İlkel Toplumlarda Mistik Deneyim ve Simgeler
- 175,00 TL
-
122,50 TL
- Stok Durumu: Stokta var
- 24 Saatte Kargoda
İlkellerdeki simgeler ve mistik deneyimi onların zihinsel yapılarından yola çıkarak açıklamaya çalışıyorum. Burada sorulan soru şudur: Bu simgeler ve bu deneyime özgü belli başlı özellikler hangileridir ve bu sorunun yanıtını ilkellerin zihinsel yönlendirilmesi ve zihinsel farklılıkları doğrultusunda mı aramak gerekmektedir?
Pek çok karışıklığa yol açmış olan “ilkeller” ve “mistik” (gizemli) gibi iki terimi burada da kullanmayı sürdürüyorum. Bir kez daha bu konudaki anlam karmaşasından kaçmaya çalışacağım. Sözcüğün yazılı anlamında “ilkeller” olarak adlandırılan insanlar, bize tarihin o ilk başındaki insanlardan çok daha yakın olup, günümüz dünyasında bizim en eski atalarımıza tekabül edenlerdir. Bu, gelişmeci varsayıma dayalı bir yaklaşım olup, bunun olgular aracılığıyla kanıtlanması oldukça zordur.
“Mistik” (gizemli) sözcüğüne gelince daha Giriş bölümünden itibaren bu sözcüğün hangi anlama geldiği kolaylıkla anlaşılmaktadır. Zihinsel İşlevler başlıklı çalışmamda, bu sözcük ilkel zihniyetin en önemli özelliğini belirlememi sağlamıştır. Bu sözcüğü biraz da çekinerek kullanmış ve yol açabileceği yanlış anlamaları önlemeye çalışmıştım. “Daha iyisini bulamadığım için bu terimi kullanacağım” demiştim. Bizim toplumlarımızda oldukça farklı bir şey olan dinî mistisizmi çağrıştırmak gibi bir niyetim yok. Burada “mistik” sözcüğünü güçlere, etkilere, duygular tarafından algılanamayan ancak yine de gerçek olan eylemlere olan inanç anlamında kullanıyorum. - Lucien-Lévy Bruhl
- Yazar: Lucien-Lévy Bruhl
- Kitabın Başlığı: İlkel Toplumlarda Mistik Deneyim ve Simgeler
- Orijinal Başlık: L’Expérience Mystique et les Symboles chez les Primitifs
- Çeviren: Oğuz Adanır [Fransızca]
- Yayına Hazırlayan: Ufuk Coşkun
- Kapak Tasarımı: Mr. Z & Z
- Tasarım Uygulama: Harun Ak
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 25; Antropoloji - 3
- Basım Bilgileri: 3. Basım / Eylül 2020 [1. Basım / Kasım 2016]
- Sayfa Sayısı: 296
- ISBN: 978-605-9328-39-5
- Kapak Resmi: “African Mask Chokwe Male”
- Boyutları: 13,5 x 21
Çevirenin Önsözü
Yazarın Önsözü
Birinci Kitap
İlkellerde Mistik Deneyim
Giriş
Birinci Bölüm: Şans ve Sihir/Büyü
İkinci Bölüm: Mistik Deneyimde Olağandışı
Üçüncü Bölüm: Düşler ve Zihinsel-Görüntüler/Hayaller (Visions)
Dördüncü Bölüm: Ölülerin Varlığı
İkinci Kitap
İlkellerde Simgeler
Beşinci Bölüm: Simgelerin Doğaları ve İşlevleri
Altıncı Bölüm: Simgesel Eylem Biçimleri
Yedinci Bölüm: Simgesel Biçimlendirme
Çevirenin Önsözü
Lévy-Bruhl’ün ilkel toplumlar üzerine yazmış olduğu her metin
Modern toplumların zihinsel yapısında büyük şaşkınlıklara yol açacak türden
çalışmalardır. Zira önce Marksist sonra da Freudçu düşüncenin sosyal ya da
insan bilimleri neredeyse egemenlikleri altına almış oldukları bir dönemde
Mauss-Durkheim ekolü, Malinowski ve daha pek çok bilim adamıyla birlikte yazarımız da egemen düşüncelere
karşı sürdürülen bu entelektüel rekabetin bir parçası olmak istemiş gibidir.
Anlayabildiğimiz kadarıyla, Mauss-Durkheim
ekolü ve ona yakın duran bilim ve düşünce insanları gerek Marksist gerekse
Freudcu düşüncenin yetersizlik ve boşluklarını ilk fark eden ve bunları
kanıtlayan insanlar olmuşlardır. Örneğin Lévy-Bruhl, İlkel İnsanda Ruh
Anlayışı başlıklı çalışmasında dünyanın dört kıtasında yaşayan ilkel
toplumlarda tek tanrılı dinler ve özellikle de Hıristiyanlıktaki “ruh”
kavramının karşılığının bulunmadığını kanıtlayarak Modern toplum insanlarının
kafasında büyük soru işaretlerinin oluşmasına çok önemli bir katkıda
bulunmuştur. Dünyada kendileri dışında yaşayan bütün toplumları yalnızca kendi
gözlükleriyle değerlendirmeye alışmış bulunan Modern toplumlar, bilimselliğini
yadsımanın mümkün olmadığı bir düşünsel yaklaşım karşısında her zaman olduğu
üzere ya boyun eğme ya da tamamıyla dışlama yoluna gitmiştir. Yazarımız, o
çalışmasında, Freudcu psikoloji ve psikanalizle herhangi bir bağlantı kurmanın
mümkün görünmediği ilkel insanları kendi kendilerine olan bakış açılarından
yola çıkarak açıklamaya çalışmıştı. Tıpkı bu çalışmasında yaptığı gibi.
İlkel Toplumlarda Mistik Deneyim ve Simgeler başlıklı bu metinde de
aynı yönteme başvurulmaktadır. Yazar ilkel insanların kendi yaşadıkları
olayları kendi yorumlayış biçimlerinden yola çıkarak anlamaya ve bu bilgileri
Modern toplumlar için anlaşılır hale getirmeye çalışmaktadır. Bu araştırmalar
sırasında, felsefeci bir geçmişe sahip olmanın kendisine büyük yararı dokunmuş
olduğu söylenebilir. Çünkü Bruhl, (bazen okuyucuyu yoracak kadar) çok titiz ve
dikkatli bir sorgulama yöntemiyle konuyu ayrıntılarına kadar didik didik ederek
okuyucunun zihninde konuyla ilgili en küçük bir kuşku bile bırakmamaya çalışmaktadır.
Lévy-Bruhl’ün felsefeci olmasının bir başka yararı da ilkel insanların
öncelikle dünyaya, yaşama ve ölüme bakışlarını, zihinsel yapılarını tespit
ettikten sonra toplumsala yönelik soruların yanıtlarını bulmaya çalışmış
olmasıdır. Zira onların tüm yaşamlarının bunlar üstüne kurulu olduğu
görülmektedir.
Bu çalışmayı (ilk yayın tarihi 1938) devrimci
olarak nitelendirmemizin iki nedeni var. Birincisi başlıkta görüldüğü gibi
çalışma iki ana bölümden oluşuyor. Birinci ana bölüm Mistik Deneyim
kavramı üzerine kurulu. Modern toplumlardaki pozitif deneyim ile ilkel
toplumlardaki mistik deneyimi karşılaştıran yazar, bu bölümü, insanlık açısından çok önemli bir
tespitle noktalıyor. İnsanda bir soyutlama yeteneğinin oluşmasının kökeninde bu
mistik deneyim olayının bulunduğunu söylüyor. Modern insanın ciddiye
almayıp dalga geçtiği bu deneyim biçimini kılcal damarlarına kadar çözümleyip
açıkladıktan sonra, bu belki de insanlığın zihinsel gelişiminin en önemli
unsurudur diyerek konuyu noktalıyor.
İkinci ana bölümdeyse Lévy-Bruhl, ilkel
insanlardaki simge anlayışının Modern toplumlardaki simge anlayışından tamamen
farklı bir şey olduğunu gösterdikten sonra ilkel insanlarda simgesel eylem
çeşitlerinin evrenselliğini kanıtlamaktadır. Burada da birinci ana bölümde
olduğu gibi gene insanlık açısından hayati öneme sahip bir saptamayla konuyu
noktalamaktadır. “Simgeler” başlıklı bu bölümde bize insanların konuştuğu
dillerin kökeninde bulunan temel evrensel unsurun onların anladıkları şekliyle
simgeler olduğunu göstermektedir. Ona göre ilkel toplumlarda nesneler,
varlıklar vb., özetle hem simge hem de sözcük görevini başlangıçta birlikte
yerine getirmekteydiler. Yani onlar için örneğin nesne=simge=sözcüktü. Ancak
zaman içinde gerçekleşen değişim nedeniyle nesneler ve varlıklar ortadan
kaybolduktan sonra bile sözcükler var olmayı sürdürdüler. Bu sözcükler giderek
çoğaldıkça insan dilinin soyutlama kapasitesinde de belli bir gelişme oldu.
Görüldüğü üzere yazarın öne sürdüğü bu iki sav
insanlık tarihi açısından çok önemlidir. Bir yandan soyut düşüncenin oluşma
biçimini açıklarken, diğer yandan da soyut düşüncenin ifade düzeyinde nasıl
somut bir biçim kazandığını göstermektedir.
İlkel toplumların açıklanmasında sosyolojinin
yanısıra antropoloji, etnografi ve felsefenin de ne kadar önemli bir yere sahip
oldukları Lévy-Bruhl’ün bu toplumlara yönelik çalışmalarında tüm ciddiyetiyle
karşımıza çıkmaktadır.
Oğuz Adanır
İzmir, Ağustos 2006
Yazarın Önsözü
Bu kitabı eline aldığında, buraya koymak istemediğim bilgileri
bulamayan okuyucu hiç şaşırmamalıdır. Bu yüzden konuyu kitabın başlığından daha
da kesin bir şekilde sınırlandırmanın bir yararı olabilir. İlkellerdeki
simgeler ve mistik deneyimi onların zihinsel yapılarından yola çıkarak açıklamaya
çalışıyorum. Burada sorulan soru şudur: Bu simgeler ve bu deneyime özgü belli
başlı özellikler hangileridir ve bu sorunun yanıtını ilkellerin zihinsel
yönlendirilmesi ve zihinsel farklılıkları doğrultusunda mı aramak
gerekmektedir?
Öncekilerin doğal bir devamı sayılabilecek bu
çalışmada da sorduğum sorular ve genel yöntem konusunda bugüne kadar izlemiş
olduğum metottan ayrılamazdım. Bu yüzden ilkellerde simgeler ve mistik
deneyimin, bizim Batılı uygarlıklarımızda alışık olduğumuz tipten bir şey
olmadığının altını çizmeye çalıştım. Tam tersine araştırmadan yorumlamak gibi
bir yanılgı içine özellikle düşmemeye çalıştım, zira düşünmeden ve eleştirmeden
neredeyse kendiliğinden böyle bir yorumlayıcı tavrı benimseyenler olduğunu görüyoruz.
İnsan sürekli kendi yazdıklarından kuşkulanmak, yalnızca olguların betimlemesi
ve bunların karşılaştırmalı çözümlemelerine dayanması gerektiğini bilmek
durumundadır. Öte yandan bu incelemenin temel malzemesi iyi okullarda yetişmiş
etnologların yerinde gözlemlerinden ve güvenilir tanıklıklardan oluşmakla
birlikte, çalışmada etnoloji kadar sosyoloji ve psikolojiden de yararlanıldığı
söylenebilir. Benim amacım şu ya da bu ilkel topluma ait sürüyle simgenin
tarihî ve teknik bir incelemesini sunmak; zaman içinde hangi biçimlere, vb.
bürünmüş olduklarını göstermek ya da mistik deneyimin nasıl gelişip, çeşitlilik
arz ettiğini, inançlar ve kültler içindeki yerini belirlemek değildir. Bu
muazzam alan etnoloji ve dinler tarihi uzmanlarına aittir. Burada bu araştırmalara
giriş mahiyetinde basit bir deneme okuyacaksınız. Çalışmanın, ilkel zihniyetin
yönlendirilmesiyle ilgili bilgi arayanların işlerine pek yaramayacağı
söylenebilir.
Pek çok karışıklığa yol açmış olan “ilkeller”
ve “mistik” (gizemli) gibi iki terimi burada da kullanmayı sürdürüyorum. Bir
kez daha bu konudaki anlam karmaşasından kaçmaya çalışacağım. Sözcüğün yazılı
anlamında “ilkeller” olarak adlandırılan insanlar, bize tarihin o ilk başındaki
insanlardan çok daha yakın olup, günümüz dünyasında bizim en eski atalarımıza
tekabül edenlerdir. Bu, gelişmeci varsayıma dayalı bir yaklaşım olup, bunun
olgular aracılığıyla kanıtlanması oldukça zordur. “İlkeller” sözcüğünü
kullanmayı sürdürmemin nedeni, genellikle herkesin kullandığı bir terimi
kullandığımı gösterebilmektir. Eskiden “vahşiler” olarak adlandırılan, bizden
ne daha çok ne de daha az ilkel olan, töreleri ve kurumları bizimkilerden
farklı olan, bizden daha aşağı ya da geri kalmış olarak nitelendirilen
toplumlara atfedilen bir sözcüktür.
“Mistik” (gizemli) sözcüğüne gelince daha Giriş
bölümünden itibaren bu sözcüğün hangi anlama geldiği kolaylıkla
anlaşılmaktadır. Zihinsel İşlevler başlıklı çalışmamda, bu sözcük ilkel
zihniyetin en önemli özelliğini belirlememi sağlamıştır. Bu sözcüğü biraz da
çekinerek kullanmış ve yol açabileceği yanlış anlamaları önlemeye çalışmıştım.
Daha iyisini bulamadığım için bu terimi kullanacağım demiştim. Bizim
toplumlarımızda oldukça farklı bir şey olan dinî mistisizmi çağrıştırmak gibi
bir niyetim yok. Burada ‘mistik’ sözcüğünü güçlere, etkilere, duygular
tarafından algılanamayan ancak gene de gerçek olan eylemlere olan inanç
anlamında kullanıyorum. 1910 yılından bu yana yayımlanmış olan metinlerde
yetersiz ve henüz emekleme aşamasında olan sözcüğü hep bu anlamda kullandım.
Bugün de gene ondan yola çıkacak ya da konuya
onunla girecek ve ilkellerde mistik deneyim konusunu derinleştirmeye, bireysel ve toplumsal yaşantılarındaki
önemini göstermeye çalışacağım.
Lucien Lévy-Bruhl (1857-1939)
Fransız düşünür ve antropolog. İlkel halklar üzerindeki psikolojik araştırmaları, toplumsal düşünce sistemleri ile ilkel dinler ve mitolojinin içerdiği usdışı unsurların incelenmesinde antropolojiye yeni bir yaklaşım kazandırmıştır. Charlemagne Lisesini bitirdikten sonra felsefe bölümüne kaydoldu. 1884 yılında iki dilde (Latince ve Fransızca) iki ayrı tezle doktorasını tamamladı. 1902 yılında Sorbonne’da “Modern Felsefe Tarihi” dersini vermeye başladı. 1900’lü yıllardan itibaren ilkel toplumlarla ilgilendi ve yirmi yıl boyunca felsefenin yanısıra bir sosyolog gibi çalıştı. La Morale et la science des moeurs (Ahlâk ve Töreler Bilimi, 1903) ilk önemli yapıtıdır. Bundan sonraki çalışmalarında büyük ölçüde ilkel düşünme biçimlerini inceledi. Bu konudaki ilk kapsamlı çalışmasını Les fonctions mentales dans les sociétés primitives (İlkel Toplumlarda Zihinsel İşlevler) başlığıyla yayımladı. Durkheim’dan représantations collectives (ortak tasavvurlar) kavramını alarak, bunun ilkel insan ile çağdaş Batılı insan arasındaki uslamlama farkının temelini oluşturduğunu savundu. Buna göre ilkel düşünce ve algı, mistisizmin etkisi altındaydı; ilkel düşünme biçimi mantık yasalarına karşıt değilse bile yalnızca bu yasaların yönlendirmesi altında da değildi. Süreklilik arz eden çalışmalarıyla Lévy-Bruhl’ün ilk dönem dinleri konusunda bir tür ansiklopedi oluşturduğu söylenebilir. Birbirini izleyen çalışmaları aracılığıyla “ilkel” düşüncenin karanlık noktalarını aydınlatarak başlı başına bir inanç “sistemini” açıklamaya çalışmıştır.
Diğer Eserleri
- Mentalité primitive (İlkel Zihniyet, 1922)
- L’Âme primitive (İlkel Ruh, 1927)
- Surnaturel et la nature dans la mentalité primitive (İlkel Zihniyette Doğaötesi ve Doğa, 1931).
Oğuz Adanır
1951 İzmir Doğumlu. İlk ve Orta Öğrenimini İzmir’de tamamlamış; Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora Öğrenimini Paris I Panthéon/Sorbonne Üniversitesinde yapmıştır. Doktora tez çalışması; “Televizyonun Az Gelişmiş Bir Ülke Üzerindeki Etkileri” başlığını taşımaktadır. 1979 yılında Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümünde, 1985 yılından itibaren Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Sinema-TV Bölümünde öğretim elemanı olarak çalışmaya başlamış, 1988 yılında doçent, 1994 yılında profesör olarak atanmıştır. Halen Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölüm başkanlığı ve Güzel Sanatlar Enstitüsü müdürlüğü görevini sürdürmektedir. Özgün çalışmaları ve çeviri metinleri: Sinemada Anlam ve Anlatım, 4. Basım Say Yayınları, 2012; Kapitalizm Öncesi Evrensel Kültür/Zihniyetten Günümüze Osmanlı ve Ötekiler, Dokuz Eylül Yayınları 2004, gözden geçirilmiş 2. Basım Doğu Batı Yayınları, 2013; Baudrillard’ın Simülasyon Kuramı Üzerine Notlar ve Söyleşiler, 3. Basım Hayalet, 2008; Anlamsız Düşünceler, Aşina Kitaplar, 2006; (I. Cilt) Kültür, Politika ve Sinema, +1 Kitap, PMP, 2006; İşitsel ve Görsel Anlam Üretimi, +1 Kitap, PMP, 2007; Baudrillard, Say/Fikir Mimarları, 2010; İlkel Toplumdan Melodramlar Evrenine, Hayalperest Yayınevi, 2012; Sinema, Televizyon, Kültür, Hayalperest, 2012; Osmanlı ve Avrupalılar, Doğu Batı Yayınları, 2013; Foucault’yu Unutmak, Jean Baudrillard, 2. Basım Doğu Batı, 2013; Üretimin Aynası, Jean Baudrillard, 2. Basım Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 2013; Simülakrlar ve Simülasyon, Jean Baudrillard, 10. Basım Doğu Batı, 2014; Simgesel Değiş Tokuş ve Ölüm, Jean Baudrillard, Boğaziçi Üniversitesi, 2002; Çaresiz Stratejiler, Jean Baudrillard, 2. Basım, Boğaziçi Üniversitesi, 2011; Sessiz Yığınların Gölgesinde Toplumsalın Sonu, Jean Baudrillard, 8. Basım, Doğu Batı, 2019; Ahlak Eğitimi, Emile Durkheim, 2. Basım, Say, 2010; Anahtar Sözcükler, Jean Baudrillard, (Leyla Yıldırım ile birlikte) Paragraf Yayınları, 2005; Şeytana Satılan Ruh ya da Kötülüğün Egemenliği, Jean Baudrillard, Doğu Batı, 2012; İlkel İnsanda Ruh Anlayışı, Lucien Lévy-Bruhl, Doğu Batı, 2006; İlkel Toplumlarda Mistik Deneyim ve Simgeler, Lucien Lévy-Bruhl, Doğu Batı, 2006; Burjuva, Werner Sombart, Doğu Batı Yay., 2. Basım 2013; Gösterge Ekonomi Politiği Hakkında Bir Eleştiri, Jean Baudrillard (+Ali Bilgin), Boğaziçi Üniversitesi, 2009; Nesneler Sistemi, Jean Baudrillard (+Aslı Karamollaoğlu), Boğaziçi Üniversitesi, 2014; Neden Her Şey Hâlâ Yok Olup Gitmedi?, Jean Baudrillard, 2. Basım Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul 2012; Karnaval ve Yamyam, Jean Baudrillard, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul 2012; Sinemada Anlam Üstüne Denemeler, Christian Metz, Hayalperest, 2012; İlahi Sol, Jean Baudrillard, Boğaziçi Üniversitesi, 2015; Çin Uygarlığı, Eugène Simon, Doğu Batı, 2015. Tarihyazımı, Michel de Certeau, 2020. Bu çalışmaları dışında belgesel filmleri, pek çok makale, bildiri, inceleme yazıları vardır.