Jean Baudrillard Üretimin Aynası’nda, kendini kapitalizmin radikal bir eleştirisi olarak sunan Marksist ekonomi politiği eleştirmektedir. Ona göre Marksizm, modern toplumun merkezine üretimi koymakla aslında burjuvaziye hizmet etmektedir: Tarihî materyalizm, diyalektik, üretim biçimi, emek gücü gibi kavramlar Marksist kuramın, burjuva düşünürler tarafından üretilen doğa, gelişme, akıl, emek, değiş tokuş gibi evrensel kavramlara bir son vermek amacıyla yararlandığı kavramlar iken günümüzde aynı tarihî materyalizm, ürettiği bütün bu kavramları en az burjuvazininki kadar acımasız bir “eleştirel” emperyalizmle evrenselleştirmeye çalışmaktadır.
Baudrillard’a göre Marx’ın ortaya attığı üretim, üretim biçimi, değişim değeri gibi kavramlar evrenselleştikleri andan itibaren çözümleme yeteneklerini yitirip anlam dininin egemenliği altına girerek bir tür kutsal kurala dönüşmekte ve genelleşmiş bir sistemi kuramsal açıdan yeniden üretmektedirler. Bu kavramlar göstergelere, yani “gerçek” bir gösterilenin gösterenlerine dönüşmekte ve varlıklarını ancak göstergelerden oluşan düşsel bir evrende, insanı baskı altına alan bir simülasyon evreninde sürdürebilmektedirler.
- Yazar: Jean Baudrillard
- Kitabın Başlığı: Üretimin Aynası ya da Tarihî Materyalist Eleştiri Yanılsaması
- Fransızca Özgün Metin: Le Miroir de la Production ou L’illusion critique du materialisme historique
- Çeviren: Oğuz Adanır [Fransızca]
- Yayına Hazırlayanlar: Taşkın Takış - Ufuk Coşkun
- Kapak Tasarımı: Çiğdem Sarıhan
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 379; Sosyoloji Dizisi - 52
- Basım Bilgileri: 3. Basım: Kasım 2022 (1. Basım: Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları, 1998)
- Sayfa Sayısı: 157
- ISBN: 978-625-8123-34-0
- Boyutları: 13,5 x 21
Önsöz
Giriş
I. Çalışma/Emek Kavramı
Emek
Gücünün Kullanım Değeri Eleştirisi
Somutlaştırılan
Emek ya da “Niteliksel” ve “Niceliksel” Diyalektiği
İnsanın
“Evrensel” İki Çehresi
Çalışma
Etiği ve Oyun Estetiği
Marx
ve Değer Adlı Karmaşa
Epistemoloji
I: Marksist Kavramların Gölgesinde
Özet Olarak
Ekonomi Politik Eleştirisi Sona Ermiştir
II. Marksist Antropoloji ve Doğanın Egemenlik Altına Alınması
Aydınlanma
Çağı Ahlâk Felsefesi
Lykurgos
ve İğdiş Edilme
Yahudi-Hıristiyanlığın
Dünyasında Anti-Doğa
Epistemoloji
II: Marksist Eleştirinin Yapısal Sınırları
III. Tarihî Materyalizm ve İlkel Toplumlar
Yapısal
Nedensellik ve İlkel Toplumlar
Üretim
Fazlası (Artık) ve Anti-Üretim
Büyü
ve Emek
Epistemoloji
III: Materyalizm ve Etnomerkezcilik
IV. Arkaik ve Feodal Düzen Hakkında
Köle
Zanaatkâr
Epistemoloji
IV: Marksizm ve Bilgisizlik
V. Marksizm ve Ekonomi Politik Sistemi
Eukleides
Geometrisi Türünden Bir Tarih Anlayışı mı?
Ekonomi
Politiğin Üçüncü Evresi
Çelişki
ve Yıkıcılık, Yani Politikanın Yön Değiştirmesi
Politik
Devrim ve “Kültürel” Devrim
Bir
İdeoloji ve Simülasyon Modeli Olarak Ekonomi
Marksist
Kuram ve İşçi Hareketi, Yani Sınıf Kavramı
Bir
Amaç Olarak Devrim ya da Tarihin Askıya Alınması
Ütopya Ne Kadar
Radikaldi?
Dizin
Önsöz
Jean Baudrillard’ın Nesneler Sistemi (1968), Tüketim
Toplumu (1970), Gösterge Ekonomi Politiği Hakkında Bir Eleştiri
(1972), Üretimin Aynası (1973) başlıklı
çalışmalarında yaptığı çözümlemeler Marx ve Marksist düşünceyle bir tür hesaplaşma olarak da
nitelendirilebilir. Marksist bir düşünce evreninde yetişen ve olgunlaşan
Baudrillard’ın komünist, sosyalist, sosyal demokrat partilerin Batı Avrupa’da
hükümet ya da hükümet ortağı olduğu bir dönemde böylesine radikal
çözümlemelerle Marksist ütopya ya da proletarya diktatörlüğü rüyasına bir son vermesi her aydının
başarabileceği türden bir iş değildir.
Üretimin Aynası (ya da Tarihî Materyalist Eleştiri
Yanılsaması) üretime dayalı tarihî materyalist bir çözümlemenin yanlışlığını bu
çözümlemeyi yapmak amacıyla üretilen kavramları çok ayrıntılı bir şekilde ele
alıp tartışarak göstermektedir. Bu metinde göstergebilim ve özellikle de Marcel
Mauss’un antropolojik kavramları ve çözümlemelerinden büyük ölçüde yararlanan
Baudrillard modern (Batılı) toplumlar ve ilkel toplumlar arasındaki zihniyet,
anlayış ve akıl yürütme farklarını adım adım ortaya koyarak üretime dayalı bir tarihî materyalist çözümlemenin iddialarını
teker teker çürütmektedir.
Modern bir akılcılığa boyun eğen sanayileşmiş
toplumlara karşın, ilkel toplumların simgesel bir düzene boyun eğdiklerini
gösteren düşünür, Marx ve Marksistlerin hayalî (kuramsal) bir evren yaratarak bu
evreni gerçeğin kendisi gibi algılatmaya çalıştıklarını ve gerçek gibi
algılanan bu kuramsal açıklamalardan yola çıkarak sanayileşmiş kapitalizmin geçtiği süreçlerin hiçbirinden geçmemiş ilkel
toplumlarla üretim üzerinden yanlış bir bağlantı kurarak onları da evrensel
kapitalist sistemin içine çekmek istediklerini ancak bunun imkânsız olduğunu
çok üst düzey bir entelektüel çaba harcayarak kanıtlamaktadır.
Özetle Marksist ütopyanın bu toplumlarda
(dolayısıyla ilkel toplumlar dâhil olmak üzere tüm diğer toplumsal
oluşumlarda) gerçekleşme şansı bulunmadığını anlatmaya çalışan Üretimin Aynası’nın en azından bu tarihten sonra
sosyal bilimlerin olmazsa olmazları arasında yer alacağından kuşku duymuyoruz.
Bugüne kadar ne Marksist ne de başka bir
düşünce evreninin karşı çıkamadığı son derece özgün düşüncelerin yer aldığı bu
metin bizi hiç kuşkusuz yeni tarihsel-toplumsal çözümleme, açıklama
arayışlarına itmiş ve itmeye de devam edecektir.
Oğuz Adanır
İzmir, Eylül 2012
Jean Baudrillard (1929-2007)
Fransız düşünür ve sosyolog. Reims’ta doğdu. Bir memur ailesinin ilk çocuğuydu. Sorbonne Üniversitesi’nde Alman Dili ve Edebiyatı bölümünü okudu. Meslek yaşamına bir lisede Almanca öğretmenliği ile adım attı. 1966’da Nanterre Üniversitesi’nde Henri Lefebvre ile çalışmaya başladı. Bu üniversitede uzun yıllar sosyoloji dersleri verdi, çeşitli sebeplerden dolayı profesörlük unvanını çok geç bir tarihte, 1990 yılında elde edebildi. Libération gazetelerinde yazdığı güncel yazılarla geniş bir tartışma alanı açtı. Baudrillard, eserlerinde gelişmiş kapitalist ülkelerdeki tüketim olgusunu, kitle iletişiminin ve teknolojik ilerlemenin yol açtığı toplumsal değişimleri çözümledi. Çağımızda teknolojinin yarattığı anlam ve gösterge fazlalığının, kopyalardan ibaret bir “simülasyon” evrenine, gerçekliğin yok olduğu bir “hipergerçeklik” dünyasına tekabül ettiğini sanattan mimariye, sinemadan reklâmcılığa ilişkin verdiği sayısız örnekle gösterdi. Baudrillard özellikle medya üzerine yaptığı çalışmalarla bütün dünyada ün kazandı. Simülasyon kuramıyla günümüz toplumuna ve “postmodern” dünyaya radikal eleştiriler yöneltti. Ona göre, gerçek dünya ile imgeleri arasında herhangi bir ayırım yapabilme kabiliyetine sahip değiliz. Bugün reklâmlar ‘şey’lerden çok imgeleri pazarlamaktadır. “Chanel”, “Calvin Klein” veya “GAP” gibi markaların temsil ettiği nitelik veya değerden çok etiketleri veya göstergeleri satın alınmaktadır. Baudrillard’ın ünlü tespitlerinden biri de, Körfez Savaşı’nın “gerçekten yaşanmadığı” ile ilgiliydi. CNN izleyicileri savaşı bir “medya olayı” olarak rahat ve geniş koltuklarında cips yiyerek izledi. Baudrillard, füze bombardımanı ile imge bombardımanı arasında bir ayırımın yapılamadığı dünyada, artık eleştiri gücünü tamamen yitirdiğimizi öne sürdü.
Jean Baudrillard’ın Doğu Batı Yayınları’ndan çıkan diğer eserleri:
Simülakrlar ve Simülasyon (2003); Sessiz Yığınların Gölgesinde (2003);
Şeytana Satılan Ruh ya da Kötülüğün Egemenliği (2005); Foucault’yu
Unutmak (2013); Can Çekişen Küresel Güç (2017); Neden Her Şey
Hâlâ Yok Olup Gitmedi? (2019); Karnaval ve Yamyam (2019);
Nesneler Sistemi (2020); Simgesel Değiş Tokuş ve Ölüm (2021); Gösterge
Ekonomi Politiği Hakkında Bir Eleştiri (2021); Çaresiz Stratejiler
(2021); Üretimin Aynası (2022).