Proust’un bu kitabı John Ruskin’in Susam ve Zambaklar kitabına yazdığı önsözdür. Ama aynı zamanda Kayıp Zamanın İzinde’nin bir provası gibidir. Okuma, tıpkı romandaki gibi bu metinde de, bir günün zamanlarının paylaşımındaki örtük çatışmayı yaratan temel unsurdur. Proust’un okuyan çocuk’u küçük Marcel, birinci tekil şahısla, okuma deneyimini kesintiye uğratan anları aktarır.
Kayıp Zamanın İzinde’deki biçimiyle “düşünce”nin rüşeym hali kitapta saklıdır: uyumak üzere olan anlatıcının elinden düşen kitabın son okunan sayfasında betimlenen katedral, uyku anında anlatıcının bedeni, sabah uyandığında ise aklındaki ilk düşüncedir. Böylece beden ve düşünceyi iç içe geçiren bir okur hafızasını betimler Proust. Bu sebeple Susam ve Zambaklar’a yazdığı önsözü Ruskin imgesine ilişkin kendi geçici hafızasını sergileyen bir metin olarak tasarlamıştır. Ruskin’in hatırlattığı deneyimler, Ruskin’i hatırlayan yazınsal anıtlara dönüşürken, metnin bütününde unutulan Ruskin’dir; öyleyse içerikten ziyade okuma anındaki duyguları biriktiren okur hafızasını harekete geçiren de hatırlama değil unutuş payıdır. Ruskin’in “susam”ı da bu unutuş payının alegorisidir. Binbir Gece Masalları’nda, kralların hazinesine değilse de haramilerin hazinesine giden kapıyı açan büyülü sözlerde köklenen bir alegoridir: “Açıl susam açıl.” Cana Bostan
- Yazar: Marcel Proust
- Kitabın Başlığı: Okuma Günleri
- Orijinal Başlık: Sur la lecture
- Çeviren: Murat Erşen [Murat Erşen]
- Yayına Hazırlayan: Taşkın Takış
- Kapak Tasarımı: Harun Ak
- Kapak Resmi: Sir William Orpen, Grace reading at Howth Bay
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 281; Edebiyat - 67
- Basım Bilgileri: 1. Basım / Kasım 2020
- Sayfa Sayısı: 79
- ISBN: 978-625-7030-33-5
- Boyutları: 13,5 x 21 (Ivory Kağıt)
Marcel Proust (1871 - 1922)
Anteuil’de dünyaya geldi. Taşralı bir Katolik aileden gelen hekim Adrien Proust’la varlıklı bir Yahudi ailenin kızı olan Jeanne Weil’in oğludur. Çocukluğunda yaşadığı astım krizinden yaşamı boyunca etkilenecektir. Condorcet Lisesi’nde eğitim gördü. Orléans’da askerlik yaptı. Siyasal Bilgiler Okulu’na girerek hukuk ve edebiyat bölümlerini bitirdi. Öğrenciliği sırasında Henri Bergson, Paul Desjardins ve Albert Sorel’i düşüncelerini izledi. Gençlik yıllarında soyluların iştirak ettiği Paris salonlarının temsilcilerinden biriydi. 1892-93 yıllarında arkadaşlarıyla birlikte Le Banquet dergisini kurdu; burada öykü ve edebiyat eleştirileri yayımladı. Dreyfus olayı patlak verdiğinde Dreyfus yanlıları arasında yer aldı ve aristokrat çevrelerine ilişkin derin bir hayal kırıklığı yaşadı. 1899’da John Ruskin’in resim eleştirilerini okuduktan sonra Jean Santeuil’i yazmayı bırakarak doğal güzelliklerde ve insanın sonsuzluğa ulaşma çabasının simgesi olarak gördüğü gotik mimaride yeni ilhamlar aradı. 1900’de annesiyle birlikte Venedik’e gitti ve Fransa’daki kiliseleri gezdi. John Ruskin’den Bible of Amiens (Amiens İncili) ve Sesame and Lilies’i (Susam ve Zambaklar) Fransızcaya çevirdi. Çeşitli dergilerde yayımlanan öykülerini Les Plaisirs et les jours (Hazlar ve Günler) adlı kitapta topladı. Proust’un olgunluk dönemi üslubunu en iyi yansıtan À la recherces de temps perdu (Kayıp Zamanın İzinde) adlı romanı edebiyat yaşamının zirvesidir. Bu yapıtında 17. yüzyıl ahlâkçısı La Bruyère’den toplumsal anı yazarı Saint-Simon’a, romantik yazar Chateaubriand’dan Balzac’ın İnsanlık Komedyası’na, Renan ve Ruskin’in hümanizminden romancı Anatole France’a ve sembolist şair Stephane Mallarmé’den dekadan yazarlara kadar birçok ismin etkisi görülür. Proust dil ve üslubuyla dünya edebiyatında özgün bir yere sahiptir. Doğu Batı’da yayımlanan diğer eseri Saint-Beuve’e Karşı’dır (çev. Roza Hakmen, 2006).
Murat Erşen
Strasbourg Marc Bloch ve Galatasaray üniversitelerinde felsefe okudu. Çeşitli üniversitelerde misafir öğretim görevlisi olarak dersler verdi. Halen Lyon 3 Üniversitesi’nde siyaset felsefesi alanında doktora çalışmasını sürdürüyor. Özellikle felsefe alanında Fransızca ve İngilizceden çeviriler yapıyor. René Descartes, Alain Badiou, Jean-Luc Nancy, Jacques Lacan, Leo Strauss, Lars Svendsen, Oscar Wilde, Marguerite Duras gibi isimlerin eserlerinin de aralarında yer aldığı birçok ismi Türkçeye kazandırdı.