• Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi

Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi

  • 590,00 TL
  • 413,00 TL


  • Stok Durumu: Stokta var
  • 24 Saatte Kargoda

Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi, Tanzimat’tan itibaren düşünce hareketlerini inceleyen en önemli klasiklerden biridir. Yapıt şimdiye kadar pek az üstlenilmiş bir çabanın ürünü, deyim yerindeyse Türk düşüncesinin ve zihniyet dünyasının en kapsamlı arkeolojisidir. Namık Kemal’den Ziya Gökalp’e, Ali Suavi’den Mustafa Suphi’ye, Dr. Abdullah Cevdet’ten Hikmet Kıvılcımlı’ya, Beşir Fuad’dan Prens Sabahaddin’e, Yusuf Akçura’dan Ahmet Ağaoğlu’na, A. Hamdi Başar’a dek uzanan geniş yelpazede birçok düşünce, ekol ve kişi mercek altına alır. İlk çıkan dergiler, ilk yayımlanan kitaplar, manifestolar ve çözüm önerileri son derece kayda değerdir. Modernleşme hareketleri, ilerleme düşüncesi ve ilerlemeye duyulan tepkiler, mantık, hukuk ve felsefe alanındaki ilk sistemli eserler, çevirilerle Batı’yı anlama yolunda atılan öncü adımlar ve Türk düşüncesindeki sentez çabaları kitabın ana çerçevesini oluşturur.

Hilmi Ziya Ülken burada düşünce tarihinin ‘ansiklopedik’ bir anlatımını sunmaz. Belki de daha önemli olan, Tanzimat ve Cumhuriyet döneminin fikir akımlarının kökenlerine inebilmek ve bir dönemin canlı bir tasvirini sunabilmektir. Ülken, Tanzimat ve Cumhuriyet döneminin kurucu isimlerine tarafsız bir pencereden yaklaşır. Aydınlarımızı tüm nitelikleriyle, –yüzeysellikleri ve derinlikleri ile birlikte– anlamayı dener, onların yüksek ideal ve heyecanlarına ortak olur. Türk düşünce hayatında kalıcı izler bırakmış kişileri mahkûm etmekten ise özellikle kaçınır, her bir düşünsel faaliyetin toplumdaki karşılığını arar. Ele alınan isimler kimi zaman uç noktalarda yer alsalar da yaklaşık yüz elli yıl öncesinde ortaya konulan sorunlar hâlâ tazeliğini korumakta, bir toplumun zihniyet dünyasında bugün tüm canlılığıyla yaşamaktadırlar.


  • Yazar: Hilmi Ziya Ülken
  • Kitabın Başlığı: Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi
  • Yayına Hazırlayan: Gülseren Ülken
  • Kapak Tasarımı: Mr. Z & Z
  • Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 444; Felsefe Dizisi - 125
  • Basım Bilgileri: 20. Basım: Şubat 2025 (1. Basım: Selçuk Yayınları, 1966)
  • Sayfa Sayısı: 739
  • ISBN: 978-625-6194-17-5
  • Boyutları: 15,5 x 23,5


Hilmi Ziya Ülken’in Düşünce Tarihi ile İlgili Çalışmaları
       Arslan Kaynardağ

Önsöz


Giriş

Batı ile İlk Temaslar


Birinci Bölüm:
Tanzimat

Yeni Teşkilatlanma

Tanzimat’tan Önceki Kültür Hayatına Bir Bakış

Modern İlim ve Eğitim Kurumlarının Kuruluşu

Yeni Osmanlılar ve Tanzimat İdeolojileri

Aydınlanma Devri ve Terakki Fikirleri

İslâm Mantık ve Hukukunun Canlanması

İlk Uzlaşma Teşebbüsü


İkinci Bölüm: I. Meşrutiyet

Meşrutiyet için Savaş ve Hürriyet Fikri

Bilginin Yayılması ve Hürriyet Fikrine Karşı Tepki

II. Meşrutiyet’e Doğru


Üçüncü Bölüm: II. Meşrutiyet

Pozitivizm Hareketinin Doğuşu

I. ve II. Meşrutiyetler Arasında Bağlantı

Pozitivizmin Gelişmesi (Felsefe ve Sosyoloji Hareketi)

M. Satı (Satı el-Husri)

Emrullah Efendi ve Maarif Reformu

Karşıt Dünya Görüşleri ve İdeolojiler

Hoca Kadri (1860-1918)

Musa Akyiğit (1865-1923)

Felsefi Düşüncenin İlk Adımları

İmmoralizm ve Moralizm

Baha Tevfik ve Materyalizm Çığırı

Abdullah Cevdet (1869-1931)

Rıza Tevfik (1868-1951)

Hüseyinzâde Ali Turan (1864-1942)

Modernist İslâmcılar

İsmail Hakkı İzmirli (1868-1946)

Şehbenderzâde Ahmed Hilmi (1865-1913)

İsmail Fenni Ertuğrul (1855-1946)

Mehmet Ali Aynî (1869-1945)

Ziya Gökalp (1876-1924)

Meslek-i İçtimai” ve Prens Sabahaddin

Nüzhet Sabit (1883-1919)

İmparatorluğun Sonu


Dördüncü Bölüm:
Cumhuriyet

Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Geçiş

Gökalp Diyarbakır’da

Bergsonizm

Tarihî Materyalizm

Yusuf Akçura (1879-1935)

Modernist ve Türkçü İslâmcılar

Celal Nuri İleri (1870-1939)

Ahmet Ağaoğlu (1869-1939)

Niyazi Ramazanoğlu (1889-1965)

Emin Âli Çavlı (1889-1968)

Mustafa Rahmi Balaban (1888-1954)

Enerjetizm (Konya Felsefi Okulu)

Pragmatizm

Felsefi İdealizm

Türk Felsefe Cemiyeti

Meslek-i İçtimai ve Mehmet Ali Şevki (1881-1963)

Peyami Safa (1899-1961)

İsmail Hakkı Baltacıoğlu ve Yeni Pedagoji Hareketleri

Mümtaz Turhan

Dil Devrimi Sonuçları

Yeni Felsefe Akımları

Kerim Erim (1894-1958)

Hasan Âli Yücel (1897-1961)

Âkil Muhtar Özden (1877-1949)

Ahmet Hamdi Başar

Memleketçilik

Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu

Remzi Oğuz Arık (1900-1954)

Türk Düşüncesi Nereye Gidiyor?


Yazar Adları Dizini

Süreli Yayınlar Dizini

Önsöz

 

Türk Düşüncesi Tarihi’ni yazmaya otuz üç yıl önce girişmiştik. O zamanki başlıca tasamız orta öğretimde edebiyat tarihi yanında Türk fikir tarihini de tanıtma ihtiyacıydı. Burada 19. yüzyıl ortalarından başlayan Türkiye çağdaş düşünce tarihini vermeye çalışıyoruz.

Bir devir tam anlamıyla tarih olabilmek için yaşayanların görüş ve ihtiraslarından uzaklaşmış ve kapanmış olmalıdır. Halbuki burada ele aldığımız konu 1860’lardan hemen günümüze kadar geliyor. Söz konusu ettiğimiz fikir hareketlerinden bir kısmı ya aramızda yaşıyor ya da biz onların az çok kuvvetli etkisi altında bulunuyoruz. Burada tarafsız ve objektif olabilmek için ele aldığımız düşünürler hakkında kendi hükümlerimizi elden geldiği kadar bir yana bırakmaya ve onları kendi ağızlarından konuşturmaya çalıştık. Ancak bu koşullar altında bu objektifliğin de bir sınırı olacaktır.

Çağdaş düşünürleri bugünkü belirli bir siyasi veya ideolojik düşünce açısından incelemek doğru olamazdı. Çünkü başka bir görüş açısı bu yargıların aksini verebilecek her iki görüş de subjektiflikleri yüzünden bir tarih kitabından beklenen şeyi ortadan kaldıracaktı. Biz ise bu hükümleri okuyana bırakmayı tercih ettik.

Çağdaş dediğimiz fikir hayatı, içtimai-siyasi büyük sarsıntılar içinde gelişmiştir. Yüzyıllar boyu savaş halinde bulunduğumuz bir dünya karşısındaki direnişler ve devrimler, sonunda İmparatorluğun yıkılmasıyla yeni bir siyasi bünyenin meydana çıkışı, bu bir yüzyıllık fikir hayatını çoğu ihtiraslı, günlük siyasi eyleme bağlı ve derin olmaktan uzak bırakmış, Batı’nın fikir köklerine nüfuz etmek ve yeni fikirleri geniş boyutlarıyla kavrama imkânı bırakmamıştır. Mesela Fransız İhtilali’nin dünyaya yaydığı fikirler Türkiye’ye de girerken, bu hareketin arkasındaki büyük düşünürlerin bütün eserleriyle tanınması ve tartışılması gerekirken, onlardan hemen hiçbir şey çevrilmemiş ve Türk düşünürleri yakın yıllara kadar gazete ve haftalık dergi sayfalarında günlük sorulara cevap vermeye çırpınan dar bir çerçeveye sıkışıp kalmışlardır. Bu açıdan bakınca Tanzimat ve Meşrutiyet’in olduğu kadar Cumhuriyet’in fikir tarihinin de yüzeysel olduğunu belirtmek gerekecektir.

Fakat konuya başka bir açıdan bakınca, bu bir yüzyıllık fikir mücadelesinin değerini tanımamak büyük yanlışlık olur: İslâm uygarlığı zafer devrinde uzun ve rahat bir çeviri çabasıyla Helen uygarlığının fikir ürünlerini almış ve üzerinde yüzyıllarca işlemiş olmasına rağmen sonuç hiç de parlak olmamıştır. Meşai ve İşraki ekolleri Yunan felsefesini eksik olarak anlamış, birçok sentez yetersizliğinin bunalımı içinde kalmış, Süryanice kanalıyla Arapçaya çevrilen eserlerde önemli boşluklar doldurulamamış, bu fikir hareketi de 14. yüzyıldan sonra haşiyecilik ve tekrarcılık içine düşmüştür. Buna karşılık 13-15. yüzyıllar arası Batı’nın, Doğu fikir hayatını anlamak için yaptığı çaba hızla gelişerek, onu bir dünya uygarlığı haline getirmiştir. 19. yüzyıl ortalarında iki âlem arasındaki fark ölçülemeyecek kadar büyüktür. Her bakımdan yenilmiş bir âlemin bu sarsıntılı devresinde dünya uygarlığının fikir ürünlerini geniş boyutlarıyla kavraması mümkün müdür? Bütün kafaların savaşlar ve devrimlerdeki şüpheli sonuçlara çevrildiği zamanlarda, Kant ve Hegel sistemlerini derinleştiren akademik çalışmalar beklemek kolay değildir.

Bununla birlikte Türk düşüncesi içtimai eyleme bağlı olarak Batı düşüncesinin başlıca özelliklerini tanımıştır. Türk düşünürleri toplumun bunalımları karşısındaki sorumluluklarını bilen insanlardır. Fildişi kulelerine çekilmemişlerdir. Ellerindeki bütün imkânları kullanarak eğitimin yayıldığı yerlere kadar yeni fikirleri tanıtmaya, yeni içtimai hareketlere önderlik etmeye çalışmışlardır. Siyasi değişmelerin çok gerisinde kalan boğuk sesler olmamışlar, zaman zaman kendilerini dinletmesini bilmişlerdir. Hattâ içtimai eyleme karşı aşırı bağlılık belki de bir bakıma bu devir Türk düşüncesinin kusuru gibi görülebilir. Derinleştirilmiş fikir eserlerini, bu bağlılıktan kurtulabildiği ölçüde vermesi beklenmelidir.

Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi, orijinal fikirler ve dünya için yeni görüşlerin tarihi değildir. Fakat bütünü ile Türkiye için yeni ve gerçek yaratışları hazırlayan eserlerin tarihidir.

 

14.3.1966
H. Z. ÜLKEN

Hilmi Ziya Ülken

İstanbul’da, 1901 yılında doğdu. Babası Mehmet Ziya Ülken kimyager dok­­tordu. Anne tarafı Kazan’ın tanınmış müderrislerinden Kerim Hazret’e uzanır. İlk bilgileri aile dostu İbn-ül Emin Mahmut Kemal Bey’in sohbetlerinden alır. İlk­öğrenimini “Tefeyyüz” mektebinde; ortaöğrenimini İstanbul Sultanîsi’nde tamamladı. Gençlik yıllarında kültürel Anadoluculuk akımının öncülerindendir. 1919’da Reşat Kayı ile Anadolu dergisini çıkarır. Anadolu’nun Bugünkü Vazifeleri birçok eseri arasında ilkidir. 1921’de Mülkiye Mektebi’nden mezun oldu. Ardından İstanbul Edebiyat Fakültesi Beşeri Coğrafya Kürsüsü asistanlığına tayin edildi. Diğer bölümlerin derslerini takip ederek felsefe bölümünden ahlâk sosyoloji ve felsefe tarihi sertifikaları aldı. Çeşitli liselerde tarih, felsefe, psikoloji ve coğrafya dersleri verdi. Umumi İçtimaiyyat ve Türk Tefekkür Tarihi kitaplarıyla ilgi çeken Ülken, 1933 yılında Atatürk tarafından Berlin Üniversitesi Devlet Kütüphanesi’ne gönderildi. Türkiye’ye dönüşünden hemen sonra, Edebiyat Fakültesi Türk Tefekkür Tarihi doçentliğine atandı, 1936’da İçtimaî Doktrinler Tarihi öğretim üyesi oldu. 1940’ta von Aster’in isteğiyle felsefe profesörlüğüne, 1944’te İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü Sanat Tarihi profesörlüğüne getirildi. 1957’de ordinaryüs profesör oldu. Yaşamının her safhası doymak bilmeyen bir iştihayla kitap ve kütüphaneler arasında geçti. Binin üstünde makale yazdı, kitaplar hazırladı, çeviriler yaptı. Fransızca ve Türkçe kitap eleştirileri kaleme aldı. Dergiler yayımladı. Sabahattin Eyüboğlu ve Celalettin Ezine ile uzun zaman beraber çıkardıkları hümanist karakterdeki İnsan dergisi entelektüel kesimde ses getirdi. Hemen hemen ilgi göstermediği alan yoktu. Başta İslâm felsefesi, Türk tefekkür tarihi, doktrinler tarihi, sosyoloji, sistematik felsefe, bilim felsefesi, mantık, sanat ve estetik derslerini okuttu, binlerce öğrenci yetiştirdi. Tüm bunların yanında o, tekdüze bir akademisyen profilinin dışındaydı. Sanatçı duyarlılığıyla Posta Yolu, Şeytanla Konuşmalar, Yarım Adam adlı romanlarını yazdı. Sanatla olan bağı doğrultusunda; yağlıboya, karakalem, suluboya resimleri, hat ve minyatür çalışmaları ile katıldığı kişisel ve toplu sergiler ve desteklediği “yeniler” grubu bağlamında hazırladığı resim, sanat ve estetik üzerine kitapları, yüzlerce sanat, resim ve edebiyat üzerine makale; ayrıca şiir, destan, roman ve denemeleri ile sanatçı kimliğini ortaya koyuyordu. Hilmi Ziya Ülken, 5 Haziran 1974’te yaşamını yitirmiştir.