugünkü Vazifeleri ve Anadolu’nun Hakiki Merkezi ilk eserleridir. 1921’de Mülkiye Mektebi’nden mezun oldu. Ardından İstanbul Edebiyat Fakültesi Beşeri Coğrafya Kürsüsü asistanlığına tayin edildi. Diğer bölümlerin derslerini takip ederek felsefe bölümünden âhlak-sosyoloji ve felsefe tarihi sertifikaları aldı. Çeşitli liselerde tarih, felsefe, psikoloji ve coğrafya dersleri verdi. Mükrimin Halil Yinanç, Mehmet Halit Bayrı ve Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu gibi isimlerle Anadolu Mecmuası’nı çıkardı. (1924-1925) Umumî İçtimaiyat ve Türk Tefekkür Tarihi kitaplarıyla ilgi çeken Ülken, 1933 yılında Atatürk tarafından araştırma yapmak üzere Berlin’e gönderildi. Türkiye’ye dönüşünden hemen sonra, Edebiyat Fakültesi Türk Tefekkür Tarihi doçentliğine atandı, 1936’da İçtimaî Doktrinler Tarihî öğretim üyesi oldu. 1940’da Von Aster’in isteğiyle Felsefe Profesörlüğüne, 1944’de İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü Sanat Tarihi Profesörlüğüne getirildi. 1957’de Ordinaryüs Profesör oldu. Yaşamının her safhası doymak bilmeyen bir iştihayla kitap ve kütüphanelerin arasında geçti. İkibinin üzerinde farklı konularda makaleler yazdı, kitaplar hazırladı, çeviriler yaptı. Fransızca ve Türkçe kitap eleştirileri kaleme aldı. Dergiler yayımladı. Sabahattin Eyuboğlu ve Celalettin Ezine ile uzun zaman beraber çıkardıkları hümanist karakterdeki İnsan dergisi entelektüel kesimde ses getirdi. Hemen hemen ilgi göstermediği alan yoktu. Başta İslâm felsefesi, Türk tefekkür tarihi, doktrinler tarihi, sosyoloji, sistematik felsefe, bilim felsefesi, mantık, sanat, estetik derslerini okuttu, binlerce öğrenci yetiştirdi. Tüm bunların yanında o, tekdüze bir akademisyen profilinin dışındaydı. Sanatçı duyarlığıyla Posta Yolu, Şeytanla Konuşmalar, Yarım Adam adlı romanlarını yazdı. Şiirle ilgilendi. Resimler çizdi. 1918-1920’lerde kara kalem; 1940-1945 yılları arasında yağlı boya ve 1967-1970 yıllarında kompozisyon çalışmaları yaptı. Hat sanatıyla uğraştı ve müzik bilgisi son derece genişti. Hilmi Ziya Ülken, 5 Haziran 1974’de yaşamını yitirmiştir.