Şeytana Satılan Ruh ya da Kötülüğün Egemenliği
- 210,00 TL
-
147,00 TL
- Stok Durumu: Stokta var
- 24 Saatte Kargoda
Yüzünü her zaman ustalıkla maskeleyebilmiş Şeytan, modern uygarlıkta yine kendine yakışan kusursuz kıyafeti seçiyor.
Şeytanın bu sefer bizlere hazırladığı tuzak, çektiği son numara, gerçekle kurduğumuz hayalî ilişkiler ağında aranmalıdır. Sadece bir süreliğine coşkuyla kendimizden geçiyoruz, fakat ardından benliğimizi kötülüğün mutsuzluk sarmalına doladıkça dolayan “gerçekler” yığını, tepetaklak edilmiş bir dünyayı gözler önüne seriyor. İnsan benliği dünya adlı dev ekrana yansıyan zavallı görüntüsünü izlemekten mutsuz! Bu görüntüler arasında kendi ölümünün peşinde koşan modern sanat, sinema, fotoğraf, bilgi, iletişim, internet, her türlü politik cambazlık ve sayısız ideolojik tatmin nesnesi şeytanın kazdığı çukuru daha da derinleştiriyor. Şeytan, her şeyi verirmiş gibi yaptığı sırada aslında her şeyi alıp götürüyor. Bu oyunda kimse özgür değildir, herkes akıldışı bir performansla aynı anda hem köle hem de efendidir. İnsanı gönüllü bir köle olarak seyretmek şeytanı mutlu kılıyor. Efendilik mücadelesinde bir an olsun taviz vermeyen Şeytan, en çok bu oyunu seviyor…
Baudrillard, bu kitabında şeytanın avukatlığını üstleniyor. En azından bu tehlikeli mesleğe soyunacak kadar cesur ve kaleyi içten fethedecek kadar sarsıcı… Baudrillard’ın son kitabını okurken, vahşi bir kültürsüzleşme ortamında muhalif bir zekânın nasıl ayakta durduğunu görüyoruz.
Son yıllarda düşünce dünyamızın zenginliği için aşk ile çalışan Oğuz Adanır’ın katkısıyla…
- Yazar: Jean Baudrillard
- Kitabın Başlığı: Şeytana Satılan Ruh ya da Kötülüğün Egemenliği
- Orijinal Başlık: Le Pacte de lucidité ou l’intelligence du mal [2004]
- Çeviren: Oğuz Adanır [Fransızca]
- Yayına Hazırlayan: Taşkın Takış
- Kapak Tasarımı: Harun Ak
- Dizi Bilgisi: Doğu Batı Yayınları - 13; Sosyoloji Dizisi - 4
- Basım Bilgileri: 5. Basım / Eylül 2022 [1. Basım / Ekim 2015]
- Sayfa Sayısı: 207
- ISBN: 978-605-2133-81-1
- Kapak Resmi: Inez can Lamsweerde, Anastasia (detay), 1994.
- Boyutları: 13,5 x 21
Çevirenin Önsözü
Bütünsel (Integrale)
Gerçeklik
Gerçeğin Sınırlarında Dolanmak
Derin Bir Yanılsama/İllüzyon içinde Yaşayan Dünya Üzerine
Akla Gelebilecek En Kolay Çözümler
Do You Want To Be Free?
Do You Want To Be Anyone Else?
Gösterge Nasıl Öldürüldü?
İletim, İletişim ve Diğer Ağların Yol Açtığı Zihinsel Diaspora
Hepimiz Birer Agnostik=Bilinemezciyiz
Saldırıya Uğrayan İmge
Kendi Kendinin… Çağdaşı Bir Sanat
Sanal Evren ve Haber
Dünyası
Kötülük ve Mutsuzluk
Kötülüğün Egemenliği
Politika Çanları Kimin için Çalıyor?
(Pavillon D’or/) Altın Mabet’in Yakılması
İkiliğin Geri Dönüşü
(Yeniden Alevlenmesi)
Kırılma Çizgileri
Birbirine Koşut Evrenler
Existential Divide
Time Divide
Geçmişin Düşsel Bir Şekilde Yeniden Canlandırılması
(Anamnèse)
Çevirenin Önsözü
Şeytana Satılan Ruh ya da
Kötülüğün Egemenliği, yazarın bir yandan (aynı
anda) oldukça ağır iki hastalık geçirirken bir yandan da büyük bir tutku ve
olağanüstü bir enerji harcayarak üretmiş olduğu tek metin.
Baudrillard, burada
yaklaşık otuz yıllık terminolojisini gözden geçirerek örneğin: Gerçek,
gerçeklik, illüzyon, simülasyon, sanal, sanal evren, çağdaş sanat vb.
klasikleşmiş kavram ve deyimleri yeniden derleyip toplayarak güncelleştirmekte
ve çok daha kolay bir şekilde anlaşılmalarını sağlamaktadır. Bunların yanısıra
İyilik ve Kötülük kavramlarının yerini günümüz tüketim toplumlarında Mutluluk
ve Mutsuzluk kavramları aldığından, İyilik ve Kötülük kavramlarının bir
anlamda, o toplumlar tarafından saf dışı edildiklerini, yani bu toplumların
manikeen bir İyilik ve Kötülük anlayışının ötesine geçen toplumlar olduklarını
iddia etmektedir.
Özellikle Bütünsel
Gerçeklik ve İkili Devinim’in önemine değinen yazar “Bütünsel
Gerçekliğin”, bütün dünyayı sarıp sarmalayan ve dünyanın Televizyon, İnternet
ve çeşitli Net ağları, yazılı ve görsel iletişim araçları aracılığıyla
algılanarak, çözümlenmesi ya da yorumlanması sonucunda ortaya çıkan bir
gerçeklik olduğunu söylemektedir. Ancak Sanal Gerçeklik üzerine kurulu bir
bilgilendirme ve çözümlemenin yanlış ve yanıltıcı bir şey olduğunu eklemeyi
unutmamaktadır. Çünkü insanların yüz yüze gelmedikleri bir gerçekliği, bu
gerçekliğin ikizi (simülakrlar) sayılan görüntüler üzerinden
değerlendirmelerinin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
Burada devreye
Baudrillard’ın “Gerçeklik İlkesi” dediği şey girmektedir. Baudrillard
başlangıçta Modern olarak nitelendirilen ve zamanla Tüketim toplumlarına
dönüşen toplumların son bir, iki yüz yıldan bu yana dünyayı belli bir gerçeklik
ilkesi doğrultusunda algılayıp, yorumladıklarını dolayısıyla bu ilke dışında
kalabilen bir gerçeklikten söz edilemeyeceğini söylemektedir. Özetle,
burjuva-sosyalist dünya görüşleri üzerine oturan bir diyalektik aracılığıyla
oluşan bu gerçeklik ilkesi yirminci yüzyılın son çeyreğine doğru dağılma,
parçalanma aşamasına gelmiştir.
Yazara göre gerçeklik
ilkesinin ortadan kaybolması yeni bir gerçeklik anlayışına yol açmak yerine,
görüntüler üzerine kurulu bütünsel bir gerçeklik (simülasyon evreni, sanal bir
evren) evreninin oluşmasına yol açmıştır. Dolayısıyla ilkesinden yoksun bir
gerçekliğin gerçeklik olarak algılanması mümkün görünmemektedir.
Bu arada bütün dünyayı tek
bir bütünsel gerçeklik şemsiyesi (tek kutup) altına toplama arzusunu çılgınca
ve gerçekleşmesi olanaksız bir arzu olarak değerlendiren Baudrillard, bunun
nedenini İkilik ya da İkili Devinim dediği şeye bağlamaktadır.
Dünyada olup biten ve
insanların başına gelen olayların bir tür nesnel yazgı, alınyazısı sonucunda
gerçekleştiğini iddia eden yazar bu olguyu şöyle açıklamaktadır. Bir yanda
bireysel ve kolektif irade tarafından sürdürülen somut ve nesnel bir
yaşam/yaşantı söz konusuyken; diğer tarafta bu bireysel ve kolektif iradeye
kendini dayatan bir başka süreç vardır. Bu ikinci süreç, birinci sürecin aksi
yönde ancak ona koşut bir şekilde ilerlemektedir. Birinci süreç ikinciden
tamamıyla bihaber olup, ikinci süreç tarafından gerçekleştirilen olayların da
baş sorumlusudur. Örneğin küresel gücün dünya toplumları üzerindeki denetim ve
baskısı 11 Eylül gibi bir olayın yaşanmasına neden olmuştur. Bir anlamda
Baudrillard’a göre 11 Eylül modern tüketim toplumlarının kendilerine rağmen
hazırlamış oldukları bir sonuçtur, zira uyguladıkları iki yüzlü politikalar
farkında olmadan beklenen sonucun tam aksi sonuçlara yol açabilmektedir.
Yazar küresel güç
yandaşlarının tek kutuplu bir dünya düşünü sürdürmekte ısrar ve inat ettikleri
takdirde 11 Eylül’den çok daha büyük boyutlu terörist eylemlere davetiye
çıkartabileceklerini iddia etmektedir.
* * *
Modern tüketim
toplumlarının artık İyilik ve Kötülük kavramlarını saf dışı etmiş olduklarını
ve özellikle Kötülüğün yerini Mutsuzluk kavramının almış olduğunu ve bu
dönüşümün nasıl devasa bir pazara yol açmış olduğunu açıklamaktadır.
Bunların yanısıra tüketim
toplumlarında göstergenin nasıl katledilmiş olduğunu, mevcut durumda iki
boyutlu sabit fotoğraf imgesinin nasıl en saf ve kusursuz imge niteliğine sahip
olabildiğini, tamamıyla ortadan kaybolmuş bir sanatın nasıl sistemin mantığına
uygun bir şekilde salt irrasyonel bir ticarî nesneye dönüşmüş olduğunu
açıklamaktadır.
Yazar klasik temalarından
biri olan ölüm ve yaşam teması konusunda da yeni ironik görüşler sunmaktadır.
Bu kitabı oluşturan metinlerin
önemli bir bölümünün ağırlıklı olarak gerçek, gerçeklik ve görüntü, imge,
gösterge ilişkileriyle iletişim araçları üzerinde yoğunlaştıkları
görülmektedir.
Elinizdekinin oldukça ağır
bir metin olmakla birlikte, çok büyük bir keyif alınarak okunabilecek bir metin
olduğunu düşünüyorum.
Oğuz Adanır
İzmir, Eylül 2005
Jean Baudrillard (1929-2007)
Fransız düşünür ve sosyolog. Reims’ta doğdu. Bir memur ailesinin
ilk çocuğuydu. Sorbonne Üniversitesi’nde Alman Dili ve Edebiyatı bölümünü
okudu. Meslek yaşamına bir lisede Almanca öğretmenliği ile adım attı. 1966’da
Nanterre Üniversitesi’nde Henri Lefebvre ile çalışmaya başladı ve doktorasını
onun danışmanlığında tamamladı. Bu üniversitede uzun yıllar sosyoloji dersleri
verdi, çeşitli sebeplerden dolayı profesörlük unvanını çok geç bir tarihte,
1990 yılında elde edebildi. Le Monde ve Libération gazetelerinde
yazdığı güncel yazılarla geniş bir tartışma alanı açtı. Baudrillard,
eserlerinde gelişmiş kapitalist ülkelerdeki tüketim olgusunu, kitle
iletişiminin ve teknolojik ilerlemenin yol açtığı toplumsal değişimleri
çözümledi. Çağımızda teknolojinin yarattığı anlam ve gösterge fazlalığının,
kopyalardan ibaret bir “simülasyon” evrenine, gerçekliğin yok olduğu bir “hipergerçeklik”
dünyasına tekabül ettiğini sanattan mimariye, sinemadan reklâmcılığa ilişkin
verdiği sayısız örnekle gösterdi. Baudrillard özellikle medya üzerine yaptığı
çalışmalarla bütün dünyada ün kazandı. Simülasyon kuramıyla günümüz toplumuna
ve “postmodern” dünyaya radikal eleştiriler yöneltti. Ona göre, gerçek dünya
ile imgeleri arasında herhangi bir ayırım yapabilme kabiliyetine sahip
değiliz. Bugün reklâmlar ‘şey’lerden çok imgeleri pazarlamaktadır. “Chanel”,
“Calvin Klein” veya “GAP” gibi markaların temsil ettiği nitelik veya değerden
çok etiketleri veya göstergeleri satın alınmaktadır. Baudrillard’ın ünlü
tespitlerinden biri de, Körfez Savaşı’nın “gerçekten yaşanmadığı” ile
ilgiliydi. CNN izleyicileri savaşı bir “medya olayı” olarak rahat ve geniş
koltuklarında cips yiyerek izledi. Baudrillard, füze bombardımanı ile imge
bombardımanı arasında bir ayırımın yapılamadığı dünyada, artık eleştiri gücünü
tamamen yitirdiğimizi öne sürdü.
Jean Baudrillard’ın Doğu Batı Yayınları’ndan çıkan diğer eserleri:
Simülakrlar ve Simülasyon (2003); Sessiz Yığınların Gölgesinde (2003);
Foucault’yu Unutmak (2013); Can Çekişen Küresel Güç (2017);
Neden Her Şey Hâlâ Yok Olup Gitmedi? (2019); Karnaval ve Yamyam (2019);
Nesneler Sistemi (2020); Simgesel Değiş Tokuş ve Ölüm (2021); Gösterge
Ekonomi Politiği Hakkında Bir Eleştiri (2021); Çaresiz Stratejiler
(2021).
Oğuz Adanır
1951. İzmir. İlk, Orta ve Lise öğrenimini İzmir’de tamamladıktan sonra Paris I Panthéon/Sorbonne Üniversitesinde Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora öğrenimi görmüştür. 1979 yılında Ege Üniversitesinde; 1985 yılından sonraysa Dokuz Eylül Üniversitesi GSF “Sinema-TV Bölümünde” çalışmaya başlamıştır. Halen aynı üniversitede öğretim üyesidir. Özgün çalışmaları arasında: Kültür, Politika ve Sinema, İşitsel ve Görsel Anlam Üretimi, Anlamsız Düşünceler, Simülasyon Kuramı Üzerine Notlarvs başlıklı metinler vardır. Çok sayıda Jean Baudrillard metni yanısıra Lucien Lévy-Bruhl, Emile Durkheim, Werner Sombart, Christian Metz, Jean Mitry gibi yazar ve kuramcıların kitaplarını çevirmiştir. Sinema, televizyon, kültür konusunda çok sayıda makale, inceleme yazısı yazmış ve belgesel filmler çekmiştir.