• Gösterge Ekonomi Politiği Hakkında Bir Eleştiri

Gösterge Ekonomi Politiği Hakkında Bir Eleştiri

  • 260,00 TL
  • 182,00 TL


  • Stok Durumu: Stokta var
  • 24 Saatte Kargoda

Gösterge ekonomi politiğinin eleştirisini yapan kuramcı sayısı yok denilecek kadar azdır. Veblen ve Goblot kültürel sınıf çözümlemesinin önünü açan çok önemli isimlerdir. Bu çözümleme “diyalektik materyalizmin” yapmış olduğu üretim güçleriyle ilgili çözümlemenin ötesine geçerek gösterişe yönelik bir değerler mantığından söz etmektedir. Bu mantığa göre egemen sınıf toplum üstünde kurduğu ve kodlar aracılığıyla sürdürdüğü hâkimiyeti devam ettirebilmek amacıyla, değerleri “tözsel açıdan değişikliğe” uğratmış ve böylelikle ekonomik düzende devrimler yaparak, toplumsal ilişkilerde değişikliğe yol açılmasını engellemiştir.

Ekonomik düzende belirleyici olan, birikim ya da artı-değerin elde edilme biçimidir. Kültürel göstergeler düzeninde belirleyici olansa harcama, yani yaşamın her alanına egemen olan koda boyun eğip töz değişikliğine uğrayarak gösterge/değer biçimini alan ekonomik değişim değeridir. Egemen sınıflar (ilkel ve geleneksel toplumlar) egemenliklerini ya her zaman gösterge/değerler üstüne oturtmuş ya da (kapitalist burjuva düzeninde olduğu gibi) sahip oldukları bu ekonomik ayrıcalığı göstergeler aracılığıyla sergileyerek onlara bir aşkınlık, bir kutsallık kazandırmaya çalışmışlardır. Egemenliğin en kusursuz aşaması bu sonuncusudur. Çünkü sınıf mantığının yerini alan bu mantık, üretim araçlarının mülkiyetiyle değil, anlam üretiminin denetimiyle ilgili olup maddi üretimden çok farklı bir üretim biçiminin varlığını zorunlu kılmaktadır; zaten Marksist çözümlemenin içinden çıkamadığı nokta da budur.


  • Yazar: Jean Baudrillard
  • Kitabın Başlığı: Gösterge Ekonomi Politiği Hakkında Bir Eleştiri
  • Fransızca Özgün Metin: Pour une critique de l’économie politique du signe, © Éditions Gallimard, 1972.
  • Çeviren: Oğuz Adanır [Fransızca]
  • Yayına Hazırlayanlar: Cem Uçan - Ergun Kocabıyık
  • Kapak Tasarımı: Harun Ak
  • Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 308; Sosyoloji Dizisi - 45
  • Basım Bilgileri: 3. Basım: Ağustos 2021 (1. Basım: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2009.)
  • Sayfa Sayısı: 307
  • ISBN: 978-625-7030-63-2
  • Boyutları: 13,5 x 21
  • Kapak Resmi: Kurt Schwitters, En Morn, Kolaj, 1947, Pompidou Müzesi.

Çevirenin Önsözü
Gösterge Ekonomi Politiği Hakkında Bir Eleştiri Üzerine


Gösterge-İşlev ve Sınıf Mantığı

I. Gösterge-Nesnenin Toplumsal İşlevi

     Ampirist Varsayıma Göre Gereksinimler ve Kullanım Değeri

     Simgesel Değiş Tokuş Düzeninde Kula ve Potlaç

     Gösteriş Amaçlı Tüketim

     Simülakrın İşlevi

II. Toplumbilimsel Perspektifler

     Chapin’e Göre Living-Room Değerlendirme Ölçütleri

     Sözdizimsel ve Söz Sanatsal Çevre Çözümlemesi

     Nesnelerle Kurulan İlişkilerin Stratejik Çözümlemesi

     Nesnelere Özgü Bir Söylevden Söz Edilebilir mi?

     Kod Mantığının Toplumsal Yaşama Uygulanması

III. Nesneler Üzerinden Gerçekleştirilen Ayırımlama

     Toplumsal Hareketlilik ve Atalet

     Ev Düzeni ve Toplumsal Beğeni

     Çelişkili Söz Sanatı Kapsamında Başarının Getirdiği Şımarıklık ve Elindekiyle Yetinmeyi Bilmek

     Özgün Stiller

     Saksı ve Saksı Kovası Taktiği

     Eski Eşya Beğenisi

     Cilalı ve Lakeli

     Ev Temizliği Konusundaki Ahlâki Fanatizm

     Öncelik Tanınan “Doğallık”

     Biçimsel Yenilik ve Toplumsal Ayırımcılık

     Yerlerinde Duramayan Ayırımlayıcı Göstergeler

     Kısa Ömürlü Olma Lüksüne Sahip Olmak

IV. Ayırımcılık Üzerine Oturan Bir Mantık

     Nesnel ve Ritüel Bir İlişki Nesnesi Olarak Televizyon

     Tüketim “Evreninin” Bir Demokrasi Aracına Dönüştürülmesi

     “A” Grubuna Mensup Olanlar ve Olmayanlar

     Kölelere Özgü Bir Ahlâk Anlayışı


Bir Gereksinimler İdeolojisinin Ortaya Çıkması

I. Anlam Üretim Biçimi Olarak Tüketim

     Nesnelere Kazandırılan Mantıksal Statü

     Simgesel Değiş Tokuş Değeri Üzerine

     Simgesel Değiş Tokuştan Gösterge/Değer Anlayışına

     Anlam Üstüne Oturtulan Bir Mantık

     Göstergeler Düzeniyle Toplumsal Düzenin Karşılaştırması

     Cins İsim, Özel İsim ve Marka

II. Bir Değiş Tokuş ve Ayırımlama Düzeni Olarak Tüketim

     Nesne ve Gereksinim Nosyonunun Geçerliklerini Yitirmeleri

     Gereksinim ve Mana İlişkisi

     İktidar Totolojisi

     Disiplinler Arası Yeni Hümanizma Anlayışı ya da Psikososyal-Ekonomi

     Gösterge Değiş Tokuşunu Belirleyen Mantık Farklılık Üretme Anlayışı Üzerine Oturmaktadır

     Veblen’e Göre Statü Farklılıkları

     Boş Zamanın Değerlendirilmesi

     Ayırımlayıcı Değer Yasası Denilen Paradoks

     Moda

III. Gereksinimler Sistemi ve Bir Üretici Güçler Sistemi Olarak Tüketim

     Birincil Gereksinimler Masalı

     Tüketicilik Anlayışının Ortaya Çıkması Gereksinim/Üretici Güç Açıklaması

     Toplumsal Değerlerin Bilinçli Bir Şekilde Zayıflatılması

     Gösterge/Değiş Tokuşun Genelleştirilmesi ve Giderek Yitirilen “Değerler”


Fetişizm ve İdeoloji: Bir Göstergebilimsel İndirgeme


Fırça Sallamak ve İmza Atmak


Müzayede Nesnesi Olarak Sanat Yapıtı

I. Ekonomi Politiğin Öteki Yüzü

II. Ekonomik Değiş Tokuştan Farklı Olan Yanlar

     Biçimsel Değişime Uğrayan Değer Üzerine

     Toplumsal İlişki

III. Ekonomik Güç ve Egemenlik İlişkisi

IV. Simgesel Değer ve Estetik İşlev

V. Sonuç


Genel Bir Kuram Oluşturma Denemesi

     Genel Ekonomi Politik/Simgesel Değiş Tokuş


Kullanım Değerinin Ötesi

     Marx ve Robinson


Gösterge Ekonomi Politiğinin Eleştirisi

I. Büyüleyici Bir İdeolojik Düşünce

II. Gösterge Metafiziği Üzerine

III. Bir Seraba Benzeyen Gönderilen

IV. Temelanlam ve Yananlam

V. Göstergenin Ötesinde Simgesel Düzen Vardır


Kitle İletişim Araçları için Ağıt

     Giriş İlâhisi

     Enzensberger’in “Sosyalist” Stratejisi

     Karşılık Verilemeyen Söz

     Yıkıcı Strateji ve “Simgesel Eylem”

     Kuramsal Bir İletişim Modeli

     Sibernetik Yanılsama


Tasarım ve Çevre ya da Ekonomi Politiğin Hızlı Tırmanışı

     Göstergenin Yol Açtığı Sonuçlar

     İşlevselciliğin Bunalıma Girmesi

     Çevre ve Sibernetik Sayesinde Kusursuzluk Aşamasına Ulaşan Bir Ekonomi Politik Açıklaması


Değişim Değeriyle (Parayla) Tatmin Edilebilen Arzu Hakkında


Dizin

Çevirenin Önsözü


Gösterge Ekonomi Politiği Hakkında Bir Eleştiri Üzerine

 

İlk kez 1972 yılında yayımlanan bu metinle birlikte, Baudrillard, mevcut eleştirel düşüncelerin egemen sistemi çözümleme konusundaki bilinçsizlik ve yetersizliklerini somut bir şekilde ortaya koyarak onlardan hangi noktalarda ve neden radikal bir şekilde koptuğunu açıklamaya çalışmaktadır.

Marcel Mauss’un “Armağan Kuramı”yla Veblen ve Goblot’nun modern toplum çözümlemelerinden yola çıkarak kapitalizmin “tüketim toplumu”yla birlikte bir mutasyona uğradığını ve ortada yalnızca arz talep, değişim değeri, antropolojik gereksinimlerle bunların karşılanması vb. gibi bir anlayış üzerine oturan bir kapitalist sistem bulunmadığını söylemektedir. Ona göre “tüketim toplumu” aşamasına gelmiş olan bir kapitalizmin emeği sömürme anlayışı değişmiştir. Artık ­insanlara, kısmen rahatça yaşayabilecekleri miktarda ücret veren bir sistem insanların yalnızca emeklerini değil aynı zamanda boş zamanlarını nasıl değerlendirebileceklerini söyleyip bu zamanı da (sözcüğün her anlamında) tüketerek geçirmelerini sağlaya­rak sömürüyü iki katına çıkartmaktadır. Bir başka deyişle modern toplumlar ilkel toplumlara özgü gösterişe yönelik israf anlayışını, ona akılcı bir biçim kazandırarak aynen sürdürmektedirler. İlkel toplumlarda şefler ya da soyluların önderliğinde sürdürülen gösteriş, itibar amaçlı ve birikimi engellemeye yönelik bu kolektif yok etme biçimi, yerini zamanla aristokratik bir harcama anlayışına, modern toplumlardaysa sistemin varlığını idame ettirebilmesi için büyük burjuvalar tarafından tüm toplumu etkileyip, güdümlemek amacıyla sürdürülen bilinçli ve akılcı bir görünüme bürünmüş bir alışkanlığa bırakmıştır:

“Günümüzdeki modern demokratik toplumlarda artık yasal olarak prestije yönelik vekâleten tüketime mahkûm edilmiş bir kategori yoksa da bu sürecin genel anlamda toplumsallaştırılmasının gerisinde gene de gösterişe yönelik harcama sürecine mahkûm edilmiş sınıflar bulunup bulunmadığı sorusu sorulabilir. Zira bu tür bir harcama aracılığıyla tüketim, özgür bireysel davranışlar görünümü altında aslında sanayi öncesi toplumlara özgü çok eski çağlardan bu yana tamamıyla kurumlaşmış bir değer ve toplumsal ayırımcılık görevini yerine getirmekten başka bir şey yapmamaktadır.”

Dolayısıyla böyle bir sistemin gereksinimlerle bunların karşılanmasına dayanan bir maddi üretim anlayışı üstüne oturması söz konusu değildir. Baudrillard burada bize bir toplumsal mantık çözümlemesi yapmakta ve bu mantığın nasıl işlediğini göstermeye çalışmaktadır. Bu sistemde belirleyici olan toplumsal ve kültürel kodlardır, yoksa sahip olunan ekonomik ve politik güç değil. Çünkü insanlar binlerce yıldan bu yana süregelen alışkanlıklarını bir anda bırakamamaktadırlar. Bunun bilincinde olan bir kapitalizmin büyük burjuvaları önce yaptıkları gösteriş ve itibar amaçlı harcamalar aracılığıyla (bunları kamuoyunun duymasını, görmesini sağlayarak) alt katmanlarda yer alan insanların da kendilerine öykünerek aynı şekilde gösteriş ve itibar amaçlı harcamalar yapmalarına yol açmaktadırlar. Demokratik bir liberal düzenin alt kesimlerin önünü açan gerekli yasal düzenlemeleri yapmasıyla birlikte bu insanların sürekli üst katmanlara tırmanma düşüncesi ve umuduyla yaşamaya başladıkları görülmektedir. Aynı insanların maddi ama aynı zamanda toplumsal ve kültürel sayılabilecek başarı ve başarısızlıkları orta katmanlarda sürekli bir hareketliliğe, yani toplumun hep bir umut ve yükselme arzusu beslemesine neden olmaktadır.

Burada söylenmeye çalışılan şey bir “tüketim toplumuna” dönüşmenin çok harcama yapmakla bir ilişkisi bulunmadığı, önemli olanın sistem tarafından üretilen toplumsal ve kültürel kodlara uymak olduğudur. Zira bu kodlara uymak, yani toplumun üst katmanlarında yer alan insanlara öykünerek onlar gibi giyinmeye, evleri onlar gibi dayayıp döşemeye, onlar gibi yiyip içme, gezme ve eğlenmeye çalışmak, mevcut sistemi düzenli bir şekilde yeniden üretmek demektir. İnsanlar çok zengin burjuvaların aldıkları eşyaların aynısını değil de taklitlerini, kitschleşmiş benzerlerini aldıkları zaman bile kendilerini farklı bir toplumsal statüye sahip kişiler gibi görebilmektedirler. Dolayısıyla nesneler ya da nesnelerin tüketimi insanlar arasında toplumsal statü farklılıklarını göstermeye yaramaktadır. Bu yüzden tüketim harcama yapmak (ekonomik değişim değeri sistemi) değil gösterişe, itibara yönelik harcama yapmak (gösterge/değişim değeri sistemi) anlamına gelmektedir; çünkü ancak böyle bir harcama anlayışı toplumda farklı bir konuma sahip olunmasını sağlayabilmektedir.

Bu bağlamda nesnelerin de maddi nesne olmanın yanısıra kültürel-toplumsal göstergelere dönüştükleri görülmektedir. Böylelikle maddi boyutları neredeyse görülmez hale gelmekte (soyutlaşmakta) ve yalnızca kültürel‑toplumsal özellikleri örneğin, markaları ön plana çıkmaya başlamaktadır. Bu devasa soyutlama süreci aracılığıyla da tüketiciler sanki yalnızca kendilerini ayrıcalıklı kılacak nesneler tüketen varlıklara benzemektedirler. “Bir Müzayede Nesnesi Olarak Sanat Yapıtı” başlıklı bölümde Baudrillard bütün bu süreci olağanüstü bir şekilde gözler önüne sermektedir.

Metnin başlığının neden “Ekonomi Politik Hakkında Bir Eleştiri” değil de “Gösterge Ekonomi Politiği Hakkında Bir Eleştiri” olduğuna gelince:

“Ekonomik düzende belirleyici olan, birikim ya da artı‑de­ğerin elde edilme biçimidir. (Kültürel) göstergeler düzeninde belirleyici olansa harcama, yani yaşamın her alanına egemen olan koda boyun eğip, töz değişikliğine uğrayarak gösterge/değer biçimini alan ekonomik değişim değeridir. Egemen sınıflar (ilkel ve geleneksel toplumlar) egemenliklerini ya her zaman gösterge/değerler üstüne oturtmuş ya da (kapitalist burjuva düzeninde olduğu gibi) sahip oldukları bu ekonomik ayrıcalığı göstergeler aracılığıyla sergileyerek onlara bir aşkınlık, bir kutsallık kazandırmaya çalışmışlardır. Egemenliğin en kusursuz aşaması bu sonuncudur. Çünkü sınıf mantığının yerini alan bu mantık üretim araçlarının mülkiyetiyle değil, anlam üretiminin denetimiyle ilgili olup maddi üretimden çok farklı bir üretim biçiminin varlığını zorunlu kılmaktadır (zaten Marksist çözümlemenin içinden çıkamadığı nokta da budur).

Burada amaç “modern” sosyo-ekonomik sınıf mantığı açık­­lamasının yanlışlığını gözler önüne sermektir. Ekono­mik sömürü ve “sınıfsal” egemenlik belki de toplumsal egemenlik biçimleri adlı binlerce yılı kapsayan bir tarihsel süreç içinde yer alan bir “değişken” ve yanlışlıkla sapılmış bir yoldan başka bir şey değildirler. Günümüz toplumunun yeniden yalnızca göstergelere boyun eğmek istemesi duru­munda ideolojik üretim sürecinde kökten bir “kültürel devrim” yapılması bir zorunluluğa dönüşmektedir. Böyle bir devrimeyse ancak gösterge ekonomi politiği kuramsal bir temel kazandırabilir.”

Sonuç olarak modern toplumlar günümüzde de Baud­rillard’ın çözümlemesini yaptığı toplumsal kodlara boyun eğmeyi sürdürmektedirler. Bu radikal düşünür, neoliberal düzen anlayışını benimsemeye gayret edip henüz tüketim toplumu kodlarını yerli yerine oturtamamış olan Türkiye ve benzeri toplumlara gelecekte yaşayabilecekleri süreçler konusunda önemli örnekler ve ipuçları sunmaktadır. Mevcut evrensel konjonktürle yerel koşullarda bir değişiklik olmadığı takdirde bizi nasıl bir geleceğin beklediği konusunda olağanüstü aydınlatıcı ve ironik bir metin.

 

Oğuz Adanır

 

Jean Baudrillard (1929-2007)

Fransız düşünür ve sosyolog. Reims’ta doğdu. Bir memur ailesinin ilk çocuğuydu. Sorbonne Üniversitesi’nde Alman Dili ve Edebiyatı bölümünü okudu. Meslek yaşamına bir lisede Almanca öğretmenliği ile adım attı. 1966’da Nanterre Üniversitesi’nde Henri Lefebvre ile çalışmaya başladı ve doktorasını onun danışmanlığında tamamladı. Bu üniversitede uzun yıllar sosyoloji dersleri verdi, çeşitli sebeplerden dolayı profesörlük unvanını çok geç bir tarihte, 1990 yılında elde edebildi. Le Monde ve Libération gazetelerinde yazdığı güncel yazılarla geniş bir tartışma alanı açtı. Baudrillard, eserlerinde gelişmiş kapitalist ülkelerdeki tüketim olgusunu, kitle iletişiminin ve teknolojik ilerlemenin yol açtığı toplumsal değişimleri çözümledi. Çağımızda teknolojinin yarattığı anlam ve gösterge fazlalığının, kopyalardan ibaret bir “simülasyon” evrenine, gerçekliğin yok olduğu bir “hipergerçeklik” dünyasına tekabül ettiğini sanattan mimariye, sinemadan reklâmcılığa ilişkin verdiği sayısız örnekle gösterdi. Baudrillard özellikle medya üzerine yaptığı çalışmalarla bütün dünyada ün kazandı. Simülasyon kuramıyla günümüz toplumuna ve “postmodern” dünyaya radikal eleştiriler yöneltti. Ona göre, gerçek dünya ile imgeleri arasında herhangi bir ayı­rım yapabilme kabiliyetine sahip değiliz. Bugün reklâmlar ‘şey’lerden çok imgeleri pazarlamaktadır. “Chanel”, “Calvin Klein” veya “GAP” gibi mar­kaların temsil ettiği nitelik veya değerden çok etiketleri veya göstergele­ri satın alınmaktadır. Baudrillard’ın ünlü tespitlerinden biri de, Körfez Savaşı’nın “gerçekten yaşanmadığı” ile ilgiliydi. CNN izleyicileri savaşı bir “medya olayı” olarak rahat ve geniş koltuklarında cips yiyerek izledi. Baud­rillard, füze bombardımanı ile imge bombardımanı arasında bir ayırımın yapılamadığı dünyada, artık eleştiri gücünü tamamen yitirdiğimizi öne sürdü.

 

Jean Baudrillard’ın Doğu Batı Yayınları’ndan çıkan diğer eserleri: Simülakrlar ve Simülasyon (2003); Sessiz Yığınların Gölgesinde (2003); Şeytana Satılan Ruh ya da Kötülüğün Egemenliği (2005); Foucault’yu Unutmak (2013); Can Çekişen Küresel Güç (2017); Neden Her Şey Hâlâ Yok Olup Gitmedi? (2019); Karnaval ve Yamyam (2019); Nesneler Sistemi (2020); Simgesel Değiş Tokuş ve Ölüm (2021).