Sessiz Yığınların Gölgesinde: Toplumsalın Sonu
- 150,00 TL
-
105,00 TL
- Stok Durumu: Stokta var
- 24 Saatte Kargoda
Her türlü anlamdan yoksun kalabalıklar, tehlikeli bir cıva gibi ortalığa yayılmış durumda. “Kitle” kavramı hâlâ sosyolojik bir kategori içinde düşünülebilir mi? İktidarların uzun zamandan beri mecburen taşımak zorunda kaldıkları bu ürkütücü ve biçimsiz gölgeler, var olan anlam örüntülerini yerle bir etmiştir. Ortalıkta dolaşan bu devasa kütleler her şeyi emmekte, yutmakta, anlamsızlaştırmakta ve tüm işaret sistemlerini tersine çevirmektedir. Nefes alınamayacak bu kürede görülen ve okunan ne varsa bir süre sonra hafiflemekte, daha doğrusu dev bir çukurun ağzında kaybolup gitmektedir. İçin için kaynamaktadır her şey... Bu simülakrlar oyununda bilgi ve haber ağları, iletişim araçları sayesinde çoktan bir eğlenceye dönüşmüş vaziyette. Gerçeklik ve bütünlük duygusunu tamamen yitirmiş sessiz yığınlar için “anlam”ın değil yalnızca zevk ve gösterilerin bir değeri olabilir. Onlar için tepki verme ve karşı koyma değil tıpkı bir âyindeymişcesine kendinden geçme ve büyülenme çok daha önemlidir. Kimse kimseye aslında ne olduğunu, ne düşündüğünü, ne hissettiğini de sormamaktadır. Şu var olan haliyle kitleler, hiçbir şeyi temsil etmemekte yalnızca anket ve referandumlar aracılığıyla arada bir yoklanmaktadırlar.
- Yazar: Jean Baudrillard
- Kitabın Başlığı: Sessiz Yığınların Gölgesinde: Toplumsalın Sonu
- Orijinal Başlık: À l’ombre des majorités silencieuses suivi de l’extase du socialisme
- Çeviren: Oğuz Adanır [Fransızca]
- Yayına Hazırlayan: Taşkın Takış
- Kapak Tasarımı: Aziz Tuna
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 4; Sosyoloji Dizisi - 3
- Basım Bilgileri: 8. Basım / Mart 2019
- Sayfa Sayısı: 86
- ISBN: 978-975-8717-02-6
- Boyutları: 13,5 x 21
Çevirenin Önsözü
Sessiz Yığınların Gölgesinde...
Anlamın Zedelenmesi
Politikanın Önemi ve Çöküşü
Sessiz Çoğunluk
Ne Özne Ne Nesne
Direnmeden Hiperuyumluluğa
Kitle ve Terörizm
Patlayan Sistemler, İçin İçin Kaynayan Sistemler
...Ya da Toplumsalın Sonu
Ek: Toplumsal ya da Artığın İşlevsel Değerlendirilmesi
Sosyalizmin Kendinden Geçmesi
François-Régis Bastide
ÇEVİRENİN ÖNSÖZÜ
Türkçeye kazandırılan ilk Baudrillard metni olan Sessiz
Yığınların Gölgesinde ya da Toplumsalın Sonu’nu seçmemin nedeni: Yola
sosyolojiden çıkmış olmakla birlikte göstergebilimden mikrobiyolojiye,
sibernetikten mikrofiziğe, psikanalizden antropoloji, etnoloji, politika ya da
tarihe aynı rahatlıkla sıçrayıp, geri gelebilen, ileri gidebilen ve bütün insanbilimlerini
(hattâ fen bilimleri) birbirleriyle çakıştırarak sonuçta ortaya “simülasyon kuramı”
gibi bir kuramla çıkmış olan bir düşünürün en rahat ve kolay şekilde algılanıp,
kavranılarak sevilmesini ve düşünceleriyle ilgilenilmesini sağlayabilmekti.
Sanırım “Sessiz Yığınlar...” bu amacın
gerçekleşmesine az da olsa bir katkıda bulunmuştur. Bugün Türkiye’de alçak
sesle olsa da, (şimdilik) belli çevrelerin içine sıkışıp kalmış görünse de Baudrillard
adı yavaş yavaş anılmaya başlanmıştır. Bir düzineden çok Baudrillard metninin
Türkçeye kazandırılmış olması, “simülasyon kuramı”nın anlaşılmasını büyük
ölçüde kolaylaştırmaktadır. Baudrillard’ın bu kuramla ilgili temel metinlerinin
büyük çoğunluğu Türkçeye aktarılmıştır.
Kişisel görüşüm, Baudrillard’ın
“simülasyon kuramının” tarihsel bir sürecin ürünü olduğu yönündedir. Gene kanımca
Baudrillard’ın, içinde yaşamakta olduğu toplumu ve çağı bilinçli bir şekilde
çözümleyip eleştirmekle birlikte, Modern toplumların içinde yaşamakta oldukları
bu “simülasyon evreni”nin tarihsel anlamda neye tekabül ettiğini somut olarak
ortaya koymamaktadır (çünkü bir bakıma Tarih kavramını reddetmektedir). Bu da
bizim işimizi güçleştirmektedir.
“Sessiz Yığınlar...” başlıklı bu
metin “simülasyon kuramı”nın yerli yerine oturmaya başladığı ve Baudrillard’ın
daha ileride yayımlayacağı: Örneğin Simülakrlar ve Simülasyon’la, Çaresiz
Stratejiler gibi, bu kurama ait çok önemli iki metinde yeniden işleyeceği
kimi konu ve temaları ele aldığı bir metindir. Söz gelişi kitle iletişim
araçları ve reklâmın, toplumsalın bulunmadığı, yalnızca kitlelerin var olduğu
bir evrende anlamsız ya da iddia edilen anlamda etkili değil etkisiz, hoş ve boş,
eğlence yanı ağırlıklı (yoksa güdümleyici olan yanı değil) bir işleve sahip
olduklarını söylemektedir. Bir başka deyişle Baudrillard’ın vazgeçemediği
temaların başında kitle iletişim araçları gelmektedir. Ancak onun amacı her
zaman (Tüketim Toplumu ya da Göstergenin Bir Ekonomi Politiği için
Eleştiri adlı metinlerinde de) yapmaya çalıştığı gibi –bu hemen bütün
konular için geçerli bir düşüncedir– bu alanda da ileri sürülen düşüncelerin
tersinin de bir doğruluk ya da geçerliğe sahip olabileceğini gösterebilmektir.
Çünkü Baudrillard, McLuhan ya da Enzersberger gibi özne yanlısı bir bakış açısından
çok nesne yani izleyici, halk, seyirci denilebilecek bir bakış açısını benimsemektedir.
Nesne yanlısı bir bakış açısını benimsemesinin temel nedeniyse artık günümüzde
Batılı öznelerin ya da aydınların, politikacıların, sanatçıların vb. büyük
ölçüde –yaratıcı düşünce ve doğal olarak eleştirel düşünce açısından– tükenmiş
olduklarını düşünmesidir (bakınız Simülakrlar ve Simülasyon’da
üniversitedeki aydınlarla ilgili “Sarmallaşmış Bir Ceset” ya da “Bitmeyen Ölüm”
bölümü).
Gene bu metinde ele aldığı “Ne Özne
Ne Nesne” ya da “Kitle ve Terörizm” gibi bölümler daha sonra hem Çaresiz
Stratejiler hem de Simülakrlar ve Simülasyon’da işlenecek “Rehine”,
“Müstehcen”, “İronik Stratejiler”, “Gerçeğin Yerini Alan Simülakrlar” vb. yazılarda
tekrar tekrar ele alınarak yeni eklemelerle çözümlenecek ve eleştirilecektir.
Simülasyon evreni: Diyalektiğin sona erdiği ve aşırı uçlar arasında gidilip gelinmeye
mahkûm olunan bir evrendir. Bana kalırsa Baudrillard işte bu evrenin diyalektik
olarak nitelendirilebilecek bir açıklamasını bir anlamda farkında olmadan
gerçekleştirmiştir. Daha doğrusu biz “simülasyon evreni”ni tarihsel açıdan
belli bir yere oturttuğumuzda Baudrillard’ın “simülasyon kuramı”nın belli bir
tarihî dönemin diyalektik çözümlemesine eşdeğerli bir çözümleme olduğunu düşünüyoruz.
Öte yandan Batı ile dünyanın geri
kalan bölgelerinin farklı bir tarihsel süreci yaşamakta oldukları gerçeğini
kavramadan ne “simülasyon kuramı” ne de Baudrillard’ın diğer metinlerini
kavrayabilmenin mümkün olabileceğini düşünüyoruz.
Baudrillard’ın metinlerini en iyi
tanıyan ve çözümleyen isimlerden biri olan Mike Gane için ünlü Fransız düşünür
her şeyden önce radikal bir kültür eleştirmenidir. Düşünceleri özellikle –bunun
altını pek çok kez çizmiştir– Modern batılı toplumları kapsamaktadır. Bir başka
deyişle çözümlemeleri evrenseli hedeflememektedir. Kendine rağmen evrensele ulaştığı
pek çok nokta olmasındaysa bir tuhaflık olamaz.
Bu metindeki özellikle iletişim, iktidar,
toplum, kültür çözümlemelerinin Türkiye toplumu gibi bir toplum için de birebir
geçerli olacağını düşünmek okuyucuyu içinden çıkılmaz yanılgılara
sürükleyebilir. Örneğin burada Baudrillard’ın anlatmaya çalıştığı nesne, karnı
tok sırtı pek, kolektif amaçlarını ve inançlarını yitirmiş insanlardan oluşan
bir kitledir. Bu metnin sunduğu bakış açısı ve veriler Türkiye toplumunu
anlamak ve çözümlemek isteyenler için bir esin kaynağı görevini görebilir (ki
bence bu konuda Baudrillard’ın düşünceleri inanılmaz bir zenginliğe sahiptir).
Oğuz Adanır
İzmir, Mart 2003
Jean Baudrillard (1929-2007)
Fransız düşünür ve sosyolog. Reims’ta doğdu. Bir memur ailesinin ilk
çocuğuydu. Sorbonne Üniversitesi’nde Alman Dili ve Edebiyatı bölümünü okudu.
Meslek yaşamına bir lisede Almanca öğretmenliği ile adım attı. 1966’da Nanterre
Üniversitesi’nde Henri Lefebvre ile çalışmaya başladı ve doktorasını onun
danışmanlığında tamamladı. Bu üniversitede uzun yıllar sosyoloji dersleri
verdi, çeşitli sebeplerden dolayı profesörlük unvanını çok geç bir tarihte,
1990 yılında elde edebildi. Le Monde ve Libération gazetelerinde
yazdığı güncel yazılarla geniş bir tartışma alanı açtı. Baudrillard,
eserlerinde gelişmiş kapitalist ülkelerdeki tüketim olgusunu, kitle
iletişiminin ve teknolojik ilerlemenin yol açtığı toplumsal değişimleri
çözümledi. Çağımızda teknolojinin yarattığı anlam ve gösterge fazlalığının,
kopyalardan ibaret bir “simülasyon” evrenine, gerçekliğin yok olduğu bir
“hipergerçeklik” dünyasına tekabül ettiğini sanattan mimariye, sinemadan
reklâmcılığa ilişkin verdiği sayısız örnekle gösterdi. Baudrillard özellikle
medya üzerine yaptığı çalışmalarla bütün dünyada ün kazandı. Simülasyon
kuramıyla günümüz toplumuna ve “postmodern” dünyaya radikal eleştiriler
yöneltti. Ona göre, gerçek dünya ile imgeleri arasında herhangi bir ayırım
yapabilme kabiliyetine sahip değiliz. Bugün reklâmlar ‘şey’lerden çok imgeleri
pazarlamaktadır. “Chanel”, “Calvin Klein” veya “GAP” gibi markaların temsil
ettiği nitelik veya değerden çok etiketleri veya göstergeleri satın
alınmaktadır. Baudrillard’ın ünlü tespitlerinden biri de, Körfez Savaşı’nın
“gerçekten yaşanmadığı” ile ilgiliydi. CNN izleyicileri savaşı bir “medya
olayı” olarak rahat ve geniş koltuklarında cips yiyerek izledi. Baudrillard,
füze bombardımanı ile imge bombardımanı arasında bir ayırımın yapılamadığı
dünyada, artık eleştiri gücünü tamamen yitirdiğimizi öne sürdü.
Jean
Baudrillard’ın Doğu Batı Yayınları’ndan çıkan diğer eserleri: Simülakrlar ve
Simülasyon (2003); Sessiz Yığınların Gölgesinde (2003); Foucault’yu
Unutmak (2013); Can Çekişen Küresel Güç (2017); Neden Her Şey
Hâlâ Yok Olup Gitmedi? (2019); Karnaval ve Yamyam (2019); Nesneler
Sistemi (2020); Simgesel Değiş Tokuş ve Ölüm (2021); Gösterge
Ekonomi Politiği Hakkında Bir Eleştiri (2021); Çaresiz Stratejiler
(2021).
Oğuz Adanır
1951. İzmir. İlk, Orta ve Lise öğrenimini İzmir’de tamamladıktan sonra Paris I Panthéon/Sorbonne Üniversitesinde Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora öğrenimi görmüştür. 1979 yılında Ege Üniversitesinde; 1985 yılından sonraysa Dokuz Eylül Üniversitesi GSF “Sinema-TV Bölümünde” çalışmaya başlamıştır. Halen aynı üniversitede öğretim üyesidir. Özgün çalışmaları arasında: Kültür, Politika ve Sinema, İşitsel ve Görsel Anlam Üretimi, Anlamsız Düşünceler, Simülasyon Kuramı Üzerine Notlarvs başlıklı metinler vardır. Çok sayıda Jean Baudrillard metni yanısıra Lucien Lévy-Bruhl, Emile Durkheim, Werner Sombart, Christian Metz, Jean Mitry gibi yazar ve kuramcıların kitaplarını çevirmiştir. Sinema, televizyon, kültür konusunda çok sayıda makale, inceleme yazısı yazmış ve belgesel filmler çekmiştir.