Hilmi Ziya Ülken’in felsefi yolculuğu Nietzsche’nin tanımlamasıyla bütün “değerlerin yeni baştan değerlendirilmesi“ne denk düşen bir farklılığı içerir. Bilginin kökeni ve değerlerin doğasına ilişkin acaba ne biliyoruz? Tüm bildiklerimizi bir yana koyup onları felsefi düzlemde gözden geçirebilecek bir sorgulama ve cesarete sahip miyiz? İşte bu konuda Türk düşüncesinde yazılan ilk kapsamlı eserdir, Bilgi ve Değer.
Eğer bir düzen arayışı ya da ilk ilkenin, olgunun araştırılması ve temellendirilmesi bizi bilgilenmeye sevk eden bir zorunluluk ise, bu kaostan çıkmak için kendimize bir eylem düsturu bulmak ve hangi kriterlere göre ve nasıl yaşayacağımızı belirlemek diğer bir zorunluluktur. Peki, bize varoluşun bilgisini sunmak ve bilimlere temel olmak isteyen felsefe, kendisine dayanması gereken bilgilere göre geri kalmışsa, bilimsel ve teknolojik yeni gelişmelere uygun, bütün bilgi alanları için geçerliliği olan bütünsel bir bilgi ve âlem görüşü karakterini nasıl gösterecek?
Bilen özne-bilinen nesne, ben ile âlem arasında kurulan ilişkinin biçimi, doğası, buradaki ölçü, denge değer yargılarının yönünü ve akıbetini de belirler. Dolayısıyla varlık, yaşam ve insan bir bütündür. Bozulan bir denge varsa, “Bilgi ve Değer” arasında, “gerilme ve genişleme” salınımında ortaya çıkan problemleri derinlemesine irdelemek gerekir.
İşte bu kitapta bilincin, fenomenlerin ve varlık mertebelerine göre bilim sistemlerinin tasvirine girişen H. Z. Ülken bir yandan bilme gücümüzün ve bütüncül bir dünya görüşünün olanaklarını araştırıp bundan sonra eylemlerimizin düsturu olacak değerlerin özlerini ve içeriklerini ele alırken, diğer yandan sentezci bir çaba ve çok yönlü bilim ve felsefe tarihi bilgisiyle, kendi çalışmaları içinde bile apayrı bir yerde duran değerli bir eser ortaya koyuyor.
- Felsefe
- 399 Sayfa
- Ebat: 15,5 x 23,5
- Mart 2016
- ISBN: 978-605-9328-12-8
İÇİNDEKİLER
Birkaç Söz
Giriş
I. Bölüm BİLGİ
Genel Bilgi ve Varoluş Bilgisi
Bilgi Teorisinin Konusu
Varlık Kanıtı ve Bilgi Kanıtı’nın Çağdaş Felsefede Yeri
Mantıki Empirizm veya Fizikalizmin Çözümleme Yolu
Yeni Pozitivizmin Çözümleme Yolu
Fenomenoloji ve Yeni Psikolojiler
Üç Görüşün Karşılaştırılması
İlk Olgu Araştırması
Bilgi Hareketlisi
Farklı Felsefelerde Ortak Vasıf: Bilincin Bünyesi
Objeleşme ve Süjeleşme
İnsani Varlığın Bir Manzarası Olarak Bilinç Gerilimi ve Genişleme Ritmi
Akılyürütmenin İki Şekli: 1) Sonuçlama
Soyutlaştırma
Sonuçlama İlkelerinin Güç Bakımından Sınırlılığı
Akılyürütmenin İki Şekli: 2) Tümevarım
Tabiatın Çift Yüzü
Bilim Sınıflamalarının Tenkidi
Dikotomik Bilimler Sınıflaması
Felsefe Tarihine Bir Bakış
II. Bölüm DEĞER TEORİSİ
Felsefe Tarihinde Değer Problemi
Bilgi, Varlık, Değer
Değerde İki Alan
İhtiyaç-Aşkın Obje
Değerin Aksiyomları
Değer ve Eylem
Değerin Çift-Kutupluluğu
Başkasının Varlığı
Değeri İçkinliğe İndirgeyen Teorilerin Tenkidi
Değer ve Bilgi İlişkisi
Değer Olarak İş
Değer Olarak Sevgi
Teknik ve Manevi Değerlerin İlişkisi
Teknik, Bilgi ve Sanat
Değer Mertebelendirilmeleri
Değer Gayeliliği
Normlar
Değerlendirmenin İnşaî Rolü
Değer Mantığı
Değer Kişiliğinin Devrimleri
Kişiliğin Duygusal ve İradî Kuruluşu
Alışkanlık ve İrade Olarak Kişilik
Kişilikte Bilme ve İnanma
Değerin Gelişme Süreci
Değerler ve Gerçeklik Dereceleri
İçkin ve Aşkın Değerler, Normlar
Değerlerin Sınıflanması
Eksik Varlık ve Değer
Değer ve Hürriyet
Değerin Geçerliliği
Sonuç
Dizin
Hilmi Ziya Ülken
İstanbul’da, 1901 yılında doğdu. Babası Mehmet Ziya Ülken kimyager doktordu. Anne tarafı Kazan’ın tanınmış müderrislerinden Kerim Hazret’e uzanır. İlk bilgileri aile dostu İbn-ül Emin Mahmut Kemal Bey’in sohbetlerinden alır. Hilmi Ziya, ilk öğrenimini “Tefeyyüz” mektebinde; orta öğrenimini İstanbul Sultanî’sinde tamamladı. Gençlik yıllarında ateşli bir Anadoluculuk taraftarıdır. 1919’da Reşat Kayı ile Anadolu Dergisi’ni çıkarır. Anadolu’nun Bugünkü Vazifeleri birçok eseri arasında ilkidir. 1921’de Mülkiye Mektebi’nden mezun oldu. Ardından İstanbul Edebiyat Fakültesi Beşeri Coğrafya Kürsüsü asistanlığına tayin edildi. Diğer bölümlerin derslerini takip ederek felsefe bölümünden ahlâk-sosyoloji ve felsefe tarihi sertifikaları aldı. Çeşitli liselerde tarih, felsefe, psikoloji ve coğrafya dersleri verdi. Umumi İçtimaiyyat ve Türk Tefekkür Tarihi kitaplarıyla ilgi çeken Ülken, 1933 yılında Berlin Üniversitesi Devlet Kütüphanesi’ne gönderildi. Türkiye’ye dönüşünden hemen sonra, Edebiyat Fakültesi Türk Tefekkür Tarihi doçentliğine atandı, 1936’da İçtimaî Doktrinler Tarihî öğretim üyesi oldu. 1940’da Von Aster’in isteğiyle Felsefe Profesörlüğüne, 1944’de İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü Sanat Tarihi Profesörlüğüne getirildi. 1957’de Ordinaryüs Profesör oldu. Yaşamının her safhası doymak bilmeyen bir iştihayla kitap ve kütüphanelerin arasında geçti. Yüzlerce makale yazdı, kitaplar hazırladı, çeviriler yaptı. Fransızca ve Türkçe kitap eleştirileri kaleme aldı. Dergiler yayımladı. Sabahattin Eyuboğlu ve Celalettin Ezine ile uzun zaman beraber çıkardıkları hümanist karakterdeki İnsan dergisi entelektüel kesimde ses getirdi. Hemen hemen ilgi göstermediği alan yoktu. Başta İslâm felsefesi, Türk tefekkür tarihi, doktrinler tarihi, sosyoloji, sistematik felsefe, bilim felsefesi, mantık, sanat, estetik derslerini okuttu, binlerce öğrenci yetiştirdi. Tüm bunların yanında o, tekdüze bir akademisyen profilinin dışındaydı. Sanatçı duyarlılığıyla Posta Yolu, Şeytanla Konuşmalar, Yarım Adam adlı romanlarını yazdı. Şiirle ilgilendi. Resimler çizdi. 1918-1920’lerde kara kalem; 1940-1945 yılları arasında yağlı boya ve 1967-1970 yıllarında kompozisyon çalışmaları yaptı. Hat sanatıyla uğraştı ve müzik bilgisi son derece genişti. Hilmi Ziya Ülken, 5 Haziran 1974’de yaşamını yitirmiştir.